TRT 1’de canlı yayınlanan “Politik Açılım” programına katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin iç politika konularında gereğinden fazla enerji kaybettiğine vurgu yaparak dış politikada güçlü bir Türkiye olabilmesi için iç sorunların bir an evvel çözüme kavuşturulmasının şart olduğunu söyledi. Program sırasında gazeteci Fehmi Koru, Derya Sazak, Prof. Dr. Fuat Keyman ve Prof. Dr. Mustafa Erdoğan’ın iç ve dış politika konularına ilişkin sorularını cevaplandıran Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AB, İsrail ve Kafkaslar gibi gündemdeki dış politika konularıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.
“Bazı AB üyelerinin Türkiye Konusunda Kafası Karışık”
Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin bir soruyu yanıtlarken, AB`nin son büyümeden sonra büyük bir kafa karışıklığı içinde olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 72 milyonluk Türkiye`nin nüfusunun artmaya devam ettiğini, AB`ye tam üye olduğunda Almanya`dan sonra Avrupa Parlamentosu`nda ikinci büyük grubu oluşturacağını ifade etti. Bunların çok tartışıldığını ancak neticede Türkiye`nin tam üyelik müzakerelerine başladığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, “Avrupa`daki bu kafa karışıklıklarına bizim çok takılmamamız gerekir. Zaman zaman iniş çıkışlar vardır. Bugün başkaları olabilir, yavaşlatmak isteyebilirler. Madem ki ne yapacağımızı biliyoruz, elimizde bunlar, müzakereye başladık, o zaman onları biz kendi irademizle yapalım. Fasılların açılıp kapanması 5 dakikalık iştir” diye konuştu.
AB ile ilgili yapılacak düzenlemelerin halkın çıkarına olup olmadığına bakılmasının önemine işaret eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu konuda mecliste grubu bulunan partilerin daha farklı bir anlayış birliğine ulaşabileceklerine vurgu yaparak bu şekilde AB konularının politize edilmeden çözüme kavuşturulabileceğini söyledi.
Fransa seyahati öncesinde yaptığı Norveç benzetmesinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Gül, buradaki amacının AB üyelerinin çok yukarı perdeden, Türkiye’nin de daha aşağı perdeden konuşması gibi bir durumu kabullenemediğini göstermek olduğunu söyleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü; “insanımız bizim salonlardaki görüşmelerimizi görebilse eminim birçoğunun kaygısı gider. Burada önemli olan nokta şu; AB`ye tam üyelik süreci Avrupalıları tatmin etmek için mi yoksa kendi halkımıza daha iyi bir hayat sunmak ve kendi halkımızın çıkarına mı? Kendi halkımızın çıkarınaysa bizim için buradaki hedef bu standartları yakalamak. Esas mesele bizim bu standartları yakalamamız. Biz eğer kendi gücümüzle bu standartları yakalarsak, fasıllar resmi olarak açılmasa bile fasılların içindekini yaparsak o zaman onlar kendileri otomatik olarak açacaklar. Çünkü bu durum her bakımdan Türkiye`yi çok değiştirecek, çok güçlü hale getirecek. Bugünkü Türkiye ile 5-10 yıl sonraki Türkiye çok farklı olacak. O Türkiye`nin cazibesine ne Almanya ne Fransa kimse dayanamaz açıkçası.”
“Kıbrıslı Türklere Ambargo Kalkmadan Limanlar Açılamaz”
Kıbrıs sorunuyla ilgili bir soru üzerine, Türkiye`nin Kıbrıs`ta çözüm istediğini ve iyi niyetini tüm dünyaya gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, geçmişte Kıbrıs mani edilerek Türkiye`nin önüne engeller çıkartıldığını anlattı.
Çözüm istemeyenlerin Kıbrıslı Rumlar olduğunun görüldüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Gelinen noktada Türkiye`ye haksızlık edilmemesi lazım. Türkiye gayet açık şunu söylüyor; Kıbrıs Adasında uygulanan bütün kısıtlamaları aynı anda, el birliği içerisinde kaldıralım. Orada Türklere kısıtlama uygulanırken Türkiye`nin uyguladığı kısıtlamaları kaldırmasını beklemek pek insaflı değil” diye konuştu.
“Limanlar bu şekilde giderse tek taraflı olarak açılmaz değil mi?” sorusuna Cumhurbaşkanı Gül, “Tek taraflı olarak açılacak olsa şimdiye açılırdı” cevabını verdi.
Bazı ülkelerin ilgisi olmadığı halde Kıbrıs meselesinin arkasına sığındığını, Türkiye`nin büyüklüğünden çekindiğini ve bunu bir problem olarak öne çıkarttığını söyleyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, limanların açılması halinde Türk ekonomisinin bundan daha çok faydalanacağını belirtti.
Kafkaslarda İstikrar ve Güvenliğin Sağlanması
Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesinin, Kafkasların istikrara kavuşturulmasının bir parçası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler normalleşmeden Kafkaslarda bütün bir istikrar ve güvenliğin temin edilemeyeceğini söyledi. Azerbaycan ile Türkiye`nin, “tek milletin iki ayrı devleti” olduğunu, iki ülke arasında gerçek bir bağ bulunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Karabağ sorunu ve Azerbaycan`ın işgal altında olan bölgelerinin, yılardır donmuş, adeta kabul görmüş, terk edilmiş bir konu olduğunu, dünya gündemine gelmediğini ifade ederek, Türkiye ile Ermenistan arasında başlayan sürecin Azerbaycan’ın bu büyük meselesini, dünyanın önemli meselelerinden birisi haline getirdiğini söyledi. Bu konuda çözüme yönelik önemli gelişmeler olduğunu, ancak bunların açıklanamayacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, “Çünkü kim açıklarsa zayıflar. Ama bu konuda da önemli gelişmeler söz konusu. Burada ben şu açıdan mutluyum; ABD ve Rusya`nın ters düşünmediği, ikisinin de aynı istikamette düşündüğü nadir problemlerden birisidir bu” dedi.
“Türkiye Yanlışlara, İlişkilerin Temelini Sarsmayacak Şekilde, Sesini Yükseltir”
İsrail ile ilgili olarak da Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin hem Arap ülkeleri hem de İsrail ile ilişkisi olan nadir ülkelerden biri olduğuna dikkat çekerek, “Barışı yapmak ve barışın sağlanması konusunda katkı sağlamak gerekiyor. O bakımdan bütün bu ilişkilerin temelinin sağlam olması gerekiyor. Bu demek değildir ki, yanlışlıklara karşı Türkiye sesini yükseltmeyecek, susacak. Bunları Türkiye yapıyor. Yeri geldiğinde yapmaya devam edecek ama ilişkilerin temelini sarsıcı şekilde değil” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, İsrail ile ilgili bir başka soruya da, Türkiye’nin İsrail’le görüşmelerinde daima samimi, iyi niyetli olarak, insan hakları konusundaki ihlaller ve aşırı güç kullanması konusundaki fikirlerini paylaştığına dikkat çekerek, İsrail’in son günlerde gösterdiği tepkinin doğru olmadığını, BM İnsan Hakları Komisyonu’nda kabul edilen raporla da bunun ortaya çıktığını belirtti.
ABD Başkanı Obama ile Görüşme
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bir başka soru üzerine, ABD Başkanı Obama ile dün gece yaptığı görüşmede, sadece Kafkasları değil, Bosna-Hersek ve Afganistan konularını da konuştuklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bosna-Hersek de çok önemli bir süreçten geçiyor şimdi. Unutmayın ki Türkiye için Kafkaslar ve Balkanlar, doğuda ve batıda iki çok önemli bölge ve Türkiye her ikisinde de var olan bir ülke. Her ikisinin de istikrarı bizim için önemli. Bu bakımdan konuyla ilgili kendisiyle görüşlerimi paylaştım. Kaygımız şu, Dayton Anlaşması`nın gerisine düşücü bazı çalışmalar olduğu yönünde Boşnaklar`ın korkuları var. Bunları kendisine aktardım. Afganistan bugün, belki bizim gündemimizde değil ama dünyanın gündeminde olan bir konu. Türkiye, Afganistan konusunda da yine anahtar ülkelerden birisidir. Dün önce Karzai ile uzun bir görüşme yaptım, daha sonra Başkan Obama ile yaptığımız konuşmada fikirlerimi kendisine aktardım. Başkan, Türkiye`nin fikirlerine gerçekten çok önem veriyor.”