11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte 18-24 Mayıs tarihleri arasında Özbekistan'a kapsamlı bir ziyaret gerçekleştirdi. Taşkent, Semerkant, Buhara ve Hiva şehirlerini kapsayan bu gezi, Türk-İslam medeniyetinin kalbi sayılan Maveraünnehir topraklarındaki zengin mirasını ve ülkenin son yıllardaki dikkat çekici gelişimini yakından görme fırsatı sundu.
Ziyaret, iki yıl önce Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile Ankara'da yaptığı görüşmede Gül'ün Özbekistan'a hiç gelmemiş olmasını içindeki büyük bir noksanlık olarak dile getirmesi üzerine Mirziyoyev'in yaptığı davetle gerçekleşti. Ziyaretin bugüne kısmet olduğunu belirten Gül, ziyaret boyunca Özbekistan'ın eski Ankara Büyükelçisi, şimdiki Senatör ve Dışişleri Komisyonu Başkanı Alişer Azamhocayev’in mihmandarlığından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Gül, Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin bu denli gelişmesinde Azamhocayev’'in çok büyük katkıları olduğunu bizzat bildiğini belirterek kendisine bu hizmetlerinden dolayı çok teşekkür etti.
Ziyaretin ilk durağı başkent Taşkent oldu. Taşkent'te Gül ve heyetine Türkiye'nin Taşkent Büyükelçisi Ufuk Ulutaş eşlik etti. Burada tarihi yerlerin yanı sıra Özbekistan Cumhurbaşkanının himayesindeki Stratejik ve Bölgesel Çalışmalar Merkezi'nde "Özbekistan ve Türkiye: Karşılıklı Yarar Sağlayan İşbirliğinin Olasılıkları" konulu Yuvarlak Masa Toplantısı’na katılan Gül, burada bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında Gül özetle, Türk-İslam tarihinin kalbinde yer alan Özbekistan’ın son dönemde bölgesinde ve ötesinde takdire şayan etkin konumuna ve ülkede yaşanan reform sürecinin başarısınadeğindi. Türkiye-Özbekistan ilişkilerinde son yıllarda kat edilen ivmeden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu güçlü işbirliğinin tüm bölge için faydalarından bahsetti. Kurucu Nahçıvan Anlaşmasını imzaladığı Türk Devletleri Teşkilatı’nın çatısı altında Özbekistan’ın yürüttüğü başarılı çalışmaları yakından izlediğini belirten Gül, Teşkilat içerisinde dayanışmanın güçlenmesinin önemine işaret etti. Bununla birlikte, KKTC’nin Teşkilatın çalışmalara daha fazla katılmasını temenni ettiğinin ve Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türklerinin desteğe ihtiyacı bulunduğununaltını çizdi.
Büyükelçi Ulutaş’ın 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün onuruna verdiği resepsiyonda, Gül ve beraberindeki heyet, Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin son yıllardaki hızlı gelişimi hakkında bilgi aldı. Resepsiyonda ayrıca Çalık Grubun Özbekistan’daki Ülke Genel Müdürü Ümitcan Alimov, Grubun bu ülkedeki başarılı çalışmaları hakkında Gül’e brifing verdi.
"7 Yılda 70 Yıllık İş Yapılmış"
Taşkent'in ardından Semerkant'a geçen Gül’e, Türkiye'nin Semerkant Başkonsolosu Salih Caner eşlik etti. Burada Emir Timur Türbesi, RegistanMeydanı, Bibi Hanım Mescidi ve Şahı Zinde gibi önemli tarihi mekânlaraziyaret gerçekleştirildi. Başkonsolos Caner’in, 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün onuruna verdiği resepsiyonda, 2021 yılından beri faaliyet gösteren Başkonsolosluk çalışmalarıyla ilgili Gül ve beraberindeki heyete bilgi aktarıldı. Daha sonra Buhara'ya geçen heyet, tarihi medreseler, kervansaraylar, külliyeler ve camileri gezdi. Akşam Buhara Valisi Botir Zaripov tarafından Labi Havuz'daheyet onuruna Özbekistan kültürünü ve mutfağını tanıtan bir etkinlik düzenlendi. Ertesi gün Buhara'da 7 Pir ziyareti gerçekleştirildi. Buhara gezisi sırasında bir Türk yatırımı olan Vernet Sera ve Yaşam Alanı da ziyaret edildi.
Abdullah Gül, Taşkent, Semerkant ve Buhara'da gördüklerinden sonra yaptığı değerlendirmede, Özbekistan'daki değişim ve gelişim hızı karşısında duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Gül, "Cumhurbaşkanı Şevket Bey'in vizyonuylamemlekette 7 yılda 70 yıllık işin yapıldığını bizzat gördüm, şahit oldum" ifadelerini kullandı. Ziyaret öncesinde böyle bir ilerlemeyi hayal dahi edemeyeceğini belirten Gül, durumun kendisini çok etkilediğini vurguladı. Hem Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'i hem de bütün yöneticileri, valileri, milletvekilleri ve senatörleri, Cumhurbaşkanı Şevket Bey'in liderliğinde yaptıkları büyük işlerden dolayı tebrik etti.
Türk-İslam Medeniyetinin Altın Çağı ve Üçüncü Rönesans
Gül, ziyaret ettiği Maveraünnehir topraklarının (bugünkü Özbekistan) Türk-İslam medeniyetinin altın çağının yaşandığı yerler olduğunu hatırlattı. İmam Maturidi, İmam Buhari gibi din alimlerinin, Nakşibendi ve altın silsileninönemli şahsiyetlerinin ve matematik, astronomi, tıp gibi bilimlerde dünyanın büyük isimlerinin bu topraklarda yetiştiğini ve dünyayı aydınlattığını belirten Gül, buranın tarihte "en şehirli" merkezlerden biri olduğu ifade etti. Bu dönemi "birinci Rönesans" olarak nitelendiren Gül, şimdi ise yaşanan "üçüncü Rönesans"tan büyük mutluluk duyduğunu belirtti. Kitaplardan çok okuduğu bu mirası bizzat görmenin kendisini derinden etkilediğini. bu mirası tekrar ortaya çıkarıp en güzel şekilde bugünün insanlarına, sadece Müslümanlara ve Türklere değil, bütün insanlığa sunmanın çok büyük bir gurur kaynağı olduğunu belirtti. Özbekistan'daki bu değişikliklerin bütün Türk dünyasına büyük bir gurur verdiğini de sözlerine ekledi.
Hiva: "Olağanüstü Bir Hazine, Canlı Bir Tarih"
Ziyaretin son durağı ise tarihi Hiva şehri oldu. Abdullah Gül, Hiva'yageldiklerinde buranın "olağanüstü bir hazine" olduğunu, adeta "canlı bir tarih" sunduğunu belirtti. Maveraünnehir'de yaşanan Türk-İslam tarihinin altın çağının bu şehirlerde canlandığını ifade eden Gül, Hiva'yıi "kutu içinde kutu", "hazine içinde hazine" olarak tanımladı ve her gördüğü yerden büyük hayranlık duyduğunu dile getirdi.
Hiva'nın UNESCO koruması altında olmasının ve "tarihi bugüne aslıyla taşımış" olan Özbekistan yöneticilerinin (başta Cumhurbaşkanı ve valiler olmak üzere) bu mirası en güzel şekilde muhafaza etmesinden dolayı çok mutlu olduğunu vurguladı. Valilere özel kültürel programlar, tarihi canlandırmalar ve müzik gösterileri düzenledikleri için teşekkür eden Gül, Özbekistan'ın bu hazinenin farkında olmasından, onu korumasından ve insanlığın, herkesin görmesine, tanımasına fırsat vermesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Dünyanın her tarafından insanların Hiva'ya akın ettiğini görmenin ve kendisinin de burada "çok mutlu" olduğunun altını çizdi. Mihmandarların her şeyi çok detaylı ve çok güzel anlattığını, her yerin ayrı bir hikâye, ayrı bir hazine olduğunu vurguladı.
Ziyaretinden çok büyük memnuniyet duyduğunu, adım adım mirasları gezme fırsatı bulduğunu belirten Gül, gösterilen ilgi ve alaka için devletin her kademesindeki yetkililere, valilere, kendisine eşlik edenlere ve özellikle AlişerAzamhocayev'e tekrar teşekkür etti ve tebriklerini iletti. UNESCO koruması altındaki eski şehri gezen Gül, verimli geçen ziyaretini tamamlayarak Özbekistan'dan ayrıldı.