Sabancı Üniversitesi Nano Teknoloji Merkezi'nin Temel Atma Töreni'nde Yaptıkları Konuşma

11.06.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Değerli Konuklar,
Hepinize sevgilerimi sunarak sözlerime başlamak istiyorum ve bugün gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyorum; Sabancı Üniversitesi'ni tekrar görmekten ve tekrar burada beraber olmaktan.
2000'li yılların başında da gelmiştim. Hatta gelirken baktım, söyledim Güler Hanım'a, Suzan Hanım'a, herkese; Üniversite epey değişmiş. Neden derseniz; öndeki ağaçlar gerçekten çok büyümüş, yani burası. Bu, şunu gösteriyor tabii: Üniversite artık temelleri yerine oturmuş bir üniversite ve ayrıca Türk üniversiteleri arasında rekabeti gerçekten zorlayan, üniversite sistemimizi zorlayan, üniversitelere yeni uygulamaların gelmesine yine vesile olan bir üniversite. O bakımdan, üniversitenizi yakından takip ediyorum ve üniversitenizin bu başarılarıyla da gerçekten büyük bir gurur duyuyorum.
YÖK, TÜBİTAK ve diğer bilim, teknoloji ve eğitimle ilgilenen herkese de, doğrusu dikkat etmelerini, bu rekabet ortamının eğitim hayatında, üniversitelerde sağlanması gerektiğini özellikle söylüyorum. Çünkü hepimizin bir gözlemi var. Özellikle son 10-20 sene içerisinde, üniversitelerimiz çok içe kapalı kaldı, rekabeti çok yapmadılar ve bir kural, Türkiye'nin bütün üniversitelerinde geçerli kılınmaya çalışıldı. Bu, üniversiteleri yükseltmek yerine, bazen daha orta seviyede birleştirdi ki, bu üniversiteye, akademik anlayışa hiç uygun olmayan bir şeydi.
Üniversiteler, kalkınmanın, gelişmenin, ilerlemenin, yenilikçiliğin; hepsinin öncüsü olması gerekir. Dolayısıyla, böyle çok kuralcı bir tavır, buna gem vurmak anlamına geliyor. Ama son değişiklikler, sizlerin de hep kendi aranızda yaptığınız konuşmalar, görüşmeler ve YÖK'ün de doğrusu çok anlayışlı davranması ve bunu kavramasıyla, güzel örnekler hep kabul edildi. Önce itiraz edilse bile kabul edildi. Hatta yaygınlaştırılmaya da çalışıldı. O açıdan, Üniversitenizin üniversiteler arasında rekabetin gelişmesinde büyük bir katkısı var. Bunun daha da güçlü bir şekilde devam edeceğine inanıyorum.
İkinci nokta şu: Biraz önce beni takdim ederken, "İşlerinizin arasında geldiniz" dediniz. Evet, geldim. Şundan dolayı geldim: Ben Cumhurbaşkanı seçilince, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığım ilk konuşmamda, şunu söyledim: "Bilimsel araştırmaları, teknolojik bütün çalışmaları Cumhurbaşkanı olarak hep himayeme alacağım" dedim. Güzel bir söz olsun diye söylemedim o zaman, çok dikkatli bir şekilde hazırladığım konuşmamda söyledim. Geçen süre içerisinde de bunu çok dikkatli takip ettim. Bunu, gerek TÜBİTAK'ın olsun, gerek başka kurumlarımızın olsun, TÜBA'nın olsun, diğerlerinin olsun; bilimsel çalışmalarını, bilim adamlarımızın başarılarını, daima onları açık bir şekilde tanıyarak, başarılarını duyurarak, takdim ederek, onurlandırarak, özellikle yapmaya çalıştım. Çünkü buna inanıyorum. Akademik hayattan geldim gerçi, teknolojiden değil ama, ekonomi alanından geldim. Bunun ne kadar önemli olduğunu biliyorum tabii. Ayrıca devlet idaresinde de bütün gördüğümüz ve yaşadığımız tecrübeler hep şunu gösteriyor ki: Türkiye'nin artık, teknolojiyi transfer eden, onları getirip burada uygulayan bir ülke olması kabul edilemez. Bu, artık Türkiye'ye yakışmayan bir şeydir. Bu her yerde yapılabilir.
Biraz önce Sayın Bakan'ın söylediği gibi, üretim her yerde yapılıyor aslında artık. Teknolojiyi alıp götürüyorsunuz oraya, tesisi kuruyorsunuz ve her şey oluyor. Türkiye'nin teknoloji üretmesi, geliştirmesi, bilim hayatına katkı yapması gerekir. Türkiye'nin bu potansiyeli var. Bunu harekete geçirmek çok önemli. Onun için, üniversitelerimizin sadece eğitim veren kurumlar değil, araştırma-geliştirme, teknoloji geliştirme kurumları haline de dönüşmesi gerekmektedir.
Bazen üniversiteleri ziyaret ettiğimde, üniversitelerin performansını dinlerken, "işte şu kadar yayın var" şeklinde anlatıyorlar. Yayın güzel tabii, çok iyi ama, "Yayının ötesinde ne var?" diye soruyorum artık. "Bundan sonra bana raporları verirken, ne kadar patent var, ne kadar yerli-yabancı fonlardan faydalanılıyor, ne kadar projeler gerçekleştiriliyor, üretilen şeyler ne kadar sanayie veya ekonomiye dönüşüyor ve insanlığın yararına dönüşüyor; biraz şimdi bunların sayılarını da vermeye başlayın raporlarınızda" diyorum. Artık mecburuz böyle olmaya. Bunun örnekleri de çoğalmaya başladı. Yine biraz önce Sayın Bakan çok detaylı bilgi verdi. Özellikle araştırma ve geliştirme konusunda ayrılan fonların büyüklüğü, çok dikkat çekici. İnanıyorum 5-10 sene sonra Türkiye'nin de ismi işte ABD, Avrupa ülkeleri, Hindistan, Çin, Kore'den sonra sayılacak bir ülke olacaktır. Bundan eminim gerçekten. Bu trend devam ettiği süre içinde, Türkiye'de kısa süre sonra buluşlarda, teknoloji geliştirmede, araştırma-geliştirmede ismi sayılan bir ülke olacaktır. Bunun göstergeleri bugünden hissedilmeye başlanıyor. Çünkü yatırım yapılıyor. Çünkü fonlar ayrılıyor. Çünkü teşvikler veriliyor. Çünkü takdir ediliyor, bu konuda yapılanlar. Bu bir politika, Türkiye'nin uyguladığı bir politika. Bunun neticelerini hep beraber göreceğiz. Ben de her ortamda bunu destekliyorum. Bunun Türkiye için hiçbir zaman ihmal edilmeyecek bir alan olduğunu söylüyorum ve buna inanıyorum. Tasarrufu her yerde yapabiliriz ama, yapmayacağımızz alan budur. Çünkü eğer zamanı, o anı kaçırırsanız, ondan sonra arkadan takip ediyorsunuz. Nasıl Sanayi Devrimini, o zamanki şartlar içerisinde biz diğer ülkelerle aynı anda yaşamadıysak ve daha sonra takip zorunda kaldıysak. Hatta bilgisayar teknolojisinde de, anında çıktığında yakalayamadık, beraber o alanda gelişemedik ve ondan sonra onu takip etmek zorunda kaldıysak, nanoteknolojide de böyle olur. Ama görüyorum ki bu böyle olmayacak. Belki de ilk defa önemli bir alanda, Türkiye de aynı anda, aynı zamanda, başka ülkelerle birlikte bu alanda yatırım yapıyor, önem veriyor, bunu kavrıyor ve bu konuda Türkiye bir bütün olarak, devlet politikası olarak bu işi zamanında gerçekleştiriyor.
Bazılarınız hatırlayacaktır, geçen sene Eylül ayında, Ankara Bilkent Üniversitesi'nin Nanotknoloji Merkezi'ni ziyaret etmiştim. Sayın bakanlar, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarı, TÜBİTAK Başkanı, YÖK Başkanı, hepsini davet etmiştim ve orada oturup bu konuyu geniş bir şekilde de konuşmuştuk. Bu konuya zaten Stratejik Vizyon çerçevesi içerisinde Devlet Planlama Teşkilatı, TÜBİTAK, bu işi öncelikli konu olarak gösterdi ama, bir kez daha orada hep beraber değerlendirdik. Bu konuya her türlü desteğin verilmesi gerektiğini hep söylemiştim.
Bugün gerçekten çok memnunum. Türkiye'nin böyle çok seçkin bir üniversitesinde, dinamik bir üniversitesinde, arkasında çok güçlü bir özel sektörün olduğu böyle bir üniversitede, böyle bir merkezin temelinin atılıyor olması ve bu merkeze hem devlet hem üniversite katkısının beraber yapılıyor olmasının çok önemli bir şey olduğuna inanıyorum. Onun için buradayım bugün. Siz beni davet ettiğinizde "Gelirim" demiştim. Onu bilerek "gelirim" dedim. Başka yerde de böyle güzel işler olursa, oralara da gideceğim. Çünkü bu alanda dünyada ne yapılıyorsa, bizde de aynı anda yapılıyor olması lazım ki, gelecekte biz bu alanda ismi bilinen, yarışan ülkelerden biri olalım.
Bu teknolojinin neler getirdiğini, sizler bizlerden daha iyi biliyorsunuz. Sizler anlattınız, yani bilim adamları, mühendisler anlattılar, biz de öyle kavradık ve onun üzerine buna önem veriyoruz, kaynak ayırıyoruz. Şimdi bu imkanların tam kapasite kullanılması çok önemli.
Ankara'da konuşmuştuk. Bildiğim kadarıyla orada da yapıyorlar, hatta 24 saat yapıyorlar. Biz de bir şeydir, kıskançlık vardır biliyorsunuz. Birçok üniversitemizde, birçok kıymetli aletler vardır. Veya birçok hastanemizde çok kıymetli yine cihazlar vardır. Ama onları kapasitesinin çok azıyla kullanırız, başkalarına açmayız, etmeyiz. Ve onlar da eskir, sonra yenileri alınır. Ama onlar kullanılmadan aslında eskir. Onun için, bu şeyleri, bu merkezi en güçlü yapacak ve çok dikkatli hale getirecek olan şeylerden biri de bunu herkese açık halde yapmak. Zaten İstanbul, bulunduğumuz bölge, teknoloji bölgesi. Üniversitelerin olduğu, büyük sanayi kuruluşlarının olduğu, tekno parklara yakın olan bir yer. Eminim ki bunu da en iyi şekilde gerçekleştireceksinizdir.
Ben tekrar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Çok başarılar diliyorum ve bu tip çalışmaların Türkiye'ye inanılmaz bir güç kattığına inanıyorum. Bundan sonra artık bunlarla öğüneceğiz. Bundan sonra artık buradaki buluşları tanıtmakla hep gurur duyacağız. Bunların da çok uzak olmadığı kanaatindeyim. Tekrar hepinizi tebrik ediyorum ve başarılarınızın devamını diliyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı