KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

Cumhurbaşkanı Gül: “Maksat Hâsıl Oldu. Milletvekilleri Yeminlerini Etmeli”

11.07.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Cumhurbaşkanı Gül: “Maksat Hâsıl Oldu. Milletvekilleri Yeminlerini Etmeli”

 

Resmî bir ziyaret için Bulgaristan’da bulunan Cumhurbaşkanı Gül, gazetecilerle düzenlediği sohbet toplantısında CHP ve BDP'li milletvekillerinin yemin etmemesi, yeni Anayasa çalışmaları sırasında Kürt meselesinin ele alınışı, Türkiye’nin Bulgaristan ve Suriye ile ilişkileri gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.

Bulgaristan Cumhurbaşkanı Georgi Parvanov'un resmî davetlisi olarak Sofya’da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, temaslarını izleyen gazetecilerle düzenlediği sohbet toplantısında ziyaretine ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Gül, CHP ve BDP'li milletvekillerinin henüz yemin etmedikleri anımsatılarak, sorunun yarın aşılabileceği yönünde işaretler bulunduğunun belirtilmesi üzerine, 12 Haziran'daki genel seçimde halkın bütün önemli siyasi akımları Meclis’e gönderme iradesi ortaya koyduğunu söyledi.

“MİLLETVEKİLLERİNİN YEMİN EDİP MECLİS’TE AKTİF FAALİYETE GEÇMELERİ GEREK”

CHP ve BDP'li milletvekillerinin yemin etmemesi ve Meclis faaliyetlerine katılmamasının görülmek istenen manzara olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Şimdi işe koyulma zamanı” dedi. Tutuklu yargılanan milletvekillerinin Meclis’e nasıl geleceği sorununun hukuk yoluyla çözüleceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, “Maksat, dikkat çekmekse hâsıl olmuştur. Bu konuda görüşmeler yapıldı ve görüşmelerde iyi niyetler ortaya konuldu. Daha fazla gecikmeden, yarından itibaren milletvekillerinin yemin edip siyasi sorumluluklarını üstlenip Meclis’te aktif faaliyete geçmeleri gerekir. İşler geciktikçe komplike hale gelir, esir alır. Bu davranış, siyasi partileri esir alır. Maksat hâsıl olmuştur. Milletvekillerinin, yeminlerini edip görevlerini layıkıyla yapmalarının doğru olduğu kanaatindeyim ve bu yöndeki çağrımı yineliyorum” dedi.

CHP VE BDP'Lİ MİLLETVEKİLLERİ: “ZİYARETE HALKI TEMSİL EDENLER OLARAK KATILIYORLAR”

Cumhurbaşkanı Gül, CHP Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli, CHP Kırklareli Milletvekili Mehmet Siyam Kesimoğlu ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk'ün ziyaretine eşlik ettiğinin belirtilmesi üzerine, Cumhurbaşkanı olarak geniş heyetlerle gittiği yurt dışı ziyaretleri öncesinde tüm siyasi parti gruplarından milletvekili ismi bildirilmesinin istendiğini hatırlattı. Bu ziyaret öncesinde de Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin yazışması sonucu bu milletvekillerinin isimlerinin geldiğini ileten Cumhurbaşkanı Gül, “Bu isimler de seçilmiş milletvekilleridir ve mazbatalarını aldılar, halkı temsil ediyorlar. TBMM içindeki çalışmalar, içtüzük, yasa ve Anayasa kurallarına bağlı, bizim gezimize halkı temsil edenler olarak katılıyorlar” diye konuştu.

“YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI SIRASINDA KÜRT MESELESİ GECİKTİRİLMEDEN VE REALİST ŞEKİLDE ELE ALINMALI”

Yeni anayasa çalışmaları sırasında Kürt meselesinin geciktirilmeden ve realist şekilde ele alınması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, “Yeni anayasa çalışmalarında Kürt meselesiyle ilgili kırmızı çizginin nereye kadar olması gerektiği” sorusunu şöyle cevapları: “Türkiye'nin en önemli sorunu bu. Bu sorunlar 10 sene önce, 20 sene önce daha kolay, daha az maliyetle çözülürdü. Bugün daha sıkıntılı. O kadar şehit, o kadar hayatını kaybeden insan... Şehitlerimiz hepimizi büyük eleme sevk ediyor. Psikolojik eşikler aşılıyor bazen. Hiç geciktirmeden, realist şekilde ele alınması gerekir. Yol haritası da şudur: Hepimiz aynı ülkenin çocukları olduğumuza göre ortak çok büyük bir anlayış var ve demokratik, hukuk ve evrensel değerler... Bunları yan yana getirdiğimizde bu işlerin içinden çıkılır.” Cumhurbaşkanı Gül, “Bu dönem çözüleceğine inanıyor musunuz?” sorusunu da “Bana göre hem kolay hem zor” diye cevapladı.

Başka bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Gül, MGK'nın Diyarbakır'da toplanmasını hiç düşünmediğini belirtti.

BAKAN YARDIMCILIKLARI HAKKINDA…

Cumhurbaşkanı Gül, yeni hükümet döneminde bakan yardımcılığı kurumuna ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de, bakan yardımcılığının düşünüldüğü şekilde fonksiyon görmesi için titiz davranmak gerektiğinin altını çizerek, “Yoksa arzu edilenin dışında netice verir ki, bu da sıkıntılı olur. Devletin yükünü çeken bürokrasi her bakanlıkta çok önemli. Devletin yükünü çeken bürokrasi. Her şeyin kıvamı ve referansları çok iyi tespit edilmeli” uyarısında bulundu.

“TÜRKİYE TÜM KOMŞULARIYLA İYİ İLİŞKİ İÇİNDE OLMALI”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin bütün komşularıyla iyi ilişki içinde olmasının büyük önem taşıdığını vurgulayarak, “Eğer iyi komşuluğunuz yoksa, o zaman çıkmaz sokakta bir ev gibi olursunuz” dedi ve komşularla iyi ilişkilerin çok büyük ekonomik, siyasi ve sosyal hareketlilik kazandıracağının altını çizerek, bu şekilde ülkelerin büyük bir bölge oluşturabileceğini kaydetti.

“TÜRKİYE VE BULGARİSTAN, KARŞILIKLI GÜVEN VE ÇIKARA DAYALI OLARAK İŞ BİRLİĞİNİ GELİŞTİRMELİ”

1.5 milyon soydaşın yaşadığı Bulgaristan ile Türkiye arasında çok sayıda vatandaşın aile bağlarından dolayı özel bir ilişki bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke arasındaki ilişkilerin komşuluğun da ötesinde olduğunu vurgulayarak, “Acı-tatlı pek çok şey olabilir. Önemli olan, her iki tarafın da olgunlukla çıkarını görmesi, 'çıkar iyi komşuluktan geçer' deyip, varsa sorunları iyi niyetle ele alıp, çözüp, çıkarını yaşatması” dedi.

Türkiye'nin Bulgaristan ile son 20 yıldır çok iyi ilişkilere sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, ekonomik ve kültürel ilişkilerin ciddi boyutta olduğunu hatırlattı ve iki ülkenin iş birliğini karşılıklı güven ve çıkara dayalı olarak geliştirmesi gerektiğini belirtti.

BULGARİSTAN'DAKİ TÜRKLER

Bulgaristan'ın AB ve NATO üyesi olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke arasındaki ilişkilerde ‘komşuluk’, ‘dostluk’ ve ‘müttefiklik’ unsurlarının bir arada bulunduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, Bulgaristan'daki Türklerin iki ülke ilişkilerinde çok güçlü köprü görevi gördüğünü dile getirerek, “Onların da mutlu olmalarını, Bulgaristan'ın refahına katkı için üzerlerine düşeni yapmalarını isteriz” diye konuştu.

Bulgaristan ile enerji alanındaki ilişkilere de önem verdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Gül, Nabucco projesinin iki ülkeyi de ilgilendirdiğini, doğal gaz boru hatlarını birbirine bağlı hale getirmeyi istediklerini söyledi.

“SURİYE'NİN ÇAĞA UYGUN BİR DÜZENE GEÇMESİNE YARDIMCI OLMAK İSTEDİK”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin, güney komşusu Suriye ile de yakın ilişkileri bulunduğunu, iki ülkede akraba olanların yaşadığını hatırlatarak, Türkiye'nin Suriye'nin dönüşüm politikasına yardımcı olmak istediğini kaydetti. Türkiye'nin yaklaşımını "angajman politikası" olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Gül, “Vaktiyle Batı'nın, başta Amerikalılar olmak üzere herkesin izole ettiği dönemde, biz angaje politikalarını takip ederek, Suriye'nin orta vadede bugünkü çağa uygun bir düzene geçmesine yardımcı olmak istedik” dedi.

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esed'de bu iradeyi geçmişte görmekten cesaret aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, Suriye'nin iç işlerine karışmama prensibi temelinde, tecrübeleri paylaşma arzusuyla hareket edildiğini iletti. Cumhurbaşkanı Gül, Suriye'nin dönüşüm konusunda geciktiğini ifade ederek, “Suriye'nin güçlü olmasını isteriz. Güçlü devlet olmak, sadece güvenlik, istihbarat birimlerinin her şeyi kontrol etmesiyle mümkün olmuyor. Kapalı rejimlerle devletler güçlü hale gelmiyor. Güçlü olmak, siyasi sistemiyle, geçerli hukukla, ekonomiyle mümkün oluyor” diye konuştu.

SURİYE'DEKİ OLAYLAR NASIL DURULUR?

Suriye'deki can kayıplarının çok üzücü olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, demokrasi ve evrensel değerlerin uygulanmasına yönelik kısa ve orta vadede yol haritasının ortaya konulması halinde olayların durulacağına ve ülkenin süratle kendisini toparlayacağına inandığını söyledi.

KIBRIS GÖRÜŞMELERİ VE KONUNUN ÇÖZÜMÜ

Cumhurbaşkanı Gül, İsviçre'nin Cenevre kentinde yürütülen Kıbrıs görüşmelerinde çözümü hangi noktada gördüğünün sorulması üzerine, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile geçen hafta her şeyi gözden geçirdiklerini bildirdi. Türkiye'nin, ikili görüşmelerin 2010 yılında sonuçlanmasını, ortaya bir boşluk çıkması halinde bunun da referanduma götürülmesini çok istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, ancak görüşmelerin sonuçlanmadığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eroğlu seçildiğinde bazıları onun çok uzlaşmaz tavır içinde olacağını tahmin ediyorlardı, o da tam tersini yaptı. İyi niyetli, yapıcı ve kalıcı, yaşayabilir bir çözüm için her şeyi yaptı. Bu tabii, dünyada da Avrupa'da da BM'de de algıyı değiştirdi. Cenevre'deki üçlü görüşmede bizim arzumuz gerçekten samimi bir dönüm noktası olması. Bununla ilgili Sayın Eroğlu, birçok teklif getirdi. BM Genel Sekreteri de ona göre raporunu yazacak. Ya devam edecek ya da 'Bu işin içinden çıkılmıyor. Siz zaman kaybettiriyorsunuz bize' diyecek. Manzarayı orada görecek. Bütün arzumuz, buradan böyle bir neticenin değil, tam tersine olumlu, yapıcı yeni bir durumun çıkması. Ama henüz bunu söyleyemeyiz daha. Ümit ederim ki, Rum tarafı da aynı olumlu ve yapıcı şekilde hareket eder, zamana yayıcı çeşitli taktikler içinde olmaz."

“ANCAK MAHKEME KARARLARI BİZE 'BUNLAR YANLIŞ YAPMIŞ' DEDİRTEBİLİR”

Cumhurbaşkanı Gül, futbolda şike iddialarına yönelik soruşturmada bilgi sızdırılırken, Deniz Feneri E.v soruşturmasında böyle bir durumun olmamasına dair değerlendirmelerin anımsatılması üzerine, “Bu tahlili bilemem” dedi. Soruşturmalarda izlenen yöntemlere ilişkin değerlendirmelerini aktaran Cumhurbaşkanı Gül, “İddianame tamamlanıp, mahkemece kesin karar verilmeden herkesi masum görmek gerekir” diye konuştu.

Soruşturmaların içeriğinin basına yansıdığını, ancak mahkeme kararlarının ortaya çıkmadığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Mahkeme kararları ancak bize 'bunlar yanlış yapmış' dedirtebilir” dedi.

“SUÇLU İLE SUÇSUZU MAHKEMELER AYIRT EDER”

Türk Ceza Kanunu'nda önemli değişiklikler yapıldığını, suçların tespitiyle ilgili teknik takip imkânlarının ortaya çıktığını anlatan Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: “Daha önce şüpheliler, zanlılar toplanınca onlara suçlarını kabul etmeleri yönünde maalesef yöntemler olurdu. Onlar ya suçlarını kabul ederler ya da reddederler, mahkemelerde kararlar verilirdi. Şimdi, bütün deliller toplanıyor, sonra şüpheli olanların önüne konuluyor. Yani delillerden gidiliyor. Böyle olunca dokümanlar, teknik takipler... Eskiden 'sen bunu yaptın' diye ısrar ediliyordu. İnsan haklarına yakışmayan durumlar söz konusu oluyordu. Şimdi tam tersine herhangi bir zorlama olmadan, bütün teknik imkânlar toplanarak, deliller toplanıyor. Böyle olunca birçok şey basına sızıyor. Bunların hangisi doğru, hangisi yanlış, hangisi kimle ilgili biz bir şey söyleyemeyiz, basın da bir şey söyleyemez. Gazetelere onlar nasıl veriliyorsa, herkes elindekinin bir parçasını kullanır. Genel fotoğrafı göremez. Bunu, savcı iddianamesini tamamladığında taraf olarak o bilir, savunma da kendi hakkını korur. Mahkeme suçlu ile suçsuzu ayırt eder. Bu işler ne kadar hukukun temel prensiplerine uygun işlerse, o zaman gelişmiş bir ülke oluruz.”

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı