KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

“Türkiye, Köklü Bir Savunma Reformu Yolunda Ciddi Adımlar Atıyor”

08.01.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Türkiye, Köklü Bir Savunma Reformu Yolunda Ciddi Adımlar Atıyor”

Cumhurbaşkanı Gül, Kara Harp Okulu’nu ziyareti sırasında konuşmasının ardından Harbiyelilerin çeşitli konulardaki sorularını cevapladı. Türkiye’nin köklü bir savunma reformu gerçekleştirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, geleceğin liderlerinin ve komutanlarının bu süreçte en iyi şekilde yetiştirildiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kara Harp Okulu’nu ziyareti sırasında konuşmasının ardından Harbiyelilerin sorularını cevapladı. Herkesin istediği her soruyu sorabileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Şimdi söz sırası sizde, buyrun bakalım. Yurt içinde ve yurt dışında yaptığım konuşmalarda, hiç ambargo koymadan istediğiniz soruyu sorun derim. Eğer sorular iyi olursa, ben de ona göre iyi cevaplar veririm” dedi.

Harbiyeli: “Sayın Cumhurbaşkanım, bugüne kadar okuduğunuz kitaplar içinde en beğendiğiniz kitaplar hangileridir?”

“FARKLI ALANLARDA BİRÇOK KİTAP OKUYORUM; ALANINA GÖRE BEĞENDİĞİM KİTAPLAR DEĞİŞİYOR”

Cumhurbaşkanı Gül: “Okuduğum kitaplar içinde bir kitap söylemeyeyim, okuduğum kitaplar içerisinde edebiyat alanında çok beğendiğim romanlar vardır. Biraz Rus klasiklerini okumuşumdur. İkincisi tabii, bugünlerde okuduğum dünya siyaseti ile ilgili kitaplar vardır. Bunların içerisinde son okuduğumu belki size söyleyebilirim. Son okuduğum kitap geçenlerde Cumhurbaşkanlığı Kültür Yayınları çerçevesinde de ödül verdiğimiz, Daron Acemoğlu’nun ‘Milletler Niye Çöker?’ diye bir kitabı var. Türkçeye de herhalde tercüme edildi bugünlerde. Onu, en son okuduğum kitap olarak söyleyeyim. Ama ekonomiyle ilgili, biraz kendi akademik kökenim de öyle olduğu için ona önem veririm. Devlet idaresinde ekonominin temel olduğuna inanırım. Eğer bugünde Türk ekonomisi güçlü olmasa ne ben, ne Sayın Başbakan, ne Sayın Dışişleri Bakanı, ne Sayın Genelkurmay Başkanı Türkiye dışına gittiğimizde başımız dik dolaşabiliriz. Bu bakımdan benim devlet hayatımda da birinci önceliğim ekonomidir ve onun için de sık, sık önemli gördüğüm iç ve dış raporları okurum. Size asker olarak belki bir kitabı tavsiye edeceğim. Bu, eski Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı ve aynı zamanda Genelkurmay Başkanı Colin Pawel’in bir kitabı. Yani size de uygun olacağını düşündüğüm en beğendiğim kitap böyle söyleyeyim, çünkü en beğendiğim kitap alana göre değişir. O iki sene önce yayınlandı bildiğim kadarıyla, Türkçeye tercümesi oldu mu onu bilmiyorum. ‘It Worked For Me’ diye, hepinize özellikle tavsiye ederim bu kitabı okumanızı. Kendisi de bir asker, çok kritik şeyleri göreceksiniz. Evet, senin sorun çok kolaydı. Ama faydalı bir soru oldu, hiç değilse bazı şeyleri önerebildim size.”

Harbiyeli: “Sayın Cumhurbaşkanım, geleceğin Türkiye'sinin uluslararası platformlarda daha çok ve daha önemli roller alacağı öngörülüyor; bu kapsamda ülkemizin savunma ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için genç bir subay adayı olarak ne yapmamızı tavsiye edersiniz?”

“GELECEĞİN LİDERLERİNİ VE KOMUTANLARINI YETİŞTİRMEKTEN DAHA ÖNEMLİ BİR ÖNCELİK OLAMAZ”

Cumhurbaşkaın Gül: “Biraz önceki konuşmamda da söyledim, geleceğin liderlerini, komutanlarını yetiştirmekten daha önemli bir öncelik olamaz dedim. Aslında bu vesileyle değinmek isterim, Harp Okulu’nda da söylemiştim Türkiye’nin köklü bir savunma reformuna ihtiyacı olduğunu ve memnuniyetle görüyorum ki bu yönde başta Genelkurmay Başkanlığımız olmak üzere çok köklü bir çalışma var. Benim de Cumhurbaşkanlığında kurduğum ayrı bir komite var. Ama Harp Okulları’nda bu istikamette konuşmamı yaptıktan sonra bu çalışmalar daha da hızlandı. Dün de Genelkurmay Başkanlığı’ndan bu çalışmaların Türkiye’nin 2033 vizyonu çerçevesi içerisinde ‘Türk ordusu o zaman nasıl olacak, bütün savunma nasıl olacak’ şeklinde yapılan çalışmaların içerisinde dikkat ettiğim konulardan birisi geleceğin, şimdi sizin sorunuza buradan bağlantı kurmaya çalışıyorum. Geleceğin komutanlarının nasıl yetiştirilmesi ile ilgili de önemli bir bahis var. Şimdi burada size tavsiyem şu olacak. Bu iki yönlü bir şey; bir, sizi hazırlayanların yapacağı, iki, sizin kendinize düşen, sizi hazırlayanların yapacağı okulların müfredatı, size sunulan imkânlar, on, yirmi, otuz, kırk yıl sonrasının savaş şartlarını, mücadele şartlarını, o gün ortaya çıkacak problemleri, kavgaları düşünerek senaryolar kurmak, onları düşünerek programları geliştirmek ve size onlarla başa çıkacak şekilde mücehhez kılacak dersleri, imkânları sunmak. Ama ikincisi de size düşen kendinizi gerçekten sizin iyi hazırlanmanız. Yoksa imkânlar sunulur ama siz onu tam kapasite yüzde yüz almazsanız o zaman siz üstünüze düşeni yapmamış olur ve siz kendinizi geleceğe hazırlamamış olursunuz. Siz sadece size sunulanları değil, artı onun dışında da kendinizi geliştirmeniz gerekir. O açıdan sizin geleceğin ortaya çıkartacağı güvenlik sorunlarına karşı bir komutan olarak kendinizi iyi hazırlayabilmeniz için çok bütünsel kapsamlı karar verme aşamalarından geçebilecek şekilde kendinizi donatmanız gerekiyor. Önemli, stratejik kararları verirken ayaküstü karar vermeyecek, stratejik kararları verirken doğru analiz yapacak ve onu sadece dar bir bilgi ile değil, çok geniş bir anlayışla, bir sağduyu ‘common sense’ dediğimiz böyle güçlü bir duyguyla, bilgiyle karar verebilecek hale gelmeniz gerekir. Bu hem sizi hazırlayanlara düşen görevler var burada demin saydım, hem de size düşen görevler var. Ama size düşen görevlerin daha çok olduğuna inanıyorum. Çünkü size yeteri kadar bilgi sunulmasa bile bugün dünyada bilgiler herkese açık. Öyle ki en güvenlikli konularla ilgili bilgiler bile herkese açık. Sınıfınıza gittiğinizde veya yatağınıza çekildiğinizde masanızın başınıza gittiğinizde elinizdeki bilgisayardan internet üzerinde dünyanın her türlü kütüphanesine, Amerikan Harp Okullarına da İngiliz Harp Kolejlerine de hepsinin kütüphanelerine girebilecek ve kendinizi yetiştirebilecek durumdasınız.”

Harbiyeli: “Sayın Cumhurbaşkanım, savunma ve güvenlik dünyasında akıllı güç, yumuşak güç, sert güç gibi değişik güç tanımlamaları yapılmaktadır. Sizin bu kavramlara ‘erdemli gücü’ ilave ettiğiniz biliyoruz. Erdemli güç kavramını biraz daha açar mısınız?”

“ERDEMLİ GÜÇ, GÜCÜN EN ‘İYİ’ ŞEKİLDE KULLANILMASIDIR”

Cumhurbaşkanı Gül: “Benim ‘erdemli güç’ dediğim aslında bunların belki hepsinin toplamı ve gücün iyi bir şekilde kullanılması ile ilgili. Güç tek başına bir şey ifade etmez açıkçası. Hitler de güçlüydü, Stalin de güçlüydü, mağlup olmadan önce. Yüz binlerce tankı yürütüyorlardı, yüz binlerce insanı yönetiyorlardı ama orada yüz binlerce insan kırılırken yine sağa sola bağırarak talimatlar veriyorlardı, emirler veriyorlardı. Yani, güç ne için kullanılıyor bu çok önemli, onun için gücün erdemli olması önemlidir. Erdem kelimesi çok geniş bir şekilde tabi ki lügatlere de bakarsanız. Erdemli bir güce sahip olmak onurlu olur ve bu sürekli olur açıkçası. Gücün erdemli hale gelmesi için de şüphesiz ki bir taraftan sizin çok sert gücünüz olacak, çok donanımlı her türlü en modern cihazlarla donanımlı, en iyi şekilde eğitimli askeri personel ve teçhizatınız olacak. Ama aynı zamanda buna sahipken siz yeri geldiğinde insanların kalbini, gönlünü kazanacaksınız. Her ne kadar kariyer diplomatı olmasam da uzun süre, 5 seneye yakın hariciyenin başında oldum onun için onlardan öğrendiğim çok şey vardır; biz onu diplomaside insanların ‘heart and mind’ını kazanmak, ‘gönlünü ve kalbini kazanmak’ diye tarif ederiz. Elinde en güçlü silahı olan bir insanın yeri geldiğinde en yumuşak bir insan gibi karşısındakine saygı duyması, karşısındakine yeri geldiğinde hürmet etmesi, yeri geldiğinde karşısındakinin önünde eğilip selam vermesi onun kalbini ve gönlünü kazanmaktır. Silahla kazanamadığını kalbinle, gönlünü kazanarak kazanırsın. Müttefiklerimiz Afganistan’a gittiklerinde öyle oldu ki ilk yaptıkları, hapishaneler yapmak zorunda kaldılar oralarda. Gittiğiniz bir yere eğer önce hapishane yaparak başlarsanız siz, o halkın gönlünü ve kalbini kazanamazsınız. Afganistan’da harcanan para silah ve askeri güç olarak milyarlarca dolar eğer onun dörtte biri değil onda biri halkın gönlü ve kalbini kazanmak için harcansaydı belki çok daha farklı mesafelere çok daha kalıcı başarılar elde edilirdi. İşte burada erdemli güç dediğim şeye bu anlamda bakmanız gerekir. Gücün zayıflığı değil en güçlü, herkesten daha üstün güç elinizdeyken davranışınız eğer erdemli olabiliyorsa işte o zaman erdemli güç olursunuz ve o zaman silahla alamayacağınız neticeyi siz o davranışınızla alırsınız, Nihayetinde atalarımızın uzun yıllar, çok büyük coğrafyayı barış huzur içerisinde yönetebilmelerinin altındaki esas gerçek de erdemli güçtür. Osmanlı Devleti’nin gittiği yerlerde insanlara asimile etmeme, insanların farklı dil, din kimlik neyse bunlara saygı göstermesidir ki, uzun yıllar oralarda güç kullanmadan kalmalarını sağlamıştır. Bugün hala bazı coğrafyalarda Türklere, atalarımıza, Osmanlıya olan hayranlık varsa bu onun sebebi. Hangi mağrip ülkesine giderseniz gidin bunu görürsünüz. Sizler Türk subayları olarak dünyayı dolaşacaksınız, denizciler gemileriyle dolaşacak sizler de çeşitli görevlerle gideceksiniz. Yeri gelecek barışı korumak için belki gideceksiniz barışı yapmak için gideceksiniz. Bunu diplomatlar görürler, büyükelçiler çok iyi bilirler gittikleri yerde. Tarih bazılarına yük getirir bazılarına da onur gurur getirir. Bizim tarihimiz bize gurur ve onur getirmektedir. Niye? O zaman erdemli davrandıkları için. Bugün aslında modern dünyanın geldiği nokta da odur. Avrupa Konseyi vardır bilirsiniz bütün Avrupa ülkelerinin bir araya geldiği ve demokrasi ve hukukun beşiği olan bir de parlamentosu vardır. Bütün ilkelerine bakarsanız bir zamanlar bizim başka terminolojilerle gerçekleştirdiğimiz ilkelerdir. Ama onun için emperyalist bir davranış tarzımız olmadı bizim. Gittiğimiz yerlerin kültürünü, gittiğimiz yerlerin ırkını, gittiğimiz yerlerin dilini değiştirecek davranışlarımız olmadı bizim. Hindistan’a gidip de Hindistan’ı, mağrip ülkelerine gidip de mağrip ülkelerini değiştirenler oralarda hiçbir zaman moral üstünlükleri yoktur aslında. Ama bizim her yerde moral üstünlüğümüz vardır. O açıdan bu gücün erdemli bir şekilde kullanılması ile ilgilidir.”

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı