Slovenya Cumhurbaşkanı Sayın Borut Pahor ile Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

15.01.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Dost, müttefik ve stratejik ortağımız olan, Slovenya’nın Cumhurbaşkanı Değerli Dostum  Borut Pahor ve beraberindeki heyeti Türkiye’de ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Ve kendilerine bir kez daha hoş geldiniz diyorum.

Aslında Sayın Cumhurbaşkanı ile bizim Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi’ne giden bir dostluğumuz vardır. Daha sonra da kendisi Başbakan olarak Slovenya’da, Türkiye-Slovenya ilişkilerinin gelişmesine en önemli katkıyı veren kişilerden birisi oldu. Özellikle 2011 yılında Türkiye’ye Başbakan olarak yaptığı ziyarette, Türkiye ile Slovenya arasında “Stratejik Ortaklık Belgesi” imzalandı. O günden bu güne aslında Türkiye ile Slovenya arasında gerek siyasi konularda gerek güvenlik konularında gerekse ekonomi konularında çok sıkı bir işbirliği vardır. Bunun en iyi göstergelerinden birisi iki ülke arasında en üst seviyede, gerek cumhurbaşkanları, gerek başbakanlar, gerekse meclis başkanları ve değerli bakanlar seviyesinde sık sık ziyaretler yapılmaktadır.

Yine müttefiklik ilişkileri çerçevesi içerisinde NATO’da beraberiz. Slovenya bir AB ülkesi, biz de müzakere yapan bir ülkeyiz ve bu süre içerisinde Slovenya, Türkiye’nin AB üyeliği doğrultusundaki bütün gayretlerine en samimi destek veren ülkelerden birisidir. Bundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanı ve Slovenya halkına teşekkür ediyorum.

Balkan ülkeleriyiz. Slovenya batısında biz de doğusundayız. Balkanların istikrarı, güvenliği, Balkanlardaki ekonomik işbirliğine de çok değer ve önem veriyoruz. Bu çerçeve içerisinde Balkanlarda birçok inisiyatifler vardır, ilişkileri geliştirmek için. Güneydoğu Balkanlarda olduğu gibi, Batı Balkanlarda da vardır. Bunların hepsini destekliyoruz ve hepsini Balkanlara güvenlik ve işbirliğini geliştirici yönde adımlar olarak görüyoruz.

Ekonomik ilişkilerimiz çok önemlidir. Ticaretimiz bir milyar dolara yaklaşmıştır ama, potansiyel daha büyüktür. Yatırımlara çok önem veriyoruz. Slovenya çok yeni ve önemli bir ekonomik program uygulamaktadır ve bu çerçeve içerisinde çok büyük özelleştirmeler gerçekleştirecektir. Bizim geçen yıllarda yaptığımız büyük özelleştirmelerin benzerleri. Bunlarla ilgili Sayın Cumhurbaşkanı yarın İstanbul’da da bir iş toplantısı yapacak ve Türk yatırımcılar da buna katılacaktır. Ümit ediyoruz ki, onlar da buna çok ilgi göstereceklerdir. Gerek başbaşa yaptığımız görüşmelerde gerek heyetler arası yaptığımız görüşmelerde ilişkilerimizi çok daha ileriye taşımak için çok geniş bir görüş alışverişinde bulunduk. AB ile ilgili konuları yine geniş bir şekilde konuştuk.

Bu ziyaret, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’ye ilk ziyareti, yoksa kendisi daha önce demin de söylediğim gibi burada bulunmuşlardır. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu ziyaretin çok başarılı geçip, iki ülke ilişkilerine yeni katkılar sağlamasını arzu ediyorum.

Soru: HSYK’nın yapısında değişiklik öngören kanun teklifi ile ilgili olarak Pazartesi günü muhalefet liderleri ile bir araya geldiniz, ardından Sayın Başbakan ile görüştünüz. Dün de AK Parti’nin anayasa değişikliği önerisi gündeme geldi. Ancak MHP’nin bu konuya sıcak bakmadığı da gündeme getirildi. Önümüzdeki süreçte nasıl gelişmeler bekliyorsunuz, neleri öngörüyorsunuz?

Cumhurbaşkanı Gül: Bildiğiniz gibi, bugün Türkiye’nin gündemindeki önemli bir konunun daha suhuletle aşılması gibi, Cumhurbaşkanı olarak geçen günlerde gayretlerim oldu. Bu devam ediyor tabii. Daha önce de biliyorsunuz, ihtiyaç duyduğumda siyasi partilerimizin değerli başkanlarını davet ederek, onlarla her zaman sorunların çözümü için fikirlerimi paylaşmış ve kendi görüşlerini almıştım. Şimdi bu çerçeve içerisinde özellikle yargı ile ilgili bu sıcak tartışmalar yaşanırken, ben bunların Türkiye’ye zarar vermeden aşılmasının, bir anayasa değişikliği ile daha doğru olacağını düşündüm ve bu çerçevede siyasi partilerimizin değerli başkanlarını davet ettim. Bildiğiniz gibi parlamenter demokratik hukuk sistemlerinde, parlamentonun iki meşru ayağı var; iktidar ve muhalefet. İktidar ve muhalefetin iş birliği ile bu konu eğer bir neticeye ulaştırılır ve çözülürse, bu durum, sadece bu problemin çözümü için değil, bütün Türkiye’de çok pozitif bir psikoloji oluşturur ve demokratik sistemin içerisinde her şeyin hallolduğunu içerde ve dışarıda gösteririz.

Buradan yola çıkarak daha önce TBMM’deki Anayasa Komisyonu’ndaki çalışmaları da inceledim. HSYK ile ilgili tıkanıklığın, oradaki üyelerin nasıl seçildiği ile ilgili noktada kaldığını gördüm. Nasıl bir HSYK olması gerektiği konusunda partiler arasında bir ayrılık yok. Bağımsız ve tarafsızlığı güçlü olan, yine Avrupa Birliği ilkeleri çerçevesine oturmuş bir HSYK’nın oluşmasında bir mutabakat var. “O zaman üyeler nasıl seçilecek?”, bununla ilgili tıkanıklığı gördüğüm için böyle bir çalışmaya girdim. Eğer hiç bir ümidim olmasa, “Olmayacak duaya amin demek” için de biraraya gelinmez biliyorsunuz. Görüşmelerde de bir siyasi partimiz dışındaki diğerleri bu konuda iş birliği yapabileceklerini söylediler ve Başbakan ile buluşmamda, onunla da bu görüşlerimi paylaştım. Bu yönde karşılıklı bir olumlu tavır sergilenirse netice ulaşabileceğini söyledim. Gördüğünüz gibi dün AK Parti Grubu’nda Sayın Başbakan da açıklamalarını müspet yönde yaptı. Ümit ederim ki, burada bir neticeye varılır. Tabii ki bunlar uzun görüşmeleri de gerektirmez açıkçası. Eğer siyasi iradeler samimi bir şekilde ortaya konur ve “Biz bu işi halledelim” iradesi ortaya çıkarsa, aşılamayacak bir konu yok bence. Seçimin nasıl olacağı ile birçok örnekler var Avrupa ülkelerinde. Değerli hukukçulardan faydalanılabilir, değerli eski siyasetçilerden hep faydalanılabilir ve bir neticeye varılır diye düşünüyorum. Bu da herhalde bir iki gün içerisinde belli olacak bir husustur.

Soru: Benim iki sorum olacak. Ulusal Televizyon’dan geliyorum. Bunlardan birincisi acaba en son yolsuzluk skandalının ya da Başbakan Erdoğan ile sizin de bildiğiniz gibi son derece etkili bir dini kimlik olan Fethullah Gülen arasındaki çekişme acaba AK Parti üzerinden Mart seçimlerinde etkili olacak mıdır?  Ağustos ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde etkisi olacak mıdır?  İkinci sorum acaba sizin Cumhurbaşkanlığı için temel rakibiniz kim olacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Başbakan Erdoğan mı olacak sizce?

Cumhurbaşkanı Gül: İkinci sorunuza vereceğim cevap şu: Bu soruların cevabı için daha çok erken, önümüzde daha çok süre var, günü geldiğinde onları göreceksiniz. Diğeri de demokratik nizam içerisinde farklı görüşler olabilir, farklı düşünceler olabilir. Bunlar ülkelerin istikrarını bozmaz, ayrıca ülkeler arasındaki ilişkiyi de bozmaz, yani merak edilecek çok fazla bir şey yok. Biraz Türkiye’deki siyasetin çok daha geleneklerimizden gelen alışkanlığının ortaya çıkmasıdır bugünlerde olup bitenler, böyle görmekte fayda var diye düşünüyorum.

Soru: HSYK’nın yapısında yapılması düşünülen muhtemel değişiklik ile ilgili Avrupa Birliği ve iç politikada da muhalefet partilerinden sert eleştiriler var. Özellikle bu değişikliğin yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracağı ve aynı şekilde demokrasinin en temel unsurlarından biri olan kuvvetler ayrılığına da zarar vereceği noktasında bazı eleştiriler var. Birinci sorum bununla ilgili düşünceleriniz nelerdir? İkinci olarak da efendim temaslarınız çerçevesinde eğer beklediğiniz sonucu alamazsanız ve kanun bu şekilde yasalaşırsa ve önünüze gelirse tepkiniz, tavrınız ne olacak?

Cumhurbaşkanı Gül: Türkiye Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakereleri yapan bir ülke,  o açıdan Türk demokrasisini ve Türk hukuk sistemini çok geri düşünmemek gerekir. Yani Türkiye’nin, unutmayın AB ile müzakerelere başlaması için demokratik kriterlerin ve hukuk sisteminin belli bir seviyesinin üstünde olması gerekirdi. Bunu özellikle ben bütün yabancı dostlarımız için de söylerim, Türkiye’deki mevcut hukuk ve demokratik sistemin güçlü olduğunu ama, daha da iyileştirmeye muhakkak ki her zaman ihtiyaç olduğunu görmek gerekir.  Şimdi bu çerçevede Türkiye’de kuvvetler ayrılığı prensibi tabii ki var; yürütmenin, yasamanın ve yargının alanları ayrı ayrıdır ama, hepsinin ahenk içerisinde çalışması da bir devlet düzeninin ihtiyacıdır. Zaman zaman bu konularda sorunlar çıkarsa bunlar da konuşularak, görüşülerek halledilecek meselelerdir.  Ümit ederim ki bu köklü bir şekilde çözülür, bir anayasa değişikliği ile olmasını ben daha doğru buluyorum.  Anayasa değişikliğinin de yine gelişmiş demokrasiler, AB kriterleri çerçevesinde olmasını arzu ederim ki, mevcut çalışmalar da bu yöndedir. Bütün bunlar olmazsa tabii ki bu taslakla ilgili de bazı değişikliklerin yapılması düşüncemi Hükümet ve Sayın Başbakan ile paylaştım, bakalım süreç nasıl geçecek görürüz.

Yazdır Paylaş Yukarı