Gaziantep Valiliği'ni Ziyaretlerinde Yaptıkları Açıklama

06.12.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Bildiğiniz gibi dün Kilis ilimizi ziyaret etmiştim ve bu vesileyle misafir ettiğimiz Suriyeli komşularımızın barındığı kampları da yakından görmüştüm ve orada yapılanları da bizzat yakından incelemiştim.

Bu geceyi Gaziantep'te geçirdim ve bugün burada da bazı faaliyetlerim olacak. Ama sizler de biliyorsunuz ki, Cumhurbaşkanı olduktan sonra ilk ziyaret ettiğim illerden birisi Gaziantep'ti. Yanlış hatırlamıyorsam 2008 yılında gelmiştim. Şüphesiz ondan sonra da başka vesilelerle de Gaziantep’e geldim. Gaziantep ülkemizin en gözde illerinden birisidir. En parlayan illerinden birisidir. Ekonomisiyle, ticaretiyle, tarımıyla, -ki tarımı da çok farklıdır, kıymetli tarım ürünlerini yetiştiren bir ilimizdir-  ayrıca, kültür, turizm açısından da  Gaziantep giderek zenginliğini göstermeye başlamıştır. Gaziantep’in kendine has çok fazla özellikleri vardır. Bunları ne kadar saysak bitiremeyiz doğrusu. Gaziantepliler de şehirlerine her zaman çok sahip çıkarlar. Birçok şehrimizin örnek alacağı ve gelişmede, kalkınmada doğrusu takdir edeceği başarıları olan bir ilimizdir. Bundan dolayı hepimiz her zaman çok gurur duyuyoruz.

Gaziantep’e dün indiğimde havaalanında sordum “Kaç uçak iniyor?” dedim. 25’in üzerinde günde buraya uçağın indiğini söyledi yetkililer. Bu bile, bu şehrin nasıl büyük bir dinamizm içerisinde olduğunun çok açık bir göstergesidir. Son dönemlerde birçok misafirim olan cumhurbaşkanlarının, kralların, diğer devlet yetkililerinin, yabancıların özellikle bu bölgeyi görmelerini  istiyorum. Geliyorlar, görüyorlar ve döndükten sonra hepsinin buradaki dinamizm, buradaki  canlılık ve buradaki gelişmeden ne kadar çok etkilendiklerini bizzat söylüyorlar. Bu da şüphesiz ki bir Cumhurbaşkanı olarak bana büyük bir gurur vermektedir.

Ülkemizde içinde bulunduğumuz istikrar, güven ortamı, Türkiye’nin her  tarafında çok büyük  kalkınma hamlelerinin gerçekleşmesine fırsat vermektedir. Bütün illerimiz adeta akan sudan testilerini doldurmaktadır ama, Gaziantep bunların hep başında gelen illerimizden birisidir. Burada gördüğüm şehri sahiplenme duygusunu doğrusu çok takdir ediyorum. Bu şehrin sadece kamu görevlileri değil, Vali Bey, diğer yüksek seviyedeki bürokratlar, Sayın Belediye Başkanı, sadece bunlar arasındaki uyum değil, siyasetçiler arasında, bu bölgedeki sivil toplum kuruluşları arasındaki, iş adamları, sanayiciler, yatırımcılar arasındaki uyum ve dayanışma, bütün bunlar bir sinerjiye dönüşmekte ve Gaziantep’i gerçekten çok büyük parlayan bir yıldız haline getirmektedir. Bundan büyük bir gurur duyuyorum, bundan dolayı herkesi çok çok tebrik ediyorum.

Sizler de takip ediyorsunuz, gerek Türkiye gündemini, gerek dünya gündemini. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Mandela’nın vefatını büyük bir teessürle öğrendim. Kendisi uzun süreler hastaydı. Mandela, tabii ki, sadece bir devlet adamı olarak değil, ondan önce gerçek bir insan hakları savunucusu olarak çok büyük bir figürdür, çok büyük bir kişiliktir gerçekten. Ama bu mücadeleyi verdikten sonraki başarısı da, yine ayrı büyük bir takdirdir. Şöyle ki,  Güney Afrika bir zamanlar ırkçılığın en acımasızca kullanıldığı, uygulandığı, siyah-beyaz ayrımının akıl almayacak şekilde yürürlükte olduğu bir ülkeydi. Öyle ki, parklara gittiğinizde siyahların oturacağı bankın üstünde, “Burada sadece siyahlar oturur”, beyazların oturacağı bankların üstünde de “Burada sadece beyazlar oturur” diye yazılacak kadar ayrımcılığın yapıldığı bir ülke idi.

Bu ülkede verdiği mücadele ile ırkçılığın sonunu getirmiş ve ondan sonra da yeni dönem başladığında, bu kadar bölünmüş, bu kadar birbirine düşman olmuş topluluğu büyük bir huzur içerisinde, büyük bir barış içerisinde düzlüğe çıkarmış bir insandır. Şüphesiz ki, esas başarısı mücadelesinin ikinci kısmındadır.

Birinci kısmı yapan dünyada çok örnek vardır; haksızlıklara karşı büyük mücadeleler veren ve sonunda galip gelen. Ama ondan sonra o galibiyeti sürdürülebilir yapan ve barışı gerçekten hakim kılan ve bu kadar bölünmüş topluluğu birbirine kaynaştıran ve sürdürülebilir bir rejim, yönetim gerçekleştiren ender liderlerden birisidir. Bundan dolayı bütün tabii ki dünyada çok büyük bir ünü vardır ve çok büyük takdir görmüştür. Güney Afrika halkına, bütün Afrika halkına bir kez daha başsağlığı diliyorum. Türkiye ile Afrika halkları arasındaki dayanışmanın da ne kadar güçlü olduğunu bu vesile ile hatırlatmak istiyorum.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, gazeteci Metin Turan’ın Mısır’da tutuksuz yargılanma kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? İlişkilerdeki tansiyonu biraz olsun düşürebilir mi?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Doğrusu bunu büyük bir memnuniyetle dün öğrendim. Şüphesiz ki Mısır, olağanüstü bir dönemden geçiyor, bunu defalarca söyledim. Mısır halkı, Türkiye için dost, kardeş olan bir halktır. Öyle ki, Mısır halkıyla yakın temasa geçtiğinizde, hepsi, ailelerinin Türkiye ile ne kadar irtibatları olduğunu, büyük bir övgü olarak hep gururla anlatırlar. Türkiye de şüphesiz ki, Mısır’a olan dostluğu her zaman hatırlar. Ama ülkelerin tarihinde zaman zaman sıkıntılı dönemler olur. Bunlar da muhakkak ki gelip geçicidir. Bizim de geçmişimize baktığınızda, olağanüstü dönemlerimiz olmuştur. Ümit ederiz ki, en kısa süre içerisinde Mısır, demokratik hayata ulaşır ve bütün gücünü, bütün enerjisini halkının beklentisi olan ekonomik kalkınma ve refaha harcama dönemine geçer. Bundan, büyük bir memnuniyet duydum

Soru: Avrupa Birliği’ne vizesiz girişle ilgili olarak görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Bu çok önemli bir adımdır. Şöyle ki, Türkiye, Avrupa Birliği ile artık entegre olmuş bir ülkedir. Tam üyelik müzakereleri yapan bir ülkedir. Bunun ötesinde söylenecek bir söz yoktur aslında. Gümrük Birliği’nin tam üyesidir. Avrupa Birliği ile Türkiye arasında mallar serbest dolaşabilmektedir ama, malların sahipleri bu mallarını götürüp teşhir etmek için serbest gidememektedir. Bu kadar garip bir durum vardır. Bazen gerçekten çok önemli ilim adamları, kültür insanları, bazen çok önemli sporcular, bazen büyük tüccarlar, büyük yatırımcılar Avrupa ülkelerine gidişte inanılmaz zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu böyleyken Avrupa Birliği’nin, Latin Amerika'dan, Rusya'ya, Balkanlardan birçok ülkeye, adaylığı bile söz konusu olmayan ülkelerle vize muafiyeti anlaşmaları imzalamışken, Türkiye'ye çok sert bir vize uygulamasını hayatta tutuyor olması kabul edilemezdi. Bunu her ortamda konuşurduk. Nihayet bu yönde bazı çalışmalar hatta pazarlıklar da diyebilirim buna, onların da çünkü bizden talepleri vardı. Bu konuda belli bir noktaya gelindi. Ümit ediyorum ki, kısa süre içerisinde, birkaç sene içerisinde tamamen vizesiz bir şekilde Türk vatandaşları da Avrupa'da dolaşım serbestliği hakkını alacaklardır. Bunu önemli bir gelişme olarak görüyorum tabii ki.

Sağ olun.

Yazdır Paylaş Yukarı