“Türkiye Daha Adil Bir Dünya Düzeni İçin Elinden Geleni Yapacaktır”

09.05.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
“Türkiye Daha Adil Bir Dünya Düzeni İçin Elinden Geleni Yapacaktır”

 

Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) 4. Konferansı açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, “Bu zirve ve bunu takip eden süreçte İstanbul'un, 1 milyar kişinin kötü kaderinin pozitif şekilde değiştirildiği bir şehir olarak anılması, bizim için gurur verici bir durum teşkil edecektir. İstanbul, çok daha yeni ve adil bir dünya düzeniyle ilgili çağrıların ilk duyulduğu şehir olacaktır. Bizler bunun mümkün olduğunu düşünüyoruz ve Türkiye bunu gerçeğe dönüştürmek için elinden geleni yapacaktır” dedi.

CUMHURBAŞKANI GÜL, KONFERANS BAŞKANI

Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler 4. Konferansı İstanbul’da gerçekleştiriliyor. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'ndaki konferans, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un konuşmasıyla başladı. BM Genel Sekreteri’nin konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konferans başkanlığına seçildi.

10 yılda bir yapılan ve bu yıl dördüncüsü düzenlenen konferansa, devlet ve hükümet başkanları, bakanlar, parlamenterler, özel sektör temsilcileri, akademisyenler ile sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan, yaklaşık 10 bin kişi katılıyor.

Cumhurbaşkanı Gül, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, konferansın, en az gelişmiş ülkelerin faaliyet programıyla ilgili uygulama aşamalarının, yeni fırsatların değerlendirilmesi, araçların saptanması, en az gelişmiş ülkelerin özel ihtiyaçlarına cevap verebilmek için küresel taahhüdün bir kez daha tekrarlanması ve uluslararası destek önlemlerinin aşamalarının belirlenmesini öngördüğünü ifade etti.

“EAGÜ DÜNYA NÜFUSUNUN YÜZDE 13'ÜNÜ OLUŞTURUYOR”

Bugün en az gelişmiş ülkelerin dünya nüfusunun neredeyse yüzde 13'ünü oluşturduğuna, ancak küresel ekonomi çıktılarının sadece yüzde 1'inin bu ülkelere gittiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, bundan daha kötü bir şekilde, ekonomik ve sosyal anlamdaki gelişmelere rağmen en az gelişmiş ülkeler ve dünyanın geri kalanı arasındaki açığın giderek arttığını vurguladı.

“EN AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER DÜNYANIN GERİ KALANINDAN UZAKLAŞIYOR”

Bu açığın kendisini gelir, eğitim, çocuk ölüm oranı, tarımsal üretim, ihracat performansı ve tüm diğer unsurlarda da gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, “1971 yılında 25 en az gelişmiş ülke varken bugün rakam 48'e çıkmıştır. Sadece 3 ülke bu kapsamın dışına çıkmayı başarmıştır. Bu durum, bu şekilde devam edemez ve sürdürülemez. Günde 1 dolardan daha az gelirle yaşayan 1 milyardan fazla kişi varken, uluslararası toplumun geri kalanı bu kişilerin acılarına gözlerini kapatamaz, bunları ihmal edemez. Bu çok alarm verici bir durumdur. Sadece ahlaki açıdan değil, aynı zamanda siyasi açıdan da alarm verici bir durumdur. İletişim çağındayken herkes, dünyanın diğer köşelerindeki yaşam koşullarını takip edebilmekte ve görebilmekte. En az gelişmiş ülkelerin dünyanın geri kalanından her gün uzaklaştığı gerçektir. Aslında bu kısır döngüyü kırmanın zamanının geldiğini ifade etmek lazım” dedi.

900 MİLYON KİŞİNİN HAYALLERİ…

Cumhurbaşkanı Gül, en az gelişmiş ülkelere tam destek sunabilmek için İstanbul'da bir araya geldiklerini; daha net ve güçlü bir mesaj vermek istediklerini ifade etti. 900 milyon kişinin ümitlerini ve hayallerini gerçekleştirebilmesi için yapılması gerekenleri yinelediklerini belirten Cumhurbaşkanı Gül, ortada toplum olarak paylaşılan bir sorumluluğun bulunduğunu, uluslararası toplumun hassas grubuna bu mesajın verilmesi gerektiğini ve bunun ahlaki bir değer olmaktan çok daha öte olduğunu kaydetti.

“EN AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERE YENİ BİR VİZYONLA YAKLAŞMAMIZ LAZIM”

Kalkınma, barış ve güvenlik arasındaki ilişkinin de göz ardı edilmemesi gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi: “Bu çerçevede en az gelişmiş ülkelerin giderek daha marjinal hale geldiğini gördüğümüzde kimse dünyada barış ve güvenliğin egemen olmasını bekleyemez. Bunun yanı sıra en gelişmiş ülkelere yardım edebilmek sadece güvenlik açısından bir bakışla da değerlendirilemez. Gerçekten büyük nüfusları ve zengin doğal kaynaklarıyla en az gelişmiş ülkelere yatırım yapmak aynı zamanda karşılıklı yarar sağlayacak olan ticari bir karardır. Bunu yaparak bir kazan-kazan durumu ortaya çıkarabiliriz. En az gelişmiş ülkeler bu anlamda önemli bir dikkat noktası. Bu ülkelerin spesifik zorluklarına cevap verebilmek için ortaya koyacağımız destek adımları bunların sürdürülebilir kalkınmalarında büyümelerini sağlayacaktır. Bu anlamda, bu transformasyonda ve yenileme aşamasında en az gelişmiş ülkelere yeni bir vizyonla yaklaşmamız lazım. Bu yeni vizyon, uluslararası kalkınma gündeminde ve en az gelişmiş ülkelerin kalkınma önceliklerinde yeni bazı parametreler ortaya koymalı.”

İSTANBUL FAALİYET PROGRAMI KABUL EDİLECEK

4. Zirve’nin en az gelişmiş ülkelerin önümüzdeki 10 yıl içerisindeki yol haritasını teşkil edeceğini ve konferans sonucunda İstanbul Faaliyet Programı kabul edileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Kabul edilecek programda en az gelişmiş ülkelerde yaşayan 1 milyardan fazla kişinin günlük hayatlarında bazı değişiklikler yapabilmeliyiz” çağrısında bulundu.

“HEM GERÇEKÇİ HEM DE ULAŞILABİLİR HEDEFLER BELİRLENMELİ”

Bu aşamada gerçek bir katma değer getirilebileceğini ve uluslararası kalkınma iş birliği açısından yeni bir iş birliği ruhu oluşturulabileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, “Bunu söylediğimiz zaman işlerin eskisi gibi gidemeyeceğini de ifade etmek lazım. Bu sebeple hem en az gelişmiş ülkeler, hem de uluslararası kalkınma ortakları olan merciler daha büyük bir mülkiyetle bu projelere sahip çıkmalı. Bu süreci daha da hızlandırmamız gerekiyor. Hem gerçekçi hem de ulaşılabilir hedefler belirlememiz lazım, en az gelişmiş ülkeler için” diye konuştu.

AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERİN SON 10 YILDAKİ DURUMU

Cumhurbaşkanı Gül, bazı az gelişmiş ülkelerin son 10 yılda güçlü büyüme performansları yakalayabildiğini, ancak bu süreçte en az gelişmiş ülkelerin yarısından fazlasının çok az ya da negatif büyüme sağladığını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Gül, çok da ümit vermeyen bu tablonun, iç savaşlar, küresel ekonomik kriz, iklim değişikliği, salgın hastalıklar, giderek artan gıda ve yakıt fiyatlarıyla daha da kötü hale geldiğini vurguladı.

“KÜRESEL ANINDA YANIT KAPASİTESİNİ HAREKETE GEÇİRMELİYİZ”

Cumhurbaşkanı Gül daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “En az gelişmiş ülkeler bu noktalarda çok daha fazla risk altındaydı. Bu çerçevede en son BM Genel Kurulu'nda yaptığım çağrıyı yenilemek istiyorum. Gerçekten küresel anında yanıt kapasitesini harekete geçirmemiz gerekiyor. Bu anlamda hem doğal hem de ekolojik bazı hareketlerle baş edebiliriz. Ancak gıda sıkıntısını ve salgın hastalıkları bu vesileyle aşabiliriz. En az gelişmiş ülkelerin daha çok tarıma dayalı ekonomileri düşük verimlilikle karşı karşıya ve bir kısır döngü halinde bu devam ediyor, küresel ticaretteki payları da düşük. Bu anlamda özellikle tarımda üretim ve hizmetler alanında kapasitelerinin geliştirilmesi, bu ülkelerin tedarik zincirindeki kısıtlamaları ve ekonomideki sorunları aşmalarına yarar sağlayacaktır.”

RESMÎ KALKINMA YARDIMININ OYNADIĞI ÖNEMLİ ROL

İstanbul Faaliyet Programı'nın yeni bir momentum geliştireceğini, daha hızlı, sürdürülebilir, dâhil eden ve eşitçi bir ekonomik kalkınmanın en az gelişmiş ülkelerde bu vesileyle yakalanabileceğini düşündüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, resmî kalkınma yardımının bu anlamda çok önemli bir rol oynamaya devam ettiğini, bu zirvenin sadece mali kaynakların harekete geçirilmesiyle ilgili bir zirve olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, dünya liderlerinin öncelik alanları olan noktalarda, önemli atılımlar içinde bulunması gerektiğinin altını çizerek, üretken bir kapasite geliştirilmesi ve ekonomilerin çeşitlendirilmesinde özel sektörün rolüne dikkat çekti

EN AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERİN KALKINMASI VE ÖZEL SEKTÖR

En az gelişmiş ülkelerde, yatırım için uygun bir ortam yaratabilmenin sürdürülebilir kalkınmaya, fakirliğin ortadan kaldırılmasına ve istihdamın yaratılmasına katkıda bulunacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu anlamda yenilikçi bazı inisiyatiflerin geliştirilmesi lazım, yatırım için destek programları gibi. Bu yatırım aracıyla bizler, iş çevrelerine özellikle yatırım yapabilecekleri alanlarda, üretken alanlarda yatırımlarını gerçekleştirebilmeleri için teşvikler verebiliriz. En az gelişmiş ülkelerin uygun teknolojilere erişebilmelerini sağlamak için bilimsel ve yenilikçi kapasitelerini de bir şekilde desteklememiz gerekiyor. Bunlar onların kalkınmaları için son derece önemli.”

Eğitimin, fakirliğin ortadan kaldırılmasının, sürdürülebilir kalkınmayla ilgili son derece önemli bir adım olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, sağlık, gıda güvenliği ve beslenmenin, üzerinde mutlaka durulması gereken hususlar olduğuna işaret etti.

“KADINLARIN GÜÇLENDİRİLMESİ KALKINMA HEDEFLERİNİN MERKEZİNDE BULUNUYOR”

Kadınlarla ilgili her tür gelişmenin herkes için gelişme anlamına geleceğini ifade eden ve kadınların güçlendirilmesinin sadece kendi içinde bir hedef olmadığını, aynı zamanda bütün kalkınma hedeflerinin merkezinde bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, gençliğin de kalkınmada önemli bir aktör olduğunu belirterek, gençlikle ilgili potansiyelin doğru biçimde kullanılması gerektiğini vurguladı.

“TÜRKİYE’NİN KALKINMA KONUSUNDA SAĞLADIĞI YARDIM YILDA 2 MİLYAR DOLARA YAKLAŞTI”

Konuşmasında güney-güney arasındaki iş birliği üzerinde de duran Cumhurbaşkanı Gül, “Yıllar içinde bu iş birliği, teknik bir iş birliği programından daha çok etkin bir kalkınma stratejisi haline gelmiş durumda. Bugün uluslararası kalkınma gündeminde gerçekten çok önemli bir rol oynuyor ve gelişmekte olan ülkeler arasında tam ortaklığın gelişmesini öngörüyor. Türkiye, güney-güney iş birliğinin çok önemli bir destekçisi. G-20'nin bir üyesi olarak, Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini sürdüren bir ülke olarak Türkiye, gerçekten en az gelişmiş ülkelerde fakirlikle mücadele konusundaki çalışmalarda, elinden geleni yapmaktadır. En az gelişmiş ülkelere vermiş olduğumuz sözü yerine getirebilmek amacıyla bizler, resmî kalkınma yardımımızı arttırdık son yıllarda. Türk sivil toplum örgütlerinin desteğiyle, kalkınma konusunda sağladığımız yardım yılda 2 milyar dolara yaklaşmış durumda” diye konuştu.

“ZİRVENİN BAŞARISI YAKIN GELECEKTE GÖRÜLECEK SONUÇLARLA ÖLÇÜLEMEZ”

Cumhurbaşkanı Gül, 4. Zirvenin başarısının, sadece hemen yakın gelecekte görülecek sonuçlarla ölçülmeyeceğini, devam eden takip mekanizmalarının kurulması, sistemli biçimde bu çalışmaların çıktılarının değerlendirilmesi gerekeceğini belirterek, hem bölgesel hem ulusal hem de küresel hedeflere ulaşılabilmesini ancak bu vesileyle sağlanabileceğini kaydetti.

Türkiye'nin bu süreçte, zamanında taahhütlerin yerine getirilmesi için elinden geleni yapacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Bu çerçevede Türkiye, İstanbul faaliyet programının 2015'te, ara dönem değerlendirme konferansının yine İstanbul'da yapılması için çalışmaları gerçekleştirebilir. En az gelişmiş ülkelerin hedeflerinin, uluslararası ortamlarda daha iyi yansıtılabilmesi için Türkiye çalışmalarını devam ettirecektir'' diye konuştu.

“EŞİTSİZLİKLERLE DEVAM EDEMEYİZ”

“Eşitsizliklerle hiçbir şekilde çalışmalarımıza devam edemeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bütün değerlerimizin ve hedeflerimizin ortak bir zemine oturtulması gerekiyor. Gelecekte en az gelişmiş ülkelerin halklarının çok daha iyi bir noktada olabilmesi için çalışmalarımızı birleştirmemiz lazım. İstanbul, kıtaların aynı zamanda medeniyetlerin beşiği olarak görülüyor. Ancak bu zirve ve bunu takip eden süreçte İstanbul'un, 1 milyar kişinin kötü kaderinin pozitif şekilde değiştirildiği bir şehir olarak anılması, bizim için çok daha gurur verici bir durum teşkil edecektir. İstanbul, çok daha yeni ve çok daha adil bir dünya düzeniyle ilgili çağrıların ilk duyulduğu şehir olacaktır. Bizler bunun mümkün olduğunu düşünüyoruz ve Türkiye bunu gerçeğe dönüştürmek için elinden geleni yapacaktır.”

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı