Yalova Valiliği'ni Ziyaretinde Yaptıkları Açıklama

06.09.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sağ olun.

Bu hediyenizle Yalova’yı daha da yeşillendirmiş oluyorsunuz. Önce bu güzel, şirin ilimiz Yalova’yı Cumhurbaşkanı olarak ziyaret etmekten büyük bir mutluluk ve memnuniyet duyuyorum. Yalova’ya daha önce çeşitli vesilelerle tabi ki çok geldim. Ama bugün ilk defa Cumhurbaşkanı olarak buradayım.

Biraz önce beni iskelede karşılayan bütün vatandaşlarıma, herkese çok teşekkür ediyorum. Sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum.

Yalova; küçük, şirin ama aynı zamanda da çok özellikleri olan bir ilimizdir. İstanbul’un, Bursa’nın, Kocaeli’nin arasında, denizin kıyısında çok büyük üstünlükleri olan bir ildir. Bu kadar büyük merkezlere yakın olup birden bire onlardan uzak olabilmek, sükûneti, huzuru ve yeşilliği içinde barındırabilmek bu ilimizin en büyük özelliğidir. Şüphesiz ki tarih boyunca burası hep böyle bilinmiş. Termal zenginlikleri sebebiyle dinlenme ve tatil mıntıkası olarak bilinen bir yer ta Bizanslılardan, Osmanlılardan, Selçuklulardan ve nihayet Büyük Atatürk’ün de sık sık geldiği bir yer. Burada biliyorsunuz sahip olduğumuz köşk var. TBMM’nin burada tesisleri var. Dolayısıyla her dönem hep gözde olan bir mekandır. Buradaki bütün vatandaşlarıma bu vesileyle sevgilerimi sunuyorum.

Yalova sanayi olarak da çok önemli bir ilimizdir tabi ki. Bazı çok büyük sanayi tesisleri sizin bölgenizde, il sınırları içerisindedir. Tersaneler, çok büyük fabrikalar bütün bunların hepsi muhakkak ki zenginliktir. Son yıllarda ulaştırmada gelişen imkânlar ile artık İstanbul,  Kocaeli, Bursa tabi ki yollar çok daha güzelleştiği için onlarla bağlantınızı günlük hale getirmiştir. Günübirlik gidiş gelişler vardır.

Yalova Üniversitesi inanıyorum ki buraya yine ayrı bir değer kazandıracaktır ve başından beri de sayın rektörü de görüyorum. Bu üniversitenin kurulan yeni üniversiteler arasında en seçkin, en istikbali parlak üniversitelerden birisi olduğuna hep inanmışımdır. Çünkü üniversite demek öğretim üyesi demektir. Buraya bütün öğretim üyeleri, doğrusu koşarak geleceklerdir buranın mensubu olmak için, böyle bir ilde. Bir taraftan büyük merkezlere yakın bir taraftan huzurlu bir yer. O bakımdan Yalova’nın geleceğini her bakımdan çok çok daha parlak görüyorum.

Muhakkak ki bugün burada yapacağım ziyaretler vesilesiyle çok daha yakından incelemelerde bulunacağım. Bir kez daha bütün vatandaşlarıma gösterdikleri sevgi ve muhabbetten dolayı teşekkür ediyorum. Bugün birçok vesilelerle hep beraber olacağımız için uzatmak istemiyorum. Ayrıca burada canlı bir de basın var biliyorum, eskiden beri. Türkiye çapında yayın yapan televizyonlarınız var. O bakımdan hepinize sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum.

Soru: Efendim dün ODTÜ’de başı örtülü öğrencilere karşı hem sözlü hem de fiili bir tacizde bulunuldu ve hemen hemen her kesim büyük tepki gösterdi buna. Hem bu eylem hem de üniversitelerdeki marjinal örgütlenmeler hakkındaki düşünceniz nedir?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Bunlar çok geride kalmış meseleler. Eğitim, herkesin temel hakkıdır. Temel bir hak olan eğitimi engellemeye de kimsenin gücü yetmez. Kılık kıyafet, bütün bunlar, bu tartışmalar çok geride kalmıştır. ODTÜ, Türkiye’nin en seçkin üniversitelerinden birisidir. Orada, bu tip davranışlar hem yakışmaz, hem de kimsenin gücü doğrusu bu şekilde herhangi bir öğrenciye fikrinden, düşüncesinden dolayı baskı yapmaya yetmez. Bunlar geçmişte kalan meseleler.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, başkanlık sistemi zaman zaman tartışmaya açılıyor. Bugün yine bazı köşe yazarları başkanlık sistemiyle ilgili bir takım ifadelerde bulundular. Sayın Yalçın Akdoğan, Star Gazetesi’ndeki köşesinde ‘Statüko Başkanlık Sistemine Karşı’ başlıklı bir yazı yazdı.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Herhalde şu anda pek gündemde değil diye biliyorum. Bir ara çok tartıştık, ettik biliyorsunuz.

Soru: Zaman zaman gündeme geliyor efendim.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Sistemler de, nihayetin tercih meselesi ama önemli olan daha önce de söylediğim gibi, ‘check and balance’ dediğimiz denge sistemlerinin olması. Demokrasinin bütün kurumlarıyla, kurallarıyla işliyor olması çok önemli. Ama şu anda gördüğüm kadarıyla böyle bir tartışma da yok.

Soru: Efendim, çözüm süreci de Türkiye’nin hala sıcak gündem maddelerinden bir tanesi. Dün Cemil Bayık’a atfedilen bir açıklama Türk haber kuruluşlarında da yer aldı, çözüm sürecine ilişkin örgütün politikasını, pratiklerini gözden geçirdiği yönünde. Geri çekilmenin durdurulabileceği hatta söz konusu süreçte başarı sağlanamazsa güneye inen bazı örgüt elemanlarının kuzeye çıkmasının düşünüldüğü ifade edildi. Çekilme çok önemli bir değişkendi. Sizce bundan sonra süreç nasıl olacak?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Ben başkalarının konuşmalarını referans alarak bir şey söylemek istemem. Ama bütün bu konular Türkiye’nin aslında problemlerinden kurtulması konularıdır ve Türkiye’nin demokratik standartlarının, hukuk standartlarının evrensel anlamda yükseltilmesi meselesidir ve bunlar o dedi, bu dedi diye değil, bu kendi irademizle, kendi arzumuzla Türkiye’ye ne yakışıyorsa onu yapma sürecidir, bütün bunlar. Böyle gördüm ben.

Soru: Efendim Suriye’deki son gelişmeler ve Putin’in tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Maalesef tabi ki en çok üzülenler muhakkak ki bizleriz, çünkü büyük bir sınırımız, komşuluğumuz var. Bir insan komşusunun evi yanıyorsa onun ateşini de daima hisseder, acısını da hisseder. Bu acıyı en çok hissedenlerdeniz biz. Onun için bir an önce Suriye’nin düzlüğe çıkmasını ve bu süren iç savaşın bitmesini çok arzu ediyoruz. Şüphesiz ki bunun yolu siyasi, diplomatik bütün çabaları hep sonuna kadar kullanmaktan geçer. BM’nin bu yöndeki tıkanıklığını ümit ederim ki G-20 vesilesiyle yapılan toplantılarda aşma imkanı olur. Unutmayalım ki herkesin gözü önünde eğer 100 binin üzerinde insan öldüyse, 7 milyona yakın insan evini barkını terk ettiyse ve hele hele savaşlarda bile kullanılması yasak olan kimyasal silahlar ki -insanlık suçu olarak bilinir,- tekrar söylüyorum savaşta bile kullanılması yasaktır. Farklılığı bu, onun için zaten kimyasal silaha karşı tepki onun için çok ağırdır. Bunların maalesef kullanıldığına şahit olunca BM’nin tıkandığını görmek insanı çok üzüyor. Bunların muhakkak ki bir yolunun bulunması gerekir. Muhakkak ki bunlar eğer cevapsız kalırsa, bütün bu katliamlar ve kimyasal silahların kullanılması o zaman giderek çok daha yaygınlaşır. Ümit ederim ki G-20 toplantısı vesilesiyle tıkanmış olan kanallar açılır ve uluslararası camia toplu olarak hareket ederek bu iç savaşa dur der. Yani muhakkak ki bir şey yapmak gerekir, yoksa sadece konuşarak daha çok insanın ölmesini görmek de doğrusu herhalde insanlığın kabul edebileceği bir şey değil, ama bütün bunlar siyaset ve diplomasi ile onun yolunu açmak için olursa ancak değerli olur. Geçenlerde söyledim, bir siyasi strateji olmadan müdahaleler, onlar ne kadar netice verir, bunlar uzmanlar tarafından da çok bilinen bir husustur. O bakımdan işin siyasi çıkış stratejisini koymak için G-20 gerçekten bir fırsat. Bütün BM’deki 5 önemli ülke de oradayken ümit ediyorum ki bu noktada bir anlayış ortaya çıkar.

Yazdır Paylaş Yukarı