GDAÜ Kültürel Koridorlar Zirve Forumu Sekizinci Toplantısında Yaptıkları Konuşma

23.06.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Saygıdeğer Devlet ve Hükümet Başkanları;
Sayın UNESCO Genel Direktörü;
Avrupa Konseyi'nin Değerli Temsilcileri;
Sayın Heyet Başkanları;
Muhterem Misafirler;

Bugün, İstanbul'da, aynı gün içinde, ikinci bir Zirve'ye daha evsahipliği yapmaktan fevkalade memnunum.

Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Devlet Başkanları Kültürel Koridorlar Zirve Forumu Sekizinci Toplantısı'nı açıyorum.

Birleşmiş Milletler tarafından "Kültürlerin Yakınlaşması Uluslararası Yılı" olarak ilan edilen 2010 yılında ve İstanbul'un "2010 Avrupa Kültür Başkenti" olduğu bir dönemde, bizleri kültürel diyalog ve uzlaşmanın kesiştiği noktada buluşturan İstanbul Zirve Forumunda sizleri en samimi duygularımla selamlıyorum.

Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Kültürel Koridorlar Zirve Forumu Toplantıları, kültürlerarası diyaloğun geliştirilmesi amacıyla UNESCO'nun 2002 yılındaki bir girişimiyle başlamış olup, 2003 yılından bu yana her yıl bölge ülkelerinin iradesi ve UNESCO ile Avrupa Konseyi'nin işbirliğiyle gerçekleştirilmektedir.

Bu vesileyle, UNESCO Genel Direktörlüğü görevine bölgemizin yetiştirdiği değerli ve tecrübeli bir kadın diplomatın seçilmiş olmasından duyduğum memnuniyeti yineliyorum.

Muhterem Katılımcılar,

Balkan ülkelerinin ortak kültürel mirasının korunması, geliştirilmesi ve etkin kılınmasına yönelik bu Forumun, bölgesel işbirliğinin ve kültürlerarası diyaloğun kuvvetlendirilmesi bakımından büyük önem taşıdığı kanaatindeyim.

Kültürel mirasın korunması ve teşvik edilmesi hedefiyle düzenlenen Zirve Forumlarının, bölgesel düzeyde daha yakın ilişkiler tesis edilmesine, keza barış, istikrar ve refah alanı yaratılmasına yönelik ortak irademizin teyidine imkan tanıyan önemli bir işbirliği mekanizması oluşturduğunu memnuniyetle müşahede ediyorum.

Zirve Forumları, aynı zamanda, Güneydoğu Avrupa'daki kültürel çeşitliliğin, kültürel zenginliğimizin temelini oluşturduğu fikrinin dile getirilmesini de sağlamaktadır.

Değerli Konuklar,

Bu vesileyle, 35. UNESCO Genel Konferansı'nda yapmış olduğum bir çağrıyı tekrarlamak istiyorum: Dünyada yaşanmakta olan mali ve ekonomik krizin, kültür ve eğitim ödeneklerinin kesilmesi için bir mazeret teşkil etmemesini diliyorum. Zira, buhran dönemlerinde toplumlarımızı güçlü kılmak için eğitim ve kültüre yapılacak yatırımlara her zamankinden fazla ihtiyaç duyulmaktadır.

Kültürel çeşitlilik konusu da ekonomik ve toplumsal ilerlemenin itici gücü olarak kalkınma stratejilerine dahil edilmelidir.

Bu bağlamda 2010 yılının Kültürlerin Yakınlaşması Uluslararası Yılı olarak ilan edilmesi gayet isabetli olmuştur.

Değerli Konuklar,

UNESCO, insanlık tarihini tanımlamak için yolculuk metaforunu kullanır. İnsanlık tarihi bir yolculuk öyküsünden ibarettir ve bu yolculuk boyunca her kültür kendisine ait olanı - tecrübelerini, fikirlerini, değerlerini ve mallarını - diğer coğrafyalara taşımış, tanıtmış, gittiği coğrafyaların değerlerini de almış, kullanmış, dönüştürmüş ve kendine mal etmiştir.

Nitekim, bugün bu yolculukların rotalarının belirlenmesi kültürlerarası diyaloğun geliştirilmesi için en iyi araçlardan biri hâline gelmiş ve bu nedenle kültürel koridorlar kavramı UNESCO tarafından benimsenmiştir.

Güneydoğu Avrupa, yüzyıllardır, kelimenin tam anlamıyla medeniyetlerin ve dinlerin kesişme noktası olmuştur. Doğu ile Batı'nın, Kuzey ile Güney'in birleştiği yerdir. Yüzyıllar boyunca kültürel koridorlar doğal olarak bu coğrafyada oluşmuştur.

Günümüzde bu kültürel yolların ardında, medeniyetlerin yaşayan ortak hafızası, halkların birbiriyle olan güçlü bağları bulunmaktadır. Halen bu coğrafyadaki kültürel koridorların belirlenmesi amacıyla bölgedeki millî komisyonlar tarafından birçok proje yürütülmektedir.

Türkiye, kültürel koridorlar alanında yürütülen bu çalışmaların bir parçası olmaktan gurur duymaktadır.

Ülkemiz, bu çalışmalar vasıtasıyla insanlığın ortak mirasının ve farklı kültürlerce paylaşılan değerlerin korunmasına ve geliştirilmesine, kültürlerarası diyalogun sağlanmasına ve arttırılmasına yürüttüğü somut projelerle katkı sağlamaktadır.

Bulgaristan ile ortak müzik kültürü, Makedonya ile ortak yemek kültürü projeleri yürütülüp, başarı ile sonuçlandırılmıştır.

Saygıdeğer Konuklar,

Müziğin, insanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras öğeleri içinde en önemlilerinden biri olduğuna ve bu yönüyle kültürel diyaloğun metaforu olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Balkanların taşıdığı beraberlik ve kardeşlik potansiyelini etkin kılmanın en kuvvetli aracı kültürel miras unsurlarımızı korumak ve geliştirmektir. Zira, ayrılık ve çekişmelerden ziyade, aidiyet duygusu ve ortak yazgıda birleşme imkanı sağlayan bu değerler, sınırları aşan yakınlığımızın tezahürüdür.

Bu anlayışla, müziğin, bölgesel barış, diyalog ve işbirliği için bir dostluk köprüsü olarak sağlamlaştırılması gerektiği kanaatindeyim.

Muhterem Misafirler,

Müziğin Güneydoğu Avrupa bölgesinde binlerce senedir devam eden yolculuğu üzerine ortak projeler geliştirerek, bölgenin bu kültürel mirasının belgelenmesi ve envanterinin çıkarılmasına yönelik girişim ve çabalara destek sağlamak, bu hedefe uygun olarak atabileceğimiz önemli adımlardan birini teşkil etmektedir.

Müzik alanında bölgede varolan kültürel mirasın korunması, haritasının çıkarılarak yeni nesillere aktarılması ve bu yolla geliştirilmesine yönelik disiplinlerarası akademik çalışmaların uygulanması ve teşvik edilmesi önemlidir.

Bölgesel müzik eğitimi programları düzenlenerek, ülkelerimizdeki benzer ezgi ve çalgıların halklarımıza tanıtılmasının da, ortak müzikal mirasımızın gelecek nesillere aktarılmasını kolaylaştıracağına inanıyorum.

Kültürel Koridorlar Zirve Forumu sürecinde, Somut Olmayan bir Kültürel Miras Değerimizi ilk kez ele alıyoruz.

Bölgemizdeki müzikal değerlerin sınırlar aşan gücünü pekiştirerek, kültürel yakınlaşma, uzlaşma ve işbirliği için etkin ve verimli bir şekilde kullanmamız, bugüne kadar gerçekleştirilen Zirve Forumlarının ve UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Sözleşmesi'nin temel hedefleriyle uyumludur.

Bu çerçevede, bugün kabul edeceğimiz "Güneydoğu Avrupa'da Kültürel Diyaloğun Metaforu olarak Müzik" başlıklı İstanbul Deklarasyonu'nun, bahsettiğim kültürel miras unsurumuzun korunması, geliştirilmesi ve tanıtılması yolunda atacağımız adımların ve ortak irademizin rehberi olacağını düşünüyorum.

Binyıllardır kulaklarımızda yankılanan çok renkli bir senfoni olan müzikal mirasımız, müşterek tabiatımızın sıradağları, engin ovaları ve coşkun nehirleri kadar renkli, sınırlar ötesi ve kalıcıdır.

Muhterem Misafirler;

Sözlerime, Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Devlet Başkanları Kültürel Koridorlar Zirve Forumu Sekizinci Toplantısının, Balkan coğrafyasında ve tüm dünyada barışa, istikrara ve dostluğa katkıda bulunmasını temenni ederek son vermek istiyorum.

Teşekkür ederim.
Yazdır Paylaş Yukarı