İslamabad İş Forumunda Yaptıkları Konuşma

31.03.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Kardeşim Sayın Başbakan Gilani,
Çok Değerli Bakanlar,
Türkiye'den, Pakistan'dan Değerli Milletvekilleri,
Çok Saygıdeğer Türk ve Pakistanlı İş Adamları,
Müteşebbisler, Sanayiciler ve Değerli Basın Mensupları,
Bugün evimizdeyiz aslında biz. Dün geldiğimizden bu yana, evimizde kendimizi nasıl hissediyorsak, burada da öyle hissediyoruz. Tabii bunun altındaki sebep, Türkiye ile Pakistan arasındaki tarihî dostluk, kardeşlik, dayanışma ve bu muhabbet. Bunu, Türklerin ve Pakistanlıların dışında kimse pek anlayamaz. "Nasıl olur da sizin aranızda böyle büyük bir sevgi var?" derler. Bu sevgi gerçek, bu dayanışma gerçek. Öyle ki, ta bizim Kurtuluş Savaşımıza kadar gidiyor. Kurtuluş Savaşı'nda, o zaman Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu büyük mücadeleler verirken, Muhammed İkbal'in Lahor'da mahşeri bir kalabalığa, camide "Şimdi, Türk kardeşlerimiz çok büyük bir mücadele verirken, biz burada duramayız." deyip, maddi ve manevi yardım edilmesi çağrısını yapmasına kadar gidiyor.
Yine, birçok kişi bilmez; Sayın Başbakan Gilani'nin dedesi, o da aynı şekilde o zaman bu zor dönemlerde meydan okumuş ve bundan dolayı da "milli kahraman" olarak hep anılmış bir kişidir. Türklerle Pakistanlılar arasındaki dostluğun temelleri çok sağlamdır; ta o günlere gitmektedir.
Bugün de şüphesiz ki, bu dostluk ve sağlam temeller üzerinde, ne zaman birbirimize ihtiyaç duysak, hemen yanı başımızda biz Pakistan'ı, Pakistan da Türkiye'yi görmüştür. Pakistan Dostları Grubu; bütün bu gruplar da, bizler de hep üstümüze düşenleri, büyük bir görev aşkıyla yapmışızdır, yapmaya da devam edeceğiz.
Siyasi konularda Türkiye ile Pakistan arasında mükemmel ilişkiler vardır. Öyle ki, uluslararası toplantılarda birbirimizi adeta gözümüz kapalı destekleriz. Pakistan'ın bir meselesi varsa, onun sözcüsü Türkler olur, Türk diplomatlar olur, Türk siyasetçiler olur. Türkiye'nin herhangi bir yerde bir konusu varsa, onun da sesi, savunucusu daima Pakistanlı diplomatlar olmuştur, Pakistanlılar olmuştur. Bundan her iki taraf da büyük bir gurur duymaktadır, onur duymaktadır ve bunu çok güçlü bir şekilde gelecek nesillere de taşıyacağız şüphesiz ki.
Değerli Kardeşim Cumhurbaşkanı Zerdari, Türkiye'ye Cumhurbaşkanı olduktan sonra 3 kez ziyaret etmiştir. Benim de 2007 yılında Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, ilk ziyaret ettiğim ülkelerin başında Pakistan gelmiştir. Bugün gerçekten çok büyük bir gurur duyuyorum; değerli arkadaşlarımla birlikte, çok büyük bir heyetle birlikte Pakistan'da bulunmaktan dolayı.
Burada bulunduğumuz süre içerisinde, şüphesiz ki Sayın Cumhurbaşkanı, Değerli Kardeşim Zerdari ve Değerli Kardeşim, Sayın Başbakan Gilani'yle hem baş başa, hem heyetler arasında görüşmeler yaptık. Değerli bakanlarımız aynı şekilde kendi karşıt bakan arkadaşlarıyla yine görüşmeler yaptılar. Ayrıca Türkiye ve Pakistan Karma Ekonomik Komisyonu'nun Başkanı olan değerli bakanlar, bizim aldığımız bütün kararları takiple ilgili, daha önce alınan kararları takiple ilgili, toplantılar yaptılar.
Buradaki iş konseylerinin değerli Başkanlarının da ifade ettiği gibi, bizi de üzen bir nokta var; bu sevgi ve siyasi dayanışmaya paralel, ekonomik işbirliğinin gelişmemiş olması, yeteri kadar gelişmemiş olması. Şimdi artık hepimiz dikkati ve yoğunluğu bu noktaya veriyoruz. Politik işbirliği, karşılıklı sevgi, herhalde ekonomik işbirliğini biraz gölgeledi ve ekonomik işbirliğinin çok büyümesini önledi. Bazen böyle durumlar da ortaya çıkıyor. Şimdi artık, halklarımıza bu konuda da somut, müşahhas, güzel örnekleri verme zamanı geldi. Bununla ilgili, hükümetlerin, devletlerin yapacakları var, özel sektörün yapacakları var.
Devletler olarak, hükümetler olarak bizler, bu işbirliğinin altyapısını, hukuki altyapısını, çerçevesini tam oluşturacağız ve yine bu işbirliğinin gerçekleşebilmesi için, özel sektörün yapamayacağı projeleri biz üstleneceğiz ama, bu açacağımız yollardan da sizlerin güçlü bir şekilde yürümesini arzu ediyoruz, böyle bir hakkımız da var.
Memnuniyet verici olan yine bir şey var. Pakistan'da, son dönemlerde, ekonomik konularda çok köklü reformlar yapılmaktadır. Pakistan Meclisinde bütün partilerin bu konulardaki işbirliği, demokrasinin giderek güçlenmesi, siyasi partilerin bütün ulusal, milli meseleler konusundaki uzlaşmaları, sadece Pakistan halkının değil, Pakistanlıların dostlarının da çok takdirini görmektedir.
Terörle mücadele başta olmak üzere, kendi ulusal meselelerinde bütün büyük partiler, hatta federe bir ülke olduğu için, diğer vilayetlerdeki partiler, herkes büyük bir dayanışma içerisinde hareket etmektedir. Bu da şüphesiz ki, bir ülkeye istikrar getirmekte ve ülkenin ekonomik konularda daha çok yoğunlaşmasına fırsat vermektedir. Bunun neticesindedir ki, son dönemlerde Pakistan parası Rupi'nin ABD Doları karşısındaki istikrarı, ekonomik konularda atılan adımların, yabancı sermayenin ülkeye gelmesi için alınan tedbirlerin, Pakistan'ı çok cazip hale getirdiğini, hep beraber görüyoruz ve bundan dolayı da başta Sayın Başbakan olmak üzere, bütün görevlileri tebrik ediyoruz. Bu başarılarının devamını şüphesiz ki, diliyoruz.
Şu bir gerçek ki: Her şeyden önce, bütün liderlerin, ülkeyi yöneten herkesin birinci sorumluluğu, kendi halkının refahını, mutluluğunu artırmasıdır; esas hedef budur. Bunun için siyaset yapılmaktadır, bunun için bu çok önemli makamlar, koltuklar, hepimiz tarafından işgal edilmektedir. Bunun yüklediği büyük sorumluluk da halklarımıza zenginlik ve mutluluğu muhakkak ki taşımak olacaktır. İşte o bakımdan istikrar çok önemlidir. Biz de, son yıllarda çok büyük ekonomik atılımlar yapmış ve Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olmuş, dünyanın 16. büyük ekonomisi olmuş, çok köklü reformlarla hukuk sistemini değiştirmiş, yabancı sermaye için çok cazip hale gelmiş, yerli-yabancı ayrımını kaldırmış bir ülkeyiz. Ve ayrıca Türkiye'deki son yıllardaki ekonomik büyümenin başarısı da Türk özel sektörüne aittir. Çok dinamik bir Türk özel sektörü ortaya çıkmıştır. İşte bu iki ülkenin ortaya sunduğu potansiyeli değerlendirmek gerekmektedir.
Hukuki konulurla ilgili, ticaret hukukuyla ilgili, bizler, talimatlarımızı hep verdik ve bunlar adım adım gerçekleşmektedir. Ulaşım konusunda da bugün anons ettik, İslamabad ve İstanbul arasında, kargo taşımacılığını başlatıyoruz. Ağustos 2010'da İstanbul'dan çıkacak tren sembolik olmayacaktır ve bu taşımacılığı başlatacaktır. Şu anda bu iki hafta alacaktır. Ama bugün gemilerle mal transferinin 45 güne kadar, 7-8 haftalık bir süre aldığını düşünürsek, bunun önemli bir adım olduğunu görmemiz gerekir. Ama bu başlarken, bir taraftan da bu hattın rehabilite edilmesi, bu sürenin kısaltılması, kötü tarafların iyileştirilmesiyle ilgili de yine çalışmalar başlatılmıştır. "Başlatılacaktır" demiyorum. Bu çalışmalara geçen aylarda, Sayın Cumhurbaşkanı Zerdari'nin Türkiye'yi ziyaretinde, özel bu demiryolu hattının iyileştirilmesiyle ilgili yaptığımız toplantılarda karar verdik. Türkiye, İran ve Pakistan'ın demiryolları sorumluları bir araya geldiler. Onlara talimat verdik. İran da aynı ilgiyi göstermektedir. Dolayısıyla bu yıl başlayacak olan bu kargo taşımacılığı çok kısa süre içerisinde, süreyi kısaltıcı, yolun daha süratli hale gelici tedbirlerin de alınmasına şahit olacaktır.
Biz sadece İslamabad veya Pakistan ile İran ve Türkiye'nin arasını demiryolu ile bağlamıyoruz. Aslında Avrupa'yı bağlıyoruz. İstanbul boğazının altında Marmaray bitmek üzeredir. Dolayısıyla ta Londra ile İslamabad bağlanacaktır, demiryolu ile birbirine. İran'ın da Pakistan'ın da Avrupa ile olan bütün ticari ve ekonomik ilişkileri için, bu çok büyük bir imkan olacaktır. Ve aynı zamanda bizim kendi aramızdaki ticaret de süratli bir şekilde artacaktır. Onun için biraz önce 2 milyar dolar, 5 milyar dolar olarak konan hedeflerin ben kısa süre içinde aşılacağına inanıyorum. Çünkü birçok alanda birçok potansiyel vardır. Baştan, Pakistan dünyanın nüfus olarak 6. büyük ülkesidir. Bu kendi başına büyük bir potansiyeldir. Çok dinamik, çalışkan, eğitimli nüfusu vardır. Pakistan'ın hâlâ el değememiş, çok büyük kaynakları vardır. Dolayısıyla çok büyük imkan vardır.
Bugün, buraya ben özellikle resmi heyetimizin yanında Türkiye'nin çok değerli iş adamları, sanayicileri yatırımcılarıyla beraber geldim. Bu firmalarımızın arasında bazıları Türkiye'nin en büyük firmalarıdır, Türkiye'nin en büyük yatırımcılarıdır. Kendilerinin ölçekleri Türkiye'yi taşmıştır ve dünya ölçeğinde firmalar vardır. Bunların bazıları şimdiden Pakistan'da zaten faaliyet göstermektedir. Tuncay Bey, eski TÜSİAD Başkanımız, bunlardan birisidir. Bunun yanında, diğer burada firmalarımız da vardır, aynı şekilde. Dolayısıyla bu potansiyeli şimdi tam gerçekleştirme zamanıdır. Onun için bugünkü konuşmalarımızın büyük bir kısmını siyasi konular almadı bu sefer. Belki de ilk defa ekonomik konular aldı. Gerçekten çok kararlıyız. Enerji sektörü bunlardan birisidir. Gelirken, TOBB'a, DEİK'e verdiğimiz talimat çerçevesinde özellikle Türkiye'nin enerji konusundaki firmalarının bu geziye katılmasını istedim ve aranızda çok sayıda enerjiyle ilgili firmalarımız, şirketlerimiz vardır.
Enerji, Pakistan'ın en önemli meselelerinden birisidir, bunu biliyoruz. Türkiye için de çok önemlidir. Eğer Türkiye, geçen sene ekonomik kriz olmasaydı, biz de bunun sıkıntısını çekecektik. Ekonomik krizin bir olumlu faydası bize, enerji sıkıntısını hissetmedik, geçen sene. Türkiye, yüzde 7 büyümeye devam ederken, son 6-7 senedir sürekli enerji meselesi, önümüzdeki en büyük konulardan birisiydi. Şimdi, tekrar süratli bir şekilde büyümeye geçtik biz Türkiye olarak. Önümüzdeki yıllarda enerji konusunu tekrar hep göreceğiz. Bundan ders alarak biz, Türkiye'de geçen yıllarda, büyük bir atılım yaptık, hidroelektrik konusunda. Özellikle nehirler üzerinde santraller kurup, buralardan elektrik üretimi konusunda. Aslında bu nehirler daha önce de Türkiye'de vardı. Sizin de nehirleriniz var. bunlardan enerji üretimiyle ilgili hukuku, bürokrasiyi ve dokümanları hazırlamak ve bunu en şeffaf şekilde sunabilmek ve yatırımcı çekebilmek, bu adımları biz gerçekleştirdik. 1500 tane lisans verdik. Bu 1500 lisansa binlerce müracaat oldu, yerli ve yabancı. Bu, Türkiye'de sektörün tekrar canlanmasını sağlarken, özellikle nehirler üzerinden elektrik üretimi konusunda, inanılmaz bir oluşum ortaya çıkarttı. Bütün bu tecrübemizi sizlerle paylaşabiliriz.
Pakistan'ın da Enerji kaynakları çok, hidroelektrik kaynakları çok. Bunların harekete geçirilmesiyle ilgili olarak, ben gelmeden önce de bizim Enerji Bakanlığımıza ve ilgili kurumlarımıza da talimat verdim; "Bütün bu hazırlıkların hepsini, Pakistan'a geçin" diye.
İnanıyorum ki, bugün yapılan görüşmelerde sizler iyi neticelere ulaşacaksınız. Ve Türkiyeli iş adamları, yatırımcılar olarak Pakistan'a bu konuda yatırımlar yapacaksınız. Yine çok büyük şirketlerimizden biri, KARDER, Karaçi'de zaten elektrik üretimine başlamış vaziyette. Gemilerle santralleri Türkiye'den buraya getirmek üzere, gemiler özel olarak yapılmış vaziyette. Onlar kıyıya yaklaşacaklar ve santralleri hazır, üretim başlayacak.
Bunun dışında sizin çok büyük kömür madenleriniz var, kömür rezervleriniz var. Bizim kömür rezervlerimiz var ama, çok zengin değil. Yani değer olarak, çok zengin değil. Linyit var bizde. Sizde çok daha değerli kömürler var ve hiç el değmemiş kömür rezervlerinizin olduğunu biliyoruz. Biz Türkiye olarak, ta Avustralya'dan Yeni Zelanda'dan, Güney Afrika'dan Türkiye'ye kömür taşıyoruz ve Türkiye'de enerji üretiyoruz, elektrik üretiyoruz. Buralarda, termik santrallerin kurulması konusunda da büyük potansiyel var. Elektriği burada üretip Pakistan'a veya hatlar üzerinden Türkiye'ye de taşıyabilirsiniz, İran'a da taşıyabilirsiniz, Irak'a da taşıyabilirsiniz. Bugün artık bunlar mümkün. Biz bugünkü çağda yaşıyoruz. 20-30 sene önceki dünyada yaşamıyoruz. Onun için ben, Türk ve Pakistanlı iş adamlarına, burada tekrar güçlü çağrıda bulunuyorum ki; bu yatırımların hepsini yapın ve yapacağınızdan da eminim, çünkü hazırlıklı geldiniz.
Müteahhitlik konuları da çok ayrı bir alandır. Altyapı yatırımları; Pakistan altyapı yatırımlarına çok önem vermektedir. Barajlar, yine çok önemlidir. Baraj konusunda da Türkiye dünyanın en büyük barajlarını yapan ülkelerden birisidir ve bu konuda dünyanın sayılı büyük barajlarından bazıları Türkiye'dedir. Şirketlerimizin çok büyük deneyimi vardır. Sizler de bu konuya çok önem veriyorsunuz. İnanıyorum ki, Türkiye'nin büyük, dünyada kendisini ispatlayan şirketleri, burada faaliyet göstereceklerdir ve burada tecrübelerini Pakistan ile paylaşacaklardır. Şundan ben de doğrusu gurur duyuyorum. Eminim ki, Türkiye'nin dostları olarak, siz de bundan gurur duyacaksınız: Dünyanın 2. büyük müteahhidi Türkiye'dir. Önce Çin, sonra Türkiye gelmektedir. Dünyadaki 225 büyük uluslararası müteahhitlik firması içerisinde 31 tanesi Türk firmasıdır. Ve dünyanın her tarafından, Amerika'dan Avrupa'ya, Afrika'dan bütün Orta Asya'ya kadar, çok büyük projelere başarıyla imza atmışlardır. Burada da bu deneyimlerini sizlerle ortaklık olarak ayrı olarak paylaşmak üzere buradadırlar.
Tarım konusu, bu da çok önemli bir alandır. Tarım, ihmal edilemeyecek bir sektördür. Gıda güvenliği dünyanın en büyük meselesidir. Bu, gelişmiş, kalkınmış ülkeler için de, zengin ülkeler için de, gelişmekte olan ülkeler için de. Maalesef geleneksel olarak yapılan tarımı daha modern bir şekilde yapmak, hayvancılığı yapmak, tarıma dayalı sanayileri kurmak; bu da hepimizin öncelikleri arasındadır. Tarım Bakanımız burada güzel görüşmeler yaptı. Yine bazı şirketlerimiz var, bu konuda, hayvancılıkla ilgili, çok modern kesimhanelerin, soğuk hava depolarının kurulmasıyla ilgili. Yine bu konuda da kendisini bütün dünyanın başka yerlerinde ispatlamış çok büyük bir Türk şirketinin burada faal olduğunu biliyorum. Çok büyük projeleri gerçekleştirmek üzere olduğunu biliyorum. Bütün bunlar, hepimiz için herhalde kıvanç vesilesidir. Buna inanıyorum ki sizler de katılacaksınız.
Pakistan'ın da çok büyük iş adamları vardır. Finans sektöründe, çok büyük, önemli firmalarınız var. Sizleri de Türkiye'de daha çok faal olmaya çağırıyoruz. Türkiye'de faaliyet gösteren bir Pakistanlı firma, eminim ki kendisini orada daima ayrıcalıklı hissedecektir.
Bugün bu salona girerken enerji sektöründe faaliyet gösteren büyük bir firmamızın temsilcisi, Zorlu grubunun temsilcisi bana dedi ki; "Sabah yaptığımız konuşmalarda Pakistanlılar, artık Pakistan'da ayrım yapılmıyor, yatırım ortamı çok iyidir. Ve bu iyi yatırım ortamı içinde herkese eşit davranıyoruz diye konuşmalar yapılırken ben söz aldım. 'Hayır, burada bir yanlışlık var, Türk firmaları için pozitif ayrımcılık var, biz bunu görüyoruz' şeklinde konuştum" dedi. Aynı pozitif ayrımcılık muhakkak sizin için de Türkiye'de olacaktır. Başta bu, halkın gönlünden gelen ayrımcılıktır. Pozitif, yani dostluk ve kardeşliktir.
Bütün bunları, bu avantajları, bizim kullanmamız ve realize edip bunları, halkımızın çıkarına değerlendirmemiz gerekmektedir. Buna yürekten inanıyorum. Bununla ilgili güzel neticelerin olacağına inanıyorum. İnanırsak, bunlar gerçekleşir. Hükümetler arasında en üst seviyede irade var, siyasi irade var. Şimdi artık sizlerin daha çok çalışmanız, daha çok birbirinizin potansiyelini keşfetmeniz ve daha çok iş ortamını değerlendirmeniz gerekmektedir. Bu ziyaretimin bu konuda da bir dönüm noktası olması gerektiğine inanıyorum. Çünkü başından beri tekrarladığımız bir konu. Sevginin yanında, bu sevginin gelecek nesillere taşınabilmesi için buna da ihtiyacımız vardır.
Bir kez daha, geldiğimiz andan itibaren, bizlere gösterilen bu candan, samimi konukseverliğe teşekkür ediyorum. Ve sizlere başarılar diliyorum. Sağolun.
Yazdır Paylaş Yukarı