Hollanda'ya Hareketlerinden Önce Havalimanında Yaptıkları Açıklama

16.04.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Hollanda Kraliçesi Majesteleri Beatrix’in davetine icabetle, Devlet Ziyaretinde bulunmak üzere biraz sonra Amsterdam’a hareket edeceğim. Beraberimdeki üst düzeyli heyette, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker’in yanısıra, değerli milletvekillerimiz ile basın, kültür ve akademi dünyamızın seçkin temsilcileri yer alıyor. Yine bu ziyarete Türk iş dünyasının seçkin temsilcileri de katılacaktır.

Ziyaretim, Majesteleri Kraliçe Beatrix’in 27 Şubat – 2 Mart 2007 tarihleri arasında Türkiye’ye gerçekleştirdiği çok başarılı ziyaretin iadesi niteliğindedir.  Böylece, 11 yıllık bir aradan sonra bir Türk Cumhurbaşkanı Hollanda’yı ziyaret etmektedir.  

Dost ve müttefik Hollanda’ya yapacağım bu ziyaret, aynı zamanda Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin kurulmasının 400. yıldönümüne denk gelmesi bakımından da ayrı bir öneme sahiptir. Her iki ülkede de çeşitli kültürel, ekonomik ve sosyal etkinlikleri içeren geniş kapsamlı bir program dahilinde kutlanmaktadır. Ziyaretim sırasında, Kraliçe Beatrix ile kutlamaların resmi başlangıcını da beraber yapacağız.

Bu çerçevede, Majesteleri Kraliçe ile birlikte yarın “Amsterdam-İstanbul: Levanten Ticaret Odası” sergisinin, ayrıca 19 Nisan Perşembe günü Maastricht’te Türkiye Merkez Bankası Sanat Koleksiyonu Sergisi’nin açılışını yapacağız.

Venlo’da düzenlenen 2012 Dünya Çiçekçilik ve Bahçecilik Sergisi içindeki Türk Bahçesi’nin açılışını da yine Kraliçe ile birlikte yapacağız. Türkiye’nin bu faaliyete katılımına, bir sonraki Çiçekçilik ve Bahçecilik Sergisi’ne 2016 yılında Antalya’nın evsahipliği yapacak olmasından dolayı ayrı önem vermekteyiz.  

Ziyaretim sırasında Majesteleri Kraliçe ile gerçekleştireceğim görüşmelere ek olarak, Hollanda Başbakanı ile Senato ve Temsilciler Meclisi Başkanlarını da kabul edeceğim. Bu temaslarımda, ikili ilişkilerimizin tüm veçhelerini ele alacak ve  ayrıca bölgesel ve uluslararası konulara da tabii ki değineceğiz.

Değerli Basın Mensupları,

En önemli ekonomik ve ticari ortaklarımızdan olan Hollanda, halen toplam 16 milyar Dolarlık yatırımla ülkemizde bir numaralı yatırımcı ülke konumunda bulunmaktadır. Hollanda bildiğiniz gibi dünya ekonomisinde Türkiye’den önce gelmekte; onlar 16. biz de 17’nciyiz. Böyle bir ülkenin Türkiye’de en büyük yatırımcı olması da gayet normal. Türkiye’de 2 bine yakın Hollanda firması faaliyet göstermekte, geçen yıl ticaretimiz de 7,2 milyar Dolara ulaşmış vaziyettedir ve iyi kötü denge de vardır ticaretimizde.  

Türkiye ile Hollanda iş çevreleri arasındaki temasların daha da kuvvetlendirilmesi ve mevcut potansiyelin daha iyi değerlendirilmesi için görüşmelerde bulunacağız.

Türklerin de Hollanda’da bankaları var. Türk bankaları var, gayet başarılı faaliyet gösteriyorlar. Bir çok büyük şirketimizin araştırma geliştirme departmanları var, dolayısıyla çok canlı bir ekonomik işbirliğimiz var.

Ekonomik ve ticari alandaki örnek işbirliğimizi pekiştirmek amacıyla, ziyaretim sırasında Hollanda’nın öndegelen şirketlerinin üst düzey yöneticileriyle biraraya geleceğim. Bu toplantının hemen ardından, Türk ve Hollandalı işadamlarının katılımıyla düzenlenecek Türkiye–Hollanda İş Forumu’na Veliaht Prens Willem-Alexander ile birlikte hitap edeceğim.

Ziyaretim kapsamında ayrıca, Genel Direktörlük görevini Büyükelçimiz Ahmet Üzümcü’nün yürütmekte olduğu, Lahey’de yerleşik Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün Genel Kurulu toplantısına katılacağım ve orada bir konuşma yapacağım.

Hollanda’da, elbette ki bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızla da biraraya geleceğim. 388 bin kişilik Hollanda Türk toplumu, her yıl Türkiye’yi ziyaret eden bir milyonu aşkın Hollandalı turist ve ülkemizde yerleşik binlerce Hollanda vatandaşı, iki halk arasındaki tarihi dostluğu pekiştirmektedirler. Bildiğiniz gibi 400 bine yakın Türk vatandaşının 300 bini Hollanda vatandaşıdır.

Bugün Hollanda’yı Avrupa Parlamentosu’nda (AP) temsil eden bir Milletvekili Türk'tür; Hollanda Parlamentosu’nda görev yapan beş Türk kökenli Milletvekili ve Hollanda’daki sayıları 18 bine ulaşan Türk işletmeleri, bizler için da ayrıca iftihar kaynağıdır.

Değerli Basın Mensupları;

Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkiler, 400 yıllık sağlam bir temelin üzerinde geleceğe umutla bakmamızı sağlamaktadır. Gerçekleştireceğim bu Devlet Ziyaretinin, dost ve müttefik Hollanda ile yakın ilişkilerimizin daha da ileriye götürülmesine somut katkılar sağlayacağına şüphem yoktur.

Teşekkür ederim.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, benim aynı konuyla ilgili iki sorum olacak. Devam eden bir 28 Şubat soruşturması var. Siz de o dönemde bakandınız ve bazı isimlerin ifadenize başvurulabileceği yönünde açıklamaları var. Bu yönde, bu soruşturma çerçevesinde, bir bilgi vermeniz gündeme gelebilir mi acaba? İkinci sorum da; yine aynı süreçle ilgili olarak, eski Cumhurbaşkanı Sayın Demirel’in hata yaptığı yönünde bazı yorumlar var. Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik dile getirmişti. Siz o sürece baktığınız zaman acaba Süleyman Demirel'de  bir hata görüyor musunuz? Teşekkür ederim.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Şimdi bana öyle sorular sordun ki… Tabii ki hepimiz o dönemin çok canlı şahitleriyiz. Hatta hepimizin çok önemli pozisyonları vardı, çoğumuzun. Daha önce de söylediğim gibi, o dönem hâlâ herkesin hafızasında canlıdır. Demokrasiye müdahale edilen bir ara dönem yaşamıştır Türkiye. Böyle bir ara dönemin hukuki olarak incelenmesinden tabii bir şey de olamaz. Yargılama süreci başladığı için daha fazla bir şey söylemem tabii ki doğru da olmaz. Ama yargı muhakkak ki görevini yerine getirecek ve titiz bir şekilde, bir hukuksuzluk varsa bunları inceleyecektir. Bana gelince, ben, o zamanki Refahyol hükümetinde - yani düşürülen diyeyim artık- Refahyol hükümetinde bakandım ama Milli Güvenlik Kurulu üyesi değildim. Dolayısıyla o günkü Milli Güvenlik Kurulu kararlarında da imzam yok. Daha sonra da o konular, Bakanlar Kurulu'na getirilip, herhangi bir Bakanlar Kurulu kararı da çıkartılmadığı için, bir imzam yok. Ama tabii ki o dönemi yaşayan kişilerden birisiyim.

SORU: Efendim benim de benzer bir sorum olacak. 12 Eylül darbesi soruşturması iddianamesi sizin de makamınıza gönderilmişti ve bundan sonra müdahil olmayacağınız, o dönemde makam boş olduğu için, müdahil olmayacağınıza dair iddialar öne sürülmüştü. Benzer bir süreç 28 Şubat için yaşanırsa tavrınız ne olur, müdahil olmayı düşünür müsünüz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: 12 Eylül ile ilgili bize bir şey gelmedi, Cumhurbaşkanlığına. Bununla ilgili gazetelerde bazı haberler çıktı ama her haber doğru olmuyor tabii. Dolayısıyla böyle bir herhangi bize bir yazı veya herhangi bir iddianame gelmedi. Onun bilinmesini isterim.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanımız, Suriye’de ateşkes sağlandığına ilişkin çelişkili haberler geliyor, gözlemciler oraya gittiler. Türkiye de çok yakından izliyor Suriye’deki gelişmeleri. Türkiye’nin bundan sonraki Şam politikası nasıl olacaktır?  Esad yönetiminden beklentiniz nedir? Yeni bir çağrınız var mıdır, sınırdaki mültecilerin yaşam koşullarını düşündüğünüzde, teşekkür ederim.

Sayın Cumhurbaşkanımız:  Daha önce söylediğim gibi, Kofi Annan’ın başlattığı süreci çok önemli bir süreç olarak görüyoruz. Bunu Suriye için de çok büyük bir fırsat ve şans olarak görüyoruz. Tabii ki Kofi Annan’ın programının tamamen uygulanması gerekiyor. Herkesin silahları susturması, ateşkesin sağlanması ve silahsız ama barışçı bir şekilde görüşlerini ifade etmek isteyenlerin, toplantı yapmak isteyenlerin, bütün bunların da serbest olması gerekiyor. Dolayısıyla böyle bir ortamın olması ve ondan sonra da uluslararası gözetim altında gayet adil bir seçim ile halkın iradesinin ortaya çıkması, kan akmadan, kardeş kanı akmadan, Suriye’yi daha çok kendi içerisinde zayıflatmadan bu problemi çözer. Zaten, çevre ülkelerden, diğer ülkelerden olup bitenlerden de herkesin ders alması gerekir. En çok Suriye’yi yönetenlerin ders alması gerekir. Suyu dikine akıtmak hiçbir zaman mümkün değildir. Hele sosyal olaylarda hiç mümkün değil. Onun için “Bu bir fırsattır” dedim, “Son bir şanstır” dedim, ümit ederim ki gayet dikkatli bir şekilde bunun farkında olurlar.

Soru: Efendim Yargıtay, Mehmet Ağar’ın cezasını onadı. Onunla ilgili görüşünüz ne acaba?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Ne olabilir, Yargıtay en üstün hukuki kararı alan bir kurum. Söyleyeceğim bir şey yok. Herkes uyacak tabi ki.

Soru: Efendim ziyaretiniz öncesinde diplomatik ilişkilere zarar verecek bir adım geldi Hollanda’dan. Bir ırkçı milletvekili sizin Hollanda’ya gitmemeniz yönünde bir kampanya başlattı. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Evet ondan da haberim oldu. Herhalde onun söyledikleri ve yaptığı kampanyadan Hollandalılar çok utanıyordur ama utanmalarına gerek yok doğrusu. Çünkü bu tip olaylar her ülkede olabiliyