Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk Polis Teşkilatının 168. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlamasında Yaptıkları Konuşma

10.04.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Misafirler,

Türk Polis Teşkilatının Değerli Mensupları,

Emniyet Teşkilatının 168. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen bu törende sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Hepinize sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Ayrıca bugün burada, Türk Emniyet Teşkilatına daha önceki dönemlerde yeri gelmiş siyasi otorite olarak, yeri gelmiş teşkilatın en üst bürokratları olarak hizmet etmiş olan çok değerli mensupları da görmekten ayrıca büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu,  Emniyet Teşkilatı içerisindeki dayanışmanın en güzel örneklerinden birisidir. Bugün ben de sizin aranızda bulunmakla, Türk Polis Teşkilatına verdiğim önemi bir kez daha göstermek istiyorum ve fırsat bulduğum her zaman da toplantılarınıza katılmaya çalışıyorum.

Değerli misafirler,

Bildiğiniz gibi devletlerin devlet olabilmeleri için çeşitli şartlar vardır. Bunlardan birisi muhakkak ki ülkeyi dışarıya karşı korumaktır. Bunun için devletlerin orduları vardır. Bizim de gurur duyduğumuz Türk Silahlı Kuvvetleri vardır. Bunlar aslında tehdidi yok etmek için, caydırmak için her gün savaşacak gibi hazır bekler ve daima güçlü olur. Ama ülke içerisinde, sınırlar içerisinde kanunları, kuralları, nizamı sağlayan, halkın düzenini sağlayan, düzenli bir toplum hayatının yaşanmasını temin eden de Polis Teşkilatımız ve Jandarma Teşkilatımızdır. Bildiğim kadarıyla nüfusumuzun yüzde 80’i Polis Teşkilatımızın, yüzde 20 civarında ise Jandarma Teşkilatımızın sorumluluk alanı içerisinde. Dolayısıyla kanunun, düzenin sağlanması demek, bir ülkede, toplumda huzurun olması ve insanların güvenli bir şekilde hayatlarını devam ettirebilmeleri demektir. İşte bütün bu büyük sorumluluk, Türk Polis Teşkilatının üstündedir ve çok köklü bir kurum olarak da bugün 168. kuruluş yıl dönümünü kutlamaktayız. Birçok kuruluşumuzun yüzyılları geçen tarihini düşündüğümüzde devletimizin ne kadar köklü geleneklere sahip olduğunu, ne kadar köklü kurumlara sahip olduğunu bir kez daha görmekte ve bundan büyük bir gurur duymaktayız.

Polis Teşkilatımız, kamu düzeninin temini, halkımızın huzur ve güven içinde yaşaması, insan haklarının korunması, hukukun üstünlüğünün sağlanması yolunda çok büyük özgüvenle çalışmakta ve bu görevleri layıkıyla da yerine getirmektedir. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki bugün, Türkiye, Emniyet Teşkilatımızın üstün gayretleri, fedakâr ve cefakâr çalışmaları neticesinde huzurlu bir ülke haline gelmiştir. Her şeyin başı, huzurun olmasıdır. Huzurun, istikrarın, güvenliğin olmadığı bir ülkede ne yaparsanız yapın mutlu olamazsınız. Ne yaparsanız yapın o ülkede güzel şeyler gelişemez, ekonomik kalkınma olamaz, ilerleme olamaz. O bakımdan her şeyin başı huzurdur, güvenliktir ve istikrardır.

Polisimiz bu anlamda çok büyük görev yapmaktadır. Başta terörün her çeşidi olmak üzere bütün terör örgütlerine karşı büyük fedakârlıklarda bulunmuş ve büyük mücadele vermiştir. Şüphesiz ki bundan sonra da bu mücadeleyi vermeye kahramanca devam edecektir.

Polis Teşkilatı, aynı şekilde örgütlü suçlarla mücadelede yine çok büyük kararlılık göstermiş ve devlet gücünü tanımayan, kanun gücünü tanımayan gruplara, kişilere karşı da devletin otoritesini daima göstermiştir. Yine her türlü suçun önlenmesi, onların işlenmesini caydırmak başta olmak üzere suç ortaya çıktığında da onu bulmak, ortaya çıkarmak ve failini de getirip adalete teslim etme konusunda da Türk Polis Teşkilatı haklı bir üne sahip olmuştur. En girift, en karmaşık, en sözüm ona akıllıca işlenen cinayetlerin ve suçların ortaya çıkartılmasında Türk Polis Teşkilatının özellikle son yıllardaki başarısı, hepimiz için gurur kaynağı olduğu gibi yeni suçların işlenmesini de zorlaştırmaktadır, vazgeçirici bir rol oynamaktadır. Bu anlamda baktığımızda Emniyet Teşkilatımız herkesin güvenini kazanmakta ve herkesin, buralarda söylediğiniz gibi, gayet güzel ifade etmişsiniz,  umutlu yarınlar için, huzurlu geceler için ve güvenli sokaklar, güvenli gelecek için, yeri geldiğinde emniyetli yollar için sizin var olmanız, halkımız için bir güvence olmuştur. Şunun da altını özellikle çizmek isterim ki trafikten özel harekâta kadar birçok birimlerinizle ihtisaslaşmaktasınız ve etkili bir vazife yapmaktasınız.

Tabii ki bu güveni kazanmak kolay değil. Göreviniz çok hassas. Bu hassasiyeti daima göstermeniz gerekmektedir. Özellikle toplumsal olaylarda bu hassasiyet çok daha öne çıkmaktadır. Toplumsal olaylarda yeri geldiğinde güç kullanımı söz konusu olduğunda, bu gücün akıllıca ve yerinde kullanılması, bütün bunlar profesyonelliğin gereğidir. Şunu da tabi ki en iyi sizler bilirsiniz: İllegal örgütler toplumsal olayları ve polise karşı direnişi kendileri için daima bir eğitim aracı olarak görürler. Onun için onların bu oyunlarına düşmeyecek şekilde güç kullanmak profesyonelliğin de bir gereğidir. Ayrıca toplum içinde istismarına da fırsat vermemek için özellikle toplumsal olaylardaki güç kullanımının nasıl yapılacağı konusunda, bir taraftan illegaliteye izin vermeme konusunda kararlılık, ama diğer taraftan da profesyonellik, sizin alacağınız eğitimler ve kapasitenizle ilgili bir meseledir. O bakımdan eğitim de her şeyin başında gelmektedir. Yine zaman buldukça eğitim kurumlarınıza da uğruyorum ve orada da görüyorum. Eğitim devamlı mükemmelleştirilecek bir konudur. Bu konuda çok daha fazla emek harcanması gerektiğini de açıkça söylemek isterim.

Teknolojinin en iyi şekilde kullanılması, Polis Teşkilatının etkinliğinin olmazsa olmaz şartıdır. Gelişen teknoloji, hayatımızı nasıl değiştiriyorsa aynı şekilde suç işleme şekillerini de çok değiştirmekte ve yine çok girift hale getirmektedir. O suçları önleyebilmek ve onları işleyenlerin faillerini yine ortaya çıkartabilmek için veya suçun işlenmesine fırsat vermemek için teknolojinin en iyi şekilde bilinmesi, kullanılması da emniyet güçlerimizin en çok önem vermesi gereken alanlardan birisidir. Şunu büyük bir samimiyetle burada ifade etmek isterim ki, Emniyet Teşkilatımız bu konuda gerçekten çok yol almıştır. Çok erken başlamıştır, iyi elemanlar yetiştirmiştir ve gelişen teknolojinin dışında ve gerisinde kalmamıştır. Bundan da büyük bir gurur duyduğumuzu ifade etmek isterim ve bu vesileyle gerek geçmişte olsun, gerek şimdi olsun bütün siyasi otoriteyi, Emniyet Teşkilatının başındaki siyasi, bürokratik bütün kadroları da tebrik etmek isterim. Çünkü buna daima önem vermişlerdir. Yoksa Türk Polis Teşkilatı bugün bu noktada olamazdı.

Birçok ülkeleri ziyaret ettiğimiz, görüştüğümüz devlet adamlarıyla hükümetlerle temaslarımız olduğu için biz bunu hemen görürüz. Hangi ülkenin ordusu güçlü, hangi ülkenin emniyet teşkilatı, polis teşkilatı güçlü bunlar hemen ortaya çıkar. Biz daima gurur duyarız, Silahlı Kuvvetlerimizin ve Polis Teşkilatımızın gücü, profesyonelliği ve etkinliği konusunda. Bunun ilelebet ileriye taşınacağından da hiçbir kuşkum yoktur.

Tabiî ki Polis Teşkilatı hukukun üstünlüğü, insan haklarının sağlanması ve demokrasiye bağlılığını göstermesi açısından daima önemli olmuştur. Öyle ki özellikle bir zamanlar çok gündeme gelen insan hakları ihlallerinin bugün minimum duruma düşmüş olmasından da büyük bir gurur duyuyoruz. Unutmayalım ki sadece caddelerimiz, sokaklarımızda, mobese dediğimiz kameralar yok. Şimdi bütün karakollarımızda da kameraların olduğunu belki halkımızın büyük bir çoğunluğu bilmiyor. Bu; şeffaflaşmanın, yeri geldiğinde hesap verebilmenin ve neticede tabii ki bir özgüvenin çok açık işaretidir. Ancak demokratik ülkeler, hukukun üstünlüğüne inanan ülkeler, suç işleyen kim olursa olsun onun hesap vermesi gerektiğine inanan ülkeler karakollarına kamera koyabilirler. O bakımdan da gurur duyduğumuzu burada ifade etmek isterim.

Cumhurbaşkanı olarak Türk Polis Teşkilatı ile en çok övündüğüm noktalardan birisi yurt dışında yaptığı görevlerdir. Afrika’dan Avrupa’ya kadar birçok ülkede yine Birleşmiş Milletler çatısı altında veya uluslararası polis organizasyonları, güvenlik birimleri çatısı altında Türk Silahlı Kuvvetleri nasıl büyük görevler yapıyorsa barışı korumada, Polis Teşkilatımız da aynı şekilde görevler yapmaktadır. Gittiğim birçok ülkede polislerimizi karşımda gördüğümde daima iftihar etmişimdir. Yine çok önemli bir görev de özellikle son yıllarda giderek kapasitesini artırdığımız dost, müttefik, kardeş ülkelerin emniyet teşkilatlarını ve polislerini kendi okullarımızda eğitiyor olmaktır. Buna da çok önem veriyoruz. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Burada da okullarımız ve teşkilatların başındakiler, olağanüstü özen göstermeliler ve dışarıdan gelen misafir öğrencilerin en iyi şekilde eğitilip gönderilmelerine çok dikkat etmeliler. Türkiye’nin dost ülkelere yapacağı en önemli yatırımlardan birisinin de bu olduğunu unutmamamız gerekir.

Değerli misafirler,

Polis teşkilatımız işinin doğası gereği, tabiatı gereği zor ve tehlikeli işlerle uğraşmaktadır. Masa başında olanlarınızın sayısı herhalde çok azdır. Sokakta olan, tehlikeli yerlerde görev yapan, zor şartlarda hayatını öne koyarak büyük bir cesaretle görevi üstlenenler aranızdaki nispete vurduğunuzda çok daha fazladır. O bakımdan yeri gelmiştir, büyük bir görev aşkı ve büyük bir sorumluluk duygusu içerisinde şehitler verilmiştir. Şehitlerimizin hepsini rahmetle anıyorum. Gazilere de, hepsine Allah’tan acil şifalar diliyorum.

Bu duygularla Polis Teşkilatımızla daima gurur duyacağımızı ifade ederim. Sizi ne kadar güçlü, disiplinli, profesyonelce yetişmiş görürsek Türk halkı da o kadar çok evinde, sokakta, gece, yollarda kendisini daha çok güvende hissedecektir. Bir kez daha hepinize başarılar diliyorum.

 

Yazdır Paylaş Yukarı