Benin Cumhurbaşkanı Yayi ile gerçekleştirdikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

09.07.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli basın mensupları, Benin Cumhurbaşkanı Sayın Thomas Boni Yayi ve heyetinin kıymetli üyelerini ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Türkiye ile Benin arasında devlet başkanı seviyesinde ilk defa bir ziyaret yapılmaktadır. Dolayısıyla bu ziyaret iki ülke arasında tarihi bir öneme haizdir. Ümit ediyorum ki bu ziyaret vesilesiyle iki ülke arasındaki ilişkiler olağanüstü bir ivme kazanacaktır. Benin, 1960 yılında bağımsızlığını kazanan ve bizim de süratle tanıdığımız bir ülkedir. Sayın Cumhurbaşkanı aynı zamanda Afrika Birliği’nin dönem başkanıdır. Benin’de çoğulcu bir sistem vardır, çok partili bir sistem vardır ve hep demokratik usulle seçimler yapılmaktadır. Yönetimler bu şekilde gidip gelmektedir. Afrika’nın istikrarlı ülkelerinden birisidir.

Sayın Cumhurbaşkanı da Afrika Birliği gibi çok önemli bir kuruluşun dönem başkanlığını yapmaktadırlar. Gerek baş başa gerekse heyetler arasında yaptığımız görüşmelerde hem ikili ilişkilerimizi daha ileri nasıl götürürüz bunları konuştuk hem de Afrika meselelerini geniş bir şekilde ele alma imkânını bulduk. Sayın Cumhurbaşkanı bize Afrika’da olup bitenleri çok geniş bir şekilde anlattı. Sizlerin de bildiği gibi Türkiye’nin Afrika’ya ilgisi yeni değildir. Uzun bir süredir Afrika’yı öncelikli alanlarımızdan birisi olarak görüyoruz. Hem Afrika’nın güvenlik, insani sorunları bütün bunlara ilgi gösterdiğimiz gibi ekonomik ilişkilerimizi de Afrika ile geliştirmeye gayret sarf ediyoruz.

2008 yılında Türkiye, Afrika Birliği’nin stratejik ortağı oldu ve İstanbul’da bütün Afrika ülkelerinin katılımıyla bir toplantı oldu. Yine hatırlatmak isterim ki Afrika Birliği’nin Türkiye’den başka bu şekilde iki stratejik ortağı vardır. Biri Çin biri de Hindistan’dır. Dolayısıyla bu önemli bir ortaklıktır.

İki ülke arasında ilişkiler siyasi alanda da gelişmektedir. Afrika’da daimi büyükelçiliklerimizin sayısı bu yılın sonunda 34’e çıkacaktır. Birçok ülke tasarruf amaçlı büyükelçiliklerini kapatırken biz elçiliğimizin olmadığı ülkelerde elçilikler açarak ilişkilerimizi güçlendiriyoruz. Benin’de de daimi bir büyükelçilik açma fikrini hükümetimiz kabul etmiştir. Bunu Sayın Cumhurbaşkanına söyledim. Onlar da Türkiye’de bir büyükelçilik açacaklardır. Şu anda Türkiye’de 17 Afrika ülkesinin büyükelçiliği vardır. 16 ülke de bize resmen başvurmuştur yeni büyükelçilikler açmak için. Bütün bunlar ilişkilerimizin geliştiğini göstermektedir.  

Türk Hava Yolları, 20 ülkeye uçmaktadır ve 27 şehre destinasyona gitmektedir. Afrika’nın neredeyse dünyaya açılan kapısı İstanbul olmuştur. Bütün bunlar bizim Afrika ile ekonomik ilişkilerimizi de güçlü hale getirmiştir. Her Afrika ülkesiyle bir araya geldiğimizde güçlü iş forumları yapılmaktadır. Yarın Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul’da yine iş adamlarıyla bir araya gelecektir ve onları ülkesine davet edecektir. Türk işadamları Afrika ile ilişkilerinde hep kazan kazan ilişkisi içerisinde faaliyet göstermektedir. Gerektiğinde oraya teknoloji taşımakta, istihdam oluşturmakta ve aynı zamanda tabii kendileri de kazanmaktadırlar. Dolayısıyla bugünkü görüşmelerimiz gayet verimli geçmiştir. Sayın Cumhurbaşkanına bir kez daha Türkiye’ye hoş geldiniz diyorum. Bundan sonraki programının da gayet başarılı geçmesini temenni ediyorum.

SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, Efendim Suriye tarafından düşürüldüğü, füze ateşiyle düşürüldüğü açıklanan uçağımızla ilgili enkaza da ulaşıldı. Bazı somut bulgular olduğu ifade ediliyor ve füze ateşiyle düştüğü noktasındaki soru işaretlerinin arttığı ifade ediliyor. İlk bulgulara dayanarak acaba sizin elinizdeki son bilgiler nedir efendim, uçağın düşüşüyle ilgili?

SAYIN CUMHURBAŞKANI : Şimdi uçağın düşüşünden sonra kurumlarımızın yaptığı açıklamaları bir düşünün ve okuyun tekrar ve bir de uçağın enkazının bulunduğu ve çıkartıldığı yeri bir kez daha şöyle gözünüzün önüne getirin. Açıklamalarımızda hep bir tutarlılık vardır. Şimdi tabi bütün enkaz çıkartıldı. Onlar gayet dikkatli bir şekilde teknik testlerden geçiyor. Onlar tamamlandıktan sonra nihai açıklama yapılacaktır. Nasıl düştüğüyle ilgili açıklama yapılacaktır. Bunun dışında elinde herhangi bir şekilde bir belgesi olan varsa onlar da açıklasınlar doğrusu.

SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, üçüncü yargı paketinin yürürlüğe girmesiyle beraber tahliyeler başladı. Ancak bir yandan da tutuklu vekillerin durumu merak ediliyor. Meclis başkanı da mahkemelere bir çağrı yaptı: ‘Parlamentonun görüşünü dikkate alsınlar’ dedi. Sizin tutuklu vekiller konusundaki beklentiniz nedir? Üçüncü yargı paketi çıktıktan sonra onların durumunu nasıl görüyorsunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI : Benim bu meselelerle ilgili görüşlerimi herkes biliyor. Şimdi artık mahkemeler muhakkak ki çıkan yasaları yorumlayacaklar, çıkış gerekçelerine bakacaklar ve ellerindeki bilgilere, kanunlar çerçevesi içerisinde kendileri kararlarını verecekler. Şu anda söyleyeceğim şey sadece budur.

SORU:  Fransa Cumhurbaşkanı Hollandeın da yeni bir tasarı için düğmeye bastığına dair haberler geliyor. Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkilerde yeni bir döneme girileceğine dair ümitler vardı, olası bir tasarı hazırlığı yeni süreçte nasıl etkileyecek Türkiye – Fransa ilişkilerini?

SAYIN CUMHURBAŞKANI : Dışarıdan duyumlarla hareket edecek halimiz yok tabi. Ama bizim baş başa yaptığımız görüşme gayet geniş ve kapsamlı bir görüşmeydi. Bunda vardığımız netice, Türk-Fransız ilişkilerini geçmişi bırakıp ileriye taşımak, karşılıklı çıkarlarımızı düşünerek, ilişkilerimizi güçlendirmekti. Daha sonra Sayın Başbakan, Dışişleri Bakanı'nın yaptığı görüşmelerde de hep niyetler bu şekilde beyan edildi. Takip edeceğiz bakalım ne çıkacak neticesi.        SORU: Üç sorumuz var Sayın Cumhurbaşkanına. Birincisi: Türkiye bir süredir Afrika Kıtası’nda bir diplomatik taarruza geçti, bunun gerekçeleri ne? Neden böyle bir diplomatik taarruz var ve neden Türkiye Benin’i partner olarak seçmiş durumda? Birinci soru bu. İkinci soru: Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliği ne aşamada? Üçüncü soru da ki, ilk soruyla bağlantılı. Sizin vatandaşlarınızdan birinin sorduğu soru bu. Türkiye ile Suriye arasında olup biten son olaylardan sonra iki ülke arasında bir askeri tırmanış ihtimali, riski var mı?

SAYIN CUMHURBAŞKANI : Şimdi bizim Afrika’ya olan ilgimiz bir taarruz şeklinde değil. Bizim Afrika’ya olan ilgimiz Afrika’nın önemini kavramak, Afrika’nın sorunlarının farkına varmak ve Afrika’nın sorunlarını sadece Afrikalılara bırakmanın insanlığa yakışmadığını görmekten kaynaklanmaktadır. Gayet samimi, dürüst ve karşılıklı yardımlaşma ve çıkar esaslarına dayalı bir ilişkidir. Nitekim şu anda 30 tane Afrika ülkesinde büyükelçimiz vardır. Bunların sayısını 34’e çıkarıyoruz. Afrika ülkeleri de aynı ilgiyi Türkiye’ye göstermektedir. Şu anda 17 Afrika ülkesinin Türkiye’de büyükelçiliği var. 16 Afrika ülkesi de Türkiye’de daimi büyükelçilik açmak için bize resmen başvurmuştur. Bu 17’ye çıkmıştır. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı da Benin’in de Türkiye’de daimi büyükelçilik açma niyetini açıklamıştır. “Artık ilişkilerimiz Paris üzerinden değil direkt iki ülke arasında olmalıdır” demiştir. Dediğim gibi bu gayet dürüstçe, iyi niyetli, insani ve siyasi tabi ki amaçları olan bir açılım politikasıdır. Bir taarruz değil bir açılım politikası, daha çok kucaklama politikasıdır ve bu da çok iyi anlaşıldığı için aynı bizim açtığımız kucağı Afrika ülkeleri de bize karşı açmaktadırlar. Ümit ederim ki karşılıklı saygı, sevgi içerisinde bir yakınlaşma süreci olur. Benin de önem verdiğimiz bir ülkedir. Konuşmamda da söylediğim gibi demokratik geleneklerin uygulandığı, çoğulcu, çok partili sistem, Sayın Cumhurbaşkanı ikinci kez seçimle iş başına gelmiştir, görevini yapmaktadır. Ayrıca  bugün koskoca bir Afrika’nın dönem başkanlığını Sayın Cumhurbaşkanı yürütmektedir. Dolayısıyla böyle önem verdiğimiz bir ülkeyle ilişkilerimizin daha ileri gitmesini arzu ediyoruz.

Suriye ile bizim ikili bir meselemiz yoktur. Türkiye ile Suriye arasında herhangi bir ikili mesele yoktur. İkili bir husumet, ikili bir çıkar çatışması yoktur. Ama Suriye’de olup bitenler bir insanlık olayıdır. Eğer bir ülke kendi halkının meşru taleplerine karşı düzenli ordusunu, silahlı kuvvetlerini kullanır ve meşru talepleri bastırmak için karadan ve havadan halkını ve şehirlerini bombalarsa o rejimin meşruiyeti kalmaz. Dolayısıyla biz böyle bir duyarlılıkla Suriye'ye karşı yeni politikamızı yürütüyoruz. Ümit ederiz ki bütün dünya da bu konuda daha duyarlı hale gelir.

Burada şunu da ifade etmek isterim ki geçen sene daha duyarlı olduğunu gördüğüm birçok önemli ülke bu sene o kadar çok duyarlılıklarını göstermiyorlar.

O bakımdan bütün uluslararası camiaya da burada seslenmek isterim ki; Suriye'de yaşanan bu insanlık faciasına, felaketine karşı herkes daha duyarlı hale gelsin.

Yine maalesef söylemek isterim ki Annan Planı, son bir şanstı. Bunun da değerlendirilmediğini gördük ve o zaman da Cumhurbaşkanı olarak, Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bütün uluslararası camiaya uluslar arası televizyonlarda ve gazetelerde hep şu çağrım oldu: ‘Bu bir son fırsattır. Herkes üstüne düşeni yapmalı ve herkes bu planın tam uygulanmasını sağlamalı’ demiştim. O günden bugüne ölü sayılarının daha arttığını, bombalanan şehirlerin, mahallelerin daha çoğaldığını görüyoruz. Dolayısıyla yapılacak şey, maalesef halkın yanında olmak ve halkın meşru taleplerini anlamak ve bu acımasız süren sürecin son bulmasını temin etmektir.

Teşekkür ederiz.

Yazdır Paylaş Yukarı