Türkiye-Ürdün İş Konseyi Toplantısı'nda Yaptıkları Konuşma

01.12.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Kardeşim Sayın Başbakan Dahabi,
Değerli Bakanlar,
Değerli Milletvekilleri,
Türk ve Ürdün'ün Çok Saygıdeğer İş Adamları,
Değerli Hanımefendiler,
Hepinize hayırlı akşamlar dileyerek, sözlerime başlamak istiyorum. Bugün sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet ve mutluluk duyduğumu, sözlerimin başında ifade etmek istiyorum.
Değerli kardeşim, dostum, majeste Kral Abdullah'ın daveti üzerine, büyük bir heyetle, bugün Amman'dayız. Amman'ı daha önce de defalarca ziyaret ettim. Ama inanın ki bu gelişimde, Amman'ı daha gelişmiş, daha değişmiş buldum. Her gelişimde bir farklı bulurdum, bu sefer çok daha farklı buldum. Bütün emeği geçen ve bu şehri güzelleştiren, bu ülkeyi güçlendiren, herkesi de tebrik etmek istiyorum, sözlerimin başında.
Bugün buraya büyük bir heyetle geldim. Benim yanımda, değerli bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Türk-Ürdün Dostluk Grubu'nun Başkanı, yardımcısı, değerli milletvekilleri, Türkiye'nin çok seçkin iş adamları, bazı basın mensupları ve yine üniversitelerden de bazı ilim adamları bana katıldılar. Bununla şunu söylemek istiyorum: Bu ziyaretimize gerçekten çok önem veriyoruz. Bundan kısa bir süre önce, Sayın Başbakan Türkiye'de İslam Konferansı'nın bir toplantısına geldiğinde orada görüştük. Ve orada Sayın Kralın bu davetini bana ilettiğinde, "Ne kadar erken gelirseniz o kadar çok memnun oluruz." demişti. Hatta bana, "Biz buradan ayrılmadan, geleceğiniz tarihi de bildirirseniz, hem Kralımız çok sevinecek hem de biz çok seviniriz." demişti. Biz de böyle samimi bir davet olunca, en kısa süre içerisinde geleceğimiz bu tarihi belirledik ve bugün buradayız. Dost ve kardeş bir ülkede bulunmanın tabii ki büyük sevincini, mutluluğunu yaşıyoruz.
Şu bir gerçek ki: Türkiye ve Ürdün'ün tarihten gelen çok güçlü bağları vardır. Ortak dinimiz, ortak kültürümüz, yeri geldiğinde ortak geleneklerimiz olan iki ülkeyiz. Bu iki ülke arasındaki ilişkileri her bakımdan güçlendirmek, geliştirmek de hem Ürdün Hükümetinin hem de Türk Hükümetinin çok güçlü iradesidir. Bugün yaptığımız toplantıda, Sayın Kral Abdullah ve ben bu iradelerimizi bir kez daha teyit ettik, paylaştık ve sayın bakanlarımıza ve ilgililere talimatlarımızı verdik. Bu ilişkileri geliştirmek için ne gerekirse yapacağız.
Değerli İş Adamları,
Bugün bu toplantıda, sizlerle beraber olmamız da aslında çok iyi bir işarettir. Bizler, ülkelerimiz arasındaki işbirliğini siyaset sahasında geliştirirken, ekonomik alanda da iş adamlarımızın daha çok iş yapmasını, daha çok çalışmalarını ve daha çok kazanmalarını teşvik etmek istiyoruz. Türkiye de, Ürdün de, serbest piyasa ekonomisine inanan ve serbest piyasa ekonomisini bütün kurallarıyla gerçekleştirmeye çalışan iki ülke. Bu, şu demektir: "Serbest piyasa ekonomisinde kalkınma, gelişme, zenginlik, iş adamları, müteşebbisler eliyle olacak" demektir. Muhakkak ki devlet, üstüne düşen görevi yapacaktır. Devletin kurumları, üstüne düşenleri yapacaktır. Alt yapıyı hazırlayacaktır. Sizlerin önünü açacaktır. Ama esas zenginliği, esas istihdamı, esas ihracatı yapacak olanlar ve kazancı temin edecek olanlar da iş adamlardır. Onun için ben ziyaret ettiğim her ülkede, iş konseyi toplantılarına özellikle giderim. Çoğu yere de iş adamlarımızla beraber giderim ve bu desteği gösteririm. Bizler sizi teşvik etmek için ve sizin yolunuzu açmak için buradayız. Bugün imzaladığımız anlaşmalardan Sayın Başbakan da, Sayın İş Konseyi Başkanları da bahsettiler. Serbest Ticaret Anlaşması imzaladık, işleriniz kolaylaşsın diye. Gümrük anlaşmaları imzaladık, mallarınız rahat gidip gelsin diye. Vizeyi iki ülke arasında kaldırdık, Ürdünlü ve Türk vatandaşları, serbestçe, istedikleri zaman, istedikleri gibi gezsinler, birbirlerini ziyaret etsinler, aralarında hiçbir engel olmasın diye. İşte bunlar, aslında alt yapıyı hazırlamaktır. Yine yaptığımız toplantılarda, ulaştırma bakanlarına, enerji bakanlarına ve diğer ilgili bakanlara, hep talimatlar verildi, yapmaları gereken şeyleri yapsınlar ve işler kolaylaştırılsın diye.
Değerli İş Adamları,
İş potansiyeli aslında çok; işi bilenler için çok tabii. Ürdün, belki tabii kaynaklar açısından zengin bir ülke değil ama, insan kaynağı açısından, yetişmiş insan gücü açısından gerçekten Ortadoğu'nun, bölgenin seçkin ülkelerinden birisi. Bunun en güzel işareti, 6 milyon nüfusu olan bir ülkede, bildiğim kadarıyla, 23 üniversitenin olması. Bu bile, büyük bir işaret. Yani eğitime önem veren, insan kalitesine önem veren ve insan kapasitesinin gelişmesine önem veren bir ülke. Ayrıca sizler, Ürdünlü iş adamlarının, girişimcilik ruhuyla, başarılarıyla da gerçekten haklı bir şöhret kazanmış bir ülkesiniz. Türkiye de bölgesinde, önemli bir ülke. Nüfusumuz sizden tabii ki çok daha büyük. Bundan dolayı ekonomimiz de çok büyük. Avrupa'nın altıncı, dünyanın da 16. büyük ekonomisiyiz. Ama bunlar kendiliğinden olmuyor. Devlet, kuralları hazırlıyor, iş adamları da bunları en güzel şekilde değerlendiriyor.
Buradan şuna gelmek istiyorum: Bu Serbest Ticaret Anlaşmasından belki kaygı duyulabilir. Ben bunu çok iyi anlarım. Çünkü Türkiye, Avrupa ile AB ile Gümrük Birliği'ne 1996 yılında girerken, bizim iş adamlarımız çok tedirgin olmuştu o zaman, hatta karşı da çıkmışlardı. Ama siyasetçiler, daha uzun vadeli düşünürler. Uzun vadeli düşünerek o Gümrük Birliği Anlaşması'nı imzalayıp, Gümrük Birliği'ne girince, geçen 15 sene içerisinde Türk sanayiinin güçlendiğini, Türk iş adamının daha güçlü hale geldiğini, daha çok girişimci olduğunu, kuralları çok daha iyi öğrendiğini ve çok daha önemlisi dünyanın her tarafına satabilecek kalitede mal üretmeyi öğrendiklerini gördük. Biz, eğer bu rekabet şartları içerisine girmeseydik, belki 15 sene içerisinde ürettiğimiz arabaları, otomobilleri, üretmeye devam edecektik. Hiçbir yere satamazdık onları. O zaman ekonomimiz kapalı olduğu için, sadece Türkiye'nin içine satıyorduk. Ama şimdi Türkiye, Avrupa'ya en çok otomobil satan ülkelerden birisi. Otomobil ihracatımız 30 milyar dolara yakındır. Buradan şuna gelmek istiyorum: Bununla tabii Türkiye'ye çok büyük yatırım geldi, dünyanın büyük şirketleri geldi, Türkiye'de ortaklıklar kurdular, yatırımlar yaptılar. Serbest Ticaret Anlaşmasını sadece ticaret olarak görmememiz gerekir. Ben inanıyorum ki Türkiye'den çok fazla yatırım gelecektir. Ve sizlerle ortaklık yaparak, burada çok fazla yatırımlar yapacaklardır ve bunları hep beraber başka yerlere, tabii ki satacaksınız. Ayrıca şunu da öneriyorum: Türk ve Ürdünlü iş adamları, sadece Türkiye veya Ürdün'de değil, üçüncü ülkelerde de iş yapabilirsiniz. Ortaklıklar kurarak, çevrenize baktığınızda, Irak başta olmak üzere, Ortadoğu'da veya daha başka yerlerde ortaklıklar yapabilirsiniz. Ticaret yapabilirsiniz ve iş yapabilirsiniz. Meseleye çok geniş bir mercekten bakmak gerekir. Çok dar bakarsanız, "Biz size bu kadar sattık, siz bize bu kadar sattık" denirse, o küçük bir ölçekle bakmak demektir. Ama daha büyük bir ölçekten baktığımızda o zaman karşılıklı kârları da daha çok büyütebileceğimize inanıyorum.
Bizim vizyonumuz şu: Bu bölgede aslında, çok büyük ölçekli çalışmak gerekir. Bundan dolayı Suriye ile de aynı şekilde, Serbest Ticaret Anlaşması yaptık, şimdi Ürdün'le de var. Bütün bu bölgeyi bir havza gibi, büyük bir alan gibi düşünmemiz lazım. Projeleri ortak, daha büyük şekilde yapmamız lazım ki, başka ülkelerin gerçekleştirdiği başarıları, biz de gerçekleştirebilelim.
Değerli İş Adamları,
Her alanda çalışmak lazım, sadece inşaatta değil. Enerjiden tutun da tarım sektörüne, turizm sektöründen tutun da ulaştırma sektörüne kadar, çok iş imkanları vardır. Bunları gerçekleştirebilmek için bir araya gelmeniz gerekmektedir. Ürdün turizmde de çok başarılı. 6 milyon nüfusunuz var ama, geçen sene, nüfusunuzdan çok, 7 milyon turist ağırlamışsınız. Türkiye de yine turizm alanında çok güçlü bir ülke. Dünyada ekonomik krizden dolayı turizm gerilerken, Türkiye bu sene gerilemedi, az da olsa yine ileri gitti, 30 milyona yakın turist Türkiye'yi ziyaret etti. Bütün bu konularda yine işbirliği yapabiliriz. Ortak paketler olabilir. Ortak ziyaretler gerçekleştirilebilir. Dünyanın uzak köşelerinden gelen insanlar, bu bölgeye gelmişken, Türkiye'ye gelmişken, Ürdün'e; Ürdün'e gelmişken Türkiye'ye de gidebilir. Bütün bunlar hep organizasyon meselesidir. Yeter ki işbirliği olsun, yeter ki bir araya gelinsin, yeter ki birbirinizi ziyaret edin ve birbirinizin başarılarını öğrenin ve bunları tatbik edin. Bu konuda bizler, tekrar söylüyorum, önünüzü açıyoruz. Eğer işbirliğinin hukuki alt yapısı yapılmamış olsa, isteseniz de bunu gerçekleştiremezsiniz. Ama bugün memnuniyetle ifade ediyorum ki, önünüzde hiçbir mani yoktur. Yatırımları teşvik ediyoruz. Yatırımları koruyoruz. Bütün bunlarla ilgili anlaşmalar, hep yapılmış vaziyettedir, hiç tereddüt etmeden yapabilirsiniz. Şunu unutmayın ki: Yabancı sermaye güvenli bölgeye gelir. Güvenli olmayan, kuralları belli olmayan, ayrım yapan, yerli-yabancı ayrımı yapan yerlere, gelip de insanlar yatırım yapmazlar. Onun için, liberal ekonomiyi ve serbest piyasa ekonomisinin kurallarını uygulamak için Ürdün Hükümeti büyük bir gayret sarf etmektedir.
Biraz önce Sayın Başbakanı dinlerken, ayrımcılık yapılmadığını, şeffaflığa ne kadar önem verdiklerini, kuralların eşit bir şekilde herkese uygulandığını söylemesini, özellikle dikkatle takip ettim. Bunlar, aslında ticaretin de temelidir. Ticaretin temelinde güven vardır. Güvenmezseniz alışverişe bile tereddüt edersiniz; güvenmezseniz gidip bir yere yatırım yapmazsınız. Türkiye de, güvenilecek bir ülkedir, Ürdün de güvenilecek bir ülkedir. Ürdünlü iş adamlarına, Türkiye'de yatırım yapma çağrısında bulunuyorum. Yatırımı sadece Türk iş adamları gelsin, burada iş yapsın demiyorum. Siz de gelin Türkiye'de iş yapın. Türkiye'de yapacağınız işlerle, bütün Avrupa'ya aslında hitap edersiniz, bütün Ortadoğu'ya hitap edersiniz. Bütün Orta Asya'ya hitap edersiniz, Rusya'ya hitap edersiniz, bütün buraları pazarınız gibi düşünebilirsiniz. Dolayısıyla çok büyük bir ölçekle çalışabilirsiniz.
Şunu unutmayın ki bir atasözümüz var, belki sizde de vardır, buna benzer, çok güzel Arap atasözleri vardır: "Gözden ırak olan gönülden de ırak olur". Onun için çok sık bir araya gelmek lazım. Oturup iş toplantıları yapmanız lazım. Ortaklıklar kurmanız lazım, beraber gitmeniz lazım, başka yerlere. Bunların hepsi mümkündür. Bunları yapanlar, hep kazanmıştır. Ama uzak duranlar da hep küçük kalmıştır. Artık şirketler de büyüsün, ülkeler de büyüsün. Ülkelerin, devletlerin büyümesi, şirketlerinin büyüklüğüyle ölçülüyor. Onun için, iş adamlarına daima sahip çıkıyorum. Burada da eminim ki aynı şekilde bir tavır var ki, Sayın Başbakan ve bakanların, Sayın Kralın, bugün yaptığımız konuşmada, iş dünyasına, ne kadar önem verdiklerini gördüm, bu konuda birçok meseleleri konuştuk.
Değerli İş Adamları,
Fırsat bu fırsattır. Bizler size açıkça bu çağrıyı yapmışken, sizler de bu işlerin gereğini yapın ve sonunda hem siz kazanın hem ülkeleriniz kazansın. Türkiye'nin önemli firmaları bugün benimle beraber geldi, bunların bir kısmı burada faaliyet gösteriyor, bir kısmı ilk defa geldiler. Burada faaliyet gösteren firmalardan yetkililerle yaptığım konuşmalarda da ülkenize duydukları güveni görmekten büyük bir memnuniyet duydum. Tabii ki bizler, resmi görüşmeler yaparken, birbirimize her zaman güvenimiz var. Ama iş yapan insanları dinleyince, onlar da eğer "Evet Türkiye'de iş yapıyorum ve hiçbir sıkıntım yok. Ürdün'de iş yapıyorum, güveniyorum buraya. Ve herkes bizi sahipleniyor" dedikleri andan itibaren, yapılacak demek ki çok iş var demektir. Bu vesileyle, Hükümete, Sayın Krala teşekkür etmek istiyorum, Türk müteahhitlerine gösterdikleri güvenden dolayı. İşte bunun bir neticesidir ki, çok büyük bir proje, yarın hep beraber temel atmasını gerçekleştireceğiz, Disi İçme Suyu Projesi, büyük bir proje. Bugün öğrendim ki bu, aslında senelerdir burada konuşulan ve gerçekleştirilmesi adeta büyük bir rüya gibi olan, büyük bir su projesi. Türkiye'de de böyle büyük projeler vardır. Nesillerdir konuşuruz ama, bunların gerçekleştirildiğini görmekten de büyük bir mutluluk duyarız. İşte böyle büyük bir projeyi, yine bir Türk firmasının, şirketinin, GAMA isimli Türkiye'nin seçkin şirketlerinden birisinin üstlenmiş olması da tabii ki bize ayrıca gurur vermektedir. Bunun yanında büyük bir sorumluluk da vermektedir, bu projenin başarılı bir şekilde bitirilmesi konusunda.
Değerli Başbakan,
Sayın Bakanlar,
Değerli Milletvekilleri ve Değerli İş Adamları,
En iyi söz şudur: Sizler çok çalışın, bir arkanızdayız. Herhangi bir sıkıntıya düşerseniz, gelin bize söyleyin. Türkiye ile ilgili söz konusu olursa, bize söyleyin. Ürdün ile ilgili sıkıntı söz konusu olursa, işte Ürdün Hükümeti buradadır, onlara söyleyin, biz problemlerinizi çözeriz, çözmek için uğraşırız. Haklıysanız tabii ki yolunuzu açarız ve sizlerin başarılı olmasını çok isteriz. Sizler başarılı oldukça da biz gurur duyarız. Bundan büyük bir memnuniyet duyarız.
Son olarak, buraya gelmişken, Filistin konusuna değinmeden tabii ki duramam. Filistin meselesi, sadece Filistinliler'in meselesi değildir. Kudüs meselesi, sadece Filistinliler'in veya sadece Arapların meselesi değildir. Tabii ki bizim de meselemizdir. Bütün Müslümanların meselesidir.
Türkiye olarak biz, yeri geldiğinde gayet açık konuşmasını biliriz, yeri geldiğinde de barışın gerçekleşmesi için huzurun temini için, elimizden gelen her türlü gayreti de sarf ederiz. Şu bir gerçek ki: Güvenlik meseleleri hallolmadan, istikrar olmadan, ne ekonomi olur ne de huzur olur. Bunun için, bu bölgedeki en büyük mesele Filistin meselesidir. Aslında bu mesele, 2. Dünya Harbi'nden sonra, dünyanın en büyük meselesidir. Dünyanın birçok yerindeki huzursuzlukların da kaynağıdır. Bu meselenin çözümü, hak ve adaletle olur. Bu konuda da aslında, Arap Barış Planı, bütün Arap ülkelerinin çok cesurca ortaya koydukları bir barış planıdır. Bağımsız Filistin Devletinin, kendi toprakları üzerinde yaşayacak bir Filistin Devletinin kurulması ve İsrail ile yan yana barış içerisinde yaşaması. Ümit ederim ki, İsrail Hükümeti bu atılan adımları en iyi şekilde değerlendirir. Çünkü zaman geçtikçe, çok daha acılar pekişmekte. Acılar pekişince de problemlerin çözümü zorlaşmaktadır. Akan kanı ve gözyaşını durdurmak gerekir. Bugünlerde ortada bir sükûnet var gibi gözüküyor ama, bunlar aldatıcıdır. Geçmişte de sükûnetin olduğu dönemler oldu ve arkasından neler oldu? Şunu da hem bütün dünyaya hem bütün İsrail Hükümetine ve halkına hatırlatmak isterim: Bugünkü dünya, 30-40 sene, 20 sene önceki dünya değil. Burada bir şey olduğunda, bu, anında canlı yayınlarla, bütün dünyada herkesin evinin içine girmektedir. Burada eğer bir acımasız bir olay varsa, o artık o dört duvarın arasında veyahut da o boş arazide kalmamakta. O acımasızlık, o şiddet, herkesin evine girmekte ve herkesin kalbini direkt olarak etkilemektedir. Onun için bugünkü dünyada. acılara ve haksızlıklara, adaletsizliklere kimse sessiz kalamaz. Eskiden duyulmadığı için, acılar orada kalıyordu ama, şimdi böyle değil. Onun için haksızlık ve adaletsizlik söz konusu olduğunda, acımasızlık söz konusu olduğunda, Amman'ın da, Ankara'nın da, İstanbul'un da sokakları, anında tıklım tıklım dolmakta ve tepkiler dile getirilmektedir. Bu sessizlikten istifade ederek ciddi bir şekilde çözüm için uğraşmak gerekir. Bunun için de tabii ki İsrail'in bu politikalarını gözden geçirmesi gerekir. Yerleşim yerleri, bunlar, kabul edilebilir şeyler değil. Gazze'deki kuşatmanın devam etmesi, bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Onun için, bir an önce, bu konuların gayet vakur bir şekilde konuşulup, cesur adımların atılıp, barışçı bir şekilde bu işlerin halledilmesi gerekir. Yoksa dünyanın tepkisi, haksızlıklar karşısında insanların tepkisi ortaya çıktığında da, kimsenin şaşmaması gerekiyor. Tekrar söylüyorum, bu meseleler artık sadece Filistinliler'in ve Araplar'ın değil, hepimizin meselesidir ve çözümü için de hepimiz el birliği içerisinde çalışmaya devam edeceğiz.
Ben bu duygularla hepinize başarılar diliyorum. Türk halkının sevgilerini muhabbetlerini bütün Ürdünlü kardeşlerine bir kez daha takdim ediyorum, sunuyorum. Aranızdaki dostluğun, işbirliğinin daha da güçlenmesini temenni ediyoruz. Sizlerin başarılarıyla daima gurur duyacağız, daima mutlu olacağız. Hepinize hayırlı geceler diliyorum, başarılar diliyorum. Ve hepinizi Allah'a emanet ediyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı