KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

11. Cumhurbaşkanı Gül 25. Kalite Kongresi’nin Açılışında Konuştu

22.11.2016
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
11. Cumhurbaşkanı Gül 25. Kalite Kongresi’nin Açılışında Konuştu

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından düzenlenen 25. Kalite Kongresi'nin açılış konuşmasını yaptı. Gül, konuşmasında, “Türkiye’nin güçlü ve süratli bir şekilde tekrar pozitif gündeme geçmesi gerekmektedir” dedi.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından düzenlenen 25. Kalite Kongresi'nin açılışına katıldı. KalDer üyeleri ve iş dünyasından davetlilerin katılımıyla düzenlenen kongrenin açılış konuşmasını Abdullah Gül yaptı. Abdullah Gül ardından gazeteci Ali Çağatay'la bir söyleşi gerçekleştirdi.

Konuşmasına KalDer'in Türkiye ve Türk insanı için çok önemli işlere imza attığını belirterek başlayan Abdullah Gül, 25'incisi yapılan kongrenin de başarılı olacağına olan inancını dile getirdi.

11 Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin son dönemde yaşadığı olumsuzluklardan kurtulması gerektiğini belirterek, "Türkiye'nin, güçlü bir şekilde pozitif gündeme dönmesi gerekir. Ümit ediyorum ki bugün yaşadığımız dönem uzun sürmez. Türkiye, tekrar 2000'li yıllardan sonra yaşadığı günlere döner. Sürekli ekonomik büyümeyi sağlayan, sürekli yeni hedefler ortaya koyan, halkını mutlu eden, dünyada itibarı her zaman artan ülke haline döneceğimizden hiç şüphem yok" diye konuştu.

Yenilikleri bulmak için büyük bir çalışma içinde olmak gerektiğini söyleyen Gül, "Bütün bunların nihai amacı, gerek fert gerekse toplum olarak gerekse de ülke olarak mutlu olmak, güçlü ve zengin olmak için yapılıyor olmasıdır. Bütün bunların gerçekleşmesi adına içinde bulunduğumuz çevre, bunların oluşmasına en büyük katkıyı sağlıyor. Bu da siyasi, hukuki bütün kurallar içinde bulunduğumuz memleketin bütün şartları bu başarıyı daha iyi yakalamayı, yeni buluşları ortaya çıkarmayı ancak bu şekilde gerçekleştiriyoruz" dedi.

Ekonomik açıdan bakıldığında Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasında olduğunu vurgulayan Abdullah Gül, Türkiye'nin hedefinin üst gelir gruplarının içinde olan ülkelerin arasına katılmak olduğunu ifade etti.

ORTA GELİR TUZAĞI

Orta gelir tuzağına dikkat çeken Gül, şunları söyledi:

"Türkiye nüfusu 80 milyonu aştı. Nüfusun yüzde 40'ı 25 yaşın, yüzde 20'si ise 15 yaşın altında. Türkiye'nin yıllık yüzde 5 büyümenin üstünü muhakkak gerçekleştirmesi gerekir. En azından bu artan nüfusun her sene iş bulabilmesi için. Bunun için Türkiye'nin mutlaka tekrar demokratik ekonomik reformları yaptığı döneme dönmesi, Türkiye'nin mutlaka bu reformları güçlü bir şekilde başlatmasının şart olduğuna inananlardanım. Bizim genç nüfusumuzu, demokratik standartlarla, hukukla birleştirdiğimizde ancak üretken olunabilir. Türkiye'nin bu dinamik nüfusuyla demokrasiyi, hukuku, özgürlüğü birleştirmektir. Bunları birleştirdiğimizde Türkiye'nin çok büyük bir enerjisi ortaya çıkacaktır."

