Türk Mevsimi Etkinlikleri Çerçevesinde Düzenlenen "Fransız-Türk Ortaklığı Avrupa'da ve Dünyada Daha Güçlü Olmak" Konulu Toplantıda Yaptığı Konuşma

09.10.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Başbakan,
İş dünyasının değerli temsilcileri,
Değerli katılımcılar, TÜSİAD, TOBB ve MEDEF'in işbirliği ile düzenlenen bu önemli ekonomi konferansına katılmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum ve bu çalışmaların her iki ülke için de faydalı olmasını temenni ediyorum.
Sizlerin de yakinen takip ettiğiniz gibi, Fransa'daki Türk Mevsimi vesilesiyle Sayın Başkan Sarkozy'nin davetine icabet etmek için buradayız. Ve bu vesileyle Fransa'da birçok faaliyetler gerçekleştiriliyor. Bu faaliyetlere katılmak ve bu vesilesiyle sizlerle beraber olmak için buraya geldik. Benimle beraber değerli bakanlar, milletvekilleri, Türkiye'nin değerli gazetecileri ve çok değerli işadamları burada. Bu konferansa Sayın Başbakan Fillon'un da katılıyor olması ayrıca gerçekten çok bizi mutlu etmiştir. İnanıyorum ki burada yapılan konuşmalar, işlere de hep yansıyacaktır ve sonunda Türk-Fransız ilişkileri, olduğundan daha da ileri düzeye gidecektir.
Fransa'da Türk Mevsimi, kültürel faaliyetlerle geçecek dedim ama kültürel faaliyetlerle ekonomik faaliyetlerin nerede bittiği nerede kesiştiğini ayırmak da pek kolay değildir. Dolayısıyla bu kültürel faaliyetlerin bir boyutunda işte burada ekonomik faaliyetler de yapıyoruz hep beraber.
400'e yakın kültürel faaliyetin gerçekleşeceğini herhalde duymuşsunuzdur. Bunların içerisinde en önemlisini bugün Sayın Başkan Sarkozy ile birlikte Büyük Saray'da "Bizans'tan İstanbul'a" adlı serginin açılışını yaparak gerçekleştireceğiz ve bu faaliyetler devam edecektir. Bu noktada özellikle Fransız iş dünyasına, değerli dostlarımıza teşekkür etmek istiyorum, bu kültürel faaliyetlere verdikleri katkıdan dolayı. Bu katkı hem maddi katkıdır hem de moral, destektir, sahiplenmedir. Bundan dolayı bir kez daha herkese çok çok teşekkür ediyorum.
Değerli konuklar; Türk-Fransız ilişkileri tabii ki çok köklü -biraz önce de bahsedildi ama hepimiz de biliyoruz bunu- Osmanlı İmparatorluğu döneminde Fransa ve Türkler arasındaki ilişkiler çok köklüydü. Avrupa'da en güçlü ilişkiler, Türk ve Fransız ilişkileriydi ve Türkler de yüzyıllardır Avrupa'nın hep ortasında oldular. Dolayısıyla bu ilişkiler çok birbirine girmiş ilişkilerdir. Bununla ilgili o kadar çok güzel örnekler veririz ki; ama bugün de Türk ve Fransız ilişkileri çok güçlü ve daha da güçlü olması gerektiğine inanıyorum. Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Türkiye'deki büyük değişiklikler aslında Fransız ekolüyle hep gerçekleşiyordu. Onun için Türkiye'de öyle Fransızca okullar vardır ki, üniversite gibidir giderseniz. Bunlar hep o dönemdendir. Buna yenileri de eklenmiştir.
Fransız kültürünün, Fransızcanın Türkiye'de çok ayrıcalıklı bir yeri vardır. Bunun giderek, farklılaşarak arttığını tabii görüyoruz. Bugün ticari ilişkilerimize baktığımızda; ticari ilişkilerimizin 11 milyar avroya ulaştığını görmek de tabii bizi mutlu ediyor. Fransız şirketlerinin değerli temsilcileri, Türkiye'deki temsilcileri gayet iyi bilirler. Türkiye daima Fransız şirketlerine kucak açmıştır. Zaman zaman ben kendilerini hep davet etmişimdir, toplantılar yapmışım, daha çok teşvik etmişimdir. Hükümet her türlü desteği kendilerine vermektedir.
700'e yakın Fransız şirketinin Türkiye'de faaliyet gösterdiğini biliyorum. Bu rakam belki daha da fazla olabilir. Ve önemli sektörlerde; çimentodan sigortacılığa, otomobilden elektroniğe, tarımdan gıdaya kadar birçok sahada önemli faaliyetler gerçekleştiriyorsunuz. Biraz önce Sayın Başbakan'ın da konuşmasında söylediği gibi; aslında Türkiye, Fransa'nın iyi müşterilerinden de. Sizin ihracatınız içerisinde en önde gelen ülkelerden biriyiz. Biraz önce çok anlamlı bazı ülkelerin ismini Sayın Başbakan burada söyledi. Japonya'dan çok bize mal satıyorsunuz. Bu demektir ki Fransız ekonomisine Türk ekonomisi çok büyük katkı sağlıyor demektir. Birçok ülkeden daha öndeyiz, beşinci sıradayız; siz bunu söylediniz. Bende altıncı gözüküyor ama demek ki daha da gelişmiş ticaret, biz sizin beşinci büyük ticaret ortağınızız. Aynı şekilde biz de tabii ki Fransa'ya önemli ihracat yapıyoruz. Dolayısıyla ticaret hacmimizi kısa süre içerisinde 15 milyar avrolara, 20 milyar avrolara taşımak mümkündür. Çünkü Türk sanayisi de güçlenmiştir. Türkiye'nin de ihracatı geçen sene 130 milyar dolar civarında olmuştur.

Değerli katılımcılar; sizler Türkiye'yi aslında tanıyan insanlarsınız ama ben yine birkaç rakamla Türkiye'nin ne olduğunu sizin gözünüzün önüne getirmek istiyorum. Çünkü şunu biliyorum; benim ülkemin algılanmasıyla benim ülkemin gerçeği arasında çok büyük fark vardır.
Türkiye, Avrupa'nın en büyük ekonomilerinden birisidir. Bizim IMF'nin harcama paritesine göre gayrisafi milli hâsılamız 1 trilyon dolara yakındır. Türkiye'nin ihracatının yüzde doksanı sanayi ürünleridir. Türkiye'nin ekonomisinin sağlamlığı, dünyanın içinden geçtiği bu krizde bir kez daha ispatlanmıştır. Tabii ki herkes gibi Türkiye de çok etkilenmiştir, bu sene küçülme olmuştur ama önümüzdeki yıl Türkiye'nin yüzde dört büyüyeceğini Avrupalı kurumlar söylemektedir. İlan ettiğimiz orta vadeli ekonomik program hükümetin -ilgili bakanımız burada- güveni tekrar kazanmıştır.
Türk ekonomisinin ve sanayisinin bu noktaya gelmesinde şüphesiz ki Gümrük Birliği'nin de rolü çoktur. Ben o günleri çok iyi hatırlıyorum. Gümrük Birliği'ne girerken biz çok tartışmıştık; acaba Fransız, Alman ekonomileri Türk ekonomisini tamamen sarsar mı diye. Ama o zaman çok kararlı bir karar alındı ve Gümrük Birliği'ne girildi ve Türk sanayisi üretmeyi, kaliteyi üretmeyi, rekabet etmeyi, verimli olmayı öğrendi ve bugün Fransa'nın, sizin bütün dev şirketlerinize gümrüklerimiz açıktır, hiç korkmuyoruz bundan. Almanya'nın, İtalya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin, herkesin dev şirketlerine gümrüklerimiz açıktır, hiç çekinmiyoruz. Eminim ki bundan siz de mutlu olmanız gerekir. Siz de güçlü ve kuvvetli ortak istersiniz. Herhalde zayıf bir ortakla yapabileceğiniz işler sınırlıdır.
Büyük, güçlü, kapasitesi olan bir ortakla beraber olmak, herhalde her iki tarafa da daha çok fayda getirir. Türkiye o noktaya gelmiştir. Bizim açıkçası Avrupa Birliği'ndeki ısrarımız da buradandır. Çünkü bu süre içerisinde Türkiye kendisini yenilemekte ve kendisini Avrupa Birliği standartlarına taşımaktadır ve burada yapılacak işleri Türkiye kendisi yapacaktır. Üye ülkelerden hiçbir talebimiz yoktur. Bizim kendimizi upgrade etmemize fırsat verin diyoruz sadece. Onun neticesi gerçekleşirse, müzakere sürecini biz başarıyla bitirirsek; o zaman zaten Fransız halkı, Avusturya halkı referanduma gidecek; orada, o günkü Türkiye'yi beğenirsiniz-beğenmezsiniz, evet veya hayır diyebilirsiniz. Belki de o günkü Türkiye "Hayır, ben bu şekilde devam edeceğim -geçenlerde Figaro gazetesine de söylediğim gibi- belki Norveç gibi olacağım!" diyebilir. Onun için bu tartışmalara bugün çok fazla girmeden "bizim yürümemize, yol almamıza, yani kendimizi, bütün standartlarını AB ülkeleri standartlarına getirmemize fırsat verin" demekten başka bir talebimiz yoktur. Çünkü esas konuşulacak konu şimdi değildir. Bu süreç bittikten sonra konuşulacaktır. Onun için şimdi gelin hep beraber daha çok ne işler yaparız, bunlara bakalım.
Türkiye'nin potansiyeli de kapasitesi de çok büyük. Türkiye'yi sadece kendi nüfusu, 71 milyon nüfusumuz var ve Avrupa'nın en genç nüfusuna sahibiz, bu nüfusla düşünmeyin. Türkiye'nin hinterland'ı çok geniş: bütün Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya, Rusya... Bütün buralara Türkiye'den çok rahat uzanabilirsiniz ve bütün bunlarla da çok ayrıcalıklı ekonomik, kültürel ve çok tabii ilişkilerimiz var; bütün Türk dünyasıyla, Orta Asya'yla. Sizler büyük işadamlarısınız, büyük şirketlerin sahipleri ve temsilcilerisiniz. Kazakistan'a gittiğinizde, Türkmenistan'a gittiğinizde, Özbekistan'a, Kırgızistan'a gittiğinizde, Moskova'ya gittiğinizde Türkiye'nin herhalde neler yaptığını ve potansiyelinin ne olduğunu oralarda eminim ki çok daha iyi görüyorsunuz. Bu ülkelerde gittiğinizde kaldığınız otellerden, iş görüşmeleri yaptığınız binalara kadar bütün altyapılar çok önemli bir şekilde Türkler tarafından yapılıyor; Ortadoğu da aynı şekilde. Bütün bunlarda en iyi ortak olabiliriz, bütün bunlarda işbirliği yapabiliriz.
Sayın Başbakan aslında çok, daha da detaya girerek alanları saydı. Otomobilden, uçak sanayinden, enerjiden; bütün bunları saydı, bütün bunları da yapabiliriz. Enerji konusunda Türkiye'nin öneminin daha da artacağına inanıyorum. Türkiye bugün bile Avrupa'nın en güvenli enerji tedarikçisi olma yolundadır. Büyük Nabucco Projesi ile ilgili, ilgili ülkeler bir araya geldiler ve Ankara'da mutabakat zaptı imzalandı. Şimdi bu nasıl uygulanacak; moderiteler üzerinde çalışılıyor.
Bununla ilgili Kafkaslardan temin edilecek gaza ilave Irak'la çok stratejik ilişkilerimiz -ekonomik bazda da siyasi bazda da- bunlar güçlü bir şekilde devam ediyor. Bildiğim kadarıyla önümüzdeki hafta Sayın Başbakan ve güçlü bir bakanlar heyeti ve ilgili bürokratlar Bağdat'a gidecekler. Irak petrolünün ve gazının Türkiye üzerinden bütün Avrupa'ya ulaştırılması çok daha kolay olacak. Mevcut zaten petrol boru hattı 1974 yılından beri çalışıyor. Yeni araziler istimlâk edilmeden buna paralel, kolay bir şekilde yeni boru hatları üzerinde çalışıyoruz. Bütün bunlar, aslında bizi ne kadar çok bütünleştirdiğini gösteriyor.
Yine enerji, alternatif enerji kaynaklarıyla ilgili de Türkiye çok büyük çalışmalar yapmakta ve önümüzdeki günlerde bununla ilgili çok önemli bir yasayı da parlamentodan geçirmek üzere hükümet. Nükleer enerji, bizim çok önem verdiğimiz bir konudur. Eminim ki sizler de biliyorsunuz ki, bu konuyla ilgili sizlerle çalışmak için biz niyetimizi ilk günlerden ortaya koyduk ve bundan sonra da bu konuyla ilgili beraber çalışma imkânımızın çok olduğuna inanıyorum. Bunun dışında yeni alternatif enerji kaynakları konusunda da hep beraber çalışabiliriz. Alanlara tek tek girmek istemiyorum. Ama şunu söylemek istiyorum ve dikkatinize de açıkçası getirmek istiyorum. İlişkilerimiz gerçekten güçlü. Daha açık konuşursam Türk-Fransız ilişkilerinin sanki tereddütlü olduğu yönünde algılamalar var. Ben sahada ilişkilerin çok güçlü olduğunu görüyorum ve biliyorum. Ama çok daha iyi olabileceğine de inanıyorum. Bunu da burada itiraf etmek isterim.
Gördüğüm kadarıyla Fransa olarak siz dünyanın belli bölgelerinde bazı ülkeleri -bunu belki ilan ettiniz, belki ilan etmeden- daha stratejik bir ortaklık şeklinde benimsemişsiniz ve ona göre hareket ediyorsunuz. Türkiye'yi biraz atladığınız kanaatindeyim. O bakımdan potansiyelin ilişkilerimizde çok büyük olduğunu burada bir kez daha söylüyorum ve çok fazla iş yapabiliriz. Çünkü bunun altyapısı var.
Uluslararası konularda; Ortadoğu'da, Kafkaslarda, Orta Asya'da dünyayı meşgul eden çok önemli meselelerde Fransa ve Türkiye farklı düşünmüyor. Eğer farklı düşünseydik, -müttefik olmamıza rağmen müttefikliğin içinde bile ayrılıklar zaman zaman oluyor- böyle olsaydık, o zaman çıkar çatışmamız var diye ilişkilerin temeli sağlam değil denebilirdi. Ama öyle değil.
İki gündür burada da yaptığım görüşmelerde bir kez daha tespit ettik ki; bütün uluslararası önemli konularda, bölgesel meselelerde Türkiye ve Fransa'nın eğilimleri aynı paralelde. O zaman bunu çok daha fazla yansıtabiliriz işbirliğine. Ümit ediyorum ki bu ziyaretimiz vesilesiyle bütün bunları karşılıklı samimi duygularla paylaştığımız için yeni bir dönem de açılır. Bunu söylerken bugünkü dönemi gölgelemek istemiyorum. Tekrar söylüyorum; 11 milyar dolar ticaret hacmi, çok önemli bir ticari faaliyettir iki ülke arasında. Bunu daha ileriye taşıyabileceğimize olan kanaatimi ifade etmek istiyorum. Bunları tabii ki hükümetler iradeleriyle ortaya koyacaklar ama esas bu işi de yapacak olan sizlersiniz. Onun için bugün MEDEF, TÜSİAD, TOBB; sizlerin öncülüğünde, siz değerli işadamlarını, müteşebbisleri daha çok teşvik etmek ve önünüzün daha çok açık olduğunu göstermek için buradayız.
Hepinize başarılar diliyorum ve Türk-Fransız ilişkilerinin çok daha güçlü bir şekilde ileriye taşınmasını hep beraber başaracağız ve bundan da her iki ülkenin halkı faydalanacaktır ve neticede hepimiz de bundan daha çok mutlu olacağız.
Tekrar başarılar diliyorum ve bu toplantıyı düzenleyen herkese teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum. Hepinize sevgiler sunuyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı