KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

“Üniversiteler Arasındaki Rekabet, Türk Bilim ve Eğitim Hayatı İçin Büyük Bir Fırsattır”

14.12.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Üniversiteler Arasındaki Rekabet, Türk Bilim ve Eğitim Hayatı İçin Büyük Bir Fırsattır”

 

1974 yılında mezun olduğu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin 75. kuruluş yıl dönümü törenlerine katılan Cumhurbaşkanı Gül, üniversitenin kapısından girdiğinde duygulandığını ifade ederek “600 yıla yakın geçmişiyle tarihî gelenekleri yaşatan İstanbul Üniversitesi’ni her zaman ihtişamlı ve güçlü kılmak için ne gerekiyorsa yapmak gerektiğine inanıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 1974 yılında mezun olduğu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin 75. kuruluş yıl dönümü törenlerine katıldı.

İstanbul Üniversitesi Merkez Yerleşkesi’nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Gül, törene katılan birçok hocadan ders aldığını belirterek, “Gerçekten hepsi benim hocalarım oldu. Artık söylemeye gerek yok. Hem lisans hem doktora mezunu olarak İktisat Fakültesi’nin 75. kuruluş yıl dönümünde sizlerle beraber olmak, benim için ayrıca bir gurur kaynağıdır” dedi.

“MİLLETLERİ BÜYÜK YAPAN VE YENİ NESİLLERE ÖZGÜVEN VEREN UNSURLARDAN BİRİ DE TARİHÎ GELENEKLERDİR”

İstanbul Üniversitesi’nin büyük bir üniversite olduğunu, üniversitenin 1453 yılında İstanbul’un fethinden hemen sonra kurulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’de bugün birbirinden kıymetli birçok üniversitenin olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak İstanbul Üniversitesi’nin ilk olduğu, bütün üniversitelere öncülük yaptığı, ülke üniversitelerini beslediği, bütün bilim adamlarının İstanbul Üniversitesi kaynaklı olduğu da tarihî bir gerçektir. Tabii milletleri büyük yapan, yeni nesillere özgüven veren birçok unsur var. Bu unsurlardan biri de tarihî gelenekler. Tarih ve gelenekleri kurumlar yaşatıyor. İşte İstanbul Üniversitesi de 600 yıla yakın geçmişiyle üniversite olarak bunu yaşatan tek kurumdur. Dolayısıyla İstanbul Üniversitesi’ni her zaman ihtişamlı, her zaman güçlü yapmak için de ne gerekiyorsa bunu yapmak gerektiğine inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasına, “Bugün üniversiteler arasında rekabet vardır. Bu rekabet, Türk bilim hayatı, Türk eğitim hayatı için çok büyük bir fırsattır. Ancak rekabet olursa, yarış olursa, mukayese olursa o zaman öne çıkıyoruz; o zaman herkes daha büyük bir gayrete giriyor. İstanbul Üniversitesi’nin de geçmişine yakışır şekilde kendisini tazelemesi, yenilemesi ve yeni imkânlarla da donatarak yerini daima koruması, hepimize bir görev olarak düşüyor. Sayın Rektörün bu vizyon içinde olduğunu görüyorum. Hepimizin bu üniversitenin mezunları ve mensupları olarak üstümüze düşeni yapmamız gerekir” diye devam etti.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT FAKÜLTESİ’NİN AYRICALIĞI

Cumhurbaşkanı Gül, İktisat Fakültesi’nin Türkiye’de iktisat ismini taşıyan ilk ve tek fakülte olduğunu belirterek, “Bildiğim kadarıyla başka yok. Bunun da nasıl sağlandığını bana Nevzat Hocam anlatmıştı. 1980’li yıllarda üniversiteler şekillenirken bu ayrıcalığı koruyabilmişlerdi” dedi.

Üniversitenin büyük kapısından girdiğinde duygulandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Merkez binaya girerken, rektör bu kapıdan her gün giriyor, onda heyecan yok ama bende tabii ki bir heyecan var. Çünkü uzun yıllardan sonra bu ikinci girişim benim. Geçen sene ya da evvelki sene açılış merasimine katılmıştım, ama merkez binaya bu ilk girişim. Dolayısıyla aynı duygular bende şüphesiz oluştu. Bir insanın unutamadığı yıllar öğretim yıllarıdır, üniversite öğrencilik yılları ise en çok hatıraların sürekli taze kaldığı yıllardır. 1970’li yılların ilk dönemini bu bahçe içerisinde geçirmiş biri olarak, bu hatıraları tekrar canlandırmak ve yaşamak tabii ki ayrı bir duygu oluşturuyor. Bunlar çok insani duygulardır. Herkesin hayatında olduğu gibi benim hayatımda da vardır. Bu amfide hocalarımdan ders aldığımı biliyorum, hatırlıyorum. Bu binayı çok kullandık. Bu amfide çok güzel dersler dinlediğimi hatırlıyorum”  diye konuştu.

“TÜRKİYE EKONOMİDE BUGÜN ÇOK BÜYÜK MESAFELER ALMIŞTIR”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’de çok şeyin değiştiğini belirterek, “O yıllarda derslerde dış ticaret anlatılırken, Türkiye’nin ihracatının 3 milyar dolar olduğunu, ihracat kalemi olarak kuru üzüm, fındık ve fıstığın ne kadar yer tuttuğunu biliriz” dedi. Türkiye’nin bugün çok büyük mesafeler aldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını “Bugünkü ihracatımızın yüzde 95’inin sanayi ürünleri olduğunu hep övünerek anlatıyoruz. İktisat hocalarıma burada bir konferans verecek halim yok, ama sadece tecrübelerimizi ve görüşlerimi sizinle paylaşma ihtiyacı duyuyorum ve bu fırsattan istifade ederek kısaca bazı şeyleri söylemek isterim” diyerek sürdürdü.

Cumhurbaşkanı Gül, daha sonra şunları söyledi: “Özellikle dünyada bir refah bölgesi olarak bilinen ABD ve AB ülkelerinin yaşadığı krizler herkesi etkilemektedir. Oradaki finans çevrelerinin sorumsuz davranışları, biraz da ahlâki olmayan davranışların, o bölgelerle hiç ilgisi olmayan en fakir bölgelerdeki insanları bile ne kadar etkilediğini görüyoruz. Bunların geçici olduğu düşünüldü, ama geçici olmadığı görüldü. Bugün dünyada gerçekten büyük bir bunalım söz konusu. Hangi ülkenin devlet başkanıyla görüşsem veya ziyaret ettiğim yerlerde, onların beni ziyaret ettiklerinde yönetimlerin ve idarecilerin adeta kimyalarının değiştiğini görüyorum. Neredeyse özgüvenlerini kaybettiklerini görüyorum. Büyük kamu borç açıkları, bütçe açıkları, büyümedeki durgunluklar ve önümüzdeki yıllardaki negatif makro ekonomik göstergeler herkesi alt üst etmiş vaziyette.”

“GELİŞMİŞ EKONOMİLERE YAKLAŞMIŞ OLSAK DA HÂLÂ YÜRÜYECEĞİMİZ ÇOK YOL VAR”

Bu durumun hiç kimseyi mutlu etmeyeceğini, çünkü bütün dünyadaki ülkelerin birbirine bağımlı hale geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin ihracatının büyük bir kısmının Avrupa Gümrük Birliği’ne yapıldığını kaydederek, “Bunu düşündüğümüzde ekonomideki daralmanın üretim olarak bizi de daraltacağını hepimiz biliyoruz. O bakımdan bunları anlatırken, böyle bir dünyada bizim kendimizi daha çok kontrol etmemiz, aşırı bir özgüven içerisine girmememiz ve önümüzü daha iyi tespit etmemiz gerekmektedir. Çünkü Türkiye zaten çok büyük kayıplar yaşamıştır. 1970’li ve 1990’lı yılları düşündüğümüzde bütün enerjimizin heba olduğu, hiç mücadele vermeden vakit geçirdiğimiz kayıp yıllardır. Dolayısıyla belki bugün ekonomik büyümelerimiz değil, belki reel olarak gelişmiş ekonomilere yaklaşmış vaziyetteysek de hâlâ yapacağımız çok şey var, yürüyeceğimiz çok yol var. Bugün kendimizi mukayese ettiğimizde bazı ülkelerin ne kadar ileri gittiğini, ne kadar büyük başarılar elde ettiğini görüyoruz. Onlar 1970’li yılları değerlendiren ülkelerdir. Bugün etrafımızda gördüğümüz büyük mağazaların temellerinin devletler tarafından 1970’li yıllarda atıldığını ve daha sonra onların özelleştirildiğini görüyoruz. O yılları, 90’lı yılları kaybetmiş bir ülke olarak şimdi bizim daha tedbirli ve daha hızlı yürümemiz ve daha emin yürümemiz gerekmektedir ve kaybedecek yıllara gerçekten hiç tahammülümüz yoktur” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin gereken dersleri aldığını, 2001 yılındaki ekonomik kriz sonrasında hukuki, ekonomik ve politik anlamda köklü reformlar gerçekleştirdiğini, neticelerini de görmeye başladığını söyledi.

“FERT BAŞINA MİLLÎ GELİR, GELİR DAĞILIMI VE BÖLGESEL DENGELER AÇISINDAN YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR”

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasına, “Bugünkü enflasyonun kontrol altına alınması, fiyat istikrarının sağlanması, büyümenin sağlanması, mali disiplin sayesinde kamu borçlarının bugün birçok AB üyesi ülkelerden daha düşük olması, istihdam yaratılması... Bunlar övüneceğimiz noktalardır, ama hâlâ Türkiye'nin yumuşak karnı olan noktaların olduğunu da görmezlikten gelemeyiz. Bunları görerek yolumuza devam edersek, önümüzdeki yılların daha iyi olacağını düşünüyorum. Şunu da unutmamak gerekir: Biz hâlâ ‘Çok iyi durumdayız’ dememize rağmen, fert başına millî gelir, gelir dağılımı ve bölgesel dengeler açısından baktığımızda yapacak çok işimiz vardır. Biz ekonomik büyümemizi 2023’e kadar yüzde 10 civarında tutsak bile AB ortalamasının yüzde 80’ine ancak yetişebiliyoruz” diye devam etti.

“EKONOMİYİ YÖNETEN KURUMLAR ARASINDAKİ EŞGÜDÜMÜ TAKDİR EDİYORUM”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’de büyümenin gereğinden fazla ithalata dayalı olduğuna dikkat çekerek, “Hâlâ çok tükettiğimiz ama üretmediğimiz birçok mal var. Özellikle ara mallar konusunda baktığımızda ihracatımızın artışıyla tabii ki çok övünüyoruz. Bunun yüzde 95’inin sanayi ürünleri olması bize ayrı bir gurur veriyor, ama ihracatımızın da ithalatımıza bağımlı olduğunu bilmeliyiz. 1 dolarlık ihracat için 80 sentlik ithalat yapmak zorundayız. Dolayısıyla bunu görmemiz, buna göre tedbirler almamız gerekiyor. Ekonomik birimlerde büyük bir koordinasyonun olduğunu görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu bakımdan geleceğin daha iyi olacağı kanaatindeyim ve bunu takdir ediyorum. Çünkü Merkez Bankası, Hazine, Devlet Planlama Teşkilatı, Bankalar Birliği, bunların hepsinin kendi başına buyruk olduğu bir dönem yok. Tabii ki hepsinin bağımsızlığı var, ama bu bağımsızlık için ortak amaç doğrultusunda bir koordinasyon olduğunu görüyorum ve bunu çok takdir ediyorum” dedi.

CARİ AÇIK SORUNU VE BÜYÜME

Büyümenin devam ettirilebilmesi için cari açık sorununun çözülmesi gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, ihracatın büyük oranda ithalata dayalı olmasının ekonomik anlamda bazı sorunlar yarattığını belirterek, “Bunu nasıl yapacağız? Eğer 38-40 yıllık enflasyonu kontrol altına alabildiysek ve gerçek anlamda büyümeyi gerçekleştirdiysek, o zaman bunu da başarmamız gerekir. Belki ilk 10 yıl içinde yapılanları geleceğin tahmini olarak görebiliriz. Makroekonomik dengelerin kontrol altına alınması olarak görebiliriz. Bunu birinci nesil reform olarak görürsek, şimdi Türkiye’nin bu anlamda çok ciddi ikinci reformlara ihtiyacı vardır. Bu da yine fiyat istikrarını koruyarak, tekrar enflasyonlu yıllara dönmeyerek ve büyümeyi temin ettirerek olacaktır” dedi.

“BÜYÜMENİN GERÇEK MOTORU İNOVASYON, ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRMEDİR”

Cumhurbaşkanı Gül, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yapılan “İnovasyon Toplantısı”nda dikkati çektiği noktalara değinerek şunları söyledi: “Büyümenin artık gerçek motoru inovasyon, araştırma ve geliştirme olmaktadır. Dolayısıyla verimliliği arttırmak çok önemlidir. Şimdi ikinci aşamada yapacağımız reformlar hep bu yönde olmalıdır. Ayrıca neyi keşfettireceksek bunu ilk keşfettirmeliyiz.”

“TÜRKİYE, BÖLGESİNDEKİ POZİTİF SİYASETİNE DEVAM EDECEKSE İMALAT VE ÜRETİM ALANLARINDA GÜÇLÜ OLMALI”

Türkiye gibi büyük bir ülkenin sadece hizmet sektörüyle ilerlemeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok köklü ve güçlü bir imalat olmalı. İmalat gibi güçlü alanlarda üretim yapmalıyız. Türkiye, bölgesinde pozitif anlamda bir siyaset gütmeye devam edecekse -ki muhakkak böyle olacaktır- imalat sanayinin ve üretim alanlarının çok güçlü olması gerekir. O bakımdan şimdi ihtiyacımız olan temel bazlı malların üretimini mutlaka gerçekleştirmemiz lazım. Teşvik politikaları yapılırken bunların mutlaka dikkate alınması gerekir. İlgililerde bu yönde çalışmalar olduğunu görüyorum. Bu düşüncelerini tekrarlıyorlar. TBMM de bu konuya çok ağırlık vermiş durumda. Ümit ediyorum ki bu gerçekleşecektir. İşte o zaman hem bütçe açıklarının kapanmasından hem de sürdürülebilir bir büyümeden bahsedebileceğiz.”

Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa’da yaşanan ekonomik krizi hatırlatarak, “Bugün Türkiye olarak Avrupa’da birçok ülkeden daha iyi durumdayız. Bunlar bizim yapacaklarımızın da mümkün olduğunu söyleme anlamında önemli diye düşünüyorum” dedi.

“PRATİK VE TEORİ BİRBİRİNE BAĞLI OLARAK ÖĞRETİLMELİ”

Her şeyin başının eğitim olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, öğretmenler ne kadar nitelikli olursa o kadar çok iyi öğrenci çıkacağını belirterek, “Verdiğiniz dersler ne kadar çağdaş olursa, günlük olayları ne kadar tahlil edip pratik ve teori birbirine bağlı devam ederse, inanıyorum ki, öğrenciler hayata atıldıklarında daha verimli olacaklardır” dedi.

Konuşmasının sonunda, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin yoluna güçlü bir şekilde devam edeceğine inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, sözlerinin sonunda fakülteye ve üniversiteye başarılar diledi.

CUMHURBAŞKANI GÜL’E PLAKET

Törenin ardından Cumhurbaşkanı Gül’e, İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sedat Murat ve Öğrenci Konseyi Başkanı Mustafa Ersen Ergun, birer plaket takdim etti.

Törenin ardından fakültede düzenlenen yemeğe katılan Cumhurbaşkanı Gül, daha sonra Ankara’ya döndü.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı