Üniversite Rektörleri ve Yükseköğretim Kurulu Üyelerine Verdiği Yemekte Yaptıkları Konuşma

03.02.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Yükseköğretim Kurulu Başkanı,
Sayın Yükseköğretim Kurulu Üyeleri,
Üniversitelerimizin Değerli Rektörleri,
Yükseköğretim camiamızın siz seçkin üyelerini, Çankaya Köşkü'nde misafir etmekten büyük memnuniyet duyuyorum.
Hoş geldiniz. Özellikle Anadolu'nun çok daha uzak yerlerinden gelen rektörlerimize hoşgeldiniz diyorum ama, hepinizin burada olmasından ayrıca büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Cumhurbaşkanlığı dönemimde, sizlerle ilk kez böyle bir vesile ile bir araya geliyoruz. Bu uygulamayı geleneksel hale getirerek önümüzdeki yıllarda da tekrarlamayı arzu ediyorum.
Konuşmalarımda, bilim, sanat, araştırma ve geliştirme çalışmalarını teşvik ve himaye etmeye kararlı olduğumu sürekli vurguluyorum.
Aslında Cumhurbaşkanı seçildiğimde TBMM'de yaptığım ilk konuşmada bu konulara özellikle öncelik vereceğimi ve daima himayeme alacağımı da belirtmiştim.
Bu amaçla üniversitelerimizi ziyaret ediyor, akademik yıl açılışlarına ve mezuniyet törenlerine katılıyorum. Çeşitli bilimsel ve akademik faaliyetlerde sizlerle bir araya gelmeye itina gösteriyorum ve gerektiğinde himayeme alıyorum.
Bugün üniversitelerarası kurul toplantısı vesilesiyle hepiniz burada olduğunuz için eminim ki, çok güzel fikir alışverişinde bulunacaksınız ve üniversitelerimizin daha da gelişmesi ile ilgili görüşlerinizi en güzel şekilde paylaşacak, önemli tavsiyeler ve önemli kararlar alacaksınız.
Bugünkü birlikteliğimizin, üniversitelerimizin geleceği ile ilgili sağlıklı değerlendirmelerin yapılması ve bu vesileyle bazı görüşlerimi sizlerle paylaşmak bakımından fırsat olacağı kanaatindeyim.
Yükseköğretimin sorunlarının aşılması, daha kaliteli bir eğitim ve araştırma ortamının oluşması için sizleri dinlemeyi, beklenti ve talepleriniz hakkında bilgi sahibi olmayı da gerçekten arzu ederim. Zaman zaman çeşitli vesilelerle çoğunuzla bir araya geliyoruz, bir araya gelmediğimiz değerli rektörlerle de bu fırsatı kolluyorum.
Değerli Konuklar;
Küreselleşen dünyamızda, ülkemiz ekonomisinin dengeli olarak büyümeyi sürdürmesi ve uluslararası piyasalarda rekabet gücünü arttırması, bilgiye dayalı doğru kararların alınmasına bağlıdır. Şüphesiz, böyle sağlıklı kararların alınmasında gerekli olan bilgiyi üreten üniversitelerimizin de kendi alanlarında yüksek bir rekabet gücüne sahip olması gerekmektedir.
Üniversitelerimizin küresel rekabete katılabilen, dünyaya açık ve toplumun beklentilerini karşılayan dinamik kurumlar haline gelmesi temel beklentimizdir. Bulundukları bölge için Dünya'ya açılan birer pencere olan üniversitelerimiz, uluslararası rekabete açılmalı, yükseköğretim kurumlarımızın yerelleşmesine izin verilmemelidir. Özellikle son kurulan üniversitelerimiz için dikkatinizi çekmek istiyorum; çünkü, genellikle şöyle bir eğilim kolaylıkla olmaktadır: Üniversitelerimiz kurulurken o şehrin ileri gelenleri çok gayret sarfetmişlerdir, tabii ki. Onların şüphesiz ki üniversite ile gururlanma ve üniversite ile öğünme hakkı vardır. Ancak bu onların üniversiteyi yönetme ve üniversitenin şekillenmesine izin verme anlamına gelmemelidir. Böyle bir şey olursa, orta ve uzun vadede o üniversitenin taşralaştığı ve yerelleştiğini ve o ile yeni şeyler taşıyamadığını görürüz. O bakımdan özellikle yeni kurulan üniversitelerimizin rektörlerine ve yöneticilerine bu tavsiyemi yapmak istiyorum.
Değerli Rektörler,
Üniversitelerimiz genç nüfusumuzun ilgi ve yeteneklerini en iyi şekilde değerlendirerek toplumsal, kültürel ve ekonomik gelişmemizde öncü rolü üstlenmelidir. Yükseköğretim kurumları, sadece lise mezunu gençlerimize değil, toplumun tüm kesimlerine hizmet ve eğitim fırsatı sunan kurumlar olmalıdır. Üniversiteler hayat boyu eğitim fırsatlarını geliştirmeli ve toplumun tüm kesimlerine hitap edebilen esnek programlar uygulamalıdır.
Üniversitelerin toplum sorunlarına duyarlı olması, sorunların daha kolay ve rasyonel bir şekilde çözülmesini sağlayacaktır. Bu nedenle üniversitelerimiz bulundukları şehirlerin ihtiyaçlarıyla yakından ilgilenmeli, kütüphanelerinden, sosyal ve kültürel tesislerinden halkın yararlanmasına izin vermelidir. Üniversitelerimiz bulundukları illerin ve bölgelerin ekonomik ve sosyal kalkınmalarının lokomotifi olmalıdır.
Üniversiteler aynı zamanda toplumla iyi ilişkiler geliştirerek kaynak yaratan kurumlardır. Bu bağlamda üniversite-sanayi işbirliği büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda üniversitelerimizin toplumla ve sanayi kuruluşlarıyla ilişkilerini geliştirdiklerini sevinerek müşahede ediyoruz.
Değerli Misafirler;
Her alanda istikrarlı bir gelişme sağlayan ve Dünyanın yükselen ülkeleri arasında gösterilen Türkiye'nin, sadece teknoloji transfer ederek bu konumunu sürdürmesi mümkün değildir. Türkiye muhakkak yüksek teknolojiye geçmeli ve teknoloji üreten bir ülke olmalıdır. Üniversiteler daha çok proje üretmeli, yeni buluşlarla ülkemizin rekabet gücünün yükselmesine katkı sağlamalıdır. Şu bir gerçektir ki; bilgi ve teknolojinin üretim yeri üniversitelerdir ve bu iş her şeyden önce üniversitelerden başlamakta, ondan sonra yayılarak özel sektöre veya kamu sektörüne gitmektedir. Ama bilgi ve teknolojinin üretim üssü üniversitelerdir, dünyanın her tarafında da böyledir.
Son yıllarda ülkemizde bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalarda önemli bir zihniyet değişikliği yaşanıyor ve ar-ge çalışmalarına daha fazla kaynak ayrılıyor. Bunu eminim ki sizler de büyük bir mutlulukla görüyorsunuz. Gerek hükümet programlarında olsun, gerek diğer fonlar olsun (uluslar arası veya yerli fonlar olsun) bunlar daima sizin imkanlarınıza sunuluyor. Bunun sonucu olarak üniversitelerimizdeki bilimsel çalışmaların sayısının ve kalitesinin arttığını, uluslararası platformda ses getiren buluşlara imza atıldığını memnuniyetle görüyoruz. Yine samimi olarak ifade etmek isterim ki, üniversitelerimizle TÜBİTAK arasındaki işbirliğinin sağlıklı bir şekilde gelişiyor olmasından da büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Dünya standartlarında bilim ve teknoloji üretebilmeleri ve büyüyen ekonomimizin ihtiyaç duyduğu insan gücünü hazırlayabilmeleri için üniversitelerimize gerekli olan mali desteği yeterince sağlayabildiğimiz söylenemez. Ancak bu alanda özellikle AB fonları -tabii son 7. programı kastediyorum- ve projeleri üniversitelerimiz için önemli bir fırsat yaratmaktadır. Avrupa Birliği ile sürdürülen projelerde üniversiteler en önemli rolü üstlenmektedir. Rektörlerimiz proje bazlı çalışmalara özel önem göstermeli ve araştırmacılarımızı bu yönde teşvik etmelidir.
Değerli Rektörler,
Bu noktada dikkat ettiğim bir konuda bir düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Genellikle ziyaret ettiğim üniversitelerde bana sunuşlar yapılırken tabii ki yayınlarla övünülür ama, yayınların ötesine geçmemiz gerekmekte. "Ne kadar proje üretiliyor, ne kadar buluşlar var, ne kadar patent alınabiliyor; ne kadar çevreye, bölgeye, bulundukları ile üniversitelerin katkısı oluyor?" Bazı üniversitelerimiz bölgelerin geliştirilmesi ile ilgili özel sorumluluklar almış üniversitelerimizdir. Kuruldukları süre içerisinde, ne kadar buna katkıları olduğunu ölçen çalışmaların da yapılması gerektiği kanaatindeyim. Yoksa, sadece yayınlarla kendimizi mukayese etmeye başlarsak, o zaman aldatıcı bir durum ortaya çıkar diye düşünüyorum. Bu konuda üniversitelerimizin daha çok bir rekabet içerisine girmelerinin sonunda herkesin faydasına olacağı kanaatindeyim.
Değerli Misafirler,
Yüksek öğretimde okullaşma oranımızı çağdaş ülkelerin seviyesine çıkarma yolunda atmış olduğumuz adımlar oldukça sevindiricidir. Her ilimizde bir üniversite var. Çok sayıda vakıf üniversitesine sahibiz. Bugün artık Türk yükseköğreniminin nicelik değil, nitelik sorunu olduğunu söyleyebiliriz. Burada da yine iki farklı noktada görüşümü paylaşmak isterim. Özellikle yeni üniversitelerle ilgili yine tekrar söylüyorum; bu üniversiteler bulundukları şehirlerde lisenin devamı gibi olmamalıdır. Böyle olursa, o şehrin çocuklarına üniversite kurarak biz kötülük yapmış oluruz. O şehrin parlak çocukları ailelerinin yanında okusunlar diye uzağa gönderilmeyebilirler. Uzaktaki bazı daha güzel üniversitelere gidebilecek çocuklar, o şehirlerdeki üniversitelerde eğer okuyorlarsa, bu uzun vadede onları cezalandırıcı olmamalı. Bununla şunu kastediyorum: Üniversite muhakkak o şehre üniversite havasını getirmeli -binasıyla, sosyal yaşam imkanlarıyla, bütün bilimsel çalışmalarıyla, dışarıya olan açılımıyla- ki çocuk farklı bir ortama geldiğini bilsin.
İkincisi de vakıf üniversiteleriyle ilgilidir. Tabii ki vakıf üniversitelerini destekliyoruz, açıkçası. Ben Cumhurbaşkanı olarak bunların çoğalmasından daima mutluyum. Ama burada şu kriter asla kaybedilmemeli: Vakıf üniversiteleri teşvik ediliyor diye vakıf üniversiteleri kurulurken üniversite standardı asla düşürülmemelidir. Gerekli ve şart olan standart ve beklentiler; yerine getirmeleri gereken hususlar muhakkak yerine getirilmeli ve onların da takibi tabii ki en iyi şekilde yapılmalıdır ki, sonunda uzun vadede yanlış gelişmeler ve eğilimler ortaya çıkmasın. Bir taraftan teşvik; daha elastik olmalarıyla ilgili ne gerekiyorsa yapın ama, muhakkak onların da devlet üniversitelerinden beklediğimiz standartların gerisine düşmemeleri için gözlemeyi ve takibi de en iyi şekilde yapmak gerektiği kanaatindeyim.
Saygıdeğer Rektörler,
Yükseköğretimde okullaşma oranımızı söyledim. Bununla ilgili çok iyi gelişmeler var ama, şimdi artık kaliteyi ve niteliği daha da artırmak gerektiğini söyledim. Bu şüphesiz ki finansman imkanlarıyla ilgili bir konu olduğu gibi, sizin dikkatinizle de çok ilgili bir konudur. Ümit ediyorum ki bu konuda da çok gelişmeler söz konusu olabilecektir.
Yükseköğretim sisteminin bu açıdan iyileştirilmesi muhakkak sağlanmalıdır. Yani, üniversitelerimizin daha iyi, daha kaliteli, dışarıyla çok daha iyi yarışabilir hale gelmesi için. Öğretim üyelerimiz daha etkili öğretim yöntem ve teknikleri konusunda kendilerini yenilemek zorundadır. Eğitim her türlü ezberciliği dışlamalı ve dogmalardan arınmış olmalıdır. Eleştirel düşüncenin önü açılmalı, öğrencilerin yeni sorunlara esnek çözümler üretebilmesi hedeflenmelidir.
Demokratik - çoğulcu bir toplumda üniversitelerimizin de çoğulcu bir yapıya sahip olması kaçınılmazdır. Yükseköğretim kurumları farklılaşmalı ve bu farklılaşma temelinde birbirleri ile rekabet etmelidir. Üniversiteler farklı düşüncelere ve yaşama biçimlerine saygının merkezi olmalıdır.
Üniversitelerin, demokrasimizin ve farklılıkları bir arada yaşatma kültürümüzün gelişmesine önemli katkılar sağlayacağına inanıyorum. Kaliteli üretim yapan, eleştirel düşünebilen, yeniliklere açık insan gücü hem demokrasimizin, hem de kalkınmamızın teminatıdır.
Şunu önemle belirtmek isterim ki: Üniversitelerin öncelikli görevi eğitim ve araştırma yapmaktır. Ancak bu onların ülke meseleleri ile ilgilenmeyeceği, politik sorunlara ilişkin olarak görüş ve önerilerde bulunmayacağı anlamına gelmez. Üniversiteler ülkenin her türlü siyasi konularıyla yakından ilgilenmeli, görüş ve önerilerini kamuoyuyla paylaşmalıdır. Ancak üniversitelerimiz gündelik siyasi çekişmelerden ve ideolojik çatışmalardan mutlaka uzak durmalıdır.
Değerli Rektörler,
Bildiğiniz gibi yükseköğrenim alanında çok köklü değişimler yaşanmakta ve üniversiteler yeni taleplere cevap üretebilmek için yoğun çaba sarfetmektedir. Ülkeler arasındaki ekonomik ve teknolojik rekabet uluslararası piyasada yetenekleri toplama yarışına dönüşmüştür. Önde gelen üniversiteler yetenekli gençleri ve kaliteli öğretim üyelerini bünyelerine almak için adeta yarışmaktadır.
Üniversitelerin başarı sıralamasında, yabancı öğrenci sayısı önemli bir kriter haline gelmiştir. Küresel mali kriz nedeni ile kaynak sıkıntısı çeken üniversiteler yabancı öğrenci çekme konusunda da yarışmaktadır. Esasen uluslararası öğrenci, ekonomik açıdan olduğu kadar, kültürel açıdan da önemlidir. Bu öğrenciler, eğitim müfredatının evrenselleşmesine ve farklı düşünce ve görüşlerin daha özgürce tartışılmasına ortam hazırlamaktadır.
Bugün yurtdışında okuyan yaklaşık 45 bin öğrencimiz varken, Türkiye'de okuyan yabancı öğrenci sayısı 16 bin civarındadır. Bu miktar ülkemiz için çok yetersizdir. Uluslararası öğrencileri Türkiye'ye çekmek konusunda üniversitelerimiz daha fazla gayret göstermelidir. Özellikle bölge ülkelerindeki yabancı öğrenci ve öğretim üyeleri için Türk üniversiteleri birer cazibe merkezi olmalıdır. Bu konuda YÖK yönetiminin aldığı son kararları gerçekten çok takdirle karşıladım. Birçok değerli rektörle yaptığım görüşmede şunu hep tekrarlamışımdır: Eskiden Türkiye'de daha çok yabancı öğrenci vardı. Bizim öğrenci olduğumuz dönemlerde çok daha fazla yabancı arkadaşlarımız vardı. Türk üniversiteleri son yıllarda çok içe kapandı. Bizim kendimizi açmamız ve üniversitelerimizin -ki çok övünebileceğimiz dünya standartlarında üniversitelerimiz var- daha çok yabancı öğrenci kabul etmeleri çok büyük katkı sağlayacaktır. Bazen gittiğim ülkelerde vaktiyle Türk üniversitelerinden mezun olmuş devlet adamlarını, çok önemli mevkilerde kişileri gördüğümde, onların Türkiye ile ülkeleri arasında ne büyük dostluk köprüsü olduklarını görüyorum ve ayrıca da Türk ekonomisine ne büyük katkıları olduğunu görüyorum. Bu dış politikamız açısından da çok önemlidir. Türk ekonomisinin bütün çevrede etkin hale gelmesinde de çok önemli bir unsurdur.
Türkiye'nin bu söylediğim potansiyele sahip olduğuna inanıyorum. Bu potansiyelin en verimli şekilde değerlendirilmesi öncelikle sizlerin gayretleriyle olacaktır.
Sayın Başkan,
Değerli Kurul Üyeleri,
Çok Değerli Rektörler,
Görüldüğü gibi üniversitelerden beklentimiz oldukça yüksektir. Büyük Atatürk'ün muasır medeniyetler seviyesine Türkiye'yi taşıma ideali üniversitelerimiz vasıtasıyla olacaktır. Bu yönde Türkiye'nin aldığı mesafeye en büyük katkıyı da Türk üniversiteleri vermiştir. İnanıyorum ki bütün üniversitelerimiz bunun bilinci içerisindedir.
Genç ve dinamik nüfusa sahip olan Türkiye, en büyük yatırımı eğitim alanında yapmak zorundadır. En iyi yatırım da eğitime yapılan yatırımdır. Sahip olduğumuz sınırlı imkanları en iyi şekilde kullanarak, değerli birikim ve tecrübeleriniz ile gelecek nesillere anlatılacak bir başarı öyküsü yazılacağına da inanıyorum.
Tekrar hepinize hoş geldiniz diyorum. Özellikle Anadolu'nun değişik illerinden gelen rektörler, döndüğünüzde hem illerinize, hem üniversitelerinizdeki yardımcılarınıza, hem öğrencilerinize selamlarımı götürmenizi özellikle rica ediyorum. Hepinize bugünkü toplantınızda, Üniversitelerarası Kurul Toplantınızda başarılar diliyorum ve bu toplantınızda, eminim ki çok güzel fikirleri, düşünceleri ele alacaksınız ve bunların hepsinin Türk üniversitelerinin gelişmesine çok büyük katkısı olacaktır.
Tekrar hepinize hoş geldiniz diyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı