Danimarka Başbakanı Sayın Helle Thorning-Schmidt ile Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısı’nda Yaptıkları Açıklama

18.03.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Başbakan,

Değerli Basın Mensupları,

Majesteleri Kraliçe 2. Margeret’ın davetine icabetle Türkiye ile Danimarka arasındaki ilk devlet ziyaretini gerçekleştirmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu vesileyle Majesteleri’ne ve Danimarka Hükümeti’ne nazik davetlerinden dolayı ve burada bulunduğumuz süre içinde gösterdikleri misafirperverlikten dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.

Danimarka ile Türkiye arasındaki dostluk ilişkilerinin mazisi oldukça eskidir. 1956 yılına kadar gider. O zamanki Osmanlı devleti ve Danimarka krallığı arasında ebedi dostluk ve ticaret anlaşması imzalanmış.  O günden bugüne de ilişkilerimiz gayet mükemmel bir şekilde devam etmekte. Her iki ülke de Nato’nun çok eski üyeleri. Agid’in Avrupa Konseyi’nin üyeleri olan ülkeler olarak her alanda yakın işbirliği içindeyiz.

Bu ziyaretim vesilesiyle ilişkilerimize yeni bir ivme kazandırmak, daha da ileriye taşıma arzusu içerisindeyim. Dün majesteleri ile yaptığım görüşmelerden sonra, iş dünyasıyla bir araya geldim. Türk ve Danimarkalı iş adamlarına, yatırımcılara daha çok iş yapmaları için hep telkinlerde ve tavsiyelerde bulundum.

Bugün de parlamentoyu ziyaret edip, parlamento başkanıyla görüşmelerde bulunduktan sonra, bugün Sayın Başbakan Schmidt ile gayet geniş görüşmelerde bulunduk.

Biraz önce kendileri de gayet tafsilatlı bir şekilde görüşmelerimizle ilgili bilgi verdiler size. Önce şüphesiz ki ikili ilişkilerimizi gözden geçirdik. Bu çerçevede, özellikle Türkiye’nin AB ile müzakere sürecini geniş bir şekilde ele aldık. Bu konuda Danimarka’nın verdiği desteğe hem teşekkür ettim, hem de müzakerelerimizin önündeki politik ve suni engellerin kaldırılmasının ve müzakere sürecinin başarıyla bitirilmesinin temini konusunda gayretlerini arzu ettim.

Tabii ikili ilişkilerimizi, her alanda konuştuk. Siyasi ilişkilerimizi de geniş bir şekilde konuştuk. Ayrıca tabii ki gerek Türkiye, gerekse Danimarka ile ilgili karşılıklı öğrenmek istediklerimizi birbirimizden öğrendik. Sayın Başbakan, biraz önce ifade ettiler. Ben de Avrupa’daki yabancı düşmanlığı, İslamofobi gibi konularla ilgili hep kaygılarımı dile getirdi. Bu konuları gayet dostane şekilde büyük bir özgüvenle paylaştık.

Dış politika ile ilgili konular tabii çok önemli. İki müttefik ülke olarak Ukrayna’da ve özellikle Kırım’daki gelişmeleri biraz detaylı konuştuk. Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne verdiğimiz önemi tekrarladık. Ve bu konudaki defakto durumların Avrupa’da başka rahatsızlıkları ve başka problemleri doğurabileceğini, o açıdan uluslararası hukukun daima göz önüne alınması gerektiği üzerinde durduk.

Onun için bu konularda soğuk kanlı olunmasını ve uluslar arası hukuka özellikle riayet edilmesini ve yeni bir soğuk savaş döneminin başlamasının hiç kimseye faydası olmayacağını ve bundan herkesin zarar göreceği fikirlerimizi de paylaştık.

Şüphesiz ki Suriye’de olup bitenleri, müttefikimiz Danimarka yakından takip etmekte. Bu çerçeve içinde şunu da söylemek isterim ki Türkiye’ye gönderilen patriotlarla ilgili Danimarkalı askerler de Türkiye’de var. Bundan dolayı müttefikimize teşekkür ettim ve Türk halkının bu konudaki takdirini de ifade ettim.

Ayrıca Suriye’deki trajedileri en iyi bilen ülke biziz. Onun en büyük yükünü çeken ülkelerden de biri biziz. Şu anlamda, Türkiye’de 250 bine yakın Suriyeli göçmen var, bizim yaptığımız kamplarda yaşıyorlar. Şimdiye kadar 2,5 milyar doların üstünde Türkiye bunlara harcama yapmış vaziyette. Çok sayıda yine Suriyeli kendi imkanlarıyla Türkiye’de yaşıyor. Bütün bu konulardaki çalışmalara ve uluslararası desteğe ihtiyacımız olduğunu söyledim. Ayrıca Suriye’deki güvenlik durumuyla ilgili özellikle Suriye’de birçok çapraz çatışmaların olduğundan bahsederek hep beraber oradaki durumun daha da kötüye gitmemesi ve radikalizmin önüne geçilmesi anlamında yine kendilerine biraz bilgi verdim.

Soru: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu sabah Abdullah Öcalan ile ilgili kararını açıkladı ve şartlı salıverme olanağı tanınması gerektiğini söyledi. Sizin bu karara yorumunuz nedir ve bundan sonraki süreci nasıl etkileyecektir bu karar?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Kararı gördüm, bu sabah bahsettiler ama bunu detaylı olarak çalışmak gerekir. Eminim ki uzmanlarımızın, görevlilerin bunu önce detaylı bir şekilde çalışması lazım. Ondan sonra konuşmak isterim.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, buraya gelmeden önce, özellikle Danimarka’dan Türkiye’nin AB’ye üyeliği anlamında daha büyük bir destek beklediğinizi söylemiştiniz. Buna ulaşabildiniz mi acaba?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Biraz önce de ifade ettim, Danimarka AB sürecimizi destekleyen ülkelerden birisi. Aslında Kopenhag 2002 Zirvesi bu noktada önemli bir zirveydi müzakereye başlama konusunda. Ancak bu süreç içerisinde de Danimarka hükümetinden parlamentosundan ve Danimarka halkından bu desteği görüyoruz, bundan dolayı da teşekkür ediyorum.

Soru: Sayın Danimarka Başbakanı’yla yaptığınız görüşmede Avrupa’da büyüyen İslamofobi tehlikesine dikkat çektiğinizi, bu konuda kaygılarınızı ilettiğinizi söylediniz. Ve Türkiye, İslamofobi ile mücadelede ön saflarda yer alan bir ülke. Ancak son zamanlarda Türkiye’de Sayın Başbakan’ın “hizmet hareketi” dediğimiz dini bir gruba karşı kullandığı nefret söylemi; çete, örgüt, ajan, virüs gibi şeyler, İslamofobik çevrelerin Avrupa’da kullanmadığı terimler. Bir taraftan İslamofobi ile mücadele ederken, diğer taraftan kendi içinde bu tür söylemlerin kullanılması Türkiye’nin mücadelesine zarar verir mi, bu konudaki görüşünüzü rica edeceğim.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Birisi tabii Müslümanların azınlıkta yaşadığı ülkelerde, yabancı düşmanlığı İslamofobi gibi ayrı bir kontekste olan bir konu. Dolayısıyla bu konuları tabii paylaştık. Diğeri ise Türkiye’deki siyasetle ilgili, Türkiye’de karşılaşılan problemler, onlarla ilgili bir konu. Birbirinden ayırmak gerektiği kanaatindeyim.

Yazdır Paylaş Yukarı