Avrupa Olimpiyat Komiteleri 37. Genel Kurulu Açılış Töreni'nde Yaptıkları Konuşma

21.11.2008
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Avrupa Olimpiyat Komiteleri 37. Genel Kurulu Açılış Töreni'nde yaptıkları konuşma aşağıda sunulmaktadır:

"Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin Sayın Başkanı ve Değerli Üyeleri,
Milli Olimpiyat Komitelerinin ve Spor Kuruluşlarının Sayın Başkanları ve Değerli Temsilcileri,
Saygıdeğer Katılımcılar ve Misafirler,
49 Avrupa ülkesinin Milli Olimpiyat Komitelerini biraraya getiren böyle önemli bir buluşmaya İstanbul'da evsahipliği yapmaktan büyük sevinç duyuyoruz. Hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum. Türkiye'ye ve İstanbul'a hoşgeldiniz.
Avrupa Olimpiyat Komiteleri 37. Genel Kurul toplantısının en iyi şekilde düzenlenmesi için gösterdiği çabalardan ötürü Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Sayın Togay Bayatlı'ya ve tüm yetkililerimize, bu vesileyle, teşekkür ediyorum.
Bu sene, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin 100. kuruluş yıldönümünü kutluyoruz. Bu yıldönümünün, benim Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin Onursal Başkanlığını üstlendiğim bir döneme rastlaması şahsım için de özel bir mutluluk kaynağı olmuştur.
Bir asrı geride bırakan Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin kuruluş yıldönümünü, Avrupa ve dünya sporuna yön veren siz değerli misafirlerimizle kutlamak bizim için şüphesiz ayrı bir anlam ve önem taşımaktadır.
Saygıdeğer Misafirler,
Türk Milli Olimpiyat Komitesi'nin ilginç bir kuruluş öyküsü var. Modern Olimpiyat oyunlarının kurucusu Baron Pierre de Coubertin Olimpik harekete yeni üyeler kazandırmak için büyük bir yolculuğa çıkar. 1907 yaz aylarında bugünkü buluşmamıza evsahipliği yapan İstanbul'a gelir.
Galatasaray Lisesi'nde görev yapan bir Fransızca öğretmeni vasıtasıyla, ülkemizde spor ve özellikle atletizm sevgisinin yerleşmesine büyük katkıda bulunan Selim Sırrı Tarcan'la tanışır. Kendisine Türkiye'nin de Olimpik harekete katılmasını teklif eder.
İşte ülkemizin Olimpiyat macerası bundan bir asır önce Baron de Coubertin'in yolculuğu ve Selim Sırrı Tarcan'la buluşmasıyla böyle başlamıştır.
Aslında spor da bir yolculuk ve buluşmadır. Tüm kıtalardan ve renklerden sporcular tarafından taşınan Olimpiyat meşalesi aramızdaki sınırların ne kadar kolay aşılabilir olduğunun göstergesidir.
Olimpiyat oyunları, tüm insanlığın anlaşmazlıklarına ve ayrılıklarına son vererek, ortak bir ideal etrafında toplanabileceklerinin belki de en somut kanıtlarından biridir.
Ben de bundan bir kaç ay önce bir sportif müsabaka vesilesiyle komşumuz Ermenistan'ı ilk kez ziyaret ettim. Ermenistan Cumhurbaşkanı Sayın Sarkisyan'ın daveti üzerine gerçekleştirdiğim bu ziyaret, sporun diyalog için yeni bir zemin hazırlanmasına vesile olabileceğini bir kez daha göstermiştir.
Olimpiyat ruhu, ülkeler ve halklar arasındaki dostluğun, kardeşliğin ve barışın en eski ve en önemli itici güçlerinden birini teşkil etmiştir.
Sporun, toplumlardaki ortak coşkuyu harekete geçiren; ekonomik, sosyal ve kültürel farklılıkları ortadan kaldıran; ayrımcılığı ve önyargıyı reddeden özellikleri insanlığa bir katkı oluşturmaktadır.
Nitekim spor faaliyetleri, aralarındaki coğrafi mesafe ne olursa olsun, halklar için bir tanışma ve kaynaşma fırsatı olmaktadır. Dolayısıyla, Olimpiyat ruhunun bu birleştirici özelliğinin çağımızda da titizlikle sürdürülmesinin; sporun sadece bir ticari faaliyet olarak algılanmamasının önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, Olimpiyat oyunlarının ve sporun yalnızca belirli ülkelere ve halklara tanınmış bir ayrıcalık olarak kabul edilmemesi gerektiğine inanıyorum.
Ekonomik refah seviyesi daha düşük ülkelerin Milli Olimpiyat Komitelerine, spor kuruluşlarına ve sporcularına yardımcı olunması hepimizin ortak sorumluluğudur.
Bu anlayışla, Olimpiyat ruhunun evrensel niteliğinin, ilk günkü coşkusu ve heyecanıyla yaygınlaştırılması ve kuvvetlendirilmesi de hepimizin hedefi olmalıdır.
Saygıdeğer Konuklar,
Konuşmamın başında da vurguladığım üzere, Türkiye olarak Avrupa'nın en eski Milli Olimpiyat Komitelerinden birine sahibiz.
Türkiye, Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşı koşullarının getirdiği tüm güçlüklere rağmen, özel bütçe ayırarak 1924 Olimpiyatlarına katılmıştır. Dönemin ciddi mali sıkıntılarına karşın böyle bir kararın alınmış olması, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ilk yıllarından itibaren spora verdiği önemi göstermektedir. Günümüzde de, sporun, tüm dallarıyla, geliştirilmesine büyük önem atfediyoruz.
Spor bugün, Türk toplumsal hayatının en pozitif ve dinamik boyutlarından biri haline gelmiştir. Bu çerçevede, Türkiye'nin büyük çaplı uluslararası spor etkinliklerine evsahipliği yapması samimi arzumuzdur. Bunların başında da kuşkusuz Olimpiyatlar gelmektedir.
İstanbul'un Olimpiyat oyunlarına adaylığı, bu konudaki kararlılığımızın ve Olimpiyat ideallerine olan inancımızın bir göstergesidir.
Türkiye olarak, Olimpiyat ruhuna uygun şekilde, katılmanın ve kazanmak için çaba harcamanın heyecanıyla, bu istikametteki kararlılığımızı sürdüreceğiz. İstanbul, 2020 Olimpiyatlarına aday olmaya hazırlanmaktadır. Olimpiyatlara evsahipliği yapmak için tüm imkanlarımızı seferber edeceğimizden emin olabilirsiniz.
Siyasi, iktisadi ve toplumsal atılımları sayesinde, bugün, modern ve büyük bir ekonomiye, canlı bir kültür hayatına ve çoğulcu demokrasiye sahip olan Türkiye'nin Olimpiyat oyunlarına en mükemmel şekilde evsahipliği yapacağına kuşkumuz yoktur.
Olimpiyat ruhunu, Olimpiyatların coşkusunu ve heyecanını kıtaların ve kültürlerin buluştuğu İstanbul'a taşımanın hepimizin sorumluluğu olduğuna inanıyorum.
Saygıdeğer Konuklar,
Avrupa Olimpiyat Komiteleri 37. Genel Kurulu vesilesiyle sizleri İstanbul'da ağırlamaktan duyduğumuz memnuniyeti yineliyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Teşekkür ederim."
Yazdır Paylaş Yukarı