'AKADEMİK ÖZGÜRLÜK' VURGUSU

11. Cumhurbaşkanı Gül, nitelikli eğitimin en üst seviyede yapılmasının önemine de değinerek eğitim ve bilimin özgür bir ortamda olabileceğini söyledi. Gül, "Eğitim kurumlarının liselerden üniversitelere kadar bunların akademik özgürlüklerinin en üst seviyede sağlanmaları, her türlü teşvikin verilmesi Türkiye'nin geleceğine yapılan en büyük yatırım olacaktır" dedi.

"KUVVETLER AYRILIĞI VE DENGE SİSTEMLERİNİ İÇİNDE BARINDIRAN YÖNETİM SİSTEMİ..."

Gelişmiş ülke olmanın göstergesinin sadece ekonomik veriler olmadığını belirten Abdullah Gül, böyle olması durumunda Körfez ülkelerinin de Çin'in de gelişmiş ülke sınıfına gireceğini söyledi. Gelişmişliğin artık ekonomik göstergelerle tarif edilemeyeceğinin altını çizen Gül, "Bunun için hukukun üstünlüğünü, temel hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması, demokrasinin tam olarak kuralları ve kurumlarıyla işler hale gelmesini kuvvetler ayrılığını ve denge sistemlerini içinde barındıran yönetim sistemini gerçekleştirmek, kamu yönetimlerinin şeffaflığını ve hesap verebilirliğini ortaya koymak şüphesiz ki güvenli bir ortamı yaratmak, kurumlaşmak, yenilikçilik, bilgi toplumu olmak, bütün bunları gerçekleştirdiğimiz takdirde ancak biz orta gelir tuzağından kurtulup üst tarafa geçebiliriz. Yoksa daha çok fabrika kurmak, daha çok kazanmak hiçbir zaman bizi mutlu, özgür, güvenli ortama taşıyamaz" ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE'Yİ BU ZEMİNDEN ÇIKARMAK GEREKİR"

Abdullah Gül, konuşmasında Türkiye'nin son dönemde yaşadığı olumsuzluklardan kurtulması gerektiğini söyledi. "Türkiye'nin güçlü bir şekilde pozitif gündeme dönmesi gerekir" diyen Gül, konuşmasına şöyle devam etti:

"Temmuz ayında haince yaşadığımız, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar Türkiye'ye zarar veren darbe teşebbüsünü ve bu işlerin içinde olanların, bunları yapanların hukuki süreçlerinin çok güçlü şekilde takip edilmesi ayrı bir husustur. Ancak Türkiye'yi bu zeminden de çıkarmak gerekir. Bunu unutturmamız lazım. Bunu 'kötü bir rüya gördük' hale getirmemiz lazım. Bu nedenle tekrar süratli bir şekilde pozitif gündeme geçmek lazım. Ümit ediyorum ki bunlar kısa süre içerisinde gerçekleştirilir, bugün yaşadığımız dönem uzun sürmez. Türkiye tekrar 2000'li yıllardan sonra yaşadığı günlere döner. Sürekli ekonomik büyümeyi sağlayan, sürekli yeni hedefler ortaya koyan, halkını mutlu eden, dünyada itibarı her zaman artan ülke haline döneceğimizden hiç şüphem yok."

"AB ÜYELİĞİ MÜZAKERELERİNİ BAŞLATAN KİŞİYİM"

"AB üyeliği müzakereleri başlatan bir kişiyim" diyen Abdullah Gül, "Başladıktan sonra da katılım sürecini yaptık. Bu süreçte AB'nin de çok büyük hataları oldu" ifadelerini kullandı. Gül, Türkiye'nin hak ve özgürlükler alanında kendi standartlarını yükseltmesine vurgu yaptı. Modarötürün bazı fasılların açılmamasına ve açılanların da kapatılamaması üzerine bir sorusu da Gül, "Kapanamamasının sebebi Avrupalıların öngörüsüzlüğü ve vizyonsuzluğudur. Yani bunlar çok küçük hesaplar" şeklinde yanıtladı.

“AB ÜYELİK MÜZAKERELERİ”..

AB üyelik müzakereleri sürecinde son dönemde yaşananları sağlıklı bulmadığını belirtti. Gül, "Bunlara kendi çıkarımız açısından bakıyorum. AB üyeliğini Cumhurbaşkanı olduğumda muhatabım Cumhurbaşkanlarına gerek ikili gerekse açık toplantılarda çok söylemişimdir. Esas hedef, AB'nin 27-28 üye ülkesinden biri olmak değildir; mesele o seviyede bir ülke olmaktır. Bunu Avrupa'yı tatmin etmek, Avrupa'ya taviz vermek anlamında görürseniz yanılırsınız" diye konuştu."

"TÜRKİYE BU SÜREÇTE GÜÇLÜ MÜ ZAYIF MI HALE GELDİ?"

Türkiye'nin bu süreçte güçlü mü zayıf mı hale geldiğinin dikkate alınmasını gerektiğini belirten Abdullah Gül şunları söyledi:

"Bu süreçte Türkiye güçlü hale mi geldi zayıf bir hale mi? Bakıldığında, reform sürecinde gerek siyasi gerek ekonomi gerek 'Maastricht' kriterleri dediğimiz onun temeli çalışan, işleyen fonksiyonel serbest bir piyasa ekonomisini sağlamaktır. Bunu sağlamak için biz, bazı kuralları, kanunları değiştirdiysek, bazı düzenlemeleri yaptıysak bu Türkiye'nin aleyhine olduysa zaten yapmamamız lazım. O zaman suçlu oluruz. Ama Türkiye'ye fayda getirdiyse o zaman AB'den faydalanıyorsunuz demektir. Nihayetinde bu süreç içerisinde Türkiye'ye en büyük yabancı sermaye böyle geldi. 2002'den önce Türkiye'ye yıllık 1 milyar dolar yabancı sermaye ancak gelirdi. Öyle yıllar oldu ki biz bu reform sürecine başladık, bütün kurallarımızı 'upgrate' ettiğimizde Türkiye'ye yıllık 25 milyar dolar hatta 28 milyar dolara kadar sermaye geldi. Zaten tasarrufu olmayan bir ülkeyiz, tasarruf olmayınca nasıl yatırım yapacaksın, nasıl büyüyeceksin? O zaman başkasının tasarrufunu alıp getireceksin kendi ülkenin çıkarı için kullanacaksın."

"EN BÜYÜK EKONOMİK BÜYÜMELERİ O DÖNEMDE GERÇEKLEŞTİRDİK"

Abdullah Gül, AB üyeliği müzakerelerinin siyasi sürecine de değindi. Sürecin Türkiye'ye hem ekonomik hem de siyasi olarak yaradığını kaydeden Gül, "Temel hak ve özgürlükler konusunda standartlarımız daha yüksek değilse bu Avrupalıya verilen bir hak mı yoksa Türkiye halkına verilen bir hak mı? Türk halkını temel hak ve özgürlük standartlarını yükseltiysek bu kendi halkımız adına onur duymamız gerekir. Burada mantaliteyi iyi koymamız gerekir. Bu süreç bizim işimize yarıyor mu yaramıyor mu? Sürekli işimize yaramıştır, ekonomik olarak da siyasi olarak da yaramıştır. Nitekim en büyük ekonomik büyümeleri o dönemde gerçekleştirdik" dedi.

"TÜRKİYE'Yİ 15 TEMMUZ SÜRECİNDEN ÇIKARMAK GEREK"

Abdullah Gül, 15 Temmuz sonrasını değerlendirerek, "Türkiye'yi bu zeminden çıkartmak gerekir. Bunu 'kötü bir rüya gördük' haline getirmemiz lazım. Onun için süratli bir şekilde tekrar pozitif gündeme geçmemiz lazım, büyük umutlar vermemiz lazım ve Türkiye'nin önünü öngörülebilir yapmamız lazım" dedi.

Gül, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin esas niteliklerinden bahsederek, "Gelişmekte olan ve gelişmiş ülke tarifleri çok tartışılıyor, biliyorsunuz. Bunları sadece ekonomik kıstaslarla açıklamak da mümkün değil. Eğer sadece ekonomik kıstaslarla açıklayacak olup da, kişi başına milli gelirin 25 bin doların üstünde olan ülkeler diye tarif edecek olursak, o zaman birçok Körfez ülkesi de gelişmiş ülkeler sınıfına girer. Veyahut da sadece sanayileşmiş ülkeler dersek, o zaman Çin de çok gelişmiş ülkeler sınıfına girer. Halbuki gelişmiş ve gelişmekte olan ülke sınıfına girmek, yani orta gelirliden yüksek gelirli bir ülke haline gelebilmenin yolu ekonomik göstergelerin çok ötesindedir. Dolayısıyla artık gelişmişliği ekonomik göstergelerle tarif edemeyiz.

Ve bunun için de, demin söylediğim gibi, hukukun üstünlüğünü, temel hak ve özgürlüklerin garanti altına alınmasını, demokrasinin tam kuralları ve kurumları ile işler hale gelmesini, kuvvetler ayrılığını ve denge sistemlerini içinde barındıran yönetim sistemini gerçekleştirmek, kamu yönetimlerinin şeffaflığını ve hesap verebilirliğini ortaya koymak, güvenli bir ortam yaratmak, kurumlaşma, yenilikçilik, bilgi toplumu olmak, bütün bunları gerçekleştirdiğimizde biz ancak orta gelir tuzağından kurtulup bir üst tarafa geçebiliriz" ifadelerini kullandı.

"SÜRATLİ BİR ŞEKİLDE TEKRAR POZİTİF GÜNDEME GEÇMEMİZ LAZIM"

Konuşmasına 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden bahsederek devam eden Gül, 15 Temmuz'un geride bırakılması gerektiğini ifade ederek, "Şüphesiz ki Temmuz ayında yaşadığımız haince ve gerçekten kelimelerle ifade edemeyeceğim şekilde Türkiye'ye zarar veren, kötülük yapan bu darbe teşebbüsünün ve bu işleri yapanlarla ilgili hukuki süreçlerin çok güçlü bir şekilde takip edilmesi ayrı bir husus. Ama Türkiye'yi bu zeminden de çıkartmak gerekir. Bir zamanlar şuyundan korkulan bir olayın vuku bulduğu bir ülkede nasıl olur da siz üst gelir grubundan, gelişmişlikten bahsedebilirsiniz? Bunun için bunu aslında unutturmamız lazım. Bunu 'kötü bir rüya gördük' haline getirmemiz lazım. Onun için süratli bir şekilde tekrar pozitif gündeme geçmemiz lazım, büyük umutlar vermemiz lazım ve Türkiye'nin önünü öngörülebilir yapmamız lazım. Ümit ediyorum ki bunlar kısa süre içerisinde gerçekleştirilir ve yaşadığımız bütün olaylar geçici olarak arkada kalır" diye konuştu.

2023 YORUMU

Son olarak Türkiye'nin 2023 hedeflerine de değinen ve hedeflerin sadece ekonomik olmaması gerektiğini vurgulayan Gül, "100'üncü yıla da yaklaşmaktayız. Cumhuriyet'in 100'üncü yılındaki konulan hedefler sadece ekonomik hedefler olamaz. 500 milyar dolar ihracat, 20 milyar dolar fert başına milli gelir; bunlar mutlu etmez. Cumhuriyet'in 100. yılına geldiğinde herkesin güven içerisinde, korkusuz, özgürce yaşadığı bir ülke ve mutluluğu herkese yaydığımız, gelir adaletini, gelir dağılımını adaletli hale getirdiğimiz, herkesin yarınından korkmayacağı bir ülke yaptığımızda o zaman tabii ki gurur duyabiliriz" ifadelerini kullandı.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı