KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Nizami Gencevi Uluslararası Merkezinin düzenlediği 3. Küresel Bakü Forumu’nda konuştu

28.04.2015
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Nizami Gencevi Uluslararası Merkezinin düzenlediği 3. Küresel Bakü Forumu’nda konuştu

11. Cumhurbaşkanı Gül, Güvenlik Konseyi reformu için BM’de neredeyse 30 yıldır süren çalışmalardan henüz hiçbir sonuç alınamadığını belirterek; "BM’nin ve Konseyin itibarı, inanılırlığı ve nüfuzu giderek,  tedrici olarak  aşınmaktadır. Dünyada çözümsüz kalan veya keskinleşen, derinleşen sorunların yarattığı   hayal kırıklıklarının, tepkilerin bir noktada bir sonucu olacaktır. O zaman durumu düzeltmek için herkes için çok geç olabilir." dedi.

Nizami Gencevi Uluslararası Merkezinin düzenlediği 3. Küresel Bakü Forumuna katılmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirterek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Gül, forumun ‘’Yeni Dünya Düzeni’’nde ‘’Güven Tesisi’’ konusunu işlemesini son derece isabetli bulduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül sözlerine daha sonra şöyle devam etti: ‘‘Gerçekten de, 21. Yüzyılın ilk 15 yılı ne yazık ki insanlık bakımından umulduğu kadar yumuşak geçmedi.İnsan uygarlığının geldiği düzeye yakışmayan bir şiddet, nefret, kural tanımazlık, egoizm atmosferi zaman zaman hepimiz etkiliyor.Küreselleşmenin yarattığı ekonomik birbirine bağımlılığa ve artan iletişime rağmen siyasi-ideolojik çatışmalar ve parçalanmalar önlenemiyor.Bu durum dünyanın düzeni ile ilgili soruların ve arayışların ortaya çıkmasına yol açıyor.

Yaşamakta olduğumuz büyük paradokslar ve derin bunalımlar hepinizin malumu.Dolayısıyla bugün bir durum analizi yapmaktan kaçınıp, doğrudan bazı fikirlerimi sunmak istiyorum.Öncelikle, şunu söylemek isterim.Geçen yüzyılda iki büyük savaştan alınan derslerin ürünü olan Birleşmiş Milletler ve bölgesel işbirliği sistemleri ilke olarak doğru bir yaklaşıma dayanmaktadır.Bu yaklaşımın doğruluğu bugün için de geçerlidir.Ancak aradan geçen 70 yıl geçmiştir. Bu yapıların, dünyadaki değişimlere ayak uyduramadığı açıktır. Başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere, çok taraflı karar alma süreçlerinin daha temsili ve demokratik hale gelmesi gerektiğini herkes kabul ediyor. Oysa Güvenlik Konseyi reformu için BM’de neredeyse 30 yıldır süren çalışmalardan henüz hiçbir sonuç alınamamıştır. Bu vesileyle bir uyarı yapmak isterim: BM’nin ve Konseyin itibarı, inanılırlığı ve nüfuzu giderek, tedrici olarak aşınmaktadır.Dünyada çözümsüz kalan veya keskinleşen, derinleşen sorunların yarattığı hayal kırıklıklarının, tepkilerin bir noktada bir sonucu olacaktır. O zaman durumu düzeltmek için herkes için çok geç olabilir.’'

Güvenlik Konseyi reformuna ilaveten, uluslararası ilişkilere bugün hakim olan anlayış, ruh ve üslubun daha olumlu yönde değişmesi de gerektiğine dikkat çeken 11. Cumhurbaşkanı Gül, özellikle günümüzde dünyanın bir ucundaki doğal, siyasi veya ekonomik bir olayın herkesi etkileyebildiğini belirterek: ‘‘Dolayısıyla ortak değerlere dayalı bir ortak çıkar bilincine her zamankinden fazla ihtiyaç vardır.

Çoktaraflılık (multilateralizm) bu nedenle en önemli enstrüman olmaya devam etmektedir.Ancak bu enstrümanın da etkili olması için yüksek bir ahlaki zemin üzerine oturması gerekir. Nasıl ki insan hakları standartları ve uygulamaları, insan uygarlığının gelişimine paralel olarak yükseldiyse, uluslararası ilişkilerin yürütüldüğü ahlaki ilkelerin de yükselmesi gerekir. Çifte standartların olmadığı, meşruiyeti esas alan, dar çıkar hesaplarına değil karşılıklı çıkarlara dayanan, büyük balığın küçük balığa hayat hakkı verdiği bir ahlaki zemin ve bunun mekanizmaları yaratılmalıdır.

Mesela, Rusya’nın Ukrayna topraklarının bir bölümünü işgal etmesi dünyada haklı ve derin bir endişe doğurmuştur. Buna cevaben başta ABD ve AB‘de olmak üzere bazı tedbirler alınmış, yaptırımlar uygulanmaya başlanmıştır.Oysa, misafiri olduğumuz ülkenin, yani Azerbaycan’ın toprakları 20 yılı aşkın süredir işgal altındadır. Bir milyonu aşkın kaçgın evlerinden uzaktadır. Bu mesele bölgede işbirliği ve güvenlik önünde bir engel teşkil ettiği halde sözkonusu işgale karşı üçüncü tarafların tepkisi yetersiz kalmaktadır. Bu sorunun çözümüne uluslararası toplumdan samimi bir katkı gelmemektedir. Aynı şekilde Filistin’in işgal altında olması dünya barışı bakımından, kendi boyutlarının ötesinde, derin ve yaygın olumsuz etkide bulunmaktadır.Bu ve benzeri sorunların bilincinde olan uluslararası sistemin çözüm üretmede çaresiz kalması ürkütücüdür.

Dolayısıyla, Birleşmiş Milletlerin yanısıra bölgesel düzeyde güven tesisini ve işbirliğini hedefleyen örgütlenmelerin de yaygınlaşması ve güçlendirilmesi gerekir. Bu tür bölgesel örgütlerin kendi aralarında da kuvvetli ilişkiler ve mekanizmalar tesis etmeleri tavsiye edilebilir. Avrupa’daki AGİT örneği yer yer başarılı olmuş, kimi zaman da başarısız kalmıştır. Aynı şekilde, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi ile ilgili düzenlemelerin, ancak bütün ilgili tarafların katılım ve katkısıyla güvene ve işbirliğine dayandığı zaman başarılı olduğu görülmüştür. Bu noktada Avrupa Birliğinin sınırlarının ötesinde ortaklıklar kurma ve geliştirme çabalarının da, her zaman yeterli sonuç alamasa da, önemine işaret etmek isterim. Bunlar uluslararası toplum için yararlanılması gereken değerli derslerdir. ’’

Konuşmasının son bölümünda küresel ekonomiyede değinen Cumhurbaşkanı Gül; küçük ve büyük ekonomilerin birlikte varolmaları da ancak çoktaraflı düzenlemelerle mümkün olduğunu dile getirdi. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: ‘‘Büyük ekonomileri bir araya getiren G-8 grubunun diğer bazı ülkelerle G-20’ye genişlemesi yeterli olmasa da olumlu bir ilk adım olmuştur. Nitekim IMF reformu da uluslararası finans mimarisinin etkinlik ve meşruiyetini artırmıştır. Çoktaraflı ticaret sistemlerinin gelişmesi, korumacılığa karşı direnilmesi ve serbest ticaretin önündeki engellerin kalkması da önem taşımaktadır. Zira bu süreçler, küresel büyümeye ve birbirine bağımlılığa katkıda bulunarak dünya barışına bir temel oluşturabilecektir. Ancak, gerek ulusal gerekse küresel düzeyde, büyümenin refahı yayacak biçimde ‘’kapsayıcı’’ olmasının teşvik edilmesi şarttır. Bunu sağlayacak reformlar, tepkileri ve riskleri bertaraf edebilecek ve siyasi atmosfere katkıda bulunacaktır. Biliyorsunuz, pazar ekonomilerinin ancak çoğulcu liberal demokrasi koşulları içinde başarılı biçimde işleyebileceği, yakın zamana kadar yaygın kanaatti. Son zamanlarda Çin modeli ve Rusya pratiği başta olmak üzere bazı tecrübelerden hareketle, bu kanaatin aksi yönde otoriter bir kapitalizmi savunan bir anlayışın ortaya çıktığını görüyoruz. Oysa tam aksine, pazar ekonomilerinin şeffaflık içinde daha verimli olduklarının gözden kaçırılmaması gerekir. Dünyada yaşanmakta olan mali kriz ve çöküntülerin özellikle bankacılık sektöründe şeffaflığın eksik olmasından kaynaklandığını unutmamak gerekir.’’ diyerek sözlerini noktaladı.

Açılışını Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yaptığı 3. Küresel Bakü Forum’una 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün yanısıra aralarında Bulgaristan ve Makedonya Cumhurbaşkanları ile BM eski Genel Sekreteri Boutros-Ghali’nin de bulunduğu pek çok üst düzey isim katıldı.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı