Sendika Temsilcilerine Verdikleri İftar yemeğinde Yaptıkları Konuşma

02.09.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
İşçi, İşveren ve Memur Sendikalarının Değerli Başkanları,
Değerli Mensupları,
Hepinize hoş geldiniz diyorum.
Hatırlayacaksınız, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, biz gelenek oluşturduk. Bunlardan birisi de çalışma hayatımızın parçası olan ve esas temel direkleri olan sendikalarımızla iftar vesilesi ile bir araya gelmekti. Bugün bunların üçüncüsünü gerçekleştiriyoruz; yani, üçüncü yıl içersinde beraber üçüncü bir ramazanı idrak ediyoruz. Bu vesile ile tekrar hepinize hoş geldiniz diyorum. Sizlerle bir kez daha beraber olmaktan burada büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Bütün arzum şudur ki, Cumhurbaşkanı olduğum süre içersinde sizlerle sendikalarımızla, işverenlerimizle, emeklilerimizle, onların temsilcileri ile her zaman yakın olmak beraber olmak ve bu süre içerisinde çalışma hayatının Türkiye'de en düzgün bir şekilde işlemesine katkıda bulunmak. Bir ülkeyi mutlu eden birçok şey vardır tabii ama bunların başında gelenlerden birisi de çalışma hayatının huzurlu olması, düzenli olması ve herkesin gönül ferahlığı içersinde bu düzenin bir parçası olarak katkıda bulunmasıdır. Sendikalarımız sadece demokrasinin zenginliği değil, aynı zamanda tabiî ki en kutsal olan emeğin de en iyi temsilcisidir. Ama aynı şekilde çalışanlarımızın da sendikaları var. Dolayısıyla bugün burada hep beraberiz. Ayrıca çalışma hayatımızla ilgili düzenlemeleri yapması gereken, gözetimleri yapması gereken Sayın bakan da burada. Arzu ediyorum ki çalışma hayatı ile ilgili farklı farklı olan görüşler, görüşerek, diyalog içersinde anlaşarak, herkes birbirinin hakkını teslim ederek çözülebilsin. Şüphesiz ki bunlar sadece konuşarak olmuyor. Yeri geldiğinde herkesin demokratik haklarını kullanması bunları kanunlar çerçevesi içerisinde, gelenekler çerçevesi içerisinde göstermesi de bu düzenin bir parçasıdır. Ama inanıyorum ki, gerek sendikalar olsun, gerekse işverenler olsun bütün bu meseleleri konuşarak, masa başında anlaşarak, karşılıklı saygı ve karşılıklı sahiplenme içerisinde halletmeyi daima tercih ederler. Bunun için de tabiî ki emekçilerin temsilcileri olarak onların liderleri olarak sizlere ve aynı şekilde işverenlerin temsilcileri olarak da yine işveren sendikalarımıza çok görev düşmektedir. Burada kamu ayrı bir önem arz etmektedir. Özellikle memur sendikalarımızla kamu arasındaki ilişkiler bu konuda işçi sendikalarımızdan geride olduğumuzu biliyoruz. Bununla ilgili daha ulaşılması gereken standartların olduğunu da biliyoruz. Ümit ederim ki bu konularda da yine konuşarak, anlaşarak Türkiye için en uygun olan noktaya hep beraber ulaşırız. Zaten imzalanmış uluslararası sözleşmeler, taahhütler var, bunlar yerine getirilir. Hiç değilse bu süre içerisinde, yine hak ve adalet çerçevesi içerisinde halledilmesini, görüşmelerin gayet açık yüreklilikle yapılmasını, sonuna kadar anlayışlı davranılmasını çok arzu ederim. Çünkü bu konulardaki rahatsızlıklar, iki kişi arasında kalmamakta veya sadece çalıştığımız yerde kalmamakta, sadece odaların içinde kalmamakta, ailelere kadar uzanmakta. Çalışma hayatındaki istikrar, çalışma hayatındaki düzen gerçekten çok önemlidir. Çünkü sadece çalıştığınız yerde değil, bütün eve kadar uzanan, ailelere kadar uzanan, herkesi etkileyen bir meseledir. O bakımdan Türkiye'nin en önemli önceliklerinden birisi olduğuna inanıyorum. Bu konuda da Sayın bakan başta olmak üzere, bütün sendika başkanları, herkesin, hükümetin -şüphesiz ki başta Sayın Başbakan olmak üzere bütün üyeleri- bu konuya gerekli hassasiyeti göstererek, karşılıklı konuşarak bu konuların halledilmesini çok arzu ediyorum. Türkiye'nin gücü bellidir. Bu gücün daha da güçlenmesi nihayette fertlerinin de bireylerinin de güçlenmesine yol açmaktadır. Hep beraber elbirliği içerisinde bunu gerçekleştirmek zorundayız. Ayrıca, demokratik olan bir ülkede bütün sorunlar konuşularak, tartışılarak medeni bir şekilde kamuoyu önünde yeri geldiğinde görüşülerek halledilmektedir. Bu açıdan da Türkiye'de büyük bir zenginlik vardır. Daha önce belki bu kadar ifade hürriyeti söz konusu değildi. Belki bu kadar farklı farklı görüşler dile getirilememekteydi. Bugün her şeyin görüşülebildiği, konuşulabildiği ve tartışılabildiği bir ülkedeyiz. Bütün bu tartışmaların neticesinde inanıyorum ki Türkiye daima doğru yolu bulacaktır, daima güçlü yolu bulacaktır. Ve hep beraber Türkiye'yi elbirliği içerisinde daha güçlü yapacağız. Ben uzatmak istemiyorum. Bugün böyle bir iftarda sadece beraber olmanın bile çok anlamlı olduğuna inanıyorum. Size böyle bir hoş geldiniz konuşması çerçevesi içerisinde birkaç hususa da bu şekilde değinmiş oldum. Tekrar hoş geldiniz. Bütün ailelerinize de hep selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum. İnşallah daha nice yıllara hep beraber mutluluk içerisinde ulaşırız. Tekrar hoş geldiniz.
Yazdır Paylaş Yukarı