KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

Füze Savunma Sistemi Projesi: "Türkiye İlkeler Çerçevesinde Hareket Edecektir"

19.11.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült



Lizbon’a gitmeden önce gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Gül, füze savunma sistemi projesinin
NATO ülkelerini koruma yönünde bir savunma sistemi olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.

Füze savunma sistemi projesi ile ilgili taleplerinin yerine getirilmemesi durumunda Türkiye’nin tutumunun ne olacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin bu konularda hep ilkesel hareket ettiğini ve bu ilkeler çerçevesinde de devam etmekte olduğunu söyledi.  NATO’nun herhangi bir tehdit ya da taciz etme değil, bir savunma örgütü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: “Savunulacak ülkelerin bütün NATO’nun müttefikleri ve NATO’nun bütün üyeleri olması gerekmektedir. Türkiye bu ilkesel bazda kararlarını alırken, önce ulusal menfaatlerimiz, sonra da ittifak dayanışması çerçevesinde bütün bu kararları almaktadır. Bu konuyla ilgili biz Türkiye içerisinde değerlendirmelerimizi geniş bir şekilde yaptık ve bu konunun nasıl ilerlemesi gerektiği hakkında kesin, net kararlarımızı NATO’nun ve müttefik ülkelerin yetkilileri ile bu süreçte hep paylaştık. Diplomatlarımız, askerlerimiz, bütün teknik uzmanlarımız bu süreci Sayın Başbakanımız, Sayın Bakanlarımız, Savunma Bakanımız, Dışişleri Bakanımız daha önceki toplantılarında, bütün bu konuları nasıl düşündüğümüzü müttefiklerimize yansıttık. Ben de biraz önce söylediğim gibi, yazılı bir şekilde bu konuyla ilgili kanaatlerimizi hep gönderdik. Doğrusu beklentimiz, bunların hepsinin kabul göreceği çerçeve içerisindedir ve bu yönde gelişmeler de söz konusudur.”

AMAÇ: “NATO MÜTTEFİKLERİNİN KORUNMASI”

Bir gazetecinin, füze savunma sisteminin özellikle İran’a karşı olduğu yönündeki söylemleri hatırlatarak, “Bunun, Türkiye’nin İslam dünyasındaki imajını zedeleyebileceğine dair bir takım değerlendirmeler yapılıyor. Siz bu kaygıları paylaşıyor musunuz?” şeklindeki sorusunu Cumhurbaşkanı Gül, şöyle cevapladı: “Bunlar belki yanlış bilgilerden olabilir. Baştan bu füze savunma sistemi, ta 2002 Prag Zirvesi’nden başlayan, ondan sonraki bütün zirvelerde konuşulan, İstanbul Zirvesi’nde de konuşulan ve neticede bu noktaya gelen bir süreçtir. Yani bu dün başlamış değildir. İkincisi balistik füzeler biliyorsunuz birçok ülkede var. Bu ülkelerin sayısı giderek çoğalabilir de azalabilir de. Dolayısıyla NATO müttefiklerinin korunması, herhangi bir balistik füzeye karşı korunması ile ilgili böyle bir çalışma eskiden gelen bir çalışmadır. Herhangi bir ülkenin burada zikredilmesine kesinlikle karşıyız tek başına. Zaten bu da kabul görmüştür. NATO’nun dediğim gibi tehdit, taciz edici bir örgüt olmadığını düşünürseniz, bunların zaten kabul edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla herhangi bir ülkeye karşı böyle bir çalışma içerisinde NATO olamaz açıkçası. Ama balistik füze kimde varsa veyahut da bundan sonra kimde olacaksa buna karşı da NATO ülkelerini koruma yönünde bir savunma sistemi geliştirilmektedir. Dolayısıyla biz başından beri, herhangi bir ülke, hele İran, komşumuz veya başka bir ülke bu şekilde hedef gösterilmesini asla kabul etmeyiz ve söz konusu da değildir. Ama tekrar söylüyorum, balistik füzeler birçok ülkede vardır. Bugün olmayan ama yarın olacak olan, balistik füzeye sahip olacak olan ülkeler de söz konusu olabilir. Dolayısıyla bütün bunlara karşı bir savunma sistemidir.”

“NATO ÇERÇEVESİ İÇERİSİNDE TÜM ÜYELERİN DAYANIŞMA GÖSTERMESİ ÇOK ÖNEMLİ”

Cumhurbaşkanı Gül, “Lizbon Zirvesi’nde NATO-AB ilişkileri çerçevesinde Türkiye açısından nasıl bir tablo ortaya çıkmasını bekliyorsunuz?” şeklindeki soru üzerine, “Bu zirvenin belki de en çok bizim açımızdan tartışmalı geçecek yanlarından birisi NATO-Avrupa Birliği ilişkileridir” dedi. 2002 yılında varılan, kabul edilmiş bir mutabakat olduğunu hatırlatan ve Türkiye’nin bu mutabakatın devam etmesini istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: “Dolayısıyla ben NATO toplantısına gidiyorum, Avrupa Birliği zirvesine gitmiyorum. Bunun altını çizmek isterim, burada da orada da. Zaman zaman NATO zirvelerinde bunu hatırlatma gereği duyarız, ‘Burası Avrupa Birliği Zirvesi değil, burası NATO Zirvesi’dir’ deriz. Dolayısıyla NATO Zirvesi’nin, NATO’nun bütün üyelerinin, NATO çerçevesi içerisinde dayanışma göstermesi çok önemlidir. O açıdan bu konuda çok hassasız. Mektubumda da bu konuyla ilgili bütün düşüncelerimi, beklentilerimizi, zaten hem üye ülkelerin başkanlarına hem de genel sekretere bildirmiştim.”

 

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı