Somali Cumhurbaşkanı ile Gerçekleştirdikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

05.12.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Somali Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, aziz kardeşim Sayın Hasan Şeyh Mahmud ve beraberindeki sayın bakanları ve yetkileri Türkiye’de misafir etmekten çok büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Kendisine ve heyetinin değerli üyelerine Türkiye’ye hoş geldiniz diyorum.

Eminim siz de biliyorsunuz Somali’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri geçen Eylül ayında yapıldı ve Sayın Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud cumhurbaşkanı seçildi. Kendisini bir kez daha tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk yurt dışı ziyaretini de resmi olarak Türkiye’ye yapıyor, bundan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Yine bildiğiniz gibi Somali maalesef uzun bir süre, yirmi-yirmi bir yıla yakın bir süre, büyük bir belirsizlik ortamı yaşadı. Son sekiz sene içerisinde BM, Afrika Birliği ve uluslararası camianın desteğiyle de bir geçiş süreci oldu ve bütün bunlar bitti ve neticede Somali devleti yeniden doğdu ve yeni Somali devletinin sayın cumhurbaşkanı olarak da Hasan Şeyh Mahmud  bugün Türkiye’yi ziyaret ediyorlar.

Yine bu süre içerisinde temsil kabiliyeti gayet yüksek bir parlamento Somali’de gerçekleşti. Somali Parlamentosu çalışmaya başladı. Yeni hükümet kuruldu. Yeni hükümet meclisten güvenoyu aldı. Yeni parlamentonun yüzde 30’u kadınlardan oluşmakta ve federal hükümetin 10 bakanından ikisi de kadın bakan olarak atandı. Bütün bunlar Somali’de yeni bir dönemin başlangıcı olarak ortaya çıktı.

Türkiye ile Somali arasındaki ilişkiler 16. yüzyıla kadar, Osmanlı dönemine kadar uzanır. Çok sağlam ilişkilerimiz vardır tarihte. Son dönemde Somali’nin çektiği bu sıkıntılar ve özellikle geçen yıl çekilen büyük açlık ve insani sıkıntılar karşısında Türk halkı çok büyük bir duyarlılık gösterdi biliyorsunuz ve çok büyük yardım kampanyaları Türkiye’de başladı. Geçen sene Ağustos ayında Başbakanımız Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında büyük bir heyet Somali’ye gitti. Bunun çok büyük bir yansıması oldu, çok büyük bir yankısı oldu ve o günden bugüne ilişkilerimiz çok güçlü bir şekilde devam etmekte.

Yine hatırlayacağınız gibi 2009 yılında sayın cumhurbaşkanının selefi olan Şeyh Ahmed’i -geçiş döneminin cumhurbaşkanını- Türkiye’ye davet etmiştim. Ve daha sonra çeşitli yine toplantılar vesilesiyle kendisi Türkiye’ye gelmişti ve Türkiye ile Somali arasındaki ilişkiler bu çerçeve içerisinde çok güçlü bir şekilde devam etmeye başladı.

Türkiye, bütün uluslararası camiaya da şunu göstermek istiyor açıkçası, herhangi bir beklentisi olmadan insani amaçlı olarak başka bir millete nasıl yardım yapılabilir. Bunu en iyi şekilde gerçekleştiriyoruz. Bugün Somali’de büyükelçiliği olan nadir ülkelerden biriyiz. Özellikle batı dünyasından hiçbir daimi büyükelçi Mogadişu’da yokken bizim büyükelçimiz orada görev yapmaktadır. THY, Mogadişu’ya uçan tek havayoludu. Dolayısıyla bütün dünyayla Somali’nin bağlantısını yine THY gerçekleştirmektedir.

Biz birçok alt yapı projelerine çalışıyoruz. Eğitim, sağlık başta olmak üzere Türk halkının bu büyük desteğiyle oluşturulan fon, Somali halkına en iyi şekilde harcanmaktadır. Bunun için bakanlarımız devamlı Somali’ye gidip gelmekte. Teknik heyetlerimiz hep Somali’de bulunmaktadırlar ve Somali halkı da bunu yakından görmektedir.

Eğitim çerçevesi içerisinde bugün Türkiye’de 1600 Somali öğrencisi vardır. Bunun 500’ü yüksek öğrenimdir, diğerleri meslek liselerinde ve diğer okullardadır. İnşallah bunlar yetiştiğinde en iyi şekilde ülkelerine hizmet etmek için ülkelerine döneceklerdir.

Değerli Basın Mensupları, bir ülke yeniden kurulurken onun en önemli organı güvenlik güçleridir. Güvenlik güçlerinin, yani silahlı kuvvetlerinin, polis teşkilatının yeniden kurulmasıdır. Türkiye bu alanda da Somali ile işbirliği içerisindedir ve Somali güvenlik güçlerinin kurulmasıyla ilgili çok önemli çalışmalar yapılmaktadır. Bunlar hem eğitim çalışmaları hem teçhizat çalışmalarıdır. Bu yönde de bir fonun kurulmasını bütün uluslararası camiaya önerdik. Bu bakımdan 2013’ün Şubat-Mayıs aylarında İstanbul’da yapılacak bir donörler  toplantısında da bu fonun oluşturulmasına çalışacağız ve Türkiye olarak Somali silahlı kuvvetlerinin, polis teşkilatının en güçlü şekilde kurulmasında ve ülkede güvenliğin sağlanmasının ve ülkenin kendi çıkarlarının sağlanmasına en iyi şekilde hizmet etmeleri için de çalışmalarımızı devam ettirmekteyiz.

Bugün milli savunma bakanları, genelkurmay başkanlarımız bu konuları görüşmektedirler. Yine diğer bakanlar da karşıtlarıyla Türkiye ile Somali arasındaki işbirliğinin adımlarını daha detaylı olarak çalışmaktadırlar. Ümit ediyorum ki Sayın Cumhurbaşkanının bu ziyareti çok başarılı olacaktır, meyvesini verecektir ve Türkiye ile Somali arasındaki bu kritik dönemde ilişkiler uluslararası camiaya da çok güzel bir örnek olacaktır.

Genellikle uluslararası camiada sözler verilir, fonlar oluşturulmak için. Çalışmalar başlar ama bu sözler maalesef çok gerçekleşemez. Hâlbuki beklentiler de daima yüksek olur. Türkiye işte bu alanda belki de uluslararası camiaya örnek olacak şekilde bir ilki gerçekleştirmekte ve bir ülkenin, bir milletin yeniden ayağa kalkması, bir devletin yeniden kurulması için bütün gücüyle hem resmi, hem halkıyla büyük bir yardımlaşma içerisindedir.

Somali halkı aslında büyük bir halktır. Tarihte çok önemli yeri olmuştur. Kendi zengin kaynakları da vardır. İnanıyorum ki devlet fonksiyonunu görmeye başladığında bütün bu kaynaklar harekete geçecektir ve hiç kimseye ihtiyaçları olmadan yollarına en iyi şekilde devam edeceklerdir.

Ben bir kez daha sayın cumhurbaşkanına, değerli dostuma hoş geldiniz diyorum.

Soru : Reuters haber ajansından Gülsen Solaker. Sorum sayın konuk Cumhurbaşkanına olacak. Siz geleceğinize daha umutla baktığınızı söylerken Suriye büyük bir karışıklık içinde. Geçtiğimiz ay Suriye özel temsilcisi Brahimi’nin Suriye konusunda bir uyarısı oldu ve “eğer önceden bir önlem alınmazsa Suriye’nin ileride yeni bir Somali olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu” belirti Brahimi. Siz Suriye’ye ilişkin durumu nasıl görüyorsunuz, böyle bir tehlike görüyor musunuz?

Sayın Cumhurbaşkanımız : Ben sadece şunu hatırlatmak isterim size Suriye konusunda, kıyaslamaları hep ülkeler arasında yaparken hepsinin şartı ayrı. Mesela Somali aynı ırktan, aynı dinden, aynı mezhepten ve aynı dili konuşan insanlardan müteşekkil. Hiçbir mezhep ayrımı, hiçbir etnik ayrım, hiçbir farklı dil yok Somali’de konuşulan. Dolayısıyla tamamen ayrı bir case, ayrı bir şey Somali meselesi.

Suriye’ye gelince, Suriye’de maalesef rejimle problem. Bugünkü rejim artık çok eskide kalmış bir sistem. Halk da buna, herkes, aslında ayaklanmış vaziyette. Kimi fiilen ayaklanmış vaziyette, kimiyse gönülden ayaklanmış vaziyette. Muhalefetin son yapısına da dikkat ederseniz zaten Suriye halkının bütün kesimlerini, herkesi içine alacak şekilde yeniden yapılandılar. Yani rejimin yanında zannedilen farklı mezhepteki insanları da temsil eden kişiler muhalefetin içerisinde. Ümit ederiz ki bu kaos Suriye’de uzun sürmez.

Soru : Sayın Cumhurbaşkanı, dokunulmazlık tartışması  hala devam ediyor...

Sayın Cumhurbaşkanımız : Yani bunlara doğrusu söyleyecek bir şeyim yok.

Soru : 94 meselesini soracaktım size…

Sayın Cumhurbaşkanımız : Artık yani söyleyecek bir şey yok. Ayrıca şunu da söylemek isterim yani. Bizler konuşurken niyetlerimizin çok ötesinde bakıyorum yansıyor birçok konu. Bizim söylediklerimizin üzerinden farklı farklı herkes şeyler çıkartmaya çalışıyor. Doğrusu bundan da rahatsızım açıkçası. O bakımdan bir şey söylemek istemiyorum. Görelim bakalım nasıl gerçekleşecek. İnşallah memleket için hayırlısı neyse o olur.

Soru : Ulaş Omrak, Samanyolu Haber. Sayın Cumhurbaşkanım, Filistin geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler’de üye olmayan gözlemci devlet statüsü kazandı. Siz Ortadoğu’nun geleceği açısından bu tarihi gelişmeyi nasıl yorumlarsınız?

Sayın Cumhurbaşkanımız : Bu aslında dünya vicdanının yansımasıdır. Oylamaya baktığınızda 10’un altında, yani iki elin parmağından daha az ülkenin hayır dediğini ama bütün dünyanın, hem de her dinden her kıtadan, gelişmiş-gelişmemiş her ülkeden devletler ise Filistin Devleti’nin devlet olma hakkını açıkça teslim ettiler. Dolayısıyla bu çok önemli, dünya vicdanının yansıması açısından çok önemli. Ümit ederim ki buna hayır diyenler bundan ders çıkartırlar. Çünkü dünya vicdanı bu şekilde seslendirildikten sonra buna karşı gelmek kendilerini çok yıpratacaktır dünya nezdinde, diğer ülkeler nezdinde.

İsrail’in tepkisiyse kendisini daha da dünya vicdana mahkûm edecek şekildedir. Zaten illegal bir şekilde, uluslararası hukuka hiç dayanmayacak bir şekilde de yerleşim yerleri yapmakta, bir nevi başkasının toprağında inşaat yapmakta, başkasının toprağında ev yapmakta. Bunu bütün dünyanın gözü önünde yapmakta ve bunun için zaten barış süreci tıkanmıştı biliyorsunuz. Bunun için Filistinliler ve İsrailliler arasındaki görüşmeler tekrar başlamazken şimdi çok daha tehlikeli bir adım atarak yeni yerleşim yerleri yapma kararı aldı ki bu Filistinliler arasındaki özellikle Kudüs’teki irtibatı kopartmaya dönük bir adım. Çünkü yer olarak, konum olarak seçtikleri yer böyle. Bu çok tehlikeli neticeler doğurur. Nitekim birçok Avrupa ülkesi de bunu gördüğü için İsrail’i ikaz ettiler. Ümit ederim ki İsrail bunu yapmaz. Çünkü bunun da çok büyük neticeleri olur ve neticeleri de muhakkak kendi aleyhine tecelli edecektir.

Yazdır Paylaş Yukarı