NATO Zirvesi’ne Katılmak Üzere Şikago’ya Hareketlerinden Önce Basına Yaptıkları Açıklama

18.05.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Cumhurbaşkanımızın NATO Zirvesi’ne katılmak üzere Şikago’ya hareketlerinden önce basına yaptıkları açıklama aşağıda sunulmaktadır:

Değerli Basın Mensupları,

 Az sonra 20-21 Mayıs 2012 tarihlerinde ABD’nin evsahipliğinde düzenlenecek NATO Zirvesi’ne katılmak üzere Şikago’ya hareket edeceğim.

Bu ziyarette bana Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’ın da yeraldığı üst düzey bir heyet refakat etmektedir.

 Zirve’ye 28 NATO üyesinin yanısıra, Genişletilmiş ISAF oturumuna katılacaklarla beraber 60 dolayında ülkenin Devlet ve Hükümet Başkanları katılacaktır.

 Ülkemizin İttifak’a üye olmasının 60. yıldönümünde gerçekleşen bu yılki NATO Zirvesi’nin ana gündemi, maddi kaynak kullanımında azami etkinlik sağlanarak, İttifak’ın 21. yüzyıl güvenlik ortamının beraberinde getirdiği tehdit ve sorunların üstesinden gelmesini sağlayacak savunma imkân ve yetenekleriyle mücehhez kılınmasıdır. Bu kapsamda NATO Balistik Füze Savunması Sistemi, Akıllı Savunma Konsepti ve İttifak’ın Caydırıcılık ve Savunma Yapısının Gözden Geçirilmesi (DDPR) gibi konuları ele alacağız. Füze savunması sisteminin ara yeteneğini ilan edeceğiz.

 Malumunuz olduğu üzere, bu sistemin temel amacı küresel balistik füze yayılmasının beraberinde getirdiği risk ve tehlikelerin bertaraf edilmesidir. Bu çerçevede, Türkiye de Malatya/Kürecik’te bir erken uyarı radarına evsahipliği yaparak, İttifak dayanışmasına verdiği önemi göstermiştir.

 Zirve’nin bir diğer önemli gündem maddesi ISAF Harekâtının sona ereceği 2014 sonrası dönemde NATO’nun Afganistan’daki angajmanını ne şekilde sürdüreceğinin belirlenmesidir. Bu kapsamda İttifak’ın operasyonlarına destek veren ortak ülkelerle de biraraya geleceğiz. Şikago Zirvesi, NATO bakımından bir genişleme zirvesi olmasa da, İttifak’ın açık kapı politikasının devam edeceğinin altını bir kez daha kuvvetli biçimde çizeceğiz.

 Türkiye, NATO çalışmalarında her zaman etkin rol oynamıştır. Tabiatıyla, Şikago Zirvesi’nde de alınacak kararların şekillenmesine aktif katkıda bulunacağız.

 Şikago’da ayrıca BM Genel Sekreteri ve çok sayıda Devlet ve Hükümet Başkanıyla ikili görüşmeler gerçekleştireceğim.

 Tüm dış seyahatlerimde, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızla buluşmaya büyük önem verdiğimi biliyorsunuz. Bu defa, ABD’de yaşayan Türk toplumu temsilcileriyle önce Şikago’da biraraya geleceğim. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını, Doğu Yakası ve Orta-Batı’da yaşayan Türklerle birlikte Şikago’da kutlayacağız. 

 Ayrıca, NBA’de ülkemizi başarıyla temsil eden Türk milli basketbolcularını da Şikago’da kabul edecek ve Orta-Batı bölgesinde faaliyet gösteren öndegelen Amerikan firmalarının üst düzey yöneticileriyle biraraya geleceğim.

Ziyaretim vesilesiyle ABD’nin tanınmış düşünce kuruluşlarından “Chicago Council on Global Affairs”de ‘Türkiye’nin Ekonomi ve Dış Politika Alanlarındaki Öncelikleri” konulu bir konferans vereceğim.

Değerli Basın Mensupları,

Şikago’daki temaslarımın ardından 22 Mayıs Salı günü Batı Yakası’ndaki San Francisco şehrine geçeceğim. Burada da Türk toplumunun öndegelen temsilcileri ve vatandaşlarımızla buluşacağım. Ayrıca, Stanford Üniversitesi’nde liderlik konusunda bir konferans vereceğim. Ardından gündelik hayatımızın vazgeçilmez parçası haline gelen birçok bilişim ürününün vatanı Silikon Vadisi’nde temas ve incelemelerde bulunacağım.

Bu fırsattan istifadeyle, yenilikçi teknolojilerin hayatımıza kazandırılmasında örnek bir finansman modeli geliştiren Risk Sermayesi (Venture Capital) firmalarının üst düzey yöneticilerini ve Amerika’daki öndegelen Türk girişimcileri kabul edeceğim.

ABD ziyaretim sırasında CNN, Chicago Tribune ve Los Angeles Times gibi tanınmış medya kuruluşlarına da mülakatlar vereceğim.

NATO Şikago Zirvesi’ne iştirakimin ve bu kapsamda ABD’de gerçekleştireceğim temasların, dünya gündeminde bulunan konulara ilişkin tutumlarımızın, dış politikadaki önceliklerimizin ve ülkemizin sunduğu iş ve yatırım potansiyelinin en üst düzeyde uluslararası kamuoyuna aktarılması bakımından son derece yararlı olacağı kanaatindeyim.

SORU: Neçirvan Barzani, Bölgesel Kürt Yönetiminin Başbakanı olarak Ankara’daydı. Önemli temaslarda bulundu, sizinle de görüşme gerçekleştirdi. Tarafların özellikle PKK ile mücadelede ortak işbirliğinin teyit edildiğine ilişkin Dışişleri Bakanlığı’ndan bize bilgiler ulaştırıldı. Sizinle de yapılan önemli görüşmede, acaba Irak’ta yaşanan iç siyasi krize ilişkin ne tür değerlendirmeler yapılabildi? Türkiye-Irak ilişkileri, Bağdat yönetimi ile yaşanan gerginlik aşılabilir mi, neler olacak? Kürt yönetimiyle Haşimi’ye karşı bir ortaklık söz konusu olabilir mi? Siz ne mesajlar verdiniz, ne mesajlar aldınız? Ziyaretin ardından size kalan nedir?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Sizler de yakından takip ediyorsunuz, biz Irak’taki bütün gruplarlarla ve bütün önemli siyasi aktörlerle hep görüşüyoruz. Dolayısıyla onlar Türkiye’yi ziyaretlerinde daima Türkiye ile istişareye önem veriyorlar. Dolayısıyla biz de önem veriyoruz tabii. Çünkü komşumuz. Ayrıca Kuzey söz konusu olduğunda, biliyorsunuz terörle mücadelede, PKK ile mücadelede onların bu işbirliği içerisine dahil edilebilmesi de çok önemli. Bununla ilgili güvenlik birimlerimizin hepsi zaten ayrı temaslar halinde. Dışişleri Bakanlığımız, hükümetimiz çok yakın hep temas halinde. Dolayısıyla bu görüşmemizde öncelikle tabii ki, bütün bunlar hep konuşuldu. Benimle de, diğer hükümet üyeleri, Sayın Başbakan, bakan ve diğer güvenlik birimleriyle yaptıkları görüşmelerde bunlar konuşuldu. Ayrıca tabi ki Irak’ın kendi içinde yaşadığı çok büyük sorunlar var maalesef. Bizim ta başından beri tekrarladığımız bir husus var, Irak ile ilgili. Kendi halkıyla barışık ve komşularıyla da barışık bir Irak istiyoruz biz. Eğer bir ülke kendi halkıyla barışık olmazsa, bütün siyasi aktörler, Irak’ın kaderiyle ilgili alınacak kararlarda hep devrede olmazlarsa, çok büyük bölünmüşlükler söz konusu olursa, o zaman o ülkenin enerjisi hep boşa gider. Maalesef bugün böyle bir durum söz konusu. Bunu komşusu olarak izliyoruz ve bundan büyük bir üzüntü duyuyoruz tabii ki. İstikrarsızlık bölgemizde bizim için en büyük tehdittir. Onun için bütün komşumuzdaki istikrara da önem veririz. İstikrarın korunması önce o ülkeyi yönetenlere düşer tabii ki. Onların siyasi anlayışı, onların herkesi kucaklaması… Hele Irak gibi bu kadar büyük çalkantılardan sonra kendini yeniden imar eden ve yeniden inşa eden bir ülkede bugün karşılaşılan siyasi krizler üzücü tabii. Bununla ilgili de bize bilgiler verdi. Biz de görüşlerimizi paylaştık.

SORU: Amerikan Wall Street Journal gazetesinin yayımladığı haberde, Uludere olayında istihbaratın ABD'den verildiği iddia edildi. Silahlı Kuvvetler, bunu dün yalanladı ama, tekrar Pentagon’dan, üst düzey yetkililerden, iddianın arkasında olduklarına dair bir açıklama geldi. Sizin düşünceleriniz nedir efendim?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Şimdi aslında son dönemlerde bu konularla ilgili tartışmalar var. Bildiğim kadarıyla, o gazetede o yazı bu kaygılarla ele alınmış. Ama daha sonra Türkiye’ye çok daha geniş bir şekilde de yer verilmiş. Bu da insansız hava araçlarının, silahlarının, zaman zaman yanlışlıklar yaptığıyla ilgili. Biliyorsunuz Pakistan’da Amerikalıların bu yönde çok büyük acı tecrübeleri oldu ve Pakistan ile ABD ilişkileri çok bozuldu. Başka yerlerde de bu tip olaylar var. Bütün bununla ilgili bir yazıda Türkiye’deki olayla ilgili de yine geniş bir bilgi veriyorlar. Şimdi bizim kendi milli kaynaklarımıza, kendi kaynaklarımıza önce güvenmemiz gerekir. Eğer bununla ilgili bilerek, hükümetimiz ilgili kurumlarımız, Genelkurmay Başkanlığımız bir açıklama yaptıysa, kendini bağlayacak şekilde yazılı bir açıklama yaptıysa, önce hepimizin buna güvenmesi gerekir. Bu bir dedikodu, bu bir fısıltı şeklinde olursa o ayrı bir konu. Ama açık bir yazıyla, bildiriyle bir metin ile bu söylendiyse, o zaman önce buna inanmak gerekir. Bu tip olaylarda biliyorsunuz, ABD ile bizim terörle mücadelede işbirliğimiz söz konusu. Ve uzun süredir onların imkânlarından da faydalanıyoruz. Dolayısıyla bizim kendi açıklamamıza göre, ilk bilgiler kendi kaynaklarımızdan. Daha sonra orada bir varlık olduğuna göre, görüntü olduğuna göre, o görüntüyü siz de çekersiniz, o da çekebilir. Bütün bunlar herhalde Türkiye’ye gönderilir. Onun için burada gereksiz bir polemiğe, gereksiz bir şeye girmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Dediğim gibi, orada bir olay var, 1 saniyelik bir olay değil, orada bir yürüyüş var, bir kitlenin. Dolayısıyla bunu, orayı gözleyen herkes, o fotoğrafları çekebilir. Dolayısıyla ilk bilgiler, kendi imkânlarımızla temin edilmiş. Daha sonra başka yerlerden de bu tip bilgiler gelmiş olabilir, bunlar gayet normaldir.

SORU: Rus televizyonuna Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad bir mülakat verdi ve burada Türkiye’nin dış politikasını eleştiriyor, Suriye konusunda. Kendisini akıllı zannedenlerin hayalleri gibi uç ifadeler de var. Bu konudaki yorumunuzu merak ediyorum. Bunun yanında Amerika’da bu konuyu görüşecek misiniz, Suriye konusu görüşülecek mi, gündeme gelecek mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Şimdi eğer Türkiye ile Suriye arasında ikili ilişkiden dolayı bir problem olsaydı, belki bu tip söylemlere bazıları hak verebilirdi. Yani orada ikili bir anlaşmazlık söz konusu olurdu. Ve bundan dolayı, “Biz de haklıyız, onlar da kendi açısından haklı” derlerdi. Bu olay, Türkiye ile Suriye arasındaki bir olay değil ki. Bu olay, Suriye halkıyla Suriye yönetimi arasındaki bir olay. Ve artık bu tip insanlığı ilgilendiren, insan haklarını ilgilendiren olaylar ülkelerin kendi içlerinde kalmıyor. Dolayısıyla bütün dünyanın meselesi. BM Güvenlik Konseyi’nde bununla ilgili kararlar alınırken, nasıl alındı? Bütün ülkeler nasıl bu işin içerisine girdiler, öyle değil mi? Bu ikili bir olay değil. Bu, bütün dünya ile ilgili bir meseledir. Dolayısıyla o Türkiye’ye dönük eleştirileri açıkçası kabul etmek mümkün değildir. Tabii ki şu anda dünyada birçok sıcak olaylar vardır, önemli olaylar vardır. İsteseniz de, istemeseniz de siyasetin, gazetelerin, güvenlikle ilgili herkesin konuştuğu sıcak olaylar vardır. Bunlardan birisi de tabii ki de Suriye’dir. Birleşmiş Milletler’in gündemindedir. Şu anda kan akmaktadır. Eminim ki, birçok platformda bunlar hep konuşulacaktır. Ama NATO’nun gündemi çerçevesinde değil. NATO’nun resmi gündemini demin söyledim size. Ama onun marjında muhakkak ki, bunlar çok konuşulacak olaylardır.

SORU: Efendim benim sorum zirve ile ilgili. Zirveye AB yetkililerinin katılma talebine, Türkiye’nin bir itirazı olduğu yönünde haberler var. “Sadece açılış oturumuna katılabilirsin” şeklinde bir rest çekildiği yönünde. Bunu nasıl yorumluyorsunuz, var mı böyle gelişme?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Şimdi birçok bununla ilgili haberler çıkıyor, bunlar doğru değil. AB’nin zaten liderleri zirvede olacaklar, biliyorsunuz. NATO zaten nedir? NATO, Transatlantik Avrupa ve Atlantik arasındaki bir işbirliği teşkilatıdır. Dolayısıyla hepsi orada olacaklar. Eğer şunu söylüyorsanız ki: -o bugünkü  NATO zirvesinin gündemi değil- NATO ve AB’nin beraber kurumsal bazı işbirliği toplantıları, bazı meseleler vardır, o konuda Türkiye’nin zaman zaman rezervleri olmuştur. Yani şimdi uzun konular, onu anlatacak halim yok size, teknik konular. Ama bu zirveyle ilgili bir konu değil bu, karıştırılmaması gerekir.

SORU: Efendim tutuklu milletvekilleri sorunu hâlâ gündemde. Şerafettin Halis ile bir görüşmeniz oldu geçtiğimiz günlerde. Bu konudan dolayı rahatsız olduğunuzu söyledi. Siz neler söylersiniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Şerafettin Halis bildiğiniz gibi şu anda milletvekili değil, o eski bir milletvekili zaten. Bana o bir mektup yazmıştı, o çerçeve içerisinde kendisini davet ettim ve konuştum. Ama benim bu konuyla ilgili fikirlerimi de kamuoyu, hepiniz biliyorsunuz. Aslında ben hepsinin Meclis’te görmek istediğimizi söylemiştim. Ama bunun ötesindeki polemiklere girecek halim yok yine.

Yazdır Paylaş Yukarı