KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

Cumhurbaşkanı Gül, Wilton Park’ta Orta Doğu ve Türkiye ile İlgili Soruları Cevapladı

23.11.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Cumhurbaşkanı Gül, Wilton Park’ta Orta Doğu ve Türkiye ile İlgili Soruları Cevapladı

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İngiltere Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki düşünce kuruluşu Wilton Park'ta “Orta Doğu'daki Tarihi Değişim ve Bunun Küresel Siyasete Etkisi” başlıklı konuşmasının ardından katılımcıların sorularını cevapladı. İsrail’in stratejik bir vizyon içine girmesi gerektiği ve bunun en iyi yolunun da 1967 sınırları olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, İran konusunda da bu ülkeye daha çok şeffaflık, Batı’ya da daha fazla samimiyet tavsiyesinde bulundu.

Orta Doğu barış sürecinde İsrail'in nasıl tutum takınması gerektiğine ilişkin soruyu cevaplayan Cumhurbaşkanı Gül, İsrail'in bölgede ilk kez büyük bir nüfusun demokrasiyle birleştiğini görmesi gerektiğini söyledi. Bölgenin bundan sonra diktatörlerle değil, halkın istediği liderlerle yönetileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, halkın istediği liderlerin halkı mahcup edecek politikalara karşı olacağını ifade etti.

“İSRAİL, 1967 SINIRLARINI KABUL EDECEK STRATEJİK BİR YAKLAŞIM İÇİNE GİRMELİDİR”

İsrail'in bu durumu çok iyi analiz etmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Onun için bu büyük yığınları kendisine daha çok düşman etmeden iki devletli çözüme samimi bir şekilde yaklaşmalı. Herkes biliyor ki bugün samimi bir süreç yok. Bir taraftan barış yapalım derken, bir taraftan da toplu konut inşaatları yapmak samimiyetsizliğin en büyük örneğidir. İsrail'in bugünkü yönetimi şunu da bilmeli: Bu politikalarıyla dünyada kendisine müttefik olanlara da çok büyük bir yük oluyor. Herkes belki vicdanından geçeni açıkça söylemiyor ama bazen mikrofon kazaları olduğunda en güvendiği müttefiklerinin bile kendileriyle ilgili neler düşündüğünü herkes görüyor. Açığa çıkmamış öfke yayılıyor. Onun için İsrail'in, gerçekten stratejik bir yaklaşım içine girmesi lazım. Bunun da en iyi yolu 1967 sınırlarıdır. Bütün Arap ülkeleri, 1967 sınırları kabul edildiğinde İsrail'in bütün güvenlik sorunlarını, bütün bölge ülkeleri garanti edeceklerini söylediler; İslam Konferansı Örgütü de bunu destekledi ve İran da dolaylı olarak vardı. Bundan daha iyi bir fırsat olur mu? Stratejik bir yaklaşım varsa bu ancak böyle olur.”

İsrail'deki iç politikayı da “garip” olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Gül, yüzde 3'lük seçim barajının herkesi hükümetin içine soktuğunu ve ülkenin yönetilemez hale geldiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, insanların bölgenin bu stratejik gerçeklerinden habersiz geleceklerini tıkadığını, bu durumun görülmesi gerektiğini ve İsrail'e söylenmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül, bununla ilgili olarak Türkçe’deki “dost acı söyler” sözünü hatırlattı.

TÜRKİYE’NİN İRAN İLE BATI ARASINDAKİ ROLÜ

İran'ın nükleer programı nedeniyle yaşanan sorunda Batı ile İran arasında Türkiye'nin nasıl bir köprü olabileceğinin sorulması üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, İran konusunun büyük bir dosya olduğunu belirtti. İran'ın, bölgenin en köklü medeniyete sahip ve en önemli ülkelerinden biri olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerin birbirinin iç işlerine karışmadan devam ettiğini ve iki ülke arasındaki sınırın 1639 yılından beri değişmediğini ifade etti.

“İRAN’IN DAHA ŞEFFAF VE İKNA EDİCİ, BATI’NIN DA DAHA SAMİMİ OLMASI GEREKİR”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, İran ile yaşanan sorunun diplomatik yollarla çözümünü savunduğunu, başka yolların doğru olmadığına inandığını vurgulayarak, bu doğrultuda çalışmalar yaptıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, “Gerek nükleer mesele olsun gerek diğer konular olsun İran'ın çok daha şeffaf ve ikna edici, Batı'nın da samimi yaklaşımda olması önemli bir mesafe kat ettirecektir” dedi.

Bölgedeki mezhep çatışmalarını nasıl değerlendirdiği ve Türkiye'deki duruma ilişkin soruya da Cumhurbaşkanı Gül, Sünnî-Şii kutuplaşmasının bölgeye büyük resimden bakıldığında görüldüğünü kaydetti. Bu konuya uzun süredir dikkat edilmesi gerektiğini söylediğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, bölge ülkelerinin bu tuzağa düşmemesi gerektiğinin her fırsatta kendisi ve Türk hükümeti tarafından dile getirildiğini hatırlattı.

“TÜRKİYE’DE FARKLI EĞİLİMLER AYRIMA TABİ TUTULMAZ”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile bölge ülkelerinin bu alanda karşılaştırılamayacağına da dikkat çekerek, “Türkiye'yi bu konseptin dışında görürüm. Türkiye, AB müzakerelerine başlamak için Avrupa standartlarında demokratik kriterleri, hukuk standartlarını, serbestliği ve özgürlüğü gerçekleştiren ve uygulayan bir ülkedir. Türkiye'de farklılıklar, farklı eğilimler var, ama bunların hepsi düşüncesini ifade etmekte ve yaşamakta ayrıma tabi tutulmaz ve herkes her yere gelebilir” dedi.

Türkiye'nin kendi sorunları olduğunu ve bunları inkâr etmediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “Bunlar başka bir kontekst içinde var. Bunları da çözmek için köklü reform süreci içindeyiz. Türkiye reform ruhunu gerek politik, gerek ekonomik anlamda canlı muhafaza ediyor ve hâlâ 'yapacağımız çok şey var' anlayışı içinde kararlı bir şekilde yoluna devam ediyor” dedi.

TÜRKİYE BİLİMLER AKADEMİSİ’NE İLİŞKİN AÇIKLAMA

Bir katılımcının Türkiye Bilimler Akademisi’ndeki (TÜBA) yeni yapılanma sonrasında kurumun ne kadar bağımsız olacağına ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül, bilim adamları ve sanatçıların bir ülkenin en değerli varlıkları olduğunu ifade etti. Bilim adamları ve sanatçılara her zaman değer verdiğini dile getiren ve bunun bilinmesini isteyen Cumhurbaşkanı Gül, TÜBA'nın büyük bir isim olmasına rağmen Türkiye'de o bilinmişliğini sağlamadığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Gül, TÜBA ile ilgili son dönemdeki sıkıntılar ortaya çıkınca TÜBA heyetiyle görüşme yaptığını anlatarak, “Kim olursa olsun, düşüncesi ne olursa olsun çok saygı duyulacak insanlar” dedi. TÜBA'nın çok donmuş bir üye yapısı olduğunu, dünya çapındaki bilim adamlarının bile Bilimler Akademisi'ne üye olamadığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, bundan dolayı Türkiye'de çok tartışmalar yaşandığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, TÜBA'nın mevcut yapısına ilaveten, toplam üyelerin 3'te birini üniversitelerin, 3'te birini de bir defalığına Bakanlar Kurulu’nun aday göstermesinin planlandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, “Ben doğrusu, üniversitelerin kendi içinde kriterleri belli, yüksek seviyedeki bilim insanlarını aday göstermesinin yeterli olacağı kanaatindeydim. Bu fikirlerimi hem kendileriyle hem hükümetle paylaştım” dedi.

TÜRKİYE 2020 OLİMPİYATLARINA ADAY

Londra ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Gül’ün gündeminde, İstanbul’un 2020 Olimpiyat adaylığı da vardı. 2012 Oyunları’na ev sahipliği yapacak Londra Olimpiyat Parkı’nı İngiltere ziyaretine eşlik eden TBMM üyeleri ve Türkiye Olimpiyat Komitesi Başkan Yardımcısı Hasan Arat’la birlikte gezen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin bu konuda çok istekli olduğunu vurguladı.

Gezi sırasında Cumhurbaşkanı Gül’ü, Olimpiyat Parkı’nda İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague karşıladı. Türkiye’nin olimpiyatlar oyunlarına ev sahipliği yapmak konusunda ne kadar arzulu olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Gül, parktaki Veledrom Arena’yı incelediği sırada, İngiltere Dışişleri Bakanı Hague’yi, Türkiye’nin organize ettiği ‘Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’na davet etti.

Bu arada İngiltere Uluslararası Olimpiyat Komitesi üyesi Sir Craig Reedie de Cumhurbaşkanı Gül ile ona eşlik eden heyetteki Bayan Gül, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türk milletvekilleri ve Türkiye Olimpiyat Komitesi Başkan Yardımcısı Arat’a kompleks hakkında bilgi verdi.

CUMHURBAŞKANI GÜL, CEO FORUMU’NA KATILDI

Cumhurbaşkanı Gül, daha sonra da İngiltere Dışişleri Bakanlığında öğle yemeği eşliğindeki CEO Forumu'na katıldı.

 

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı