Asya-Pasifik Bölgesi: “Küresel Ekonominin Parlayan Yıldızı”

08.03.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Asya-Pasifik Bölgesi: “Küresel Ekonominin Parlayan Yıldızı”


Asya-Pasifik Ticaret ve Sanayi Odaları Konfederasyonu (CACCI) 25. İş Zirvesi'nin açılışına katılan Cumhurbaşkanı Gül, küresel ekonomik kriz nedeniyle Avrupa ve Amerika'da büyümenin yavaşlaması üzerine küresel güç dengelerinin Asya'ya doğru kaydığı belirtti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) ev sahipliğinde düzenlenen Asya-Pasifik Ticaret ve Sanayi Odaları Konfederasyonu (CACCI) 25. İş Zirvesi'nin açılışına katıldı.

Burada yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Gül, Asya Pasifik bölgesinin 27 ülkesinden gelen ve dünya ekonomik hâsılasının yaklaşık yüzde 22'sini üreten 3 milyon şirketi temsil eden bir kesimle beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti.

“İLK ADIM, BİR ARAYA GELMEK”

İş insanlarının hiç tanımadığı, karşılıklı bilgiye sahip olmadığı şirket ve kişilerle iş yapamayacağını belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Her şeyin ilk adımı, bir araya gelmekten, konuşmaktan, birbirinin farkına varmaktan, kim ne iş yapıyor, ne üretiyor, bunu bilmekten geçmektedir. Eğer karşılıklı konuşmuyorsanız, birbirinizin potansiyelini, kabiliyetini bilmiyorsanız, o zaman şüphesiz ki aranızda ticaret olmayacak, ortaklık olmayacak, büyük projeler gerçekleşmeyecektir. Bu bakımdan, bu büyük dünyanın iş adamlarının, müteşebbislerinin böyle bir toplantıda buluşmasını çok anlamlı görüyorum” dedi.

“DENGELER DEĞİŞİYOR”

Katılımcıların ‘küresel ekonominin parlayan yıldızı’ olan bir coğrafyadan geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, 1990'ların başından itibaren küresel güç dengelerinin ciddi bir değişim içerisinde olduğunun izlendiğini aktardı. Cumhurbaşkanı Gül, özellikle küresel ekonomik kriz nedeniyle Avrupa ve Amerika'da büyümenin yavaşlaması üzerine küresel güç dengelerinin Asya'ya doğru kaydığının artık belirgin bir şekilde ortaya çıktığını belirterek, büyümenin, Asya'da Pasifiklerde olduğuna, Amerika'da, Avrupa'da durgunluklar yaşandığına işaret etti.

“ASYA, DÜNYA İÇİN ÜMİT VAAT EDİYOR”

Asya’nın büyük üretim kapasitesi, dinamizmi ve çalışkanlığıyla dünyanın içinde bulunduğu sıkıntıları aşma konusunda da büyük bir ümit vaat ettiğini ve bu bakımdan herkesin dikkatini çektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Dünya üretimindeki payı bugün yüzde 30'lar düzeyinde seyreden Asya'nın, 2050'lerden itibaren dünya üretiminin yüzde 60'ını oluşturacağı ve gerçekleştireceği de raporlarda, hesaplamalarda ortaya çıkmaktadır” dedi.

“DÜNYA DENGELERİ ASYA PASİFİK'E DOĞRU KAYIYOR”

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında, ekonomik anlamda başlayan bu güç kaymasının, siyasi nüfuz ve giderek askerî güç kaymasına da ulaşmasının kaçınılmaz olduğuna değinerek, “Önce ekonomiler canlanır, önce ekonomiler kendisini gösterir, arkasından o siyasi gücü getirir, siyasi gücün olduğu yerde askerî güç var demektir. Diğer bir ifadeyle, dünya dengelerinin Avrupa Atlantik'ten Asya Pasifik'e doğru kaymasıyla, Asya dünyanın jeopolitik ve jeoekonomik odağı haline gelmiştir, giderek çok daha belirgin olacaktır. Kadim medeniyetlerin beşiği olan Asya kıtasının esasen Sanayi Devriminin başlamasına kadar dünyanın ekonomik ağırlık merkezi olma konumunu da herkes bilmektedir. Sanayi devriminden önce İngiltere ve Avrupa yerine Asya vardı. Dolayısıyla dünyanın büyük üretimi Asya kıtasında gerçekleşmekteydi. Sanayi devrimi İngiltere'de gerçekleşince, bu büyük üretim gücü, kapasitesi önce İngiltere'ye ve bazı Avrupa ülkelerine kaydı. Daha sonra büyük Amerikan başarısının gerçekleşmesiyle, sanayinin, üretimin ve bilimin merkezi ABD'ye kaydı. Şimdi görünen o ki, bu kendini tamamlamakta, Asya, Avrupa ve Amerika, tekrar Asya Pasifike doğru dönmektedir. Bununla ilgili bütün uluslararası kuruluşların raporlarında bu gerçeği hep beraber görmekteyiz” dedi.

“ASYA'NIN EKONOMİK AĞIRLIĞINI YENİDEN KAZANMASI KAÇINILMAZ”

Bu durumun Asya'nın ekonomik ağırlığını yeniden kazanmasının ‘kaçınılmaz’ olduğu anlamına geldiğini işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, “Asya Pasifik bölgesinde yaşanan bu ekonomik mucizenin iyi tahlil edilmesi gerektiğine inanmaktayım. Bu mucizenin altında yatan faktörlerin başında siyasi istikrarın sağlanması ve yabancı yatırımlara cazip iş imkânının oluşturulması gelmektedir” şeklinde konuştu.

KÜRESELLEŞMENİN HIZI

Cumhurbaşkanı Gül, küresel bir köy haline dönüşen dünyada bilgi, sermaye ve insanların tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı hareket ettiklerini, küreselleşmenin getirdiği nimetler layıkıyla kullanılmadığında ciddi riskler doğduğunu belirterek, “Küreselleşmenin hızına ayak uyduramayan ülke ve toplumlar bisikletin pedalını çeviremeyen sporcular misali yarış dışı kalmaktadırlar” dedi.

SİYASİ İSTİKRARIN ÖNEMİ

Bu büyük yarış içinde en iyi şekilde yer almak için siyasi istikrarın önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Gül, siyasi istikrarla birlikte her ülkenin sadece kendi sermayesini, tasarruflarını değil, başkalarının da sermaye ve tasarruflarını çekebileceği, kendi ülkesinde yatırıma sevk edebilecek hukuki düzeni sağlaması gerekliliğine de dikkat çekti.

“BİRİKİMLERİ ÜLKENİZE ÇEKEBİLİYORSANIZ BAŞARILISINIZ DEMEKTİR”

Cumhurbaşkanı Gül, siyasi istikrarı ekonomik kalkınmayla taçlandıran ülkelerin bugün dünya ekonomisinin lokomotifi haline geldiklerini ve göz kamaştırıcı bir şekilde yollarına devam ettiklerini aktardı. Aynı kıtada yaşamalarına rağmen kendilerini bu sürecin dışında bırakan ülkelerin, iç siyasi istikrarsızlıklarının kurbanı olduğunu ve zaman kaybettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Başkalarının birikimlerini, başkalarının tasarruflarını kendi ülkenize çekebiliyorsanız başarılısınız demektir” dedi. Cumhurbaşkanı Gül, bunun için hukuk nizamı, şeffaflık ve siyasi istikrarın kaçınılmaz şartlar olduğunu ifade etti.

ASYA PASİFİK BÖLGESİNİN ARTAN AĞIRLIĞI

Asya Pasifik bölgesinin artan ağırlığının, bölgeye küresel ölçekte ciddi sorumluluklar yüklediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, bugün Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan kitlesel hareketlerin, tüm dünyanın siyasi, iktisadi ve enerji güvenliğini yakından ilgilendirdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, Asya'daki hızlı kalkınmanın enerji, gıda ve emtia fiyatlarında yarattığı enflasyonist baskılar ve çevre sorunlarının da dünyayı derinden etkilediğini ve dünyanın birçok yerinde salgın hastalık, işsizlik, barınma sorunları hâkimken, diğer taraflarda ölçüsüz kazanma hırsı ve tüketim çılgınlığı varsa burada küresel adaletten bahsetmenin mümkün olmadığını söyledi.

EKONOMİK KALKINMANIN ÇEVRESEL VE İNSANİ YÖNÜ

Konuşmasında, “Süratli şekilde bu konularda yeni dengelerin oluşması gerekmektedir. Yeni dengelerin oluşmasıysa, kalkınmasını geciktirmiş ülkelerin süratli şekilde kalkınma sürecine girmeleriyle sağlanacaktır” değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Gül, küresel ısınmaya, çevre kirliliğine ve doğal afetlere farklı çözümler üretmeden sürdürülebilir kalkınmayı sağlamanın da mümkün olmadığını da vurguladı.

Cumhurbaşkanı Gül, ekonominin insani yönü olan, sosyal güvenlik, adil ticaret ve gelir dağılımındaki eşitsizlikler gibi konulara ağırlık verilmediği sürece küresel refah ve huzurun sağlanamayacağına vurgu yaptı.

ASYA-PASİFİK BÖLGESİNDE TÜRKİYE’NİN ATTIĞI ADIMLAR

Türkiye'nin Asya Pasifik coğrafyasına verdiği öneme işaret ederek, bölge ile ilişkilerin geliştirip güçlendirmesinin, ülkemizin dış politikalarının ana hedeflerinden biri anlatan Cumhurbaşkanı Gül, bölgede yeni dış temsilcilikler açıldığını ve daimi temsilciler ile THY'nin bölgeye sefer sayılarının artırıldığını belirtti.

“İSTANBUL, ULUSLARARASI TİCARET VE FİNANS MERKEZİ HALİNE GELİYOR”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin Avrupa, Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'dan oluşan geniş bir coğrafyanın merkezinde bulunduğuna dikkat çekerek, ''İstanbul, uluslararası ticaret ve finans merkezi haline geliyor. Bazen çevremizdeki siyasi rahatsızlık ve istikrarsızlıklardan tereddüt edebilir, ama aslında bu İstanbul için bir avantaj haline geliyor. Çevredeki bütün büyük şirketler, aileler bölgelerine yakın ve güvenilir bir yerde olmak için İstanbul'da muhakkak bir bölgesel ofislerini açıyorlar. Sadece bölgemizden, Orta Doğu'dan, çevremizdeki ülkelerden değil, uzak bölgelerden de birçok büyük uluslararası şirket bölgesel ofislerini İstanbul'da açmaya başladılar.'' dedi.

“TÜRKİYE PİYASASI, AB’YE AÇILAN BİR KAPIDIR”

Türkiye’nin ekonomisinin dinamizmine, genç ve eğitimli nüfusunun önemine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül,''Türkiye'de açacağınız bir ofis veya Türkiye'de uğraşacağınız bir üretim alanı sadece Türk piyasalarına değil, AB başta olmak üzere, bütün çevreye de hitap edecek bir pazar alanını size sunmaktadır'' dedi.

“KRİZDEN EN HIZLI ÇIKAN ÜLKELERDEN BİRİSİ TÜRKİYE”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin kendisini yeniden yapılandırmayı başardığını, geçirdiği reform süreci sonucunda cazip hale geldiğini, sonucunda da kriz döneminde dahi sermaye çektiğini ifade ederek, “Netice itibariyle başarılı oldular, çünkü krizden en hızlı çıkan ülkelerden olduk” dedi.

“TÜRKİYE HEM DOĞU HEM BATI İÇİN BÜYÜK FIRSATLAR SUNUYOR”

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının sonunda katılımcılara seslenerek, ''Şu çağrıda bulunmak isterim ki; Türkiye hem Doğu hem Batı için büyük fırsatlar sunmaktadır. Bir taraftan hızlı büyümesi, hala büyüme potansiyelinin büyük olmasıyla çok büyük fırsatları sunarken, öte yandan da AB ile müzakere sürecinde olması, Maastricht Kriterleri'nin neredeyse tamamını gerçekleştiriyor olması Türkiye'deki riskleri de neredeyse minimuma indirmiştir. O açıdan Uzakdoğu'dan gelen dostlarımızın Avrupa, Batı piyasalarıyla girecekleri temaslarda Türkiye'yi üs seçmeleri, Türkiye'yi değerlendirmeleri inanıyorum ki doğru olacaktır.''dedi.

 

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı