“Küresel Sistemin İşlevi, Yükselen Güçlerin de Katılımıyla Yeniden Değerlendirilmeli”

09.12.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Küresel Sistemin İşlevi, Yükselen Güçlerin de Katılımıyla Yeniden Değerlendirilmeli”

Cumhurbaşkanı Gül, Viyana’da tarihî Hofburg Sarayı’nda düzenlenen 4. Dünya Siyaset Konferansı’nın açılış oturumuna katıldı. Uluslararası sistemin yeni bir düzen arayışında olduğunu ve bu arayış sürecinde bölgesel ve küresel ölçekte sorun alanlarıyla yüzleşilmesi gerektiğini örnekleriyle anlatan Cumhurbaşkanı Gül, “Bugünün tehditleriyle sadece tek bir gücün başa çıkamayacağı konusu, kabul gören bir gerçektir. Yükselen güçlerin de katılacağı gerçek ve etkin bir çok taraflılığa ihtiyaç var” dedi.

Konferans
Soru - Cevap
Cuma Namazi

Cumhurbaşkanı Fischer
France 24 TV'sine
Mülakat

Açıklama

Katılımcılara hitaben bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dünyanın karşı karşıya olduğu yeni tehdit ve fırsatları tartışmak üzere bir araya geldiklerini ifade etti. Son 20 yılın nasıl adlandırılacağı konusunda hala bir görüş birliğine varılamamış olduğunu, ancak yeni dünya düzeninin başlangıcına şahit olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, bu durumun ilham verici bir anlam taşıdığını kaydetti.

Napolyon Savaşları’ndan sonra Avrupa’nın yeni bir düzen kurma arayışına girdiğini ve uluslararası düzenin dengesinin öncelikli olarak toprak temelleri üzerine kurulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, bugün küreselleşmenin güçlü etkisinin dünya algısında paradigmatik değişikliğe neden olduğuna dikkat çekerek küreselleşmenin dar çerçeveli ekonomik süreçlerden çok daha fazlası olduğunu vurguladı.

“ÜLKE TOPRAKLARI ARTIK ULUSAL EGEMENLİĞİN KUTSAL KALKANI DEĞİLDİR”

“Politik anlamda, ülke toprakları artık ulusal egemenliğin kutsal kalkanı değildir” sözleriyle en pekişmiş demokrasilerin dahi küresel riskler ve hesap verebilirlik sürecine karşı korunmasız halde olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, küresel politik ve ekonomik sistemdeki yapısal değişikliklerin, küresel yönetim yapılarının çağ dışı olduğunu ortaya koyduğunu vurguladı. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Gül, “Yeni oyuncular, yükselen güçler ve değişen dengelerle eski kurallar alaşağı olmakta ya da geçerliliğini yitirmeye başlamaktadır. Bu yüzden, küresel sistemin işlevini yeniden değerlendirme ihtiyacı söz konusudur. Geçen yılki Chatham House Konferansı’nda, mevcut uluslararası sistemin politik, ekonomik ve sosyoekonomik etki alanlarındaki dengesizliğine değinmiştim. O günden bu yana söylediğim bütün tutarsızlıklar büyük ölçüde uluslararası sistemi vurdu. Buna birkaç örnek olarak Arap Baharı’nı, Avrupa’daki borç krizini, İran ile bazı ülkeler arasındaki gerilimi, Irak, Pakistan ve Afganistan’daki yeni terör saldırılarını, Somali’deki açlığı ve Japonya’daki nükleer faciayı gösterebiliriz. Bütün bu faktörlerin uluslararası düzeni ‘aksak dengeden’ ‘kusursuz dengesizliğe’ itme potansiyeli vardır. Dolayısıyla bu konuların küresel yönetiminde uyanık olmalıyız” dedi.

“BM VE BM GÜVENLİK KONSEYİ İÇİN REFORM, BİR ZORUNLULUKTUR”

Uluslararası politik düzendeki eksikliklere ilişkin görüşlerini de aktaran Cumhurbaşkanı Gül, bugünkü siyaset ve güvenlikle ilgili birçok uluslararası yapının Soğuk Savaş döneminde şekillendiğini kaydetti ve bu yapıların değişen küresel dinamiklere uygun şekilde dönüşmesine yönelik artan bir baskı olduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Gül sözlerini, “Bugünün tehditleriyle sadece tek bir gücün başa çıkamayacağı konusu, kabul gören bir gerçektir. Yükselen güçlerin de katılacağı gerçek ve etkin bir çok taraflılığa ihtiyaç var. Bu çerçevede, uluslararası düzenin ve küresel yönetimi çatısı altında toplayan BM için kapsamlı bir reform gerekli ve özellikle BM Güvenlik Konseyi reformu bir zorunluluktur. Maalesef BM, kendisini günümüzün değişen gerçeklerine adapte etmekte şu ana kadar başarılı olamadı. Bugünkü en genel BM algısının, hâkim güçlerin çıkarlarını koruyan bir uluslararası yapı olduğunu söylemek zorundayım” şeklinde sürdürdü.

“AB’NİN KENDİ KRİTERLERİNİ UYGULAMADAKİ İHMALKÂRLIĞI BUGÜNKÜ ZOR DURUMA YOL AÇTI”

Konuşmasında, küresel ekonomik gelişmeleri de değerlendiren Cumhurbaşkanı Gül, dört yıl önceki finans krizinden sonra dünyanın bir kez daha tehlikeli bir döneme girdiğine işaret etti. Avrupa’daki aşırı borçlanma ve ABD ekonomisindeki zayıf verilerin küresel durgunluk endişelerine yol açtığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, “Bugünkü krizin etkilerinin, düşünüldüğünden uzun süreceği daha da netleşmeye başladı. Birçok Avrupa ülkesi, aşırı borçluluk oranları ve Maastricht Kriterleri’nin üzerindeki bütçe açıklarıyla mücadele ediyor. AB’nin kendi kriterlerini uygulamadaki ihmalkârlığı bugünkü zor duruma yol açtı. Bu sorunlarla mücadelede siyasi irade yoksunluğu ve cesur karar alma beceriksizliği, Avro bölgesindeki durumu daha da kötüleştirdi. Avrupa içindeki başarısız ekonomiler bütün AB’yi beraberlerinde alaşağı edebilir. Birliğin bütünlüğü, Avro bölgesi ülkeleri ve diğer AB ülkeleri arasındaki çatlaklar yüzünden şansa bağlı. AB’nin içinde bulunduğu ekonomik sorunlar, bütün küresel ekonomiyi tehdit ediyor; çünkü kıtalar arasında dış ticaret, uluslararası finans ve yatırıma dayalı ekonomik bağ düzeyi çok yüksek” dedi.

“YENİ STRATEJİK İKLİMİN EN ÖNEMLİ DEĞİŞİMİ, KUŞKUSUZ ARAP UYANIŞIDIR”

Dünyanın, tarihî bir dönüşüm sürecinden geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, bugünün ortaya çıkan olaylarıyla baş etme yollarının, gelecek nesillerin yaşamlarına hayatî önemde etki edeceğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Gül, Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Ortadoğu’ya geçmişin düzeninin değiştiğini belirterek, “Yeni stratejik iklimin en önemli değişimi kuşkusuz Arap uyanışıdır” dedi. Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdürdü: “Benim için Arap uyanışı geç kalmış ve artık dönüşü olmayan bir süreçtir. Bu süreç, basitçe dünyanın bu bölgesinde tarihin normalleşmesidir. Hepsinin ötesinde Akdeniz’in güneyi birçok medeniyetin beşiğidir. Bu anlamda, antik dönemin bilgi deposu olan Büyük İskenderiye Kütüphanesi’nin önemini kim inkâr edebilir? Bölgeden önemli düşünürler de çıkmıştır. Bölgede çoğulcu demokrasi idealine ulaşmak için tarihî ve entelektüel birikimin olduğu söylenebilir. Bugün yaşananlar, tarihî doğruları ve medeniyet sürecini yansıtmaktadır.”

“TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİK ÇOĞULCULUĞU VE DEVLET İLE TOPLUM ARASINDAKİ UYUMU GERÇEKÇİDİR”

Türkiye’nin tecrübelerinin, geleneksel ve manevi inançların çağdaş standartlarla mükemmel uyum içinde olabileceğinin bir kanıtı olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki yükselen demokrasilerin Türk demokrasisinin tecrübelerini ve kurumsal yapılanmasını dikkate almalarının sürpriz olmadığını söyledi. Türkiye’nin bu ülkeler için ilham kaynağı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Din özgürlüğü ve laikliğe yaklaşımımız, demokratik çoğulculuğumuz ve devlet ile toplum arasındaki uyumumuz gerçekçidir” dedi.

“KENDİ İÇİNDEN ÇIKTIĞINDA AVRUPA’NIN ORTAK BİLİNCİ, TERÖRE KARŞI KAYITSIZ KALIYOR”

Bugünün Avrupa’sında ekonomik krize dayalı olarak artan kötümserliğin siyasi yaşamı da yeniden şekillendirdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa’nın birçok ülkesinde tahammülsüzlük ve ayrımcılık giderek artıyor. Göçü; güvensizlik, işsizlik, suç, yoksulluk ve sosyal problemlerin ana sebebi olarak gören partiler giderek daha fazla desteklenmeye başladı. Sonuç olarak yabancı düşmanlığının ve İslamofobi eğiliminin artmasından son derece kaygı duyuyoruz. Norveç’teki korkunç terör olayı, aşırı sağın küçümsenmemesi gerektiğini bizlere gösteriyor. Maalesef, özellikle terör kendi içinden çıktığında, Avrupa’nın ortak bilincinin buna kayıtsız kaldığına dair dramatik işaretler var. Hepimiz biliyoruz ki terör, çılgınca bir eylemdir. Terör faillerini gerektiği gibi cezalandırmazsak terörle mücadele imkânsız hale gelir.”

ALMANYA’DAKİ NEONAZİ CİNAYETLERİ

Cumhurbaşkanı Gül konuşmasını, “Almanya’da 2000 ile 2006 yılları arasında işlenen cinayetlerin Neonazilerin işi olduğunu öğrendiğimizde bir kez daha şok olduk. İşlenen 10 cinayetin sekizinin kurbanının Türk olması bizi ayrıca kedere boğdu. Sadece Almanya’da değil, Avrupa genelindeki göçmen nüfus ciddi kaygı içinde. Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un cinayetlerin üstünün örtülmemesi ve gerçeğin ortaya çıkmasına yönelik çabalarını takdirle karşılıyorum. Wulff’un politik duruşunun Avrupa’daki diğer politik figürlere de örnek olmasını diliyorum” şeklinde tamamladı.

Konuşmasının ardından Arap Baharı ile ilgili soruyu da cevaplayan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin dönüşüm sürecinden geçen ülkelere model değil, ilham kaynağı olduğunu söyledi. “Türkiye, kendi evinin içini düzene koymak için çalışıyor” diyen Cumhurbaşkanı Gül, bunu da başkaları istediği için değil, Türk halkı için yaptıklarını ifade etti. Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Gül, ülkenin bu yapısının diğer Arap ülkelerinde “Onlar bunu yapıyorsa, biz neden yapamayalım?” sorusunu akla getirdiğini kaydetti.

“KÜÇÜK ÜLKELER AB’YE KATILIYOR, BÜYÜK ÜLKELER İSE PAZARLIK EDİYOR”

Konferans salonunun çıkışında bir gazetecinin, Türkiye ile birlikte müzakere sürecine başlayan Hırvatistan’ın AB’ye katılım anlaşmasını imzalamasıyla ilgili sorusunu, büyük ülkelerin AB ile müzakerelerinin her zaman sancılı olduğuna işaret ederek cevaplayan Cumhurbaşkanı Gül, “Küçük ülkeler oraya katılıyor, büyük ülkeler ise pazarlık ediyor” dedi. Fransa’nın, İngiltere’nin üyeliğini iki kez veto ettiğini ve müzakere süresinin 12 yıl sürdüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin müzakerelere 2005 yılında başladığını ifade etti ve “Bu, büyük olmamızdan kaynaklanan bir şeydir; bunu normal karşılamak gerekir” dedi. Avrupa’nın içinde bulunduğu kargaşayı herkesin gördüğünü ve büyük sıkıntı yaşadığının ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Onun için bizim kendimize bakmamız lazım. Neyin yapılacağını bilmemiz lazım. Zaten biliyoruz da” diye konuştu.

“TÜRKİYE’NİN ESAS AMACI, MÜZAKERE SÜRECİNİ BAŞARIYLA BİTİRMEKTİR”

Türkiye’nin tarama sürecini bitirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, yapılması gerekenlerin halkın çıkarına olduğu için el birliği içinde hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Resmi olarak AB ile müzakere iki dakikalık bir iş” dedi ve bir ülkenin standartlarının yüksek ve güçlü olmasının önemli olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye’nin esas amacı, müzakere sürecini başarıyla bitirmektir. Norveç halkı ‘katılmıyorum’ dedi. Türk halkı da belki o zaman öyle diyecek. Ama bugün diyemez bunu. Bugün dersek, o seviyeye gelemeyiz. Onun için şimdi oturacağız, kendi gücümüzle yapacağız” diye konuştu. Hırvatistan’ın müzakere sürecine Türkiye ile başladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, bu ülkenin ekonomisinin de nüfusunun da belli olduğuna dikkati çekerek Türkiye’nin G-20 üyesi olduğunu vurguladı ve “G-20 üyesi olan kaç tane AB üyesi ülke var? 3-4 tane var. Onun için bunu iyi değerlendirmek lazım” dedi.

CUMHURBAŞKANI GÜL, CUMA NAMAZINI TÜRK VATANDAŞLARLA KILDI

Cumhurbaşkanı Gül, 4. Dünya Siyaset Konferansı’nın açılış oturumuna katılmadan önce Cuma namazını Avusturya-Türkiye İslam Birliği’nin (ATİB) camisinde Türk vatandaşlarla birlikte kıldı. Cumhurbaşkanı Gül, camiye gelişinde ve namaz sonrası ayrılışında Türk vatandaşlarının yoğun ilgisiyle karşılaştı.

Avusturya temaslarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’ye döndü.

Avusturya'dan Genel Görüntüler

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı