12 Mart İstiklal Marşı'nın Kabulünün Yıldönümü Töreni'nde Yaptıkları Konuşma

12.03.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Konuklar, Değerli Öğretim Üyeleri, Değerli Öğrenciler,
Sözlerime başlamadan önce hepinize sevgilerimi sunmak istiyorum. İstiklal Marşı'nın kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü dolayısıyla düzenlenen bu toplantıya Mehmet Akif Üniversitesinde katılmaktan daha da büyük memnuniyet duyuyorum.
Bildiğiniz gibi uzun yıllardan sonra Burdurumuzu, Anadolumuzun bu güzel ilini, yeşil ilini ziyaret eden ilk Cumhurbaşkanı olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Genellikle illerimizi ziyaret ederken güzel vesileler olmasını her zaman arzu ettim. Bunlar bazen kurtuluş günleri oluyor, bazen o ilimizin büyük başarısı oluyor, bazen o ilimizle ilgili anlamlı günler oluyor. Burdur'a ziyaretimizi düzenlerken de bugünü bilinçli olarak özellikle tercih ettik.
Bugün Burdur'da olmaya karar verdik. Dolayısıyla bugün, yani 12 Mart 2010 tarihinde Burdur'da İstiklal Marşımızın kabulünün yıldönümünde bulunmaktan gerçekten gurur duyuyorum, büyük bir mutluluk duyuyorum. Tekrar hepinize sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum.
Bildiğiniz gibi 12 Mart 1921 tarihinde, Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşımız Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edildi. Biraz önce sinevizyonda da izlediğimiz gibi, çok büyük bir coşku vardı. Hatta Mehmet Akif'in yazdığı bu marş, bu şiir o zaman okunduğunda, -Hamdullah Suphi üç kez tekrar okudu- büyük alkışlar, büyük bir coşku içerisinde ve nihayet hep beraber oy birliğiyle İstiklal Marşımız olarak kabul edildi. Mehmet Akif, sadece İstiklal Marşımızı yazmadı. Milli mücadelenin en zor dönemlerinde adım adım Anadolu'yu o da dolaşarak halkımıza heyecanı, halkımıza bu mücadelenin ne kutsal bir mücadele olduğunu anlattı. Ve ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde o zaman Atatürk'ün Başkanlık yaptığı o Meclis'te bu ilimizi temsil etti, Burdur'u temsil etti. Dolayısıyla Mehmet Akif, Burdur'un, sizin hemşerinizdir, sizi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil etmiştir ve sizi temsil eden bir mebus o zaman bu İstiklal Marşı'nı, büyük destanı yazmıştır. Mehmet Akif, sadece bir mücadele adamı değildi. Mehmet Akif, bildiğiniz gibi aynı zamanda bir ilim adamıydı. Ama esas Mehmet Akif, şairliği ile mütefekkir, düşünce adamı olarak, -biraz önce ifade edildi- çok asil, karakteri bütün bir insan olarak da bütün milletimizin hep sevgisini kazanmıştır. O zaman yaşanan sosyal olayları da şiirlerinde işlemiştir. Sadece milli olayları değil, o zamanki sosyal problemlerimizi, halkımızın bazı geleneklerini, bazı bizi ileri götürmeyen davranışlarımızı, bütün bunları da büyük bir cesaretle şiirlerinde hep tenkit etmiştir ve bütün bunları açıklıkla adeta halkla konuşurcasına şiirlerine yansıtmış olan bir şairimizdir. Ama Mehmet Akif, esas tabii ki İstiklal Marşını yazarak unutulmaz olmuştur. Mehmet Akif'in bütün şiirleri Safahat'ında toplanmıştır ve orada bütün Türk gençliğine çok büyük tavsiyeler ve çok büyük nasihatler vardır. "Asım'ın Nesli" diye yazdığı şiirinde, çok güzel, her şeyi teferruatlı bir şekilde adeta işlemiştir.
Bugün, Türkiye çok farklı bir ülke. Mehmet Akif'in söylediği gibi bir daha artık İstiklal Marşları yazılmayacaktır. Bugün Türkiye, Kurtuluş Savaşı'nda verdiği mücadeleyi başka alanlarda vermektedir; ilimde, bilimde, ekonomide, demokraside, hukukta. Bütün bu alanlarda dünyanın en gelişmiş ülkesi olma yarışındadır. Ve bu yarışta da inanıyorumki çok kısa süre içerisinde Türkiye dünyanın en seçkin ülkelerinden birisi olacaktır. Bugün zaten Türkiye gerçekten o noktadadır. Uluslararası bütün kuruluşlarda Türkiye'ye olan ilgi bunu göstermektedir. Bilim adamlarımız büyük başarılar elde etmektedir. Üniversitelerimiz giderek çok daha güçlenmektedir. Anadolu'nun her tarafına üniversiteler yayılmıştır ve bu üniversitelerimiz artık sadece diploma veren değil, araştırma yapan, güzel projeleri destekleyen ve çok değerli ilim adamlarını yetiştiren üniversiteler haline gelmiştir.
Bütün bu günlere gelişimizi, o günkü milli mücadelede çok büyük fedakârlıklarda bulunanlara borçluyuz. Başta muhakkak ki devletimizin kurucusu Atatürk olmak üzere, bütün silah arkadaşları ve şüphesiz ki Mehmet Akif de onlardan biriydi. Kimi silahla kimi kalemle bu mücadeleyi yaptılar. Ama ne mutlu ki bugün bizler, onların değerlerini biliyoruz, bu kadar sene geçmesine rağmen onları unutmuyoruz, her geçen gün değerlerini daha çok anlıyoruz ve bize emanet ettikleri ülkemize çok daha fazla sahip çıkıyoruz.
İşte böyle bir günde Burdur'da bulunmaktan ve Mehmet Akif'in ismini taşıyan bir Üniversitede sizlerle buluşmaktan, gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Büyük insanların isimlerini taşıyan üniversitelerin sorumluluğu da büyük olur. Mehmet Akif ismini taşıyan bir üniversitesiniz. Eminim ki ona layık olacaksınız. Onların mücadelesine layık olacaksınız. Ve Üniversitenizin ismi anılırken daima ön saflarda olacak, daima yarıştığınız alanlarda üniversiteniz derecelere girecek. Bu büyük sorumluluğun gereklerini de yerine getireceğinize inanıyorum.
Bu vesileyle bütün öğretim üyelerine ve öğrencilere başarılar diliyorum. Hepinizi kutluyorum ve yine Burdur'a geldiğim andan itibaren bana, Cumhurbaşkanlarına halkımın gösterdiği yakın sevgi ve ilgiden dolayı da hepinize çok çok teşekkür ediyorum.
Son olarak, milli mücadelede emeği geçen herkesi bir kez daha yâd ediyorum. Bu ülkenin birliği, bütünlüğü için canlarını feda eden bütün şehitlerimizi şükranla anıyorum. Ve her yerde, her ortamda onlara daima sahip çıkma borcumuz olduğunu da bütün halkıma bir kez daha hatırlatıyorum. Hepinize sevgiler saygılar sunuyorum. Sağolun.
Yazdır Paylaş Yukarı