KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

“Türk Ekonomisinin Lokomotifi Özel Sektördür”

17.04.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Türk Ekonomisinin Lokomotifi Özel Sektördür”

 

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’na katılan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin son yıllarda ekonomi alanında attığı adımların ve gerçekleştirdiği reformların önemine işaret ederek, “Hepimizin hedefi daha yüksek gelirli bir ülke haline gelmek” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin kalkınmasının esas gücünün özel sektör olduğunu vurgulayarak bunun özellikle 1980’den sonra başlayan köklü değişiklerle gerçekleştirildiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’na katıldı.

Törenin yapıldığı otele gelişinde Cumhurbaşkanı Gül’ü TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Erkut Yücaoğlu karşıladı.

 

 

Cumhurbaşkanı Gül, toplantıda yaptığı konuşmada, toplantıya katılmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, “Cumhurbaşkanı olarak özellikle iş dünyamıza ve iş dünyamızın bütün temsilcilerine, derneklerine vakıflarına, farklı farklı görüşlerde, farklı farklı çatılar altında, hepsine daima kucak açıyorum. Hepsinin daima başarılı olması için de gayret sarf ediyorum. Şüphesiz ki esas çatı kuruluşunuz TOBB başta olmak üzere bütün iş âlemini de özellikle yurt dışı gezilerime de davet ediyorum. Dışarıdan devlet başkanları geldiğinde onları da buluşturuyorum. Birçok iş forumunda bir araya gelip, sizlerin başarısını Türkiye’nin başarısı olarak gördüğüm için daima destekliyorum” dedi.

TÜRKİYE’NİN EKONOMİK BAŞARISI

Türkiye’nin kalkınmasının esas gücünün; özel sektör olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, bunun özellikle 1980’den sonra başlayan köklü değişiklerle gerçekleştirildiğini ifade etti. Konuşmasında Cumhurbaşkanı Gül,  2000’li yıllara kadar bir taraftan siyasi bir taraftan ekonomik büyük krizler yaşandıysa da bugün trendin daima özel sektörü öne çıkaran, Türkiye’de demokrasiyi güçlendiren bir şekilde devam ettiğini ve bundan sonra da devam edeceğini belirtti.

“TÜRKİYE, EKONOMİK KRİZLERDEN GEREKLİ DERSLERİ ÇIKARARAK YOLUNA DEVAM ETMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Gül konuşmasında, “Şüphesiz ki geçmişi tecrübeleriyle en iyi bilen sizlersiniz, siz iş adamları. İş adamları eli taşın altında olan insanlar. İş adamları olarak ay sonu geldiğinde çalışanlara maaş ödeyeceksiniz, kiraları ödeyeceksiniz. Hazineden devletten ödenmeyecek bunlar. Bu bakımdan sıkıntıları da en iyi siz bilirsiniz, başarıları da en iyi siz bilirsiniz. Türkiye’nin yüksek enflasyonlu, yüksek faizle dönemlerini de en iyi siz bilirsiniz. Bir gecede insanların zenginleşip, bir gecede borçlarının birkaç misli arttığını, bütün bunları siz geçmişte yaşadınız. Onun için bugün birçok konuda daha hassas davranıyorsunuz. Bu tip acı deneyimler bir daha Türkiye’nin önüne gelmesin diye uğraşıyorsunuz. Ama birçok krizden de Türkiye dersini alarak oluna devam ediyor, başta 2001 krizi olmak üzere; Tarihimizin en acı krizini yaşadık, millî gelirimizin neredeyse yüzde 25’ini kaybettik. Ama ondan sonra aldığımız derslerle finans sektörünü, bankacılık sektörünü, kamu bütün bunları yeniden yapılandırıp, çok köklü demokratik hukuk ve ekonomik reformlarla Türkiye’yi yenilemeye başladık. Bunun neticesidir ki 30 yıldan sonra Türkiye’de enflasyon -otuz yıl bir nesil demektir-  tek rakamlı seviyelere indi. Bunun içindir ki yüksek faizlerden gerçek, reel faizlerin negatife geçtiği dönemlere yaklaştık. Bunun içindir ki istihdamda Avrupa ile mukayese ettiğimizde çok daha iyi duruma geldik. Tabii bütün bunlar köklü reformlarla gerçekleşti” dedi. Neticede Türkiye’nin içeriden, dışarıdan gelecek bütün şoklara karşı da hazır hale geldiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Gül, 2009’daki büyük finansal krizden yeni en az zararla çıkan ülke haline geldiğini belirtti.

“BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTANIN KIYMETİNİ BİLMELİYİZ”

Bütün bunları, bugün geldiğimiz noktanın kıymetini bilip, bunu daha ileriye nasıl taşınabileceğini konuşmak için söylediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu muhakkak ki konuşmamız gerekiyor. İşte bu istişare toplantılarında yapacağınız değerlendirmeler neticesinde şüphesiz ki önerileriniz, tespitleriniz tüm yöneticiler tarafından, başta ekonomi yönetimi tarafından ciddi bir şekilde değerlendirilecektir. Burada şunu özellikle vurgulamak isterim; bunu sizlerle zaman zaman tek tek de paylaştım. Bu tip öneriler söz konusu olduğunda; ne kadar yapıcı öneriler gerçekleştirilirse, verdiğiniz mesajların alınmasına ne kadar çok fırsat verecek bir şekilde mesajları verirseniz, nihayetinde uygulamacılar da o kadar çok bunlara önem gösterecektir. Bugün şüphesiz ki Türkiye’de tartışılan, biraz önce de sizlerin ortaya koyduğunuz çeşitli düşünce ve çeşitli kanaatler var. Ama bunların hepsinde bazı olumsuzluklar da görüyorum. Bunların hepsinin geçici olduğunu bilmeniz gerekir. Türkiye böyle bir trendi yakaladıktan sonra muhakkak ki yolu daha yükseklere çıkmaktır.”

“DEVLET İÇİNDE AYRI OLUŞUMLAR VE REFERANSLARINI BAŞKA YERDEN ALAN DAYANIŞMALAR SÖZ KONUSU OLAMAZ”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye bugün artık alt orta gelirli bir ülke olmadığını ve yapılan reformlar, kararlı uygulamalar neticesinde üst orta gelirli bir ülke olduğunu vurgulayarak, “Ama bizim amacımız böyle devam etmek değil. Böyle devam edilebilir aslında. Türkiye iner-çıkar böyle devam edebilir ama hepimizin hedefi bu değil. Hepimizin hedefi daha üst gelirli, daha yüksek gelirli bir ülke haline gelmek. Çocuklarımızı ve geleceğimizi daha yüksek gelirli bir ülkede yaşar kılmak. Önümüzdeki büyük mesele bu. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz dediğimizde, onuncu beş yıllık kalkınma planını eminim ki buradaki uzmanlar iyi biliyorlardır. Baktığınızda her şey açık seçik hep ortaya konmuş vaziyette. Yapacağımız şey nedir? Önce tabii kimler bugün yüksek gelirli bir ülke. Onlara şöyle bir baktığımızda birinci şart tabii; çok yüksek demokratik standartları gerçekleştiren ülke, yüksek gelirli bir ülke olabilir. Tabii ki yüksek demokratik standartlar dediğimizde hukukun üstünlüğü, hukuk standartlarının yüksekliği, hukukun uygulanmasındaki şeffaflık ve hukukun verdiği güvence. Hukuk her şeyin başıdır. Buna en açık misal; 2000’li yıllara kadar Türkiye’de yılda 1 milyar doların üstünde yabancı sermaye gelmezken, hukukumuza güvenmediği için gelmiyordu. Ama yapılan tüm reformlar neticesinde eğer son on yıl içerisinde her sene en az 10 milyar dolarlık yabancı sermaye geliyorsa Türkiye’ye olan güvenden dolayı, çok açık bir misal. Şimdi bizim daha ileriye gidebilmemiz için muhakkak ki bütün bunları konsolide etmemiz ve bütün bunları güçlendirmemiz gerekir. Bu vesileyle de şunu söylemek isterim; tabii ki devlet sistemi içerisinde anayasa, kanunlar bağlayıcıdır. Devlet sistemi içerisinde ayrı devletler, ayrı oluşumlar, referanslarını başka yerlerden alan dayanışmalar kesinlikle söz konusu olamaz. Türkiye’nin şeffaflaşması, Türkiye’de hukukun eşit ve herkese bu çerçeve içerisinde uygulanması Türkiye’nin yüksek gelirli bir ülke olma yolundaki en önemli sınavlarıdır. Bunu nasıl gerçekleştireceğiz. İşte Avrupa Birliği aslında müzakere süreçleri bunun en iyi mekanizmalarından birisiydi” dedi.

TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİK HEDEFİ

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne sadece üye olmak için girmeyi istemediğini, üyelik amacının, aslında herhangi bir Avrupa Birliği’nin demokratik hukuk ve ekonomik standartlarına ulaşmak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, “Norveç, Avrupa Birliği’nin üyesi değildir ama müzakereleri başarıyla bitirdikten sonra kendi tercihiyle ben olmayacağım demiştir. Böyle bir ülke olabilmek için de çok kararlı bir şekilde müzakere sürecini yürütmemiz ve müzakere süreci içerisindeki bütün fasılları yerine getirmemiz gerekir. Bu fasılların yerine getirmesi de işte Türkiye'yi her alanda yüksek standartlara kavuşturacaktır ve ulaştıracaktır” diye konuştu.

“TÜRKİYE’DE EĞİTİMİN KALİTESİNİ ARTIRMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Gül, eğitimin de yüksek gelirli bir ülke olmak için vazgeçilmez birinci önem verilmesi gereken alan olduğuna işaret ederek, “Bugün istatistikler yaptığımızda üniversitelerimizin çokluğuyla üniversitedeki öğrenci sayılarının çokluğuyla övünebiliriz. Ama nitelik ve kalitesi açısından bütün bunları konuşmaya başladığımızda hâlâ çok büyük sorunlarımızın, hâlâ çok büyük problemlerin olduğunu da hepimiz biliyoruz. O bakımdan zaman kaybetmemiz gerekir” dedi.

ÖZEL SEKTÖRÜN KALKINMADAKİ YERİ VE ÖNEMİ

Türkiye’nin enerjisinin boşa harcanmaması gerektiğini de söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde büyük sıkıntılar ve durgunluk yaşanırken, Türkiye’nin çok da hızlı adımlarla büyümesini gerçekleştirmesi için tarihî bir fırsat çıktığını ifade ederek şunları söyledi: “Bu fırsatı bir süre yakalayabildik ama son dönemde büyümede de tabii biraz geriye düşüldü. Bunu tekrar toparlayabilmek gerekir. Bu yine özel sektörle olacaktır. Çünkü Türk ekonomisinin lokomotifi artık özel sektördür. Özel sektör istihdam yaratmaktadır, özel sektör vergi ödemektedir, özel sektör ihracat yapmaktadır.  Onun için özellikle belirli bir hacmin üzerindeki ölçeğin üzerindeki bütün firmalarımız kamu firması gibi sahiplenilir ve hepinizin başarılı olmasına hepimiz çok özen gösteririz.”

“İŞ DÜNYASI NE KADAR BAŞARILI OLURSA TÜRKİYE’NİN EKONOMİK GÖSTERGELERİ DE O KADAR BAŞARILI OLUR”

Konuşmasında moral ve motivasyon her alanda çok önemli olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye bir seçim döneminden geçti. Seçim döneminin ne kadar sert olduğunu ve ne kadar biraz gergin olduğunu hep beraber yaşadık. Ama şunu da unutmayın; Türk siyasi geleneği maalesef böyle. 1950 den beri baktığınızda şöyle bir geriye bakarsanız en parlak dönemlerde bile siyasi geleneğimizin yeri geldiğinde ne kadar sert olduğunu görüyoruz. Tabii ki gelişmiş demokrasilerde, daha yüksek gelirli ülkelerde bu tip gelenekler yok ve değişiyor. Ben inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda ilerde bunlar da değişecektir ama bunların iş âleminin, sizin ve hiç kimsenin moralini bozmaması gerekir. Şunun da kıymetini herkesin bilmesi lazım. İstikrar, güven ortamı ancak büyümeyi gerçekleştirir. İstikrar ve güven ortamı varsa köklü reformlar yapılabilir ve önemli adımlar atılabilir. Nihayette son döneme baktığımızda bunun bütün avantajlarını gördük. Şimdi, önümüze bakmamız lazım.  Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimleri, diğer seçimler var, diye de telaşa hiç kapılmamak lazım. Nihayette her şeyin kuralları da belli.  Mahalli seçimler yapıldı. Büyük bir katılımın olduğunu gördük. Çeşitli itirazlar söz konusu oldu ama bütün hukuki mevzuat çerçevesi içerisinde itiraz mekanizmaları çalıştı ve hâlâ da çalışanlar da var. Ama genel olarak baktığımızda halkın da ne kadar çok sahiplendiğini görüyoruz. Önemli olan kurallarda belirsizliğin olmaması. Daha önce yaşadığımız belirsizlikler veya ortaya çıkartılan suni krizler yeni düzenlemeleri getirdi ve şimdi önümüzde kurallar belli. Onun için herkesin işine ve gücüne bakması gerekir. İş âleminin başarısı hükümetin de başarısıdır, Türkiye’nin de başarısıdır, devletin de başarısıdır. Nihayette çıkıp da şu kadar istihdam oluşturulduk denilirken bu istihdam devlet memurlarının çokluğuyla veya kamu da çalışanların çokluğuyla sağlanamaz ki. Özel sektör ne kadar gelişirse, ne kadar işlerinizi büyütürseniz ve başarılı olursanız Türkiye’nin ekonomik göstergelerindeki olumlu göstergeler de o kadar çok gelişir. Onun için sizler moralinizi hiç bozmayın, herkes işine gücüne koyulsun ve inanıyorum ki bu söylediklerimin herkes farkındadır. Konjonktür gereği tabi ki tartışmalar olur demokratik ülkelerde, çoğulculuk her şeyin başıdır. Çoğulculuğun olmadığı yerlerde tartışma söz konusu olmaz. Tartışmalar olacaktır ama önemli olan tartışmaların kırıcı olmaması, dışlayıcı olmaması ve neticesinde hepimizin kutuplaşmamamızdır. Bunun ötesinde herkes fikrini söyleyecek ve düşüncesini ortaya koyacaktır” dedi.

“TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİN PARLAKLIĞINDAN HİÇBİR ZAMAN ŞÜPHE ETMEYİN”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin geleceğinin parlaklığından hiçbir zaman şüphe etmediğini vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: “Hepimiz yeri geldiğinde düşüncelerimizi ifade edeceğiz, herkes edecektir ve muhakkak ki bunlar da hep dinleniyordur, bütün bunları da hepsine muhakkak ki hep önem veriliyordur. Türkiye’nin Avrupa Birliği konularına TÜSİAD’ın ne kadar sahip çıktığını yakından bilen bir kişiyim ben. O bakımdan dolayı hepimizi gerçekten tebrik ederim, çünkü sadece kendi camiamızın meseleleriyle değil bütün Türkiye’nin meseleleriyle de yeri geldiğimde ilgileniyorsunuz ve güzel önerilerde bulunuyorsunuz. Bugünkü toplantının neticesinde, herhalde uzmanlar seviyesinde yapılan tartışmalarda da bu yönde birçok yeni öneriler gelecekler ve bu önerileriniz raporlar halinde verilecektir ilgililere ve bunların uygulamaya geçilmesinde de çok büyük katkılarınız olacaktır. Ben bir kez daha toplantılarınızın çok faydalı geçmesini temenni ediyorum. Yapacağınız tüm tavsiye ve çalışmalar dikkate alınacaktır. Bunlar bazen açıkça ifade edilir, bazen açıkça ifade edilmez; ama neticede uygulamalarda bütün bunları göreceksiniz.”

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı