KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

“Türkiye ile İran, Kadim Dostlukları ve Köklü Gelenekleri Olan İki Devlettir”

10.06.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Türkiye ile İran, Kadim Dostlukları ve Köklü Gelenekleri Olan İki Devlettir”

 

İran Cumhurbaşkanı Ruhani ile birlikte "Türk-İran İş Forumu"nun açılış toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Gül, Tahran'dan Ankara'ya 18 yıl aradan sonra resmî düzeyde ilk ziyaretin gerçekleştiğine dikkat çekerek, “Ticari ve ekonomik ilişkilerimizin birbirimize rakip gibi, birimiz kazanırsak diğerimiz kaybedecek gibi asla anlaşılmaması lazım. Tam tersine ne kadar yan yana olursak, ne kadar iş birliğimizi geliştirirsek karşılıklı kazançlarımızın da o kadar çok olacağını bir kez daha keşfetmemiz gerekmektedir" dedi.

 

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile birlikte "Türk-İran İş Forumu"nun açılış toplantısına katıldı.

 

 

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) binasında gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Gül, Ruhani'nin ziyareti dolayısıyla İranlı iş adamlarıyla bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ülkelerin esas gücünün girişimci insanlardan geldiğini bildiklerini ve desteklerini göstermek için toplantıya katıldıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, Tahran'dan Ankara'ya 18 yıl aradan sonra resmî düzeyde ilk ziyaretin gerçekleştiğine dikkat çekerek, dün Cumhurbaşkanı Ruhani ile gerçekleştirdikleri baş başa ve heyetler arası görüşmeler ile Cumhurbaşkanı Ruhani ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi'nde ilişkilerin gözden geçirildiğini ifade etti.

“TÜRKLER VE İRANLILAR TARİH BOYUNCA YAKIN İŞ BİRLİĞİ KURMUŞTUR”

Türkiye ve İran'ın kadim dost ve komşu olduğunu, köklü devlet gelenekleri bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, Türkler ve İranlıların tarih boyunca yakın iş birliği kurduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül," Öyle dönemler olmuş ki bizim saraylarımızda Farsça, sizin saraylarınızda Türkçe konuşulmuş. Bu kadar birbirine yakın ve kaynaşmış iki ülkenin, aynı zamanda büyük ekonomik potansiyeller arz ettiğini göz önüne aldığımızda yapılan işlerin çok fazla olmadığını görüyoruz" dedi.

Gerçekleştirdikleri görüşmelerde, sanayi ve gelişmişlik itibarıyla birbirine çok benzeyen Fransa ve Almanya örneğini verdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim ilişkilerimizden korkmamamız lazım. Bizim ticari ve ekonomik ilişkilerimizin birbirimize rakip gibi, birimiz kazanırsak diğerimiz kaybedecek gibi asla anlaşılmaması lazım. Tam tersine ne kadar çok yan yana olursak, ne kadar çok iş birliğimizi geliştirirsek karşılıklı kazançlarımızın da o kadar çok olacağını karşılıklı bir kez daha keşfetmemiz gerekmektedir"

GİRİŞİMCİLİĞİN VE ÖZEL SEKTÖRÜN ÖNEMİ

İran'ın tabii zenginlik açısından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığına, gaz ve petrolde dünyanın en büyük rezervlerine sahip ilk beş ülkesinin içerisinde olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin böyle bir doğal zenginliği olmadığı için beşeri sermayeye büyük önem verdiğini, her alanda girişimciliğin ve özel sektörün öne çıkarıldığını kaydetti.

Türkiye'nin önemli mesafeler kat ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, Gayri Safi Milli Hasıla'nın 850 milyar doları aştığını, Avrupa'nın altıncı, dünyanın 17'nci büyük ekonomisi durumuna gelindiğini söyledi. Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında gümrük duvarı bulunmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin ihracatının yarısına yakınının Avrupa ülkelerine olduğunu söyledi.

“TÜRKİYE'NİN TAKİP ETTİĞİ POLİTİKALAR DIŞARIYA ÇOK BÜYÜK BİR GÜVEN VERMEKTEDİR”

Türkiye’nin ihracatının yüzde 95'ini sanayi mallarının teşkil ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Bu anlamda rekabetten çekinmiyoruz. Almanya, İngiltere, Fransa ile yaptığımız rekabet son 15 senede Türk sanayisini güçlü hale getirdi. Türk sanayicisi ürettiklerini Almanya'ya, İngiltere'ye satabilir oldu. Bazı büyük Avrupa ülkeleriyle ticaret fazlası veriyoruz. Mesela İngiltere'ye sattıklarımız, İngiltere'den aldıklarımızdan daha fazla. Otomobil ihracatımız Türkiye'nin ihracat kalemleri içerisinde en büyüğü. Şüphesiz ki Türkiye'nin takip ettiği politikalar dışarıya çok büyük bir güven verdiği için Türkiye'ye büyük sermaye akımı da vardır. Son 10 yılda Türkiye'ye gelen yabancı sermaye yatırımı 150 milyar dolar. Geçen sene 12 milyar doların üzerinde yatırım gelmiştir ki, durgun olan bir seneydi. Bütün bunlar, şunu göstermektedir ki Türkler, rekabetten çekinmemektedir. Türk özel sektörü de aynı şekilde Türkiye dışında çok faaldir. Türk özel şirketlerinin dışarıdaki yatırımları 30 milyar dolar civarındadır. Özellikle Türk müteahhitleri, Türkiye dışında 275 milyar dolarlık projeyi tamamlamışlardır. Bütün bunlar şunu göstermektedir ki, dışa açılmaktan ve yabancı yatırımcıları Türkiye'ye davet etmekten hiç çekinmemekteyiz. Bu anlamda kendimizde bir özgüven oluşmuş vaziyettedir. Bütün bunların neticesinde de son 10 yıl içinde Türkiye'nin ekonomik büyümesi ortalama yüzde 5,5 olmuştur. Dünyanın yaşadığı büyük finans krizlerini de düşündüğümüzde, 10 sene içerisinde ortalama yüzde 5,5'luk büyümenin gayet değerli olduğu takdir edilecektir" dedi.

“BÜTÜN KOMŞULARLA TİCARET VE EKONOMİK İŞ BİRLİĞİ TÜRKİYE'NİN ÖNCELİĞİDİR”

Türkiye'nin, bu noktalara gelirken komşularıyla ilişkilere de büyük önem verdiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, bütün komşularla ticaret ve ekonomik iş birliğinin Türkiye'nin önceliği olduğuna vurgu yaptı. İran ile ticaret hacminin 2012'de 20 milyar doları geçtiğini, geçen yıl ise 15 milyar dolar seviyesine gerilediğini aktaran Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu, bizim 30 milyar dolarlık hedefimizi, azmimizi asla kırmamalıdır. İran ve Türkiye'nin potansiyeli 30 milyar dolarların üzerindedir. Buna Türk ve İranlı tüccarlar vakıftır. İstanbul'daki Tahtakale, Sultanhamam neyse Tahran'ın çarşısı da aynı heyecan, dinamizm ve aynı müteşebbislik ruhunu taşımaktadır. Yeter ki biz Türk ve İranlı iş adamlarının önünü açalım. Devletlere, hükümetlere düşen altyapıyı hazırlamaktır."

“TÜRKİYE İLE İRAN ARASINDAKİ HUKUKİ ALTYAPI TAMAMLANMIŞTIR”

