KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

“Türkiye Bölgesel Lider Olarak Hareket Etmektedir”

08.08.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Türkiye Bölgesel Lider Olarak Hareket Etmektedir”

 

Japonya'nın en büyük ekonomi gazetesi Nikkei’de 7 Ağustos’ta “Türkiye'nin Yükselişi; Bölgesel Liderliğe” başlığıyla yayımlanan mülakatta Cumhurbaşkanı Gül, “Yapıcı ve aktif bir politika izleyerek bölgede barış, istikrar ve refaha kavuşulması için gayret ediyoruz. Türkiye bölgesel lider olarak da hareket etmektedir. Tarihî ve coğrafi olarak bu rolü üstlenecek yapıya sahibiz ve son yıllarda eskiye kıyasla daha aktif roller üstleniyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Japonya'nın en büyük ekonomi gazetesi Nihon Keizai Shimbun (Nikkei) ile yaptığı mülakat, "Türkiye'nin Yükselişi; Bölgesel Liderliğe" başlığıyla 7 Ağustos günü yayımladı.

“Çok kutuplu dünyada Türkiye özgün diplomasisiyle dikkatleri üzerine çekiyor” yorumunun yapıldığı gazetede, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum şu şekilde izah ediliyor: “Türkiye ekonomik büyümesi ve özgün dış politikasıyla uluslararası toplumda hızla varlığını hissettiriyor. Ülkenin eski Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerindeki etkinliğini arttırması “Neo-Osmanlıcılık” olarak da nitelendiriliyor. Orta Doğu'daki Müslüman ülkeler içinde, istikrarlı ve demokratik sisteme sahip yapısı ile de Türkiye dikkatleri üzerine çekiyor.”

“ÇOK KUTUPLU DÜNYADA ÖZGÜN DİPLOMASİ”

Gazetenin “Çok kutuplu dünyada Türkiye özgün diplomasisi ile dikkatleri üzerine çekiyor” değerlendirmesi üzerine Cumhurbaşkanı Gül şunları söyledi: “Soğuk savaş döneminde Türkiye kanat ülke olarak değerlendiriliyordu. Fakat coğrafi açıdan baktığımızda doğu, batı, kuzey ve güneyin kesiştiği noktada yer alıyoruz. Yapıcı ve aktif bir politika izleyerek bölgede barış, istikrar ve refaha kavuşulması için gayret ediyoruz. Türkiye bölgesel lider olarak da hareket etmektedir. Tarihî ve coğrafi olarak bu rolü üstlenecek yapıya sahibiz ve son yıllarda eskiye kıyasla daha aktif roller üstleniyoruz. Bölgesel lider olarak Orta Doğu'da ekonomik iş birliğinin temel alındığı güvenlik ve istikrarın sağlanmasının önemli olduğunu düşünüyorum.”

ORTA DOĞU, BALKANLAR VE ORTA ASYA'NIN İSTİKRARINA DESTEK

Muhabirin “Başbakan Erdoğan Orta Asya ülkeleriyle de AB'deki Schengen benzeri, insanların serbest dolaşımının sağlanması arzusunu dile getirdi” ifadesi üzerine Cumhurbaşkanı Gül: “Avrupa ile Asya'yı bağlayan Kafkaslar (Orta Asya) bölgesinin de istikrarı önemli. Orta Asya'daki Türkî Cumhuriyetler ile bağlarımız kuvvetli ve bu bölgenin istikrarı Türkiye'nin de menfaatine. Türkî nüfusun çoğunlukta bulunduğu ülkelerin katıldığı uluslararası platformlar da var. Bölgemizde (istikrara yönelik) sorunlar olduğunun bilincindeyiz. Türkiye olarak Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkaslarda diplomasi ile mevcut sorunları ve gelecekte ortaya çıkabilecek sorunları çözümünü amaçlıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKA EKSENİ

“Dış politika ekseninin AB'den Orta Doğu'ya kaymakta olduğuna dair görüşler hakkında düşüncelerinizi alabilir miyiz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Gül: “Bu doğru değil. Türkiye'nin politikasında değişiklik olup olmadığını bizim değerlerimize bakarak anlayabilirsiniz. Türkiye'de demokrasi, serbest pazar ekonomisi, insan hakları, hukukun üstünlüğü kuvvetlenmiştir. Dış politika ve ekonomik çıkarlar gereği, tüm bölge ve kıtalarla ilişkilerimizi kuvvetlendirmeyi arzu ediyoruz. Bazı gruplar bunu anlayamıyor ya da kabul etmekte zorluk çekiyor gibi görünüyor. Bu yüzden böyle garip suçlamalarda bulunuyorlar” dedi.

“BÜYÜK ÜLKELERİN AB ÜYELİĞİ HER ZAMAN SANCILI OLMUŞTUR”

Nikkei muhabirinin “Bazı ülkeler Türkiye'nin üyelik müzakerelerine de tepki gösteriyor. Bunun ardında dinî nedenler mi var?” sorusuna da Cumhurbaşkanı Gül: “Bunda birçok neden var. Birincisi Türkiye büyük bir ülke olduğu için. Büyük ülkelerin AB üyeliği her zaman sancılı olmuştur. Bunu İngiltere ve İspanya örneklerine bakarsanız anlayabilirsiniz. Bunun yanı sıra, AB içerisindeki ekonomik ve siyasi sorunları bazı politikacılar, dar görüşlü hareket ederek, Türkiye'nin hedeflediği tam üyeliği (kendi iç politik çıkarları için) kullanıyorlar. Türkiye, Avrupa'nın bir parçasıdır ve bütünleşme sürecini tüm gayretiyle devam ettirmektedir” şeklinde cevap verdi.

“ORTA DOĞU BİZDEN İLHAM ALMAKTADIR”

Türkiye’nin Orta Doğu'daki Arap ülkelerine demokratikleşme alanında model olup olamayacağına soran muhabire Cumhurbaşkanı Gül, “Orta Doğu'nun tamamı Türkiye'yi izlemektedir ve bizden ilham almaktadır. Her ülkenin kendi modeli olduğu için modelden ziyade Türkiye'nin ilham veren bir varlığı mevcut. Müslüman bir ülke olmasıyla beraber, demokrasiyi gerçekleştirmiş, ekonomide başarılı olmuş, güçlü bir orduya sahip bir ülke ve hukukun üstünlüğü her geçen gün daha da güçleniyor. Müslüman bir ülke olmasıyla beraber, demokratik ve laik bir devlet olmamız cazip ve ilgi çekiyor. Türkiye'nin Orta Doğu'daki Müslüman ülkelere etkisi dolaylı da olsa büyük. ‘Arap Baharı’ üzerinde etkimiz olduğuna şüphe yok” dedi.

“ORTA DOĞU'DAKİ DEMOKRATİKLEŞMEYİ DESTEKLİYORUZ”

Muhabirin, “Türkiye'de iktidar partisi olan Adalet ve Kalkınma Partisi, Orta Doğu'daki demokratikleşme hareketini nasıl destekleyebilir?” sorusuna ise Cumhurbaşkanı Gül, “Biz açık bir şekilde Orta Doğu'daki demokratikleşmeyi destekliyoruz. Müslüman bir ülke olan Türkiye'nin başarısı ve sadece varlığı bile bunun diğer ülkeler tarafından da başarılabileceğini kanıtlıyor. Bölgedeki gençler, entelektüeller, akademisyenler Türkiye'yi inceliyor. Bir yandan biz de birçok ülkenin liderlerini mümkün olduğunca bu konuda destekliyoruz. Devrim hareketinin merkezindeki Mısır gençliğini Türkiye'ye davet edip, Türkiye'nin gelişimini görmelerini sağladım. Ben 11 Şubat'ta Mısır devriminden sonra ülkeyi ziyaret eden ilk devlet başkanıyım. Mısır'da yetkililerle, gençlerle, parti liderleriyle görüşlerimizi paylaştık. İslam dünyası reformlara karşı isteksizdi. Her fırsatta Türkiye, reformların gerekliliğini dile getirdi. 2003 yılında Tahran'da düzenlenen İslam Konferansı Örgütü (OIC) toplantısındaki konuşmamda ben acil reformlar yapılması gerekliliğinden bahsettim.”

ARAP DÜNYASININ DEMOKRATİKLEŞMEDE GEÇ KALMASININ SEBEPLERİ

Cumhurbaşkanı Gül, Arap dünyasının neden demokratikleşmede geç kalındığı sorusuna ise; “Sovyetler yıkıldığı zaman bölgenin demokratikleşmesinin başlaması gerekirdi. Fakat otokratik devlet yapılarını Batılı güçler statükonun korunması için araç olarak gördü. Bazı batılı gelişmiş ülkeler İslam dünyasındaki demokratikleşmeden korktu fakat ‘Arap Baharı’nda halkların devrime liderlik etmesiyle beraber bu hareketlere destek vermekten başka çareleri kalmadı” cevabını verdi.

”SURİYE’DE TANKLARIN SİVİLLERİ BOMBALAMASI AFFEDİLEBİLİR DEĞİL”

“Libya ve Suriye'de muhalefet saldırıya uğradı...” değerlendirmesi üzerine Cumhurbaşkanı Gül: “Çok üzücü. Suriye'de reform gerekliliği çok açık. İktidardaki Baas partisinin otokratik politikaları devam edemez. Suriye yönetiminin, demokratik yönetime geçiş şansı vardı ama bunu yapmadı. Tankların sivilleri bombalaması affedilebilir bir şey değil ve çok tehlikeli bir duruma gelindi. Geri dönüşü mümkün olmayan bir yola girildi ve çok endişeliyiz. Libya gibi zengin bir petrol ülkesi, tek bir kişinin otokratik yönetimine dayalı olamaz. Sonuç olarak halk ayaklandı ama zalim rejimi yıkmak da zor ve bunun sonucunda ülke iç savaş durumuna düştü. Kaddafi yönetiminin devamı kabul edilemez.”

TÜRKİYE'DE LAİKLİĞİN GELECEĞİ…

“Türkiye'de laikliğin geleceği ne olacak? Bu ana kadar bu konuda fazla mı ileri gidildi?” sorusuna Cumhurbaşkanı Gül: “Daha önce laiklik, amacından ve konseptinden büyük ölçüde uzaklaştırılmıştı. Fakat insanlar bu tip tartışmalara itibar etmiyorlar ve bunları tasvip de etmiyorlardı. İç politikada laikliğin zayıfladığını öne süren partiler de bu tip politikaların artık zamanın gerisinde kaldığını fark ettiler. Kimse onların bu görüşüne inanmıyordu ve bu görüşleri de dikkate almıyordu. Dolayısıyla tüm partiler gerçek sorunlar ve politikalar üzerinde tartışagelir oldular. Bu ülkemizin normalleşmesidir” biçiminde cevap verdi.

“TÜRKİYE'DE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ GÜVENCE ALTINDADIR”

Son olarak “Türkiye'de birçok gazeteci tutuklanmış durumda. Yeni Anayasa’da da cumhurbaşkanının yetkilerinin genişletilmesi teklifleri var. Türkiye'de güç tek elde mi toplanıyor?” sorusuna da Cumhurbaşkanı Gül: “Türkiye'de ifade özgürlüğü güvence altındadır. Yakın dönemde tutuklanan gazeteciler illegal terör örgütü üyeliği suçlamasından dolayı tutuklanmışlardır; yazdıkları haberlerin içeriği nedeniyle değil. Yeni Anayasa’nın oluşturulmasında da tüm siyasi partiler iş birliği yaparak süreci ilerletmelidir. AK Parti de dâhil olmak üzere siyasi partiler cumhurbaşkanının daha da geniş yetkilere sahip olduğu bir sistemi arzu etmemektedir” cevabını verdi.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı