İş ve Meslek Örgütlerine Verdikleri İftar Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

09.09.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Başkanlar,
İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri,
Değerli Konuklar,
Önce hepinize bir kez daha hoş geldiniz diyorum, Afiyet olsun.
Sözlerime başlamadan önce bugün İstanbul'daki felaketten dolayı hayatını kaybeden bütün vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Büyük bir acı yaşanıyor. Yine aynı şekilde, şehitlerimiz için de rahmet diliyorum.
Değerli Konuklar,
Ülkemizin gelişmesine ve güçlenmesine önemli katkılarda bulunan siz kıymetli misafirlerimizle bu güzel iftar yemeği vesilesiyle yeniden biraraya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Hepinize en derin sevgilerimi, saygılarımı bu vesileyle bir kez daha sunuyorum.
Sizlerle birçok platformda biraraya gelmeye özen gösteriyorum. Sizlerin ülkemizin yararı için gündeme getirdiğiniz görüşlere de daima önem veriyorum. İş ve meslek örgütlerimizin yaptığı çalışmaları, hazırlattığı kapsamlı raporları yakından takip ediyorum. Onlardan daima yararlanmak için gayret gösteriyorum. İnanın ki çok değerli çalışmalar yapıyorsunuz. Türkiye'nin genelini ilgilendiren konularla ilgili sadece sektörlerinizle, kendi alanlarınızla değil bütün Türkiye ile ilgili çok güzel gayretleriniz, çalışmalarınız var. Bunları tavsiye edeceğim makamlara tavsiye ediyorum ve kendim kullanacağım yerde kullanıyorum.
Böyle dinamik bir gücümüz olduğu için, meslek örgütlerimiz ülkenin tüm sorunlarına sorumlulukla ve duyarlılıkla yaklaştığı için de ayrıca mutluluk duyuyorum.
Sizler hem ülkemizin gelişmesine, hem toplumun nabzını tutarak sorunlarımızın çözümüne katkıda bulunuyorsunuz. Başarılı çalışmalara imza atarak hepimizi gururlandırıyorsunuz. Sosyal sorumluluk bilinciyle ciddi projeleri hayata geçiriyor, vatandaşlarımıza güzel imkanlar sunuyorsunuz. Tüm bu çalışmalar ülkemizin gücüne güç katıyor. Demokratikleşme sürecimizi daha da hızlandırıyor ve derinleştiriyor.
Meslek örgütlerinin ve sivil toplum örgütlerinin varlığı ülkemizin modernleşmesinin ve dinamizminin önemli bir göstergesidir.
Değerli Konuklar,
Türkiye hızla gelişen bir ülke olarak gerek Avrupa'da gerek dünyada sayılı ekonomiler arasında yer almakta. Türkiye gerçekten sadece bölgesinde değil, tüm dünyada dikkati çeken ve herkesin yakından takip etmeye başladığı bir ülke haline gelmektedir. Bu tabiî kolay olmamaktadır, herkes büyük bir gayret sarf etmektedir.
Bir taraftan Devlet, diğer taraftan da iş dünyası, üretimin gücünü oluşturan tüm aktörler, sivil toplum örgütleri el ele bu çalışmayı yapmakta ve Türkiye ciddi adımlar atmaktadır.
Şüphesiz ki birçok problemlerimiz de vardır. Özellikle dünyada yaşanan küresel krizin etkileri hemen her ülkede hissedilmiştir. Tüm kesimlerin bilinçli ve sorumlu davranması, çözüm için gayret göstermesi, ülkemizde krizin etkilerinin asgari seviyede kalmasına önemli katkı sağlamıştır. Dünyada ekonomik krizden çıkışın işaretleri gelmeye başlamıştır. Eminim ki Türkiye bu süreci en hızlı atlatan ülkelerden biri olacaktır.
Şüphesiz ki geçmiş tecrübeleri gözden geçirdiğimizde krizlerden çıkarken beklenmedik olaylar da olmaktadır veya tahmin edilen hammadde ürünlerinin ani artışı, fiyat artışları, birden dengeleri değeştiren unsurlar ortaya çıkmaktadır. O bakımdan bu tip konularda hazırlıklı olmak gerekir. Krizden çıkıyoruz diye bir memnuniyet havası içinde olunursa krizden çıkışın yönetilmesinde eğer fırsatlar iyi değerlendirilmez, dikkali olunmazsa o zaman onun da ayrı bir acısı çekilir. O bakımdan inanıyorum ki, hükümetle, devletin ilgili, sorumlu bölümleriyle, ekonomiden sorumlu bakanlarla özellikle siz meslek örgütlerinin, değerli derneklerin başkanları, tecrübeli işadamlarımız yine yakın bir istişare içinde olursanız bunun çok değerli olacağına inanıyorum. Bu düşüncelerimi her platformda hükümetin yetkilileriyle paylaşıyorum.
Neticede Türkiye daha da ileri gidecektir. Bir taraftan demokrasimizi güçlendirirken, hukukun temel ilkelerini güçlendirirken, diğer taraftan ekonomimizi de güçlendirerek, çalışan, üreten, istihdam ve katma değer yaratan tüm kesimlerin ve vatandaşların refah seviyesini yükselterek bütün sorunları geride bırakacağımıza ve Türkiye'yi çok daha ileriye taşıyacağımıza inanıyorum.
Şüphesiz ki öngörülebilirlik, hukukun üstünlüğü, kuralların herkes için gayet objektif bir şekilde geçerli olması bunlar iş dünyasının esas temelleridir. Bunların olmadığı yerde iş dünyasının, başarının olması da mümkün değildir. Bu konular hepimizin, hala ülkemizin noksanlıkları. Bunları hep giderecek, güçlendirecek, derinleştirecek tedbirleri hep beraber almamız gerekmektedir.
Güncel meseleler ve tartışmalar konusunda ise sizlerle şunları paylaşmak isterim: Açık bir toplumda, çoğulcu bir ülkede, bugünkü tartışmalar olacaktır. Bu tartışmalar açıklıkla, serbestlikle, iyi niyetle tartışıldığında, muhakkak ki fayda çıkacaktır. Önemli olan şey bunları bir özgüven içinde konuşabilmek, tartışabilmektir. Eğer, önemli konularınızı tartışmazsanız, saklarsanız, görmemezlikten gelirseniz bunlar ilerde daha büyük kronik şekilde ortaya çıkar. Problemleri kronikleştirmeden halletmek, çözmek, onları küçültmek, minimize etmek yok edemeseniz bile bu aslında en doğru metoddur. Bugün biz görmeyiz ama bizden sonrakiler daha büyük bir şekilde karşılaşırlar. O bakımdan bu konuların bugün toplum içerisinde açıkça konuşulmasından, tartışılmasından ben hiç çekinmiyorum, tam tersine bu bizim özgüvenimizi, gücümüzü gösteriyor.
Türkiye olarak enerjimizi, bütün kabiliyetimizi, hedeflerimizi gerçekleştirmeye vermemiz gerekir.
Burada şunu bir kez daha tekrarlamak isterim: Bütün farklılıklarımızı zenginlik olarak görüp; aramızdaki kardeşlik duygularımızı, beraberlik duygularımızı, Türkiye Cumhuriyeti'ne olan aidiyet duygularımızı çok daha güçlendirip, bütün enerjimizi halkımızın mutluluğunu artırmaya harcamamız lazım. Türkiye küçük bir ülke olsa belki bunlara gerek olmayabilir. Sadece Trakya'dan ibaret olsa, sadece İç Anadolu'dan ibaret olsa. Türkiye büyük bir ülke. 70 milyonluk bir nüfus. Her köşesi birbirinden ayrı zenginlikler ihtiva etmekte. Farklı kültürlerimiz, sosyolojik yapılarımız, zenginliklerimiz var. Nihayetinde koskoca bir imparatorluğun devamı olan bir Cumhuriyetiz biz. Böyle bir ülkenin tabii ki farklılıkları olacaktır. Bu farklılıklar çok daha uç farklılıklar da olabilirdi açıkcası. Bugün ortak paydalar çok sağlamdır. Bütün bu farklılıkları hep zenginlik, bu ülkenin önemli değerleri olarak görüp, ama herkesi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıyla gurur duyan, onur duyan, gönlünden bu ülkenin vatandaşıyım diye memleketine aidiyet duygusunu güçlendiren bir kardeşliği, muhabbeti, sevgiyi muhakkak gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Marjinal söylemler olabilir, marjinal guruplar olabilir 70 milyon içerisinde olacaktır da, çoğulculuğun bir gereği olarak. Özgüvenimizi koruduğumuz sürece o marjinal grupların Türkiye'ye hiçbir tehdidi olmayacaktır.
Ülkemizde ekonomik kalkınma açısından, soysal gelişmişlik açısından, bölgelerarasında maalesef farklılıklar da vardır. Onun için gelir dağılımındaki dengesizlikleri gidermek, kalkınma seviyelerindeki dengesizlikleri gidermek de yine en öncelikli görevlerimizden birisi olmalıdır.
Bununla birlikte, devletin yatırımlarına ilaveten özellikle eğitim ve sağlık alanındaki yatırımların devam etmesi, vatandaşlarımızın mutluluğu, gelecek nesillerin en iyi şekilde yetişmesi bakımından da elzemdir.
Bu konuda sizlerin de her zaman olduğu gibi katkılarınızı artırarak devam ettireceğinize inanıyorum.
Sizler sadece vergilerinizi ödemiyorsunuz, aynı zamanda çok büyük sosyal içerikli katkılar da yapıyorsunuz. Bunlar okul olarak, hastane olarak yeri geldiğinde diğer sosyal faaliyetler, çocukların eğitimi birçok yerde kendini gösteriyor. Bunların hepsiyle gurur duyuyoruz. Şunu da ifade etmek istiyorum. Bütün bu çalışmalar sadece Türkiye içerisinde değil, yurt dışında da Türk işadamlarının başarılarını görmekten inanın ki çok büyük bir gurur duyuyorum. Bundan daha büyük gurur, heyecan ve onur veren şey olmaz. Gittiğiniz bir ülkede, o ülkenin övündüğü bir eseri Türklerin yapması, onların başarılı olması orada, binlerce Türk işçisinin, mühendisinin, teknisyeninin çalışıyor olması bunlar da tabii bizim için çok büyük bir prestijdir.
Bu aslında üçüncü iftarımız. Cumhurbaşkanı olduktan sonra şöyle bir karar vermiştim: Çalışma hayatının temsilcileri, sendikalar, iş veren, işçi, memur sendikaları iş hayatının değerli temsilcileri; dernekler, odalar, sizler ve birkaç grupla iftar toplantıları yapıyoruz. Bu da geleneksel hale gelmiş oldu. Zaman ne kadar hızlı geçiyor. Geçen sene de hep beraber buradaydık. Çoğunuzla İnşallah gelecek sene de hep beraber oluruz. Hepinize tekrar çok teşekkür ediyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı