Polis Teşkilatı'nın 164. Kuruluş Yıldönümü Törenleri'nde Yaptıkları Konuşma

10.04.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Konuklar,
Türk Polis Teşkilatı'nın Değerli Mensupları,
Bugün bu mutlu günde sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sizler de biliyorsunuz ki, her zaman Emniyet Teşkilatımızın, polis güçlerimizin başarısıyla gurur duyuyoruz. Ve onların daha başarılı olması için de, onlara daima her türlü desteği veriyorum.
Bugün de burada özellikle bulunmamın sebebi, sizlerle duyduğumuz gurur ve sizlere verdiğimiz desteği bir kez daha göstermek içindir. Şunu unutmayalım ki, milletimiz daima güvenlik güçleriyle; Silahlı Kuvvetleriyle, Polis Teşkilatıyla daima övünür, gurur duyar. Onların başarıları daima milletimiz için gurur kaynağı olur, onur kaynağı olur. Türk milleti, Silahlı Kuvvetlerini, Emniyet Teşkilatını ve emniyet işleriyle, güvenlik işleriyle uğraşan diğer bütün personelini daima bağrına basar ve kalbinde onların daima ayrı bir yeri vardır. Bu açıdan, sizlerin başarısı, Türk milletinin güvenini daima pekiştirmektedir.
Biraz önce, başta değerli Genel Müdür ve Sayın Bakanı dinlediğimde bildiğim birçok şeyin, bir kez daha teferruatlı bir şekilde burada ifade edilmesini ve bunların -özellikle basın vasıtasıyla- bütün milletimiz tarafından takip edilmesini gerçekten çok takdir ediyorum. Çünkü bazen imajlarla gerçekler arasında çok fark vardır.
Şunu yakınen biliyorum ki, Türk Polis Teşkilatı dünyanın en seçkin polis teşkilatlarından birisidir. Sadece suçluları bulmak, çıkartmak ve onları adaletin önüne getirmek değil, aynı zamanda, suç işleyeceklere fırsat vermeme açısından da çok büyük görevler yapılmaktadır ki, bunlar görünmeyen görevlerdir.
Eğer ortalığı boş bırakırsanız, suç işleyenler cesaret bulur ve onlar birçok fırsatları değerlendirerek kötü yollara başvururlar. Onun için önce onlara fırsat vermemek gerekir. Onlara fırsat vermemek için de güçlü olmak gerekir. Güçlü olacak da Polis Teşkilatıdır, Emniyet Teşkilatıdır. Nasıl düşmanın Türkiye üzerindeki emellerini kırmak veyahut da düşmanlara herhangi bir şekilde fırsat vermemek için Silahlı Kuvvetlerin sağlam olması, güçlü olması yeterliyse, sadece savaşmak için değil ama başkalarının yanlış yapmasını önlemek için bile bu gerekliyse, içeride de Polis Teşkilatı aynı şekilde güçlü ve kuvvetli olmalıdır.
Her geçen yıl, her geçen gün, Polis Teşkilatı'nın bu istikamette geliştiğini görmekten gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum. En sofistike cinayetleri, suçları ortaya çıkartmada, organize suçlarla, terörle mücadelede, Polis Teşkilatının başarılarını, eminim ki milletimiz de çok yakından görmektedir ve takdir etmektedir. Bunun için devletimiz de elinden gelen her türlü imkanı Polis Teşkilatına vermektedir.
Güvenlik konularında daima öncelik vardır. Çünkü güvenliği sağlayamadığınızda, diğer işlerin anlamı da olmamaktadır. Onun için güvenlik, her şeyin başında gelmektedir. Ayrıca şu da bir gerçektir ki, en önemli temel hak ve hürriyet, güvenli bir ortamda yaşamaktır. Siz güvenli bir ortamda yaşamadıktan sonra, diğer hürriyetleriniz olsa, onlar ne işe yarar? Hemen hafızanızda canlandırın, bazı ülkeler var, bazı şehirler var, hatta bunların bazıları dost, kardeş ülkeler. Vatandaşlarımız oralarda yaşıyor olsaydı ne çekerlerdi? Onun için her şeyden önce güvenliğin sağlanması gerekmektedir.
Şüphesiz ki güvenlik, herkesin kendi koyduğu kurallar çerçevesinde sağlanmayacaktır. Anayasamız ve kanunlarımız bir istikamette olacaktır. Herkes gücünü ve yetkisini de, Anayasadan ve kanunlardan alacaktır. Ayrıca bugün yaşadığımız çağda, Türkiye gibi bütün standartlarını yükselten demokratik bir ülkede, demokrasinin sınırlarının en geniş, en üst seviyeye çıkartılma çabasının yaşandığı ve çıkartıldığı bir ülkede, şüphesiz ki otoritenin kaynağı da yine kanunlarımız olacaktır, Anayasa olacaktır. O açıdan Polis Teşkilatının iç eğitimini giderek değişen Türkiye'ye adapte etmesi, bir anlamda giderek değişen Türkiye'ye öncülük etmesi de çok önemlidir. Bu anlamda, iç eğitimin çok değerli olduğuna inanıyorum. Ve bunun da en iyi şekilde yapıldığını görüyorum. Teşkilatın yüzde 50'sinin bu şekilde iç eğitime tabi tutulması, -biraz önce Sayın Bakan'ın ifade ettiği rakamdır- bunun çok önemli olduğu kanaatindeyim.
Polis Teşkilatımız sadece Türkiye içerisinde değil, Türkiye dışındaki başarılarıyla da gurur kaynağımızdır. Bunu en yakından bilen kişilerden birisi benim. Sadece Avrupa'da, Afrika'da değil, hiç kimsenin gitmeye cesaret edemediği Afganistan'da, Bağdat'taki ateş yağmuru altında da, Büyükelçiliğimizi açık tutmak, diplomatlarımızı korumak için polis teşkilatımızın ne büyük fedakarlıklar yaptığını, en iyi bilen ve bununla daima gurur duyan kişiyim. Ayrıca yine Afganistan gibi, yabancıların sokağa çıkamadığı bir ülkede Mehmetçik, Silahlı Kuvvetlerimizin mensupları, Türk polisinin özel harekat mensupları, orada sadece kendi çıkarlarımızı değil, aynı zamanda Afgan halkının da çıkarlarını korurken, orada karşılaştıkları manzaraları, orada nasıl kucaklandıklarını hep bilen kişiyim. Onun için sizlerle sadece Türk halkı değil, bilin ki herkes gurur duymaktadır.
Bütün bu görevleri yerine getirirken büyük fedakarlıklar yapmaktadır, polislerimiz. Ama bu fedakarlıkları sadece kendileri değil, aileleri de yapmaktadır. Bu zor görevi yapmak için her gün sabah evden çıkarken, muhakkak arkasında eşlerini, çocuklarını bırakmaktadır. Onlar diğer devlet memurlarının veya diğer vatandaşlarımızın sabah evlerinden işe çıktıkları ortamda değildir. Daima gözleri eşlerindedir. Bir taraftan, onların başarılarıyla gurur duyarken şüphesiz ki, diğer taraftan da, onların eve dönüşlerini büyük bir kaygıyla, büyük bir merakla kimseye fark ettirmeden beklemektedirler.
Dolayısıyla bunun da hepimiz farkında olmalıyız ve onlara da şükran borcumuzu daima ifade etmeliyiz. Çünkü bu uğraştığınız işler, şakası olmayan işler. Polislerimizin gerektiğinde nasıl canlarını feda ettiklerini hepimiz biliyoruz. O bakımdan şehitlerimizi hiçbir zaman unutmamalıyız. Muhakkak ki, Türk milleti şehitlerine her zaman sahip çıkmaktadır ve çıkacaktır. Ama önce kurumlar şehitlerimizi hiç unutmamalı ve şehitlerin geride kalanlarını daima takip etmeli ve hiçbir zaman ateş de düştüğü yerde kalmamalıdır.
İnanıyorum ki, bu konularda hepimizde büyük bir bilinç vardır ama bunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Netice olarak, bir kez daha hepinize başarılar diliyorum.
Bütün bir millet olarak, bütün devlet olarak bütün kurumlar olarak, sizlerin çalışmalarınızın farkında olduğumuzu, fedakarlıklarınızın farkında olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Ve hepinizin yeni başarılarıyla gurur duyacağımızı ifade ediyorum. Ve Sayın Bakan, Sayın Emniyet Genel Müdürü ve bütün değerli amirleriniz başta olmak üzere, hepinizi tebrik ediyorum, tekrar başarılar diliyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı