KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

“Türkiye'nin AB Üyeliği, Avrupa'nın Bütünleşme Projesi İçin Bir Zorunluluktur”

06.06.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Türkiye'nin AB Üyeliği, Avrupa'nın Bütünleşme Projesi İçin Bir Zorunluluktur”

 

Varşova’da Natolin Avrupa Koleji’nde bir konferans veren Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye'nin üye olduğu AB, Balkanlar, Akdeniz, Karadeniz, Kafkaslar ve Orta Doğu'da daha etkin olacaktır. Avrupa'nın değerleri ve politikaları Türkiye ile daha uzak coğrafyalara erişecek ve oraları etkileyecektir. Türkiye'nin AB üyesi olması, yeni dünya düzeninde Avrupa'ya hak ettiği rolü bulmasında yardımcı olacaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Varşova’da Natolin Avrupa Koleji’nde, “Avrupa’nın Geleceği Bağlamında Türkiye’nin Vizyonu” konulu bir konferans gerçekleştirdi.

Natolin Avrupa Koleji
Resmî Akşam Yemeği
Vistula Üniversitesi

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmada, küresel ağırlığın Asya'ya kayması, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki demokratikleşme hareketi ve Avrupa'nın odağının kaymasının oluşturduğu üç önemli dinamiğin, Avrupa'nın yeniden düşünmesini gerektirdiğini belirtti.

AVRUPA’YI BEKLEYEN TEHLİKE

Dünyanın ağırlık merkezi Asya'ya kaydıkça Avrupa'nın da bütün dikkatini kendi içine çevirdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa'nın dünya ticaretindeki payının yüzde 20'ye düşmesinin öngörüldüğünü, 1990'ların ortasında dünya gelirinin yüzde 25'ten fazlasına sahip olan kıtanın payının da 2030'da yüzde 10'un altına inmesinin beklendiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, bu küresel trendin etkileyici bir şekilde ilerlediğinin kaydederek, “Avrupa'nın Asya'nın kenarda kalmış yarımadası olma riskine” kuvvetli bir şekilde dikkat çekildiğini söyledi.

YENİ DÜNYA DÜZENİNDE AVRUPA’NIN SORUMLULUKLARI

Yeni bir dünya düzeninin kurulmakta olduğu günümüzde Avrupa'nın da yerini sağlamlaştırma yolları aradığını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, yeni dünya düzeni arayışlarında Avrupa'ya da güvenlik ve özgürlükler konusunda büyük sorumluluk düştüğünü, kıtanın bu konuda yeterli olgunluğa sahip olduğunu belirtti.

“AVRUPA ORTAK DEĞERLERİ İNŞA ETTİĞİMİZ EVİMİZ”

Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa tarihinin kıtanın zorlukların üstesinden gelmeyi ve çözüm yolu bulmayı başardığının kanıtlarıyla dolu olduğunu ve Avrupa'nın geleceği hakkında iyimser olduğunu söyledi. Avrupa'nın, sahip olduğu eşsiz politik, ekonomik ve sosyal modelle her zaman çekim merkezi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, “Avrupa ortak değerleri inşa ettiğimiz evimiz. Avrupa, yüksek standartlara ve evrensel değerlere dayanan yaşam ve düşünce biçimini temsil etmektedir” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa'nın karşı karşıya olduğu ekonomik zorluklara rağmen kötümserliğe yer olmaması gerektiğini, bütünleşmiş Avrupa'nın kıta tarihinin en büyük başarısı olduğunu belirtti.

“AVRUPA, KENDİNİ SOYUTLAMAKTAN KAÇINMALIDIR”

Konuşmasında Avrupa'nın dünyanın geri kalan kısmıyla arasına mesafe koymasının sakıncalarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, “Yükselen yeni dünya düzeninde Avrupa'nın ilişki ağını derinleştirmek, kuvvetlendirmek ve genişletmekten başka yolu yoktur. Avrupa projesinin, komşularına ve ötesine yabancı kalarak sürdürülebilmesi mümkün değildir. Avrupa, kendini soyutlamaktan kaçınmalıdır. Avrupa vatandaşlarının refahı, dünyanın diğer bölgelerindeki halklarla çağın gerektirdiği etkileşime girmeden artmayacaktır. İçine kapanık bir Avrupa gelecekte yumuşak gücünü ve cazibesini kaybeder” dedi.

“KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK AVRUPA'NIN YAPISINDA VAR”

Avrupa'da hoşgörüsüzlüğün arttığını gözlemlediğini de söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bunun son derece kaygı verici olduğunu söyledi. Kültürel çeşitliliğin Avrupa'nın yapısında olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü, “Geçmişteki acı tecrübeleri düşünürsek, Avrupa'da ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, İslamofobi'ye ve ayrımcılığa yer olmaması gerekir. Bugünün dünyasındaki işaretler bizi yan yana değil, bir arada yaşamaya zorluyor''

AVRUPA’NIN ÖNÜNDEKİ İKİ SEÇENEK

Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki özgürlük hareketlerine değinen Cumhurbaşkanı Gül, bu gelişmeleri yakından izlediğini, Avrupa'nın da bölgedeki gelişmelere kayıtsız kalmaması gerektiğini vurgulayarak, “Avrupa'nın önünde iki seçenek var. Stratejik vizyon, ekonomik rekabetçilik ve kültürlerin bir aradalığıyla küresel bir güç olur ya da kıtasal güç olarak kalır” dedi.

“TÜRKİYE İLE AVRUPA'NIN GELECEKLERİ BİRBİRİNDEN AYRI VE BAĞIMSIZ DÜŞÜNÜLEMEZ”

Cumhurbaşkanı Gül, “Türkiye ile Avrupa her zaman etkileşim içinde olmuştur. Politik, ekonomik ve sosyokültürel alanlarda karşılıklı olarak birbirinden etkilenmiştir. Türkiyesiz bir Avrupa tarihini yazmak neredeyse imkânsızdır. Sonuç olarak; Türkiye ve Avrupa'nın gelecekleri birbirinden ayrı ve bağımsız düşünülemez. Aynı tarihi, aynı coğrafyayı, aynı vizyon ve değerleri paylaşıyoruz. Yani ortak gelecek ve kaderimizi paylaşıyoruz. Avrupa nasıl güçlü küresel vizyona sahip olur? Türkiye ile mi Türkiyesiz mi? Türkiye'nin Doğu Akdeniz, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ve Orta Doğu'daki nüfuzuna ve yakın bağlarına bakar mısınız? Türkiye yapay fay hatlarının olmadığı güçlü bir Avrupa istiyor. Bizim Avrupa'ya bakış vizyonumuz, iç ve dış dayanışma, iş birliği ve bütünleşmenin en üst düzeyde olduğu bir kıta olmasıdır. Biz Avrupa'nın 'olmayan bir oyuncu' değil, küresel ölçekte angaje olan bir aktör olmasını diliyoruz. Küresel sorumluluklarını omuzlayan bir Avrupa görmek istiyoruz. Günümüz dünyasında herkesin karşı karşıya olduğu sorunlar karşısında liderlik sergileyecek Avrupa arzu ediyoruz. Eşitlik, adalet ve özgürlük temellerine dayanan düzen kurulması için çalışacak bir Avrupa istiyoruz. Bu çerçevede Türkiye'nin AB üyeliği, Avrupa'nın bütünleşme projesi için bir zorunluluktur. Türkiye'nin üyeliği şüphesiz ki Avrupa'nın etkinliğini ve güvenilirliğini artıracaktır. Türkiye'nin üye olduğu AB; Balkanlar, Akdeniz, Karadeniz, Kafkaslar ve Orta Doğu'da daha etkin olacaktır. Avrupa'nın değerleri ve politikaları Türkiye ile daha uzak coğrafyalara erişecek ve oraları etkileyecektir. Türkiye'nin AB üyesi olması, yeni dünya düzeninde Avrupa'ya hak ettiği rolü bulmasında yardımcı olacaktır. Türkiye'nin yapacağı birçok katkıyla Avrupa, içine dönük kalmayacak, etki alanı sınırlarının bittiği yerde sona ermeyecektir” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE BÖLGESİNDE ERDEMLİ BİR GÜÇ OLMAYI HEDEFLEMEKTEDİR”

Cumhurbaşkanı Gül konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Türkiye bölgesinde ve ötesinde; demokrasi, barış, istikrar ve refah için erdemli bir güç olmayı hedeflemektedir. NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye, Avrupa'nın savunmasında da önemli bir yere sahiptir. Türkiyeli bir AB, kıtayı tehdit eden iç ve dış tehditlere karşı daha başarılı olacaktır. Nihayetinde Türkiye'yi üyeliğe kabul etme ya da etmeme kararı, Avrupa'nın geleceğinde önemli ölçüde kendini gösterecek bir karar olacaktır. Avrupa, Türkiye'yi üyeliğe kabul etmemesi halinde gerçek potansiyeline hiçbir zaman ulaşamayacaktır.”

“TÜRKİYE'DE, ARKASINDA ŞİDDET OLMADIKÇA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA ENGEL YOK”

Konferansın ardından öğrencilerin sorularını da cevaplayan Cumhurbaşkanı Gül, bir öğrencinin Türkiye'de tutuklu gazeteciler ve Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinden yargılananların olduğunu ifade ederek, önümüzdeki dönemde insan hakları konusunda neler yapılacağına ilişkin sorusu üzerine, Türkiye'de arkasında şiddet olmadıkça ifade özgürlüğünün üzerinde engel olmadığını söyledi. Hiç kimsenin fikrini açıklamasından, yazmasından, yayımlamasından dolayı hapse girmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Gül sözlerini şöyle sürdürdü: “Eskiden bu tür engeller vardı ama bugün yok. O zaman haklı olarak 'bazı gazeteciler niçin tutuklu?' diye sorarsınız. Bundan 7-8 yıl önce bugünkü Türkiye'yi yöneten hükümete karşı bir darbe planı olduğu ve bunun sivil bağlantıları olduğu yönünde güçlü belgeler ele geçti. Savcılar bu belgeler çerçevesinde dava açtı. Askerî personel, siviller ve gazeteciler yargılanıyor. Ben bunlara 'suçlu' diyemem. Çünkü yargılama devam ediyor. Bu kişiler savcıların elindeki deliller çerçevesinde mahkemece tutuklandılar. Her ay itiraz hakları var. İtiraz ediyorlar, mahkeme de reddediyor. Bu kişilerin sayısı çok fazla değil. Bazı tutuklular dışarıda gazeteci diye geçiyor ama illegal, şiddet, silah kullanan örgüt üyeleri ve kendileri de şiddetin içinde bulunan insanlar. Bu kişiler yazdıklarından dolayı değil, örgüt içindeki faaliyetlerinden dolayı tutuklular. Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getiren bir ülkenin 'basın özgürlüğünü kısıtlayan yüz küsürüncü ülkesi' olarak adlandırılması hiçbir şekilde kabul edilemez, burada bir yanılgı var, bu kampanya şeklinde devam ediyor” dedi.

TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNDE HEDEFLERİN ÖRTÜŞMESİ

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye-AB ilişkilerinde hedeflerin ne kadar örtüştüğüne ilişkin bir soruya cevaben de, “Aslında Türkiye'nin değerini bilen ülke çok. Esas konu şu ki; bu meseleye stratejik bir vizyonla mı bakacaksınız yoksa güncel ve konjonktürel bir şekilde mi bakacaksınız? Bazı AB ülkeleri var ki meselelere çok domestik yaklaşıyorlar ve günlük olaylarla uğraşıyorlar” dedi.

CUMHURBAŞKANI GÜL ONURUNA AKŞAM YEMEĞİ

Cumhurbaşkanı Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, akşam ise Polonya Cumhurbaşkanı Komorowski ve eşi Anna Komorowski’nin onurlarına verdiği yemeğe katıldı.

Cumhurbaşkanı Gül, yemekte yaptığı konuşmada, Türkiye ile Polonya arasındaki ilişkilerin dostluk, müttefiklik ve stratejik ortaklığa yakışır şekilde devam ettiğini söyledi. İlişkilerin temellerinin Osmanlı ve Leh Krallığı dönemine dayandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, “Bu ortak tarihimizin bir işareti de Polonya'dan göç edip, Türkiye'deki Polonezköy'de serbest şekilde yaşayan vatandaşlarımızdır. Polonezköy'ün muhtarı da aramızda” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül Polonya'nın, Türkiye'nin AB üyeliğini desteklediğine dikkati çekerek, Cumhurbaşkanı Komorowski'ye ülkesinin bu tutumu dolayısıyla teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Gül, yemek öncesinde Polonya arşivinde bulunan, 3 Osmanlı padişahının gönderdiği ve boyu dört metreyi bulan fermanları inceledi.

NATOLİN AVRUPA KOLEJİ

Avrupa Birliği ve Avrupa Çalışmaları konusunda yüksek lisans eğitimi veren Avrupa’nın en yetkin üniversitelerinden birisidir. 1949’da Belçika’nın Bruges kentinde kurulan kolej, 1994’te Polonya’daki Natolin (Varşova) kampüsünün açılmasıyla eğitimine iki ayrı kampüste devam etmektedir. Finansmanını önemli ölçüde Avrupa Komisyonu ve katılımcıların sağladığı kolejin temel amacı: Avrupa bilincini geliştirmek ve AB kurumları ile üye ülkelerde görev yapacak ‘Eurocrat’ları ve yetkilileri yetiştirmektir.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı