Şili Cumhurbaşkanı ile Gerçekleştirdikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

19.11.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Şili Cumhurbaşkanı Değerli Dostum Sn. Pinera ve heyetini Türkiye’de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Kendisine bir kez daha “Hoş geldiniz” diyorum. Aslında 2010 yılında BM Genel Kurulu vesilesiyle New York’ta bir araya gelmiştik ve o zaman kendisini davet etmiştim. Bu daveti gerçekleştirmiş oldular. Büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı gerçekten bir Türkiye dostudur daha önce Türkiye’ye defalarca gelmiş. Sadece İstanbul, Ankara değil Türkiye’nin başka şehirlerini, Kayseri de dâhil olmak üzere gezmiş, çok değerli bir şahsiyettir. Bir Latin Amerika ülkesi olarak Şili önemli bir ülkedir ve Türkiye ile ilişkileri de çok eskidir. Aslında 1913 yılına, Osmanlı dönemine gider. Osmanlı döneminde ilk anlaşmaları yapmışız 1926 yılında da ilk dostluk anlaşmasını yapıp Latin Amerika’dan Türkiye’yi tanıyan ilk ülke olmuştur Şili. Bu bakımdan da çok önemli bir ülkedir ve ayrıca Türkiye ile serbest ticaret anlaşması imzalayan ilk ülke de Şili’dir.

Şili’nin birçok anlamda Türkiye ile geçmişi vardır. Belki çoğunuz bunu bilmeyebilirsiniz. Filistin dışında en çok Filistinli de Şili’de yaşamaktadır. Osmanlı pasaportuyla vaktiyle bu topraklardan Şili’ye giden binlerce insan vardır. Şimdi de 300 bine yakın nüfus vardır. Bütün bunları şunun için söyledim. Coğrafi olarak birbirine uzak olan bu iki ülkenin aslında çok sağlam işbirliği temelleri var. Bu işbirliğini daha da güçlü hale getirmek için Sayın Cumhurbaşkanı bugün buradadır. Gerek baş başa, gerek heyetler arasında yaptığımız konuşmalarda ikili ilişkilerimizi, ticari ilişkilerimizi gözden geçirdik. Serbest ticaret anlaşmasının hemen neticesi ortaya çıktı ve 600 milyon dolar civarında ticaretimiz söz konusu. Ümit ediyoruz ki kısa süre içerisinde milyar doların üzerinde bir ticarete ulaşacağız. Yine birçok anlaşmaları kısa süre içerisinde tamamlama niyetimizi ortaya koyduk. Savunma sanayinde yine işbirliğimiz var. Önümüzde kısa süre içerisinde Deniz, Kara, Jandarma Genel komutanlarımızın Şili’ye ziyaretleri söz konusu olacak. Bütün bunlar şunu gösteriyor. İki ülke arasında işbirliği gayet iyi devam etmektedir. Şili dünyanın en zengin açık bakır madenlerine sahiptir. Dünyadaki bakır stokunun yüzde 30’u Şili’dedir. Bu anlamda da çok önemli bir ülkedir. Ayrıca Latin Amerika’nın en yüksek fert başına milli gelirine sahip olan, en başarılı ekonomisi yine Şili’dir. Dolayısıyla iki ülke arasında her bakımından büyük bir işbirliği potansiyeli vardır.

Sayın Cumhurbaşkanı yarın İstanbul’a gidecek. İstanbul Üniversitesi’nde kendisine fahri doktora unvanı verilecek. Her ne kadar Harward’dan ekonomi doktorası varsa da Türkiye’den de bu şekilde bir kendisine bir unvan verilecek. Bir kez daha “Hoş geldiniz” diyorum.

Soru : NATO’dan Patriot füzelerini Suriye ile olan sınırınıza koymasını talep edecek misiniz ve Avrupa Birliği’nde çok büyük ekonomik ve siyasi sorunlar yaşanırken neden Türkiye şu anda özellikle Şili ve Latin Amerika’ya ilgi gösteriyor?

Sayın Cumhurbaşkanımız : Biliyorsunuz Türkiye’nin NATO üyeliği eskidir. 1952 yılından beri Türkiye NATO’nun üyesidir ve NATO’nun savunma anlayışı da bölünmezdir. Yani bir bütündür. Önce bunun bilinmesini isterim. Komşumuz Suriye’de olup bitenler şüphesiz bizi çok yakından ilgilendirmekte. Her şeyden önce Suriyelilerin -ki hepsini hiçbir ayrım yapmadan kardeş olarak görüyoruz- onların yaşadıkları tabiî ki bizi derinden etkilemekte ve onların güvenliği ve onlara karşı bugünkü tehdit ortamı bizi çok ilgilendirmekte. İkinci bir nokta şu; bu ülkede maalesef bazı kimyasal silahlar var. Sovyet döneminden kalma, bunların bazı fırlatıcıları var. Yine o dönemden kalma. Bütün bunlar düşünülerek kendisine komşu olan bir NATO ülkesinde daima ihtimaliyet hesapları yapılabilir. Bu çerçeve içerisinde NATO bünyesinde savunmaya dönük olarak çeşitli planlamalar vardır. Bu sorduğunuz Patriot konusunu bu çerçeve içerisinde anlamak gerektiği kanaatindeyim.

Türkiye, Avrupa Birliği ile tüm üyelik müzakereleri içerisinde olan bir ülke ama bu demek değildir ki Türkiye sadece Avrupa Birliği ile kısıtlı kalacak. Türkiye herkesle ilişkilerini geliştirmekte, Ortadoğu ile Doğu ile. Afrika ile Afrika açılım politikası çerçevesi içerisinde Afrika’ya çok büyük bir ilgi göstermekteyiz ve bu çerçeve içerisinde Latin Amerika’ya da çok büyük ilgi gösteriyoruz. Latin Amerika’da şu anda dokuz daimi yani mukim büyükelçisi olan bir ülkeyiz. Son dönemde üç yeni büyükelçilik açtık. Latin Amerika’nın da Türkiye’ye olan ilgisi çok büyüktür. Son beş sene içerisinde altı ülkenin Cumhurbaşkanı Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Bütün bunlar Türkiye’nin çok yönlü dış politikasının gereğidir. Hem siyasi olarak hem ekonomik olarak böyledir. Tabiî ki Latin Amerika’nın en dikkati çeken ülkelerinden birisi Şili’dir. Ekonomik potansiyeli, zenginliği açısından ayrıca tarihi ilişkilerimizden de bahsettim. Bu çerçeve içerisinde Şili ile ilişkilerimizi güçlü hale getirmek istiyoruz. Hatta direkt uçuşları da başlatmayı istiyoruz. Şu anda Latin Amerika ile İstanbul arasını Sao Paulo bağlamaktadır. Ümit ederim ki kısa süre içerisinde ulaştırma alanında havacılık anlaşmasını imzalarız ve THY Şili’ye de uçar.

Soru : Efendim, bitirilmesi konusunda birkaç kez sizin de çağrınız olmuştu ve dün sabah 67.gününde cezaevlerindeki açlık grevleri sona erdi. Bu gelişmeyi değerlendirmenizi isteyebilir miyiz?

Sayın Cumhurbaşkanımız :  Biliyorsunuz daha önce de söylediğim gibi, siyasi ve demokratik mücadeleyle hallolacak meselelerde açlık grevlerinin bir yol olmadığını ve tasvip etmediğimi söyledim. Bitmesinden dolayı memnuniyetimi ifade etmek isterim.

Soru : Açlık grevleriyle ilgili kısa değerlendirmenizi aldık. Bundan sonra beklentileriniz nedir bu konuda?

Sayın Cumhurbaşkanımız : “Bundan sonra beklentiniz” Az önce söyledim. Siyasi ve demokratik yollarla halledilecek konulardır bütün bunlar. Konuşarak halledilecek konulardır bunlar. Kesinlikle şiddete karışmadan halledilecek konulardır bunlar. Ne kadar çok şiddet, ne kadar çok silah, terör, kan olursa bu meselelerin çözümü de zorlaşır. Türkiye’de düşüncelerinizi ifade edebilirsiniz, en aykırı düşüncelerinizi bile bu ülke de konuşabilirsiniz. TBMM’deki tartışmalar, konuşmaları takip ettiğinizde “Bunlar Türkiye’de mi konuşuluyor, Türkiye’de mi tartışılıyor?” diye hayret edebilirsiniz. Böyle bir ortam varken başka yollar kesinlikle meşru değildir. O bakımdan bundan sonra daha çok konuşarak, bir araya gelerek bunlar açık, kapalı bu şekilde problemlerimizi halledeceğimize inanıyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı