KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

Cumhurbaşkanı Gül, Kanal 24’te Gündemi Değerlendirdi

27.12.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült



Kanal 24 televizyonunda katıldığı canlı yayında, gündemdeki konulara değinen Cumhurbaşkanı Gül, görev süresinden milletvekili maaşlarına, sosyal medyadan yeni Anayasa sürecine, Fransa ile ilişkilerden Arap baharına, KCK operasyonlarından Ergenekon ve Balyoz davalarına kadar geniş bir yelpazede yer alan soruları cevapladı. 
 

Görev süresine ilişkin bir soruya, görev süresiyle ilgili öngörülebilirliğin çok önemli olduğunu, bunu birkaç yıl önce de söylediğini belirten Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, görev süresinin 5 yıl mı, 7 yıl mı olduğuna ilişkin tartışmaların hiçbirine girmediğine dikkat çekerek, “Cumhurbaşkanı olarak görev süremle ilgili bir şey söylemem” dedi. 

“CUMHURBAŞKANLIĞINI, SİYASETİN DIŞINDA TUTMAK İÇİN OLAĞANÜSTÜ ÇABA GÖSTERDİM” 

Cumhurbaşkanı Gül konuya ilişkin olarak, “Yapılan tartışmalar bazen o noktaya geliyor ki, beni siyasetin bir parçası gibi görüp konuşanlar çok oluyor. Hâlbuki ben cumhurbaşkanı olduktan sonra siyasetin içinden gelmiş, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı yapmış, parti kurucusu olmuş bir kişi olmama rağmen cumhurbaşkanlığını, siyasetin dışında tutmak için olağanüstü bir çaba gösterdim. Bunu kamuoyu ve sizler takdir edeceksiniz. Ben bunu gösterirken, herkesin de bu dikkati göstermesini isterim makam açısından. Bu konuyla ilgili karar neyse bunun da bir an önce netleşmesini çok arzu ederim. Çünkü yakışık almayan bir durum ortaya çıkıyor. Benim prensibim şu oldu; hangi görevi yapıyorsam, o görevi hakkıyla yapmak… Onun dışında hiçbir şey düşünmedim. Bugün de cumhurbaşkanı olarak, cumhurbaşkanlığı gibi çok sorumlu ve onurlu bir görevi hakkıyla yapmanın dışında bir şey düşünmedim, düşünmüyorum da. Daha da açık söyleyeyim, siyasetle ilgili herhangi bir hesabım da yok. Bunun da bilinmesini isterim” dedi. 

“SİYASİ BİR BEKLENTİ VE HESAP İÇİNDE DEĞİLİM”

Cumhurbaşkanlığından sonra kariyerinin nasıl devam edeceğinin merak edildiğinin sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, hayatta emekliliğe inanmadığını söyledi. İnsanın ne iş yaptığının ayrı konu olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, “Tekrar söylüyorum, siyasi bir beklenti ve hesap içinde değilim. Zihnimi meşgul eden böyle bir konu söz konusu değil” dedi. 

Cumhurbaşkanı Gül, “5 yıl olsa devam etmek ister misiniz, 7 yıl olsa yeterlilik görür müsünüz” sorusuna cevaben de, “Buna birazcık girmeye başlarsam arkası çok gelir” dedi.

Siyasette her kademede bulunduğunu ve cumhurbaşkanı konumuna geldiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, “Benim bundan sonra yapacağım şeyler gayet belli. Siyaseti yaptım ve geldim” dedi. 

MİLLETVEKİLİ MAAŞLARINA YAPILAN DÜZENLEME

Milletvekillerinin emekli maaşlarına yapılan zam ve düzenlemeye ilişkin tepkileri nasıl değerlendirdiği sorusuna da Cumhurbaşkanı Gül, TBMM'den kanunlar çıkınca Cumhurbaşkanlığına geldiğini ve kendilerinin de yayınladığını, yani onayladığını söyledi. Kanunun çok tartışıldığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, yasanın sadece milletvekilleriyle ilgili olmadığına, genel bir kanun olduğuna da dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Gül, yasanın Cumhurbaşkanlığına yeni geldiğini ifade ederek, Cumhurbaşkanlığındaki hukukçuların yasaları incelediğini, değerlendirdiğini ve kendisinin de ona göre karar verdiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, “Bu konuyla ilgili belki Meclis Başkanı, Maliye Bakanı'ndan o maddelerle ilgili bilgi alabiliriz. Ama bize yeni geldi” dedi. 

“TWİTTER MESAJLARINI KENDİM YAZIYORUM”

Sosyal medya ile ilgisine ilişkin soruya da Cumhurbaşkanı Gül, sosyal paylaşım sitesi Twitter'ı siyasi ya da devlet işleriyle ilgili konularda değil, daha çok insani, sosyal konularda kullandığını söyledi. Sosyal medyayı, milyonlarca insanın kendisine ulaşması açısından önemsediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, sosyal paylaşım sitesindeki mesajları kendisinin yazdığını belirtti. 

“ERMENİ MESELESİ FRANSA’DA İÇ POLİTİKA MALZEMESİ YAPILIYOR”

Bir soru üzerine Fransa parlamentosunda kabul edilen teklifi ve Türkiye-Fransa ilişkilerine etkisini değerlendiren Cumhurbaşkanı Gül, iki ülkenin köklü ve kadim ilişkilere sahip olduğunu söyledi. İki ülkenin karşılıklı çıkarları olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, “Bu konu iki ülkenin millî menfaatleriyle ilgili bir konu değil” dedi. 

Cumhurbaşkanı Gül, konunun Fransa'da iç politika malzemesi olarak kullanıldığına dikkat çekerek,  “Fransa gibi büyük ülke... Bazen büyük ülkelerin tarihinde böyle küçük hareketler de oluyor. Çok acı gerçekten” diye konuştu. Türkiye'de bir dönem devletin resmî görüşünün dışında söz söylemenin, yazı yazmanın ya da tersi görüşleri içeren kitaplar basmanın yasak olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin bu tip yasaklardan kurtulduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, “Duruma bakın ki Fransa gibi özgürlüklerin yurdu diye tanıtılan ülkede, devletin resmî görüşünün dışındaki görüş cezalandırılıyor. Akıl almaz bir şey ve bütün bunlar çok küçük hesaplar için yapılıyor” dedi. 

“ASIL FRANSIZ ENTELEKTÜELLERİ, AYDINLARI VE YAZARLARI FERYAT ETMELİ”

Yasanın Fransa'nın demokrasisini gölgelediğinin altını çizen Gül, yasaya karşı “asıl Fransız entelektüelleri, aydınları ve yazarlarının feryat etmesi gerektiği”ni ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, parlamenterler asamblelerinde milletvekillerinin bunu konuşacağını, Türk aydınların, yazarların, sivil toplum örgütlerinin de Fransa'nın demokrasi anlayışına karşı şüphesiz çalışma yapacağını söyledi. Yanlışlığın devam etmemesini umduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, yasa sürecinin Senato'ya varmadan durdurulmasını temenni etti. 

Cumhurbaşkanı Gül, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin telefonuna çıkmadığının anımsatılarak, “Mesela bir devlet ve hükümet başkanları zirvesinde Sarkozy yanınıza geliyor; tepkiniz, yaklaşımınız nasıl olur?” sorusuna, “Beni görmezlikten geldi, ben de onu görmem” dedi. 

“BALKANLARDAKİ TÜRK NÜFUS NE OLDU?”

Ermeni iddialarının 100. yılı olan 2015'e az zaman kaldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, bu konuda geçmişte bir ihmalin söz konusu olduğunu belirtti. Dünya kamuoyunun Ermeniler tarafından adeta ikna edilir hale getirildiğini belirterek, “Eski yıllardaki ihmalimizin faturasını bugün görüyoruz. Bazıları bir şeye inanınca onu değiştirmek kolay olmuyor. Öz eleştirimizi yapmak gerekir. Bunun çeşitli sebepleri olabilir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni nesillere düşmanlık aşılamamak, düşmanca yetiştirmemek için yeni nesillere anlatılmadı. Hâlbuki tarihimize baktığımızda Balkanlar'da çektiklerimiz... 500-600 sene Türk şehri olarak tarihe geçmiş kaç tane Avrupa başkenti, şehri var. 400-500 yılda oralarda ne eserler vardı. Peki, oradaki Müslüman Türk nüfus ne oldu? Bütün bunlar o savaşlarda ya yerlerinde, ya yollarda yok oldular. Türkiye'ye ulaşanlar ancak ulaşabildi. Milyonlarca insanı biz kaybettik. Şimdi şüphesiz ki devletin resmî çalışmaları değil; üniversitelerin, tarihçilerin, sanatçıların, herkesin bu konu üzerinde çalışması gerekir ve inandırıcı eserler ortaya koymalı. Bu topraklarda çok acılar çekildi. Acılar herkesin acıları. Acıların olmasını kimse istemez ama bu topraklarda en büyük acıyı çekenler de Müslümanlar oldu, Türkler oldu. Dolayısıyla acıları tekrar ortaya koyup düşmanlık yaratmak yerine, nasıl dostluklar, yeni işbirlikleri kurulabilir, ilişkiler nasıl canlanır buna bakmak gerekir” dedi. 

“AFFEDİLMEZ HATAYI YAPAN FRANSIZ CUMHURBAŞKANIDIR”

Ermenistan ile ilişkilerde açılım başlatıldığı anımsatıldıktan sonra, “Nerede hata yapıldı?” sorusuna Cumhurbaşkanı Gül, Fransa Senatosu'ndaki oylamayla ilgili Türkiye'nin kesinlikle bir hatası olmadığını söyledi. “Hatayı, affedilmez hatayı yapan Fransa tarafıdır ve Fransız Cumhurbaşkanıdır” diyen Cumhurbaşkanı Gül, Fransız Meclisi'nde daha önce oy birliğiyle konunun tarihçilere bırakılması gerektiğine ilişkin karar alındığını hatırlattı. Türkiye'nin 3 yıl önce Ermenistan'ı da içine alan Kafkas açılımının kapsamı ve Türkiye'nin bu alandaki hedefini anlatan Cumhurbaşkanı Gül, bölgedeki durumun hiçbir ülkenin lehine olmadığını söyledi. Açılım politikasında ileri adımların atıldığını da kaydeden Cumhurbaşkanı Gül,  “Ama maalesef ‘bunlar baltalandı’ diyebilirim. Daha fazla detayına girmek istemem. Türkiye'nin bu tür ayak bağlarından kurtulması gerekir” dedi. Türkiye'nin Fransız menfaatlerini baltalama politikası gütmediğini ve dış politikada Fransa ile yarış içinde olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, “Bölgedeki gücümüzü yapıcı bir şekilde değerlendiriyorsak, bundan herkesin memnun olması gerekir” değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin ilkeli politikalarının bazılarını kıskandırabileceğini, bundan rahatsız olanların bulunabileceğini ifade ederek, “Üzülebilirler ama alınmamaları gerekir” dedi. 

ARAP BAHARI: “REFORMLARI YÖNETİMLER YAPSAYDI, MALİYET AZ OLURDU”

Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki “Arap Baharı” sürecine ilişkin olarak da Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin kendisine dost ve kardeş Arap ülkelerindeki halkların mutlu olmasını istediğini, pozisyonunun da “gayet net” olduğunu kaydetti. Dönüşüm sürecinin maliyetinin az olması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdürdü: “Riskler çok tabii, kolay değil. Eğer yönetimlerin inisiyatifinde reformlar gerçekleşseydi, maliyet az olurdu. Bu olmadı. Bazı yerlerde halk ayaklandı, bazı yerlerde dış müdahale oldu. Bu, çok maliyetli bir dönüşüm.” 

AB SÜRECİ: “MÜZAKERE VAR, AMA HİÇ FASIL AÇILMIYOR”

Türkiye'nin Arap ülkelerine örnek gösterilmesinin kaynağı olan siyasi ve ekonomik reformların hayata geçirilmesinde AB'nin çok katkısı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, bunu kimsenin inkâr edemeyeceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, AB'nin gelinen noktada çok olumsuz tavırları olduğunun altını çizerek, “Şaka yapar gibi, bir taraftan müzakere süreci devam ediyor, bir taraftan açılan hiçbir fasıl yok. Bir araya geldiğinizde konuşuyorsunuz ve gidiliyor. Buna takılmamak gerekir. Bizim ne yapacağımız belli. Ülkemizi nasıl geliştireceğimiz, nasıl herhangi bir Avrupa ülkesi seviyesine çıkaracağımız belli. Formülü elimizde. Bunları kendimiz fiilen yapmamız lazım” dedi. 

KCK OPERASYONLARI

İnsan hakları ve basın özgürlüğü bağlamında eleştirilen KCK operasyonlarıyla ilgili soruya Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin genel olarak insan hakları konusunda çok iyi duruma geldiğini ve bunun gölgelenmemesi gerektiğini belirtti. Türkiye'nin demokrasisini, insan haklarını, ifade özgürlüğünü, hukuk sistemini “soft power” olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Gül, bunun önemli bir güç olduğunu bildirdi. Türkiye'nin bölgesinde ve uzak çevresinde bu gücü sayesinde itibarının son yıllarda arttığına işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, “Bunu hiç gölgeletmememiz gerekir. Bununla ilgili şikâyetlerin arttığını görüyorum. Birleşmiş Milletler'de, insan haklarıyla ilgili konularda iyi olmayan bazı gelişmeleri de görüyorum. Bununla ilgili paylaşmam gerekenleri paylaştım. Türkiye'yi hiç beraber olmaması gereken ülkelerle beraber gösterecek gelişmeler söz konusu olabilir, bunları önlememiz lazım” dedi. 

YENİ ANAYASA VE TUTUKLULUK SÜRELERİ

Konuya ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Gül, muhakkak yeni bir anayasa yapılması gerektiğine inandığını ancak, bunun uzun bir süreç olduğunu ifade ederek, “Gördüğüm kadarıyla tutukluluk sürelerinin uzun olması gerçekten artık kamu vicdanını zedelemeye başlıyor. Bunun bir yolunu bulup bu süreyi muhakkak kısaltmamız lazım. Kimse 'yargılanmasın' demiyor. Yargılama sürecini süratlendirmek gerekir. Hükümet bir çalışma yaptı, doğrusu onu bilmiyorum. Günü gelince bana da anlatırlar. Öncelik olarak bu konunun, herkesin çok üzerinde konuştuğu bir mevzu olduğunu söylemek isterim” dedi. 

ERGENEKON VE BALYOZ DAVALARI

Cumhurbaşkanı Gül, Ergenekon ve Balyoz davalarının nasıl ilerlediğine ilişkin soruya da, “Yakın siyasi tarihi hep beraber yaşadık. Ne tür olağanüstü durumların olduğunu hepimiz biliyoruz. 'Türkiye'de her şey dört dörtlük' diyecek halimiz yok herhalde. Bir daha yanlışların yapılmaması için, bir daha herhangi birini, kurumları yanlış yapmaya azmettirmemek için Türkiye'nin önce hukuk standartlarını net bir şekilde ortaya koyması, şeffaflaşması çok önemli. Ben, mahkemelerdeki davalarla ilgili bir şey söyleyemem. Kimseye 'suçlu' da diyemem, 'suçsuz' da diyemem. Bu haksızlık olur. Kimsenin haksız yere yarım saat bile hapiste kalmasına hiçbirimizin de gönlü razı olamaz. Yanlış yapanlar da hesabını tabii ki vermek zorunda. Yanlış yapanlar da hesaplarını vermezlerse, o zaman gelecekle ilgili azmettirmiş olursunuz başkalarının yanlış yapmalarını. İyilik yapmamış olursunuz. Önemli olan şey, süreci süratli bir şekilde bitirmek, herkesin hak ve hukukuna saygı göstererek, buna çok büyük titizlik göstermek. Mahkemelerin kesin neticeleri ortaya çıkana kadar da kimseyi 'suçlusun' diye ilan etmemek. Çok sayıda dava olunca 'yargıdaki hâkim, savcı imkânlarının yetersizliği birçok engel çıkarttı' deniyor. Bunların tedbirini almak hepimizin görevidir” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin standartlarını yükseltmesinin her alanda Türkiye'nin lehine olduğunu vurgulayarak, bunun sorunların çözümüne çok büyük katkısı olacağını belirtti. 

BAŞBAKANLIK VE DIŞİŞLERİ DÖNEMLERİ

Bir izleyicinin “Hangi görevinizi daha çok benimseyerek, daha çok severek yaptınız?” sorusuna da Cumhurbaşkanı Gül, Dışişleri Bakanlığı'nın uzun bir dönem olduğunu belirtti. Başbakanlık döneminin uzun olmadığını belirterek, “Ama Türkiye'nin kargaşadan çıktığı dönemin ilk başbakanıydım. Birçok temel meselelerin, Irak savaşı gibi büyük bir savaşın, Kıbrıs meselesinin dönüm noktasında, Türk ekonomisinin adeta batık olduğu bir dönemde, temellerinin yeni atıldığı bir dönemde, ekonominin ana rayları o dönemlerde oldu. Kısa dönemdi ama çok inanılmaz, yoğun bir dönemdi. Dolayısıyla onun heyecanı ayrıdır. Cumhurbaşkanı olarak da Türk devletini, bütün milleti temsil etmenin heyecanı, sorumluluğu, onuru ayrıdır” dedi. 

ASKER-SİVİL İLİŞKİLERİ

Asker-sivil ilişkileri konusundaki soruya da Cumhurbaşkanı Gül, “Asker-sivil ilişkisinde çarpık bir yapı vardı açıkçası. Türkiye'de bir tarafta hükümet vardı, bir tarafta da gölge hükümet gibi yapılar vardı. Bunlar hepimizin gerçekleridir” dedi. İlişkilerin, reform süreci içinde demokratik, hukuk ülkesinde olması gereken çerçeveye oturtulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, şöyle söyledi: “Bu Türkiye için büyük bir kazanımdır. Bundan Türk Silahlı Kuvvetleri de, siyaset de güçlü bir şekilde çıkacaktır.” Cumhurbaşkanı Gül, bugün gelinen noktada silahlı kuvvetlerin kendi sorumluluk alanına çekildiğini, sivillerin de daha büyük sorumluluk üstlenmeye başladığını ifade etti. Terörle mücadelede polisiye yöntem uygulanmasının düşünülemeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, “Polis devleti, insanların korku içinde yaşadığı bir ülke asla düşünemeyiz. Demokratik standartların, hukuk standartlarının daha da yükseltilmesini, özgürlüklerin daha da genişletilmesini konuşurken nasıl böyle bir şey düşünebiliriz” dedi. 

Bir tarafta suç üreten yapı varsa onun ayıklanması ve suçlu ile suçsuzun süratle tespit edilmesinin şart olduğuna, aksi halde otoritenin başkasına geçtiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, “Bazı illerimizde otorite başkasına geçmiş de açıkçası” dedi. 

ŞİKE CEZALARIYLA İLGİLİ YASA

Bir soruya cevaben futbolda şike cezalarında indirim öngören yasayı iade gerekçesini ilan ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, düzenlemenin caydırıcılığı kaybettirmemesi üzerinde durduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, yasanın TBMM'de aynen kabul edilmesiyle kendisinin yapacak bir şeyi olmadığını ifade ederek, “Bütün bu tartışmaların, kamuoyunda işin ciddi olduğu ve bundan sonra işlerin düzgün yapılması gerektiği konusunda katkısı olmuştur” dedi.     

“GÜZEL ŞEYLER OLDUKÇA TERÖR ÖRGÜTÜ RAHATSIZ OLDU”

Kürt meselesine ilişkin olarak Türkiye'de çok iyi şeyler olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, 5–6 sene öncesine göre vicdanlara ters gelen birçok şeyin düzeltildiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, “Güzel şeyler oldukça terör örgütü rahatsız oldu, halk nezdindeki itibarı sarsılmaya başladı” diyerek, bölge halkının nefes almaya başladığını ifade etti. Terör örgütünün, atılan adımların kendisinin gücüyle hayata geçirildiği yanılgısına kapıldığını da kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “O zaman şöyle bir safhaya geçildi. Terör örgütü 'benim bileğim, silahım daha güçlü' derse, o zaman ona silahının ve bileğinin daha güçlü olmadığını göstermek gerekiyordu. Bugün olan budur” dedi. 

Cumhurbaşkanı Gül, yurt içindeki terörle mücadelede güvenlik güçleri arasındaki koordinasyonun çok daha sağlıklı bir şekilde yürüdüğüne dikkat çekerek, “Daha önce aynı imkânlar vardı ama noksanlıklar da vardı. Noksanlıklar biraz yönetim şekliyle ilgiliydi, emir-komuta, polis-asker, istihbarat, koordinasyonla ilgiliydi” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, terörle mücadeleyi gerek polis, gerek asker ve jandarmadan uzmanlaşmış birimlerin yürüttüğünü vurguladı. 

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATAMALARI

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine Mümtaz’er Türköne'yi atamasına ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine de, görevde olduğu 4,5 yılda çok sayıda atama yaptığını, bazı atamalarında itirazlar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, bunları dikkate aldığını bildirdi. 

AVRUPA’DAKİ EKONOMİK KRİZİN TÜRKİYE’Yİ ETKİLEME RİSKİ

Programda, ekonomi ve dış politikada 2012'ye ilişkin öngörülerini de anlatan Cumhurbaşkanı Gül, Türk ekonomisi dünyayla bütünleştiği için gelişmelerin, Avrupa'daki krizin Türkiye'yi de etkileyeceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin önündeki en önemli sorunun, büyük dış ticaret açığından dolayı cari açık olduğuna dikkat çekerek, Türkiye'nin cari açıktan kurtulan ama büyümesini devam ettiren ülke haline gelmesi için dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Ekonomi yönetimine güvenini yineleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Gördüğüm kadarıyla ekonomiden sorumlu kişiler, önümüzdeki yolun sıkıntılarla dolu olduğunu söylediğine göre, durumun farkında herkes” dedi.

DIŞ POLİTİKA: “TÜRKİYE ÖNCELİKLE KAZANIMLARINI KONSOLİDE ETMELİ”

2011'in dış politikada beklenmediği şekilde sıcak geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, çalkantıların 2012'de de süreceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin birinci önceliğinin kendi kazanımlarını konsolide etmeye çalışmak olması gerektiğine işaret ederek, “Her şeyden önce ülkemizi sağlam tutmamız lazım” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin çevresinde olup bitenleri olumlu yönlendirmek için olağanüstü gayret göstermeye devam edilmesi gerektiğini vurguladı. 

Cumhurbaşkanı Gül, bir izleyicinin sorusu üzerine, cumhurbaşkanlığından sonra BM Genel Sekreterliği gibi bir düşüncesi olmadığını açıkladı.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı