Azerbaycan’a Hareketlerinden Önce Atatürk Havalimanı’nda Basına Yaptıkları Açıklama

14.08.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Aziz Kardeşim İlham Aliyev’in evsahipliğinde 15-16 Ağustos 2013 tarihlerinde Gebele’de “Ulaştırma Alanında İşbirliği” temasıyla gerçekleştirilecek olan (Türk Konseyi) 3. Zirvesi’ne katılmak üzere az sonra Azerbaycan’a hareket edeceğim. Bana, bu ziyaretimde Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Yıldırım eşlik edecekler.

Bilindiği üzere, ülkemizle birlikte Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan tarafından 3 Ekim 2009 tarihlerinde imzalanan Nahçıvan Anlaşması’yla kurulan ve 2010 yılında İstanbul’da Sekretaryanın da tesis edilmesi suretiyle resmen hayata geçirilen Türk Konseyi, Türk Dünyasındaki işbirliğinin kurumsallaşması sürecinde önemli bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Hatırlayacaksınız, Konsey’in İstanbul’daki Sekretaryasının yeni binasının açılışını ve oraya bayrak çekim merasimini Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nazarbayev’le birlikte geçen yıl Ekim ayında gerçekleştirmiştik.

Kardeş Türk Cumhuriyetleri ile ülkemiz arasındaki işbirliği, dayanışma ve diyaloğun geliştirilmesi amacıyla 1992 yılında başlatılan müşterek gayretlerimizle bugüne kadar getirdiğimiz ve Türk Konseyi’nin hayata geçirilmesiyle taçlandırdığımız bu süreç başarıyla devam etmektedir. Türk Konseyi, halklarımız arasındaki mevcut diyalog kanallarını eşitlik ilkesi temelinde güçlendirerek, aramızdaki gönül birliğini en ileri seviyelere taşımakta ve kardeş ülkelerimiz arasındaki işbirliğini her alanda geliştirmemize katkı sağlamaktadır.

Bu toplantı vesilesiyle, Zirve marjında Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan Cumhurbaşkanları ile ayrı ikili görüşmeler yapacağız. Yine bu toplantı vesilesiyle Dışişleri bakanlarımız ve Ulaştırma bakanları da kendi aralarında toplantılar yapacaklar.

Hiç şüphesiz, Türk Konseyi 3. Zirvesi, ortak dil, tarih ve kültürü paylaşan Türk Devletleri arasında son dönemde büyük gelişme gösteren işbirliğine güçlü bir ivme kazandıracaktır.

Teşekkür ederim.

Soru: Bu sabaha karşı Mısır’da yaşanan olaylarla ilgili değerlendirmelerinizi rica ediyoruz. Bir de bu olaylardan sonra Türkiye’nin bundan sonra izleyeceği yol haritası nasıl olacak, özellikle yeni yaşanan olaylardan sonra?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Açıkçası, korktuğumuz olaylar gerçekleşiyor Mısır’da. Bu noktalara gelinmemesi için hatırlayacaksınız benim de çok çağrılarım oldu; görünür, görünmez çok gayretler de var. Bugün olup bitenler tabii ki kabul edilemez. Hele sivil insanlara silahlı müdahale, gösteri yapan insanlara, nümayiş yapan insanlara silahla müdahale asla kabul edilemez. Gerekçesi ne olursa olsun. Bunlar çok tehlikeli kapıları açar. Bundan dolayı çok büyük bir üzüntü duyuyoruz ve bütün Mısır halkına da hem başsağlığı hem geçmiş olsun diyoruz. Rakamlar çok değişik. Doğrusu, muhakkak ki önümüzdeki günlerde, zaman içerisinde netleşecektir. Ama olayların büyüklüğü de çok ortadadır.

Korkum şu ki, Mısır içinden çıkılmaz bir kaosa girer bu gidişle ve bütün tecrübemle şunu söyleyeyim, bu yol çıkmaz bir yoldur Mısır için. Onun için herkesin kendi ülkesinin kıymetini bilmesi ve herkesin, bütün tarafların bir araya gelip aklıselim içerisinde ve mantık yoluyla Mısır’ı düzlüğe çıkaracakları, tekrar Mısır’ın demokrasiyle buluşacağı süreci başlatmaları gerekir. Yoksa hemen komşumuzda olup bitenler nasıl başlamıştır, herkesin hatırlamasını isterim. Sivil halka silahla müdahale işte olayları bu noktaya getirmiştir. Mısır’da olayların bu noktaya gelmesini tahayyül bile etmek istemem. Çünkü Mısır’da olup bitenler sadece Mısır’ı, Arap dünyasını ve bölgeyi, Mağrip’i değil bütün Müslüman dünyasını ilgilendirecek ve etkileyecek bir gelişme gösterir.

O bakımdan herkesin aklıselimle hareket etmesinin zamanı çoktan geçmiştir. Onun için de şüphesiz ki, herkesin bir araya gelmesi gerekir. Yapılacak ilk iş, seçilmiş cumhurbaşkanı ve arkadaşlarının serbest bırakılması ve ondan sonra yapılcak ilk seçimlere herkesin katılacağı şeffaf ve düzgün bir seçimin yapılmasıdır. Korkarım ki, bu böyle giderse Mısır’ın uzun bir süre tekrar demokrasiyle buluşması zor olur. Bu da çok kötü bir örnek olur, hem Mısır halkı, hem bütün İslam dünyası için büyük kayıp olur. O bakımdan bu yolun yol olmadığını bir kez daha hatırlatmak isterim.

Bir kez daha hayatını kaybeden herkese Allah’tan rahmet dilerim.

Mısır halkının tamamı bizim kardeşimizdir. Mısır’da olup bitenler tabii ki hepimizi ilgilendirir. Bu söylediklerimiz de Mısır’a duyduğumuz dostluktan dolayıdır. Bir kez daha söylüyorum: Dünyanın hiçbir yerinde sivil topluma nümayiş yaptıkları için, protestoda bulundukları için silahla müdahale meşru görülemez.

Yazdır Paylaş Yukarı