KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

“Avrupa Birliği, Türkiye İçin Stratejik Bir Hedeftir”

27.01.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Avrupa Birliği, Türkiye İçin Stratejik Bir Hedeftir”

Cumhurbaşkanı Gül, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile düzenlediği ortak basın toplantısında basın mensuplarının, Türkiye’nin AB üyeliği, Ermeni soykırımı inkâr yasası ve Avrupa’ya gelen mültecilerin neden olabileceği güvenlik problemleri hakkındaki sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile düzenlediği ortak basın toplantısında basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Soru: İki sorum olacak. Önce Sayın Cumhurbaşkanı Gül'e; Türkiye'nin Avrupa Birliği’ne üyeliği konusundaki açıklamalarınızı duyduk. Hangi tarihte Türkiye'nin üye olmasını istersiniz?

“BEKLEDİĞİMİZ AHDE VEFA”

Cumhurbaşkanı Gül: “Benim konuşmamı izlediniz. Ben, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile müzakere sürecinden bahsettim. Tabi ki Avrupa Birliği bizim için stratejik bir hedeftir. Ama Avrupa Birliği’nde müzakereleri tam başarıyla bitirseniz bile tam üyelik garanti değil. Çünkü Fransız halkı ne diyecek onu bilemem. Hatta Türk halkı o zaman ne diyecek onu da bilemem. Belki Türk halkı, ‘Biz Norveç gibi olmak istiyoruz’ da diyebilir. Dolayısıyla siz ne zaman tam üye olmak istiyorsunuz, yani bir tarih dediniz. Yani bunda acelemiz yok. Ama acelemiz bir konuda var, açıkçası o da şu; müzakere sürecini götürürken, yaparken karşımıza engel çıkartılmaması. Siyasi blokajların veya başka konuları bu işin içine getirip, koyup başka meselelerin arkasına takılarak -yani başka üyeler için de söylüyorum, Fransa için söylemiyorum sadece- engel çıkartılmaması. Çünkü bu, bir teknik süreç. Teknik süreçte de Avrupa Birliği’nin bütün müktesebatının Türkiye olarak üstlenilmesidir. Ümit ederim ki herkes bu konuda verdiği sözlere sadakat gösterir. Çünkü ahde vefa da Avrupa Birliği’nin temel ilkelerinden birisidir. Çünkü bu anlaşmalar yapılırken o zaman birçok çalışmalar yapıldı. Stratejik çalışmalar yapıldı, Türkiye Avrupa Birliği için değerli mi, değil mi diye. Herkes oy birliği ile değerli gördüğü için Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlandı. Devletlerarası, ülkelerarası ilişkilerde herhalde kandırmaca olmaz. Dolayısıyla burada bizim beklediğimiz ahde vefa ve müzakere sürecimizi başarı ile bitirmemize fırsat verilmesi. Günü geldiğinde de Fransız halkı ne der, Avusturya halkı ne der, Türk halkı ne der tam üyelik için o zaman ona bakarız.”

“TÜRKİYE’DE SİYASİ İSTİKRARDA HERHANGİ BİR TEREDDÜT YOK”

“Diğer konularda şunu da size söylemek isterim.  Türkiye’de siyasi istikrarda herhangi bir tereddüt yoktur. Türkiye’de güçlü bir hükümet vardır, güçlü bir parlamento çoğunluğu vardır. Bugün karşılaştığımız çeşitli tartışmalar var. Açık bir toplum, Avrupa Birliği ile müzakere yapan bir ülke, demokratik, hukuk standartlarını belli bir noktaya getirmiş bir ülkedir. Dolayısıyla çeşitli tartışmalar vardır olgunluk içerisinde, bunlar sert olabilir bazen, ama Türkiye'nin siyasi istikrarında veya Türk ekonomisinin herhangi bir şekilde güveninde bunların hiçbir etkisi ve izi yoktur. Bunun bilinmesini isterim. O bakımdan değerli Fransız dostlarımıza, ortak büyük çıkarlarımız için bu bir fırsattır, bu gezi bir fırsattır. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek her iki ülkenin halkının da faydasınadır. Bunu sadece hatırlatmak isterim.

Soru: “Uzun yıllar Fransa’da Türkiye ilişkilerini izleyen bir gazeteci olarak söylemek istiyorum ki bugünkü toplantı son derece sevinç verici bir toplantı. Bunda da Sayın Hollande’ın bir önceki yönetime oranla gösterdiği politika değişikliği son derece önemli, fakat ilişkileri bu noktaya, bu noktada uzaklaştıran bir konu vardı ki, bunu sormak istiyorum her iki cumhurbaşkanına da. İnkâr yasası daha önce gündeme geldiğinde iki ülke arasındaki ilişkiler kopma noktasına gelmişti. Ama Anayasa Konseyi’nde reddedilince bu yasa düşmüştü. Ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde İsviçre'de alınan bir karar reddedilmişti, şimdi Sayın Hollande sormak istiyorum bu dosyayı yönetimiz boyunca nasıl yönetmek istiyorsunuz? Avrupa Birliği çerçeve kararının iç yasalara uyarlanması yönünde bir çalışma ile mi getirmek istiyorsunuz? Bu konuda ki çalışmanız ne olacak? İnkar yasasını yeniden getirme sözü vermiştiniz çünkü daha önce ki kampanyanızda. Sayın Gül bu konuyu gündeme getirdiniz mi? Türkiye'nin bu konudaki duruşu nedir? Teşekkür ediyorum.”

“YAPILACAK ŞEY BU KONUYU TARİHÇİLERE BIRAKMAKTIR”

Cumhurbaşkanı Gül: “Biraz önce size şunu söyledim. Gerek baş başa, gerek heyetler arasında açık, samimi her şeyi konuştuk. Dolayısıyla bu konuları da konuştuk tabi ki. Çünkü biliyoruz ki ilişkilerimizi zaman zaman gölgeleyen bir konu olmuştur bu. Şunun da bilinmesini isterim; 100 yıl önce yaşanan olaylarda çekilen acılar hepimizin ortak acılardır. O zaman sadece Türkiye'nin Ermeni vatandaşlarının değil, Müslüman Türk vatandaşlarının da çok büyük acıları olmuştur. Balkanlardan 3 milyon insan tükene tükene Türkiye zor ulaşmıştır. O yılların acılarını eğer biz nesilden nesile taşıyacak olursak bu doğru bir hareket değildir. Onun için bu konuda yapılacak şey, bunu tarihe bırakmak, daha doğrusu tarihçilere bırakmak, travmaları tekrar ortaya getirmek, acıları tekrar ortaya getirmek değil, tarihçiler ile bu işi çözmek. Biz bütün arşivlerimizi açmaya hazırız. Açtık. Üçüncü bir ülke de bu işe katılabilir, ortak bir tarih komisyonu meseleye bakar ve bu işin içinden böyle çıkılır. Nitekim Fransa ve Cezayir ilişkilerinde de gösterilen yol bu olmuştur. Tek taraflı olarak bu mesele halledilemez, beraber halletmek gerekir.”

“TÜRKİYE’DE HER KONUDA YAZABİLİR, KONUŞABİLİRSİNİZ”

“İkinci bir nokta da şu, bu konu ile ilgili farklı düşünceler olabilir.  Şunun bilinmesini isterim ki Türkiye'de daha önceki yasalarımız bu konuların rahat konuşulmasına engeldi. Ama biz yasalarımızı değiştirdikten sonra, bu gün bu konunun lehinde, aleyhinde herkes istediğini söyleyebilir. Şunu zannediyorum ki, birçok Fransız dostumuz bunu böyle düşünmüyor, Türkiye'de hâlâ birçok şey konuşulamaz diye biliyorlar. Ama Türkiye'de yazabilirsiniz, konuşabilirsiniz, iddia edebilirsiniz. Şimdi böyle bir ortam Türkiye'de söz konusu iken biz Fransa'nın da lehinde, aleyhinde konuşabilmesini ancak normal görürüm. İfade özgürlüğü dediğimiz şeyin merkezi de Avrupa'dır. Bu konuda Fransız Anayasa Konseyi'nin de verdiği kararı biz saygıyla karşıladık. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Perinçek davasında verdiği karar var, ifade özgürlüğü ile biliyorsunuz, bu çerçevede bakmak lazım.”

“ACILARI YENİ NESİLLERE TAŞIMA YERİNE BURALARDAN DOSTLUK ÇIKARMAYA BAKMAMIZ GEREKİR”

“Tekrar söylüyorum bu acıları çocuklardan çocuklara, yeni nesillere taşıma yerine buralardan dostluk çıkarmaya bakmamız gerekir. Çanakkale Savaşı’nda o zaman Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan gelip biz topraklarımızda bizimle savaşan insanlar vardı. Ama biz oradan dostluk çıkarttık. Her sene şimdi Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan binlerce insan akın akın geliyorlar ve dostluğumuzu konuşuyoruz.  Bu olaydan da artık, bu coğrafyanın insanları olan hepimiz için bir yeni dostluk çıkartmamız gerektiği kanaatindeyim. “

Soru: “Sayın Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa’dan gelen yüzlerce cihatçının farklı Avrupa ülkelerinde bir güvenlik sorunu yaratabilecekleri konusunda ne düşünüyorsunuz?”

“BOŞLUKTAN OLUMSUZLUKLAR ÇIKACAKTIR”

Cumhurbaşkanı Gül: “Suriye’yi biz geniş konuştuk derken, hem Suriye de yaşanan acıları, hem Suriye ile ilgili Cenevre’deki çalışmaları, hem de sizin bahsettiğiniz gibi bazı olumsuzluklar var, bunları konuştuk. Bu vesile ile şunu ifade etmek isterim; Cenevre’de yapılan çalışmaların muhakkak bir siyasi çözümle neticelenmesi ve muhakkak bir geçiş hükümetiyle, ama kontrolü olan gücü olan yaptırım gücü olan bir geçiş hükümetiyle neticelenmesini arzu ediyoruz. Bu olmadığı takdirde oradaki acılar, oradaki feryatlar devam edecektir. Ve ayrıca oradaki boşluktan da birçok olumsuzluklar çıkacaktır. Bunun bilinmesini isterim.”

“700 BİN MÜLTECİ VAR”

“Türkiye’de 700 bin mülteci vardır. Bu 700 bin mültecinin 250 bini bizim kurduğumuz kamplarda yaşamaktadır. Ve bunların finansmanı iki buçuk milyar dolar civarında, Türkiye karşılamaktadır. Sayın Hollande’a teşekkür etmek istiyorum bu konuda, gösterdikleri anlayış ve bizim bu gayretlerimizi yakinen tanıdığını, bildiğini ve takdir ettiğini burada kamuoyu ile paylaştı. Bunların gölgelenmemesini öncelikle arzu etmek isterim. Ve bunların bilinmesini arzu etmek isterim.”

“İŞ BİRLİĞİ KONUSUNDA ANLAŞTIK”

“İkinci noktada şudur; eğer Fransa’dan, Almanya’dan veya başka bir ülkeden Suudi Arabistan’dan, Türkiye’ye turist olarak gelen insanların içerisinde herhangi bir şekilde, suç potansiyeli de taşıyan veyahut Türkiye üzerinden, başka yollarla Suriye’ye geçme potansiyeli olanlar varsa, bunların bize bildirilmesi lazım. Türkiye’ye 36 milyon turist geliyor. Biz, sınırda, kapıda herkesi durduramayız ve gelme diyemeyiz. Bunun için istihbarat teşkilatları ve güvenlik teşkilatları arasında olan iş birliğinin daha başka bir düzeye taşınması konusunda da anlaştık, konuştuk. Bize eğer bildirilirse ki; aman, zaten şu çocuklar, şu gençler veya şu insanlar, aşırı faaliyetler içerisinde, bizim takibimiz altında, siz de bunlara dikkat edin derse; ancak o zaman biz müdahale edebiliriz. Yoksa, gayet yasal yollarla Fransa’dan çıkan, İngiltere’den çıkan, Almanya’dan yasal yollarla çıkıp, Türkiye’ye gelen bir insana, biz havaalanında “Türkiye’ye niye geldin” demeyiz, açıkçası. Ancak sınırımız da güvenlik tedbirlerimiz çoktur. 900 kilometre Suriye sınırı vardır. Orada bu kadar kamplar vardır. Yani mülteci kampları, insani amaçla kurulan kamplar vardır. Bunlarla uğraşırken, bunların arasından güvenlik birimleri eğer yanlış faaliyetler içerisinde olanlar varsa, bunları yakalarlar iade ederler. Bu konuları konuştuk.”

CUMHURBAŞKANI HOLLANDE: “TÜRKİYE VE FRANSA BİRÇOK KONUDA ORTAK GÖRÜŞE SAHİPTİR”

Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ise yaptığı açıklamada, Türkiye’nin çok önemli siyasi potansiyele sahip olması ve çok önemli ekonomik kalkınma göstermiş olması nedeniyle ziyaretinin aynı zamanda geleceğe dönük olduğunun altını çizdi. İki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin "oluşmuş ve sağlam" olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Hollande, NATO düzeyinde müttefik olan iki ülkenin, birçok konuda ortak görüşe sahip olduğunu dile getirdi.

Suriye konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Hollande, “Çok zaman kaybedildi ve bugün bunun çok vahim sonuçlarını görüyoruz. Bunlar, katliamlar, kimyasal silah kullanımı, göçmenlerdir. 700 bin Suriyeli göçmen Türkiye’de ağırlandı. Bu konuda Türkiye’yi sitayişle anmak istiyorum. Çünkü bu mültecileri ağırlamak ve insani bir kriz çıkmaması için milyarlarca Euro kullanılıyor” dedi.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı