KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

“Kıbrıs Meselesinin Çözülmesinin Zamanı Çoktan Gelmiş ve Geçmektedir”

20.07.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Kıbrıs Meselesinin Çözülmesinin Zamanı Çoktan Gelmiş ve Geçmektedir”

 

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törene katılan Cumhurbaşkanı Gül, “Biz her şeye rağmen Kıbrıs’ta, Ada’nın ortak sahibi olan iki halkın kurucu iradesini esas alan, müzakere edilmiş bir çözümün ulaşılabilir bir hedef olduğuna olan inancımızı sürdürmek istiyoruz. Ancak, bütün bu iyi niyetlerimiz, samimiyetimiz ve açık irademize rağmen Kıbrıs Türk tarafını çözümsüzlüğün mağduru haline getiren mevcut statükonun ilanihaye sürdürülmesine de müsaade etmeyeceğiz” dedi.

 

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,  KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'nda düzenlenen törene katıldı ve bir konuşma yaptı.

 

 

Törende, Cumhurbaşkanı Gül ve KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu, üstü açık askerî bir araçla alandaki vatandaşları selamladı. Yavuz Çıkartma Plajı'ndan genç atletler tarafından getirilen Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC bayrakları Cumhurbaşkanı Gül ve KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’na takdim edildi. Gençlerin öperek verdiği bayrakları, Cumhurbaşkanı Gül ve KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu da öperek teslim aldı.

CUMHURBAŞKANI OLARAK İLK VE SON YURT DIŞI ZİYARETLERİ KKTC’YE

Cumhurbaşkanı Gül, törende yaptığı konuşmaya, 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtının 40’ıncı yıl dönümünde KKTC'de bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek başladı. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye Cumhuriyeti'nin 11’inci cumhurbaşkanı olarak 2007'de ilk yurt dışı ziyareti için Lefkoşa'ya geldiğini hatırlatarak, görev süresinin bitimine kısa süre kala son yurt dışı ziyaretini de KKTC'ye yapmaktan memnuniyet duyduğunu kaydetti.

20 Temmuz Barış Harekâtının bu tarihî yıl dönümünde ana vatan Türkiye olarak Kıbrıslı Türklerin sevinç ve coşkusunun gönülden paylaşıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, harekâtın Kıbrıs tarihinde dönüm noktası olduğunu söyledi.

“BARIŞ HAREKÂTI, KIBRIS TÜRK HALKINI ZULÜMDEN KURTARARAK ÖZGÜRLÜK VE REFAHA KAVUŞTURMUŞTUR”

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Gül, “Kurucusu ve ortağı olduğu devletten dışlanan Kıbrıslı Türkü hedef alan baskı, terör ve insanlık dışı sindirme harekâtlarına son veren Barış Harekâtı, Kıbrıs Türk halkını zulümden kurtararak özgürlük ve refaha kavuşturmuş, geleceğe güvenle bakmasını sağlamıştır. 20 Temmuz tarihi, Kıbrıs Türk halkının barış ve güvenlik ideali doğrultusunda eşit statü, hak ve hukukun korunması ve kollanması yönünde gösterilen kararlılığın hatırlanması için bir vesiledir. 20 Temmuz 1974'te Girne kıyılarında tutuşan meşale, Kıbrıs Türk halkının yolunu aydınlatmış, geleceğe güvenle bakmasını sağlamıştır” dedi.

“ADADAKİ BARIŞ VE HUZURUN DEĞERİ HERKES TARAFINDAN BİLİNMELİ”

Ada'da, 40 yıldır barış ve huzurun hâkim olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, “Özellikle Orta Doğu ve Akdeniz'in şiddet, terör ve sıcak çatışmalara sahne olduğu günümüzde bunun değerinin herkes tarafından bilinmesi gerekir" dedi.

“TÜRKİYE, DÜNYAYA KIBRIS TÜRKÜNÜN YALNIZ OLMADIĞINI VE BIRAKILMAYACAĞINI GÖSTERMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, garantör olarak o gün dünyaya Kıbrıs Türkünün yalnız olmadığını ve yalnız bırakılmayacağını gösterdiğine dikkat çekerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin harekât kararını alan devlet büyüklerine, komutanlarına şükranlarını sundu, hayatta olmayanlara rahmet diledi.

Uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülükler uyarınca gerçekleştirilen Barış Harekâtı’nın, Türkiye'nin Kıbrıs Türkünü her koşulda, her zeminde koruma yönündeki azim ve kararlılığını gösterdiğine, aynı zamanda derin acıların tekrarlanmasına izin verilmeyeceğinin de taahhüdü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine şöyle devam etti: “1964'ten bu yana yarım asırlık hak ve eşitlik mücadelesinde nice badireler atlatan ve nice zorluklara göğüs geren Kıbrıs Türkünün sabrı ve dirayeti, ayrılmaz parçası olduğu Türk ulusu için bir gurur kaynağıdır. Kıbrıs Türk halkı, yaşanan tüm zorluklara rağmen toplumsal varlığını korumakla kalmayıp, kendi devletini kurmuş ve ona sahip çıkmıştır. Bugün KKTC, demokrasisi, hukuku, düzeni ve tüm kurumlarıyla işleyen bir ülke ve örnek bir devlettir. KKTC'nin karşılaşılan tüm güçlüklere rağmen Türkiye'nin de desteğiyle siyasi ve ekonomik alanlarda bugüne kadar kat ettiği mesafe hepimiz için gurur kaynağıdır. Bu, bizlere önümüzdeki sorunları aşmak için de gerekli kudret ve kararlılığı sağlamaktadır. Bizi bu noktaya getiren fikir ve gönül birliğimize ile milli davaya olan inancımızı koruduğumuz sürece, aşamayacağımız hiçbir engel yoktur.

“KKTC, KIBRIS MESELESİNİN ADİL VE KALICI BİR ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASI İÇİN SAMİMİYETLE ÇABA SARF ETMİŞTİR”

Eşitlik ve özgürlük mücadelesinin devam ettiği tüm bu süreçte, Türkiye ve KKTC, Kıbrıs meselesinin adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için samimiyetle çaba sarf etmiş, üzerlerine düşen her türlü fedakârlığı yapmışlardır. Türk tarafı olarak bugüne kadar ortak milli davamızı azim ve inançla belli bir noktaya getirmiş bulunuyoruz. Kıbrıs Türklerinin bundan geri adım atmasını, Ada'nın ortak sahibi olmaktan vazgeçmesini ve bir Rum devletinde azınlık olarak yaşamayı kabul etmesini kimse beklememelidir.”

Cumhurbaşkanı Gül, geçtiğimiz Mart ayının BM Barış Gücü'nün, Kıbrıs Türklerini Rum saldırılarına karşı korumak amacıyla Ada'ya konuşlandırılmasının 50'nci yılı olduğunu belirterek; “Dile kolay yarım asır önce bu adada Kıbrıs Türkleri büyük bir sıkıntı içinde olduğu için BM Barış Gücü'nü göndermiştir ve 50 yıldır Barış Gücü bu adadadır. Bu gerçek bilinmeden, bu gerçek hatırlanmadan Kıbrıs meselesinin çözümü de zor olur. Kıbrıs sorunu, Rumların Kıbrıs Türklerini, 1960'da kurulan ortaklık devletinden dışlama, Ada'da birlikte yaşama ve Ada'yı birlikte yönetme mutabakatını terk ederek, devleti gasp etmeye çalıştıkları 1963 yılından bu yana uluslararası toplumun gündemindedir. 50 yıldır dünyada süre gelen ihtilafların sayısı yok denecek kadar azdır. Dolayısıyla bu işin çözülmesinin zamanı çoktan gelmiştir ve geçmektedir” dedi.

“TÜRK TARAFI, KIBRIS SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN İRADESİNİ 2004 REFERANDUMUNDA TÜM DÜNYAYA GÖSTERMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs sorununun çözümü için Türk tarafının iradesini 2004 referandumunda tüm dünyaya gösterdiğini söyledi. BM ve AB'nin çözüm paketine "Evet" diyen Kıbrıs Türk halkının çözüm isteğinin propaganda değil, samimi bir arzu olduğunu ortaya koyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Ama o büyük fırsat, Rum tarafının 'Hayır' demesiyle gerçekleşmemiştir. Bu hadiseyi hiçbir zaman unutturmamak gerekir. Bunu unutturmak isteyenler olabilir. Ama bunu unutturmamak, bizim samimi davranışımızı yeri geldiğinde sandıkta da gösterdiğimizi bütün dünyanın hafızasında canlı tutmamız gerekir" dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, 2008-2012 müzakere sürecinde yapıcı önerilerin büyük bölümünün Türk tarafından geldiğine işaret ederek, Rum tarafındaki seçimlerin ardından müzakere sürecinin Şubat'ta yeniden başladığını hatırlattı.

“SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN KIBRIS TÜRK TARAFINDA İRADE VE KARARLILIK MEVCUTTUR”

“Uluslararası camiada çözüm yönünde oluşan beklenti, Türk tarafında da bir umut yaratmıştır ancak yaratılan bu beklentinin gerçek olabilmesi siyasi irade ve kararlılık gerektirmektedir. Kıbrıs Türk tarafında bu irade ve kararlılık en güçlü şekilde mevcuttur” diyen Cumhurbaşkanı Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ve müzakere ekibinin uzlaşma çabalarının gerek hükümet gerek diğer siyasi partiler tarafından desteklenmesinin de bu iradeyi en açık şekilde gösterdiğini kaydetti.

“KIBRIS SORUNUN ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASI, ANCAK RUM TARAFININ DA BİRLEŞMESİ İLE MÜMKÜN OLACAKTIR”

Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs Rum tarafının da aynı anlayışı benimsemesi gerektiğini vurgulayarak, “Yarım asrı aşmış Kıbrıs sorunun kapsamlı bir çözüme kavuşturulması ancak Rum tarafının da birleşmesi ve farklı farklı fikirlerden vazgeçmesiyle mümkün olacaktır. İçinde bulunulan aşamada müzakere sürecinin en kısa sürede sonuçlandırılmasını, referandumların düzenlenmesiyle adil ve kalıcı çözüme daha fazla gecikilmeden varılmasını bekliyoruz. Şurası çok açıktır ki kapsamlı çözüm ancak Ada'daki gerçekler temelinde mümkün olacaktır. Gerçekleri dikkate almadan kapsamlı bir çözümün mümkün olması da düşünülmemelidir" dedi.

“KIBRIS MESELESİNİN ÇÖZÜMÜ İÇİN GEÇMİŞTEN FARKLI OLARAK, YENİ VE OLUMLU KOŞULLAR MEVCUT”

Kıbrıs meselesinin çözümü için geçmişten farklı olarak, yeni ve olumlu koşulların mevcut olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, kapsamlı çözümün hem Ada'daki iki taraf hem de bölge için önemli getirileri olacağını söyledi. Uluslararası toplumun, Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik artan ilgisinin de bunu ortaya koyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, çözümün Kıbrıs Rum tarafına da bölgenin en güçlü pazarı olan Türkiye'ye erişim imkânı vereceğini, bölgede iş birliği imkânlarının önünün açılacağını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye'den Ada'ya getirilecek suyun ortak kullanımı ve Ada'nın etrafındaki doğal kaynakların uluslararası pazara ulaştırılması için birlikte hareket edilmesinin de çözümü destekleyeceği aşikârdır” dedi.

Çözüm için siyasi iradenin şart olduğunu ifade eden Gül, Kıbrıs Türk tarafının bu iradeyi en belirgin şekilde ortaya koyduğunu, kapsamlı çözüme ulaşılması konusunda Türkiye'nin de garantör ve ana vatan olarak üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz şekilde yerine getirdiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, “Sonuç alınması için Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türkünün samimi çabalarına, iyi niyetle karşılık vermek için üzerine düşeni yapması gerekmektedir. Çözüm ve uzlaşının yolu ancak böyle açılabilecektir. Biz her şeye rağmen Kıbrıs'ta, Ada'nın ortak sahibi olan iki halkın kurucu iradesini esas alan, müzakere edilmiş bir çözümün ulaşılabilir bir hedef olduğuna olan inancımızı sürdürmek istiyoruz ancak, bütün bu iyi niyetlerimiz, samimiyetimiz ve açık, berrak irademize rağmen Kıbrıs Türk tarafını çözümsüzlüğün mağduru haline getiren mevcut statükonun ilanihaye sürdürülmesine de müsaade etmeyeceğiz. Bunun da bilinmesini isterim. Bu nedenle Ada'nın ortak sahibi olan iki halkın iradesini esas almak ve müzakere edilmiş olmak kaydıyla çözüm alternatiflerinin mevcudiyetinin de akılda tutulmasında fayda olduğuna inanıyoruz” dedi.

“KIBRIS TÜRK HALKINA UYGULANAN KISITLAMALARA SON VERİLMELİ VE AMBARGOLAR KALDIRILMALIDIR"

“Kıbrıs Rum tarafının yıllardır devam eden uzlaşmaz siyasetinin bedelinin Kıbrıs Türküne ödetilmesi ciddi bir çelişki, çok büyük bir haksızlıktır. Bu nedenle Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız, dayanaktan yoksun kısıtlamalara son verecek adımlar vakit geçirilmeden atılmalı ve ambargolar kaldırılmalıdır" diyen Cumhurbaşkanı Gül, başta AB olmak üzere uluslararası toplumun Kıbrıs Türklerine verdiği sözleri yerine getirmesini istedi.

Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı haksız uygulamaların siyasi, hukuki, ahlaki, insani hiçbir açıdan izahının mümkün olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül şöyle söyledi: “Çağdaş bir anlayış, tecridi değil, karşılıklı hoşgörü, saygı, uzlaşma, iş birliği ve dayanışmayı gerektirmektedir"

“TÜRKİYE, KIBRIS TÜRK HALKININ HAYAT KALİTESİNİ DAHA DA ÜST DÜZEYE ÇIKARACAK KUDRET VE İRADEYE SAHİPTİR”

Kıbrıs Türkünün güçlü olduğunu, tarihte yılmadığını, bugün de dimdik ayakta durduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkının hayat kalitesini daha da üst düzeye çıkaracak kudret ve iradeye sahip olduğunu söyledi. Artık son aşamaya yaklaşılan mücadelede ana vatan Türkiye'nin her zaman KKTC'nin yanında olacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs Türk halkının iç huzuru, ekonomik refahının desteklenmesi, kalkınması ve ekonomik bakımdan güçlü bir temele kavuşmasının ana vatanın öncelikleri arasında yer aldığını belirtti.

Kalkınmanın sağlam temellere oturtulmasını, temel hak ve özgürlüklerin koruması için "olmazsa olmaz" şart olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs Türkünün bu alandaki potansiyelini tam olarak hayata geçirmesinin ve sürdürülebilir bir ekonomik yapının tesisinin önemine değindi.

“ÇÖZÜM İÇİN NE GEREKİYORSA KARARLILIKLA YAPILABİLMELİDİR”

Cumhurbaşkanı Gül, “Meselelerin üzerine cesaretle gidilebilmeli, çözüm için ne gerekiyorsa kararlılıkla yapılabilmelidir. Bu, gelecek nesillere borcumuzdur, bunu başarmak zorundayız” dedi.

Bu anlayışla KKTC'nin daha da gelişip güçlenmesi ve ekonomik açıdan rekabet edebilir bir noktaya gelmesi için ortak çalışmanın süreceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, saydam, verimli, etkin ve hesap verebilir bir anlayışın kamu yönetiminde hâkim kılınmasının elzem olduğunu, böylece Ada'nın ekonomik potansiyelinin daha etkin ve verimli şekilde kullanılacağını kaydetti.

“KKTC'Yİ BÖLGENİN ÖNEMLİ TURİZM VE EĞİTİM MERKEZİ HALİNE GETİRMEK ORTAK HEDEFİMİZ”

Öncü sektörler olan turizm ve yükseköğretim alanlarındaki başarılarından dolayı yöneticileri kutlayan Cumhurbaşkanı Gül, KKTC'yi bölgenin önemli turizm ve eğitim merkezlerinden biri haline getirmenin ortak hedef olduğuna dikkati çekti.

“SU TEMİNİ PROJESİ, TÜRKİYE İLE KKTC ARASINDAKİ BİRLİK VE DAYANIŞMAYI YENİ BİR FİZİKİ BAĞ İLE PEKİŞTİRECEKTİR”

Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs Türk halkının ve aslında adanın su sorununa çözüm bulacak, KKTC'nin verimli topraklarına ana vatandan su getirilmesini sağlayacak projede sona yaklaşıldığını hatırlatarak şöyle söyledi: “Su temini projesi, Türkiye ile KKTC arasındaki birlik ve dayanışmayı yeni bir fiziki bağ ile pekiştirecektir. Öte yandan Türkiye'den getireceğimiz suyun, Kıbrıs'ın sadece kuzeyine değil Ada'nın tamamına hayat verebilmesi adil, kalıcı ve kapsamlı çözümün bununla taçlanması en samimi arzumuzdur. Bunun diğer doğal kaynaklarla birlikte taraflar arasındaki çok boyutlu işbirliğinin bir unsuru olmasını da temenni ediyorum.  Artık her türlü engellemelere rağmen Kıbrıs Türkü, ekonomik açıdan da Ada'da güçlü taraf konumuna gelmektedir. KKTC'nin emin adımlarla aydınlık yarınlara ilerlemesi için verilen destek bundan sonra da devam edecektir. Türkiye, Kıbrıs Türkünün her zor gününde yanında olmuştur, gelecekte de her koşulda sizin yanınızda olmaya devam edecektir. Anlayış ve gönül birliğimizi muhafaza ederek, atılması gereken adımları kararlılıkla atacak, ortaya çıkabilecek sıkıntıları da geçmişte olduğu gibi birlikte aşacağız.”

Kıbrıs Türkünün varlığı, hukuku ve hürriyeti için cesaretle savaşan ve bu uğurda gözlerini kırpmadan şehadet mertebesine ulaşan Mehmetçik ve mücahitleri rahmetle anan Cumhurbaşkanı Gül, gazilere ve KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş başta olmak üzere KKTC'nin bugünlere gelmesinde katkıda bulunanlara saygılarını ileterek konuşmasını tamamladı.

Cumhurbaşkanı Gül, tören sırasında protokole gelen iki kardeşle de sohbet etti. Halime Döner adlı çocuk, kardeşi Medine Döner'in karnında bulunan, Türkiye haritası şeklindeki doğum lekesinin fotoğrafını Gül'e gösterdi.

Törenlerin ardından Cumhurbaşkanı Gül, Hala Sultan Eğitim kompleksini ziyaret ederek incelemelerde bulundu. KKTC temaslarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Gül, Ankara’ya döndü.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı