XI. Uluslararası Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi'nde Yaptıkları Konuşma

17.06.2008
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın, XI. Uluslararası Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi'nde yaptıkları konuşma aşağıda sunulmaktadır:

"Sayın Konuklar, Değerli Bilimadamları,
Öncelikle, XI. Uluslararası Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongresi'ne katılmaktan büyük memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim.
Böylesine önemli bir toplantıda biraraya gelen siz değerli bilimadamlarını sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Tarih milletlerin en önemli hayat kaynaklarından biridir.
Aynı zamanda tarih, milletlerin yolunu aydınlatan, geçmişle bugün arasında köprü kuran en önemli bağdır.
Milletler tarihlerini ne kadar iyi araştırırlarsa, insanlarında tarih bilincini ne kadar güçlendirirlerse, geleceklerini de o kadar sağlam temeller üzerine kurarlar.
Tarihini bilmeyen, geçmişine sahip çıkmayan, değerlerini korumayan milletlerin benimsedikleri hedefleri yakalamaları da mümkün değildir.
Türk milleti olarak bizlerin bu bakımdan diğer milletlerden ayrıldığını düşünüyorum.
Gerçekten Türk milleti, dünya üzerindeki etkinliğiyle eşsiz bir tarih ve kültür mirası oluşturmayı başarabilmiştir.
Kurduğu devletler, yetiştirdiği devlet adamları, güçlü toplumsal yapısı, dünyanın şekillenmesindeki rolü ve uygarlık dediğimiz değerler bütününe yaptığı katkılarla, adından her dönemde söz ettirmiştir.
Tarihimiz bizler için zengin ve büyük bir hazinedir. Geçmişimizle, kimliğimizle ve öz değerlerimizle gurur duyuyoruz.
Gururla söyleyebilirim ki, köklü bir devlet geleneğine sahip olan Türk milleti, dünya tarihine damgasını vurmaya devam edecektir.
Milletimiz sadece üzerinde yaşadığımız topraklarda değil, gittiği ve hüküm sürdüğü her bölgeye medeniyet götürmüştür.
Farklı inanç ve kültürlerin uyum içinde birarada yaşamasına imkan tanımış, hoşgörünün, adaletin en güzel örneklerini sunmuştur.
Bugün dünyanın birçok bölgesinde Türk medeniyetinin görkemli izlerini görmek mümkündür.
Şüphesiz bu durum engin bir birikimin ve hayat tecrübesinin ortaya çıkardığı bir sonuçtur.
Biraz sonra değerli bilimadamları, sizler uzmanlık alanlarınızda ülkemizin tarihine kapsamlı şekilde ışık tutacaksınız.
Kültürden ekonomiye ve toplum yapısına kadar tarihin farklı alanlarında bilimsel değerlendirmeler yapılacaktır.
Bu değerlendirmelerin, ülkemizin dünya tarihindeki yerinin ortaya konulmasına ve geleceğe ilişkin sağlıklı planlamaların yapılmasına olumlu katkıda bulunacağını düşünüyorum.
Kongre'nin aynı zamanda modern Türkiye'nin bugünkü yapısını oluşturan temel dinamikleri de kapsamlı şekilde ortaya koyacağına inanıyorum.
1071'den günümüze uzanan süreçte devlet ve toplum hayatımız, ekonomik, sosyal, siyasal, askeri ve kültürel faktörlere bağlı olarak önemli aşamalardan geçmiştir.
Anadolu'daki bin yıllık tarihi serüvenimizin bugün ulaştığı son aşama, Atatürk'ün kurduğu modern Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Milletimizin sağduyusu ve tarihten gelen deneyimiyle Türkiye Cumhuriyeti, başarılı bir gelişme modeli oluşturmuştur.
Güçlü ekonomisi ve demokrasisiyle, çağdaş devlet yapısıyla, uluslararası alanda söz sahibi olan, saygın bir ülke durumuna gelmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, inişlere ve çıkışlara rağmen, geçmişinden aldığı gurur ve güvenle gelişmesini devam ettirmektedir.
Türkiye, dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girme yolunda ilerlerken, Orta Asya'da başlayan ve günümüze taşınan büyük mazisine sahip çıkacak, tarih bilincini her şart altında güçlü tutacaktır.
Bu yıl onbirincisi yapılan Kongre'nin bu açıdan önemli bir hizmeti yerine getireceğine inanıyorum.
Sözlerime son vermeden önce bir konuya daha değinmek istiyorum.
Tarihte yaşanan bazı olaylarla ilgili değerlendirmelerin tarihçilere bırakılması en doğru seçenektir.
Sürekli gündemde tutulan sözde Ermeni soykırımı iddiaları konusunda da Devlet olarak görüşümüz bu yöndedir.
Türkiye iddiaların tarihçiler tarafından araştırılması konusunda elinden gelen katkıyı her zaman vermiştir. Tüm arşivlerini de araştırmacılara açmıştır. En gizli arşivlerimiz de sizin hizmetinizdedir.
Türkiye tarihiyle barışıktır ve tarihiyle övünmektedir.
Tarih yazmak siyasetçilerin veya parlamentoların değil, tarihçilerin, bilimadamlarının işi olmalıdır.
Acıları sömürerek siyaset yapılmasına dün de karşı çıktık, bugün de karşı çıkıyoruz.
Kongre'nin, yaratacağı etkileşim ortamıyla tarihi gerçeklerin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, Kongre'nin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyor, ülkemize gelen değerli konuklarımıza hoş geldiniz diyor, tüm katılımcılara başarı dileklerimi, selam ve sevgilerimi sunuyorum."
Yazdır Paylaş Yukarı