Türkiye ile İran arasındaki hukuki altyapının tamamlandığını, bundan sonraki adımın uygulamayı sağlamak olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, "Gerek burada gerek İran'da uygulamada pratikte zorluklarla karşılaştığımız bir vakadır. Bu uygulamayı gerçekleştirmemiz lazım. Dün de sizlerle gayet samimi bir şekilde paylaştım, şöyle bir intiba oluşuyor, Türkler ile İranlılar çok konuşuyorlar, anlaşıyorlar, çok güzel hedefler koyuyorlar ama bunu uygulamaya geçiremiyorlar. Bu intibayı muhakkak yıkmamız lazım. Bu intibayı yıkmamız için sizin bu ziyaretinizin önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Çünkü neredeyse kabinenizin tamamıyla birlikte geldiniz, Türkiye'den de bütün kabine üyeleriyle, Sayın Başbakan ile bir araya geldiniz, bütün detayları konuştunuz. Baş başa da siyasi konuları da konuştuk. Dolayısıyla bu intibayı, anlayışı yıktıktan sonra meşru bir şekilde herkesin kazancını da saygıyla karşılamamız lazım. Bu, karşılıklı 'kazan-kazan' ilkesi çerçevesi içinde olacaktır muhakkak" dedi.

“KOMŞU ÜLKELER ARASINDAKİ EN ZOR MESELE SINIRDIR”

Cumhurbaşkanı Gül, fiziki altyapının da kolaylaştırılması gerektiğini belirterek, kara ve hava yolu ulaşımının sıklaşması ve şehirlerin birbiriyle bağlanması durumunda yapılan işlerin de çoğalacağını söyledi. Gümrükler için de standartlaşmanın gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, "Niçin gümrüklerde insanlar ve eşyalar vakit kaybetsin? Her şey hukuki bir nizam içinde, düzenli, süratli bir şekilde yapılabilir" dedi. 

Komşu ülkeler arasındaki en zor meselesinin sınır olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, "Sınır meseleleri yüzünden kavgalar, savaşlar, küslükler çıkar. Bizimse 400 yıldır barış içerisinde, karşılıklı iradeyle kurduğumuz sağlam bir sınırımız var. En zor meseleyi gerçekleştirdikten ve 400 sene en ufak bir şüphe uyandırmadıktan sonra niçin ticaretimizi hızlandırmayalım? Niçin ortak yatırımları sonuna kadar teşvik etmeyelim? Bunların hepsinin gerçekleşebileceğine inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu. Hukuki düzenlemeler ve güvenin bunun için büyük önem taşıdığının altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'de iş yapan İranlı bir tüccar veya yatırımcının bir Türk iş adamıyla aynı muameleyi gördüğünden emin olması gerektiğini söyledi.

“CUMHURBAŞKANI RUHANİ'NİN ZİYARETİ EKONOMİK İLİŞKİLERE BÜYÜK BİR İVME KAZANDIRACAKTIR”

Cumhurbaşkanı Gül, "Sadece haklı ve haksıza göre muamele edilir. Eğer Türk iş adamı İranlıya karşı haksızsa muhakkak ki Türk hukuku ve mahkemeleri İranlıya 'Sen haklısın' diyebilmeli. İran'da da aynı şekilde aynı güven ortamını oluşturduğumuzda, orada da bir Türk ve İranlı iş yaparken, olur ya bir anlaşmazlıkları söz konusu olduğunda mahkemeye gittiklerinde, sadece haklı kimse ona göre karar verebilme güveni oluşturulduğunda, inanıyorum ki milyarlarca dolar Türkiye'ye gelecek, milyarlarca dolar İran'a gidecektir" dedi.

Türkiye'nin Avrupa ile gümrük birliği içinde olmasının İranlı yatırımcılar için büyük bir avantaj yaratacağını anlatan Cumhurbaşkanı Gül, Türkler için de İran'ın hem kendi başına büyük bir pazar hem de Asya'ya açılan çok büyük bir kapı olduğunu vurguladı. Karşılıklı siyasi iradenin toplantı çerçevesinde bir kez daha dile getirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, iş dünyasının temsilcilerine "Sizler ne kadar çok iş yaparsanız, İran'da ve Türkiye'de gelir, istihdam, ihracat o kadar artar ve sonunda her iki ülke 'kazan-kazan' ilkesi içinde ileriye doğru ilerler" diye seslendi.

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını Cumhurbaşkanı Ruhani'nin ziyaretinin ekonomik ilişkilere büyük bir ivme kazandıracağına olan inancını dile getirerek bitirdi.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı