Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası Açılış Töreninde Yaptıkları Konuşma

06.05.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Misafirler, Kıymetli konuklar, Çok Sevgili hemşerilerim, Değerli Vatandaşlarım, Kıymetli Eskişehirliler, Anneler, Babalar, Hanım Kardeşlerim ve Çocuklar,
Bugün Eskişehir'de olmanın gerçekten mutluluğunu yaşıyoruz. Eskişehir, biraz önce Vali Beyin söylediği gibi, Eskişehir'den sevgi şehrine bir dönüş yapıyor. Tabii ki Yunus Emre'nin beldesi, Yunus Emre'nin doğduğu yerde sevgi çok olacaktır. Sevginin yoğrulduğu yerler buralar. Bundan bir müddet önce, Vali Bey ve değerli Eskişehir heyeti Ankara'ya gelip, Çankaya'da beni Eskişehir'e davet ettiklerinde, memnuniyetle geleceğimi söyledim. Hepinize sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum, gösterdiğiniz sevgiye teşekkür ediyorum.
Bugün Eskişehir'e gelirken, böyle bir güne rastlamasını özellikle istedim. Çünkü Yunus Emre, gerçekten sadece bizim, Türkiye'nin, bizim milletimizin değil, bütün insanlığın çok saygı duyduğu, büyük bir insandı. Şöyle: Çok basit cümlelerle, çok küçük cümlelerle, çok kolay cümlelerle, çok büyük sözleri eden ve herkese ders veren, herkesi düşünmeye davet eden büyük bir Anadolu ereni. Mevlana, Hacı Bektaş Veli, derviş Yunus, bundan 700 sene önce Anadolu'yu yoğuran, bizim ruh mayamızı oluşturan, inanç değerlerimizi en doğru istikamette oluşturan çok büyük alperenler, Anadolu erenleri, çok büyük insanlardır. Dolayısıyla Eskişehir'e gelirken, bu ziyaretimin Yunus Emre beldesinde, Yunus Emre'nin anılacağı bir güne rastlamasından ayrıca çok mutlu oldum ve sizlerle de böyle yakından, beraber olmaktan ayrıca büyük bir memnuniyet duydum. Hepinize bir kez daha sevgi ve muhabbetleri sunuyorum.
Değerli Vatandaşlarım,
Bundan 700 sene önceye şöyle gidersek, -dile kolay tabii, 7 asır- yani 1300'lü yıllara, İstanbul'un daha fethedilmediği yıllara, 700 sene önceye gidersek, o zaman Anadolu topraklarında, burada çok karmaşalar vardı. O zaman Anadolu topraklarını Türkler, atalarımız, tam vatan yapmaya uğraşırken; o zaman yine öfkeler, isyanlar, karşılıklı çekişmeler, karşılıklı itişmelerin yaşandığı, gönüllerin kırıldığı bir dönemden geçiyordu, bu Anadolu toprakları, o yıllarda. İşte o zaman, bu büyük erenler, Mevlanalar, Hacı Bektaş Veliler ve Yunus Emreler, bütün insanlığı sakinliğe, sükûnete, sevgiye, aklıselime hep davet etmişler ve insanlığa o zaman çok büyük dersler vermişler, çok büyük söylemlerde bulunmuşlar. Ve o zaman insanlarda bu büyük derin sözler yankı yapmış ve o zamanki atalarımız tekrar birlik beraberlik içinde olmuşlar. Ve ondan sonra, Osmanlı İmparatorluğu'nun, o büyük dönemlerini, dünyaya hâkim olan dönemlerini, dünya medeniyetine insanlığa çok büyük katkılarının olduğu büyük medeniyetleri kurmuşuz ve dünyanın dört bir yanına, o birlik, beraberlik ve karşılıklı sevgi ve dayanışma içerisinde dünyaya çok büyük dersler vermişiz. Ve bugün tarihimizle övündüğümüz çok büyük olaylar yaşanmış, çok büyük eserler bırakılmış. Bugün de bunlardan hep alacağımız dersler var. Çok şükür bugün Türkiye çok güçlü, Türkiye Cumhuriyeti kendisini bütün dünyaya ispatlamış. Ekonomisiyle, Silahlı Kuvvetleriyle, nizamıyla, kalkınmasıyla, bütün dünyaya ispatlamış. Ama bugün de görüyoruz, bazen kendimizi, niyetlerimizi aşan sözler ediyoruz. Bazen bakıyoruz, sevgiyi unutuyoruz, muhabbeti unutuyoruz. Onun için burada güzelce yazılmış, "Gelin tanış olalım" derken Yunus Emre, "Gelin konuşalım, dertleşelim, birbirimizi anlayalım, birbirimizi birbirimizin yerine koyalım" bunu söylüyor. "Gelin tanış olalım" demek, bu demektir. "Konuşalım, dertleşelim, derdin neyse, ben seni dinleyeyim, sen de beni dinle ve ondan sonra da işimizin nasıl kolay olacağını görelim" diyor. "Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım" demek budur. "Kavgadan, itişmeden, birbirimizi suçlamadan ziyade, konuşursak, dinlersek, iş o zaman daha kolay olur" diyor. Sonunda da gayet açık ve gayet basit ama, öz bir şey söylüyor; "sevelim" diyor. Yani "Ben seni seversem, sen de beni seversin" diyor. Sevelim, sevilelim, yani birbirimize saygı gösterelim. Bu çok küçük iki kişi arasında olduğu gibi, en üst seviyede de böyle olacaktır. Aramızda, sokakta, küçük bir köyde, küçük bir şehirde olacağı gibi, bu bir memleket sathında da geçerlidir. Dünya sathında da geçerlidir. Dünyanın büyük problemlerinin de çözümü için konuşmak gerekmektedir. Birbirini anlamak gerekmektedir. Birbirine saygı göstermek gerekmektedir. Memleketimizin meseleleri de aynı şekilde. Yine karşılıklı saygı ve sevgi içerisinde birbirimizi dinlersek, bunların çözümü tabii ki daha kolay olacaktır. Birbirimizi sevdiğimizde, birbirimizi saydığımızda.
Ondan sonra şunu söylüyor: "Dünya zaten kimseye kalmayacak ki" diyor, sadece burada söylemiyor. "Mal da yalan, mülk de yalan" derken, herkese "Şöyle bir kendinize gelin ve boş şeylerle uğraşmayalım" diyor. Yapacağımız şey, güzel işler yapalım, birbirimizi sevelim, birbirimizi sevdiğimizde çok güzel izler bırakırız. Birbirimizde çok güzel saygınlıklar bırakırız, muhabbet oluşur. Memleketimize, vatanımıza, çoluğumuza, çocuğumuza, geleceğimize hizmet ederiz, esas olan şey bu, kalıcı olan şey bu. Gök kubbede kalıcı bir ses bırakmak, önemli olan bu, güzel eserler bırakmak. O bakımdan hepimizin alacağı dersler var. İşte Yunus Emre günü, Yunus Emre'yi anma vesilesiyle, değerli ilim adamları, -orada görüyorum- onların çok daha bilimsel şekilde izah edeceği, çok güzel bildiriler, tebliğler olurken, halkımızın aslında direkt anlayacağı söylem içerisinde bulunan Yunus Emre bir kez daha hepimizin gönlünde yer edecektir. Kendisini rahmetle anacağız ama, ondan da bugün için ders çıkaracağız, hepimiz, her seviyede kendimize ders çıkaracağız. O zaman göreceğiz ki işlerimiz daha kolay olacak, daha ahsen olacak. Birbirimize saygımız, sevgimiz söz konusu olduğunda, beldelerimizde, şehirlerimizde, ülkemizde, dünyada, daha çok huzur olacak, dünyada daha çok birbirini anlama ve tolerans olacak. Bugün dünyanın en gelişmiş memleketlerinde, toleranssızlık, hoşgörüsüzlük, birbirine saygısızlık almış başını gidiyor. Bunlar aslında tedavisi zor olan hastalıklardır. Bazı hastalıklar var, mesela cahillik, eğiterek geçebilir. İnsanlar eğer tahsili yoksa eğitim görürler, öğrenirler, okulları bitirirler. Okuma-yazması yoksa okuma yazma öğrenir. Fakirse çalışır zengin olur. Ama bazı hastalıklar var ki, ayrımcılık, düşmanlık, hoşgörüsüzlük, toleranssızlık; bütün bunlar ise tedavisi çok zor olan hastalıklar. İşte Yunus Emre onları çağırıyor. Bunlar en zengin ülkelerde de görülebilir. Bugün görüyoruz en gelişmiş ülkelerde nasıl insanlar ayrımcılık yapıyorlar. Nasıl insanlar, başka dinden olan insanlara karşı nasıl büyük bir düşmanlık içerisinde oluyorlar. Irk ayrımcılığı yapıyorlar. İşte Anadolu toprakları, toleransın, hoşgörünün aslında gerçekleştiği topraklardır. Bunlar bizim dokumuzda vardır; sevgi, saygı, muhabbet, başkasına hürmet. Bunları bugün yine yaşatmamız lazım. Ve bunlarla bugün sadece kendi ülkemizde değil, dünyaya da örnek olmamız gerekir. Unutmayın ki biz yüzyıllar boyunca dünyaya örnek olduk. Yüzyıllar boyunca dünyaya çok güzel değerleri taşıdık. Bugün konuşulan değerler, insan haklarına saygı, bugün konuşulan değerler, şeffaf olmak, eşit olmak, adaletli davranmak. Bütün bunlar bizim kendi değerlerimizdir. Biz bunlara hep inanan, helale, harama inanan insanlarız. İşte hak hukuk buradan geliyor. Eşit davranmak, insanların kalbini kırmamak, bütün buradan geliyor. Yapılan şeyin hesabını vermek, bütün bunlar, bizim kendi değerlerimizdir. İşte bütün bunları Yunus Emre şiirlerinde çok güzel şekilde, çok veciz şekilde söylüyor. Zannetmiyorum ki başka bir ozan olsun, başka bir şair olsun, mısraları bu kadar halkın ezberinde kalsın Âlimlerin, fazılların, bilim adamlarının ezberinde çok şairlerin kıtaları vardır ama, halkın, sıradan halkın ezberinde Yunus Emre'nin söylemleri kadar yer etmiş, başka bir şahsiyet herhalde zor bulunur. O bakımdan Eskişehir Yunus Emre'nin ömrünün geçtiği topraklardır. Bu topraklar, gerçekten hep sevgi doludur. Türkiye'nin, Anadolu'nun, en güzel en şirin bölgelerinden birisidir. Sizler de bu bölgenin, bu beldenin, en değerli, sevgili insanlarısınız. Bir kez daha böyle bir günde sizlerle beraber olmaktan, sizlerle iç içe olmaktan, gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyorum, mutluluk duyuyorum. Gösterdiğiniz muhabbet için teşekkür ediyorum. Hepinize aydınlık gelecekler diliyorum. Hepinize mutluluk, hepinize huzur, hepinize saadet diliyorum. Sağ olun var olun.
Yazdır Paylaş Yukarı