İvedik Organize Sanayi Bölgesinde Yaptıkları Konuşma

26.02.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Misafirler,
İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nin Çok Değerli Sanayicileri, Müteşebbisleri, İş Adamları,
Hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Bugün gerçekten sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Çünkü sizler yani bugün İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan bu müteşebbisler, iş adamları, Türkiye'nin en sağlam, temel direğidir. Türkiye'nin ortalaması diyebileceğim gerçekten çok da yük çeken ve aynı zamanda da çok çalışkan ve büyük bir sorumluluk duygusu içerisinde hareket eden kişilersiniz.
Biraz önce Sayın Bakan'ın da söylediği gibi bugün sizlerle beraber olmam gerçekten iş dünyamıza, üretenlerimize, sanayicilerimize, elini taşın altına koyan insanlara desteğimi, daha doğrusu bütün devletimizin, Türk Devleti'nin desteğini göstermek içindir. Zaman zaman fırsat buldukça bu tür ziyaretleri yapıyorum. Ankara, Başkentimiz tabii. Başkent olması aynı zamanda Ankara'nın siyasi bütün olayların geçtiği, bakanlıklarımızın olduğu şüphesiz ki Türkiye Büyük Millet Meclisi başta olmak üzere bütün resmi kurumların olduğu bir ilimizdir. Genellikle bununla bilinir ama, memnuniyetle ifade etmek isterim ki Ankara, artık giderek sanayinin de önemli bir merkezi haline geliyor. Çok büyük sanayi kuruluşları olduğu gibi, Türkiye'nin bu sağlam orta temelini tutan, direğini tutan organize sanayi bölgeleri, küçük işletmeler, orta boylu işletmeler; bunların da giderek çok yaygınlaştığı ve çok büyük istihdam, çok büyük üretim ve aynı zamanda neticede de ihracat oluşturduğu büyük bir sanayi kenti haline de gelmektedir. Bundan da ayrıca tabii ki ülke olarak gurur duyuyoruz.
Bugün İvedik Organize Sanayi Bölgesi'ni gezerken -arabamızla geldik- önce camiye uğradık. Sonra buraya gelirken, daha önce siyasette bulunduğum dönemlerde, gelip gezdiğim caddeleri şöyle hatırlamak istedim. O zaman cadde değildi. Erkan biraz önce söyledi, doğru söyledi gerçekten. Buralar yoktu ve kısa süre içerisinde buralar var oldu. Yani 20 sene öncesini, 30 sene öncesini hatta 10 sene öncesini demiyoruz, 7-8 sene öncesini hatırlarsanız, buralar yoktu. Bugün hepinizi tebrik etmek istiyorum.
Biraz önce sizlerle buluşmadan önce, Yönetim Kuruluyla, Sayın Başkanla, Hasan Bey'le, onlarla da paylaştım; çok kısa süre içerisinde 100 binin üzerinde insanı istihdam edecek bir organize sanayi bölgesinin ortaya çıkması gerçekten büyük bir başarı hikâyesidir. Bu kolay değil. 8700 kayıtlı -en azından kâğıt üzerinde- işyeri olduğunu ve burada üretim yapıldığını öğrendim. Yani 8700 tane burada iş adamı, müteşebbis var. Bunlar kendi elektriğini kendi ödüyorlar. Bunlar yanlarında çalıştırdıkları insanların maaşını kendileri ödüyorlar. Bunlar o işletmelerin bütün ihtiyacını, giderlerini kendileri ödüyorlar. Sizin adınıza devlet ödemiyor, otomatik gelmiyor bu. Siz aynı zamanda üretim yapıyorsunuz ama, hesap kitap yapıyorsunuz. Her ay sonunda toplam 100 bin kişinin maaşını burada devlete yük olmadan, devletin bütçesinden geçmeden sizler ödüyorsunuz. Onun için gerçekten sizlerin değerinin altını çizmek istiyorum ve sizleri hep beraber bütün devlet organları, bakanlıklar, hepimizin sizlerin sonuna kadar arkanızda olması gerekir ve sizin önünüzü açması gerekir.
Bugün Türkiye'nin en önemli meselelerinden birisi istihdam meselesidir biliyorsunuz. Yüzde 13 civarında işsizlik var Türkiye'de. Tabii ki rakamlara girmeyen başka rakamlar olduğunda, gizli işsizlik söz konusu olduğunda bu rakam büyür. Başka ülkelerde, Avrupa ülkelerinde bu rakamın ne kadar daha çok olduğunu, hele hele sanayileşmiş, çok gelişmiş ülke sınıfına giren bazı ülkelerde bile bu rakamın çok büyük olduğunu biliyoruz; İspanya'da yüzde 20'ye yaklaşmıştır. Ama Türkiye'nin sosyal dayanışma duygusu, hâlâ aile bağlarımızın ve manevi bağlarımızın güçlü olması bu rakamları az tutuyor ve bunları hâlâ büyük problem yapmıyor.
Bununla şunu söylemek istiyorum: Birinci önceliğimiz işsizlere iş bulmak. İşsizlere iş bulmanın yolu artık devlet kapısından geçmiyor. Bu kolay, devlet kapısından geçebilir, hükümet memur sayısını artırabilir. Devlette çalışan işçi sayısını da, yani kamu kurumlarında çalışan işçi sayısını da artırabilir. Çok kolay, hemen bir kararla hükümet bunu yapabilir ama, onu yaptıktan sonra onlara maaşını ödeyecektir. Bütçesini de ona göre hazırlayacaktır. Toplanan vergilerini ona göre oraya aktaracaktır. Ama biliyoruz ki, devletin kullandığı para, özel sektörün kullandığı para gibi verimli olmamaktadır. Yani size verdiğimizde parayı, siz onu devletten daha verimli kullanıyorsunuz. Çünkü sizin emrinizde ve siz başta olmak üzere çalışan insanlar, o paranın hakkını vermek zorundasınız. Onun için gece gündüz gerekirse çalışıyorsunuz. İyi çalışmayanı, çalışmaya mecbur ediyorsunuz ve alnınızın terinin karşılığını alıyorsunuz. Maalesef devlet işi böyle değildir. Çünkü otomatik olarak, ne yaparsanız yapın neticede maaş o ayın sonunda ödenmektedir size. Onun için o kolay yola hiçbir hükümet sapamıyor. Dünyanın hiçbir yerinde de yapamıyor, Türkiye'de de yapamıyor. Bunlar zaman zaman yapıldı ama, sonunun çıkmaz sokak olduğu görüldü. Büyük bütçe açıkları, sonunda vergiler, enflasyon, kaşıkla verdiğini kepçeyle almalar, bunları hep yaşadık, biliyorsunuz. Onun için istihdam yaratmanın, işsize iş bulmanın yolu, yine özel sektörden geçmektedir. Yani sizlerden geçmektedir. Onun için sizler, ne kadar çok desteklenirseniz, ne kadar çok önünüz açılırsa, o kadar çok Türkiye'nin bu sorunu da düşecektir.
Aynı zamanda vergi ödüyorsunuz. Vergilerinizle de işte devlet, diğer harcamaları yapıyor. Onun için her zaman söylüyorum, burada da söylüyorum; bir ülkenin en büyük zenginliği o ülkenin müteşebbis, girişimci iş adamlarıdır.
Şimdi, yukarıda dinlerken, "Burada neler yapılıyor?" diye sordum. Yönetim Kurulu üyelerinizi dinledim. Gerçekten göğsümüzü kabartıcı çok güzel örnekler gördüm. Ama her şeyden önce, hepinizi tebrik etmek isterim: Üniversite ile sanayicinin -ki bu sanayici çok büyük sanayici değil buradakiler, orta ve küçük sanayiciler- işbirliğini ne kadar güzel gerçekleştirdiğinizi gördüm.
İşte masamızda Hacettepe Üniversitesi'nin rektör yardımcısı da var. Önce "Peki acaba Rektör bey niçin burada?" diye sorarken, öğrendim ki çok yakın bir işbirliği içindeymişsiniz. İşte Teknopark, Hacettepe'nin Beytepe'de olanı. Onun bir şubesi olma yönünde faaliyetler başlamış. Sonra biraz daha sorup dinlediğimde, yine üniversitelerle, başta yine Ankara olduğu için, Hacettepe Üniversitesi'yle, anlaşılan böyle bir demek ki bir protokol yapılmış. Birçok konuda nasıl işbirliği yapıldığını gördüm ve artık çok klasik üretimden, yüksek teknoloji isteyen, araştırma-geliştirmeye dayalı işlerin de yapıldığını gördüm.
Biraz önce bana aranızdan, girişimcilerden birisinin verdiği uzun bir tüp içerisinde bir şey vardı, gazeteciler, resmini çektiniz siz; o suni bir damar, insanın vücuduna takılı. Şimdi bu, İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nde işte yapılıyor. Onun gibi daha birçok şeyler anlatıldı. Bunlar gerçekten, bizi hep gururlandıran gelişmelerdir.
Biraz önce hep beraber Sayın Bakan'ı da dinledik. Artık Türkiye ne kadar çok değişiyor, fırsatlar, iş yapmak isteyen insanlara fırsatlar ne kadar çoğalıyor. Ben hatırlıyorum, yıllar önce, 10-20 yıl önce, o zaman hep şunlar konuşulurdu: Bir insanın parası yoksa ama, kendisi çok yetenekliyse, elinde de çok iyi proje varsa, niçin bu desteklenmiyor? İşte biraz önce, belki aranızda bazılarınız bilmiyorsunuz, Sayın Bakan anlattı. Gerçekten elinde sağlam projesi olan ve bunu gerçekleştirebilecek bir yapısı olan, bilgisi veyahut da kararlılığı olan kişilere ne tip imkanların verildiğini. Daha çok imkanlar var. TÜBİTAK var, işte Sanayi Bakanlığı'nın var, başka kooperatiflerin var ve hatta Türkiye dışında, Türkiye'nin üye olduğu ve Türkiye'nin para olarak da yardım ettiği, Avrupa Birliği içinde çerçeve anlaşmaları var. Yani sizin güzel üretimlerinizi destekleyecek, fonlayacak. Artık Türk sanayicisi bunları kullanır hale geldi. Şimdi zaten çoğunuzun ikinci nesil çocukları, çocuklarınız çok daha farklı bir şekilde, tahsilli bir şekilde geliyor. Bütün bu imkânları kullanmak gerektiğine inanıyorum.
Türkiye inanılmaz bir değişim içinde. Sanayi Odası Başkanı söyledi burada. Ama bu değişimi en çok ben iş adamlarında görüyorum. Sık sık bir araya geliyorum. Dün, İhracatçılar Meclisi geldi, evvelki gün TÜSİAD geldi, Türkiye'nin büyük sanayicileri geldi. Sık sık Odalar Birliği ile hep buluşuyorum. Sanayicilerdeki, ticaret erbabındaki, iş adamlarındaki, müteşebbislerdeki çalışma azmi gerçekten Türkiye'yi çok kısa içersinde, inanamayacağınız noktaya getirecektir. İnanılmaz bir yarış ve inanılmaz bir heyecan var, iş adamlarımızda.
Yurt dışına giderken büyük uçakla gidiyorum. Her seferinde en az 100'e yakın iş adamı oluyor, benimle birlikte. Bunlar işte aranızdan, katılanlar da vardır, sizin kuruluşlarınıza haber veriyoruz, onlar duyuruyor ve oradan geliyor. Genç genç çocuklar. Bakın artık delikanlı da demiyorum, dinleyince inanılmaz işler yapıyorlar, Türkiye dışında, Türkiye içinde. Türkiye'nin geleceği gerçekten çok parlaktır. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
Bugün yaşanan olaylar; Türkiye, işte dün de açıkladık, Anayasamız ortada, kanunlarımız ortada. Bunların çerçevesi içerisinde, her şey zaten neticeye ulaşacaktır. Siz asla bu işlere takılmayın ve moralinizi bozmayın. Bunların hepsi geçecektir. Bu tip şeyler, birçok ülkede olmuştur. Ama kanunlarımız, kurallarımız her şey çalışmaktadır. Meclisimiz işte görüyorsunuz, çalışmaktadır. Siz, işinize ve gücünüze bakın. Bunlar da, dediğim gibi, sonunda su yolunu bulacaktır. Ama sakın ha moral bozup geriye düşmeyin.
Bugün yine çok sevindirici rakamları söyledi, Sanayi Bölgemizin Başkanı Hasan Bey, bana. "Ağustos aylarında, 7-8 milyon kilovat saate düşmüştü, elektrik tüketimi" dedi. "Giderek arttı" dedi. " İvedik Organize Sanayi Bölgesinin Ocak ayındaki elektrik tüketimi, bir aylık, 10 milyon 600 bin kilovat saat" dedi. Bu şunu gösteriyor: Yani hepinizin daha çok çalışmaya başladığınızı, daha çok üretmeye başladığınızı ve tabii ki daha çok da kazanacağınızı gösteriyor açıkçası. Bunlar çok sevindirici ve aslında Türkiye'ye moral verici şeylerdir. Morali siz veriyorsunuz. Çalışarak veriyorsunuz, üreterek veriyorsunuz. Türkiye'de güzel şeyler oluyor. Bunları gölgelemeyelim.
Dünyanın bütün ülkelerinde geçen sene turizm geriledi. Sadece dünyada, Türkiye'de turizm yüzde 2,8 artış gösterdi. Sadece Türkiye'de. Ne İspanya, ne İtalya, ne Yunanistan, ne Amerika, sadece Türkiye'de artış gösterdi. Dünya ticareti geçen sene yüzde 30 geriledi. Bütün dünya ticareti yüzde 30 geriledi, Türkiye'de yüzde 22 civarında geriledi, yani Türkiye'nin sattığı şeyler. Bütün bu krize rağmen, dünyanın yaşadığı en büyük krize rağmen, Türkiye'nin ihracatı 100 milyar doların yine üstünde kaldı. Bu, devletin ürettiği malların ihracatı değil, sizin ürettiğiniz malların ihracatı.
Küçük, büyük hepsini eklediğinde, Afrika'ya, Amerika'ya, Almanya'ya hepsini eklediğinde, sizin ürettikleriniz satılıyor. Artık devletin böyle fabrikaları yok. Olanlar da işte görüyorsunuz, daha iyi çalışsın, daha verimli olsun, daha rekabetçi olsun diye, onlar da özelleştirildi.
Onun için değerli arkadaşlar, değerli sanayiciler; size gerçekten samimiyetle söylüyorum ki Türkiye'nin temel direği sizsiniz. Bugün İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nde, çok küçük işletmelerin de olduğunu, yani 10'a kadar insan çalıştıran, daha doğrusu mikro dediğimiz, sonra küçük işletmelerin de olduğunu, orta işletmelerin de olduğunu öğrendim, dinleyince.
Burası bir fidanlık gibi, yani iş adamı, sanayici fidanlığı gibi. Burada kendisini ispatlayanlar, kesinlikle büyüyecektir. Mikro ise küçük olacak, sonra orta ölçekli olacak ve muhakkak ki aranızdan çok büyükleri de çıkacaktır. Bu çok önemli. Bu aslında Türkiye'de fırsat eşitliğinin nasıl dağıldığını, yayıldığını, çalışan, azimli olan insanlara sunulan imkanların da olduğunu göstermektedir. O bakımdan moralinizi sağlam tutun.
Buranın ihtiyaçlarını da dinledim, biraz önce. Buranın genişlemesiyle ilgili iyi imkanların olduğunu ama, bazı sorunlarla karşı karşıya olduğunuzu dinledim. Sayın Bakan da vardı, hep beraber tabii bunları not aldık. Ben de takip edeceğim, Sayın Bakan da muhakkak ki hükümetle bunları konuşacaktır. Şimdi düşünün kolay değil. Mevcut olan bir organize sanayi bölgesini genişletmek; çok daha süratli bir şekilde, iş hayatına yeni firmaları katmak ve yeni istihdam yaratmak demektir. Çünkü alt yapısı hazır, her şeyi hazır. O açıdan inanıyorum ki bu sorunlar da kısa süre içerisinde çözülecektir.
Yine İvedik Sanayi Bölgesinin bir teşebbüsünü daha öğrendim. Artık kendi elektriğinizi kendiniz temin etmek için, işte "HES" dediğimiz hidroelektrik tesislerinin ihalesine giriyormuşsunuz. Orada tabii başarılar diliyorum. Bakın neler artık gelişiyor. "Kendi elektriğimi kendim alacağım" diyorsunuz. Hatta "Elektriğimizi Türkiye'nin başka coğrafyasındaki bir nehrin üzerindeki barajı veya üretim tesisine gireceğim alacağım. Orada elektriği ben üreteceğim ama, onu İvedik Sanayi Bölgesi'ne oradan transfer edeceğim. Aynı yollar olduğu gibi, iletim hatlarıyla getireceğim. Ve buradaki sanayicilere daha ucuz elektrik vereceğim". diyorsunuz. Bunlar çok güzel düşünceler, bunlar eskiden Türkiye'de olmazdı. Bunlarla ilgili hukuki alt yapı da yoktu tabii ki.
Türkiye, giderek yenileşiyor, gelişiyor ve güçleniyor. Buradaki en büyük rol de sanayicilerimizin ve iş adamlarımızın. Ben tekrar hepinize başarılar diliyorum.
Türkiye'nin geleceğinin çok parlak ve aydınlık olduğundan hiçbir kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini bir kez daha tekrarlıyorum. Ve sizlerin başarılarınızla da gurur duyacağımızı burada bir kez daha ilan ediyorum.
Hepinize başarılar diliyorum, sevgilerimi muhabbetlerimi sunuyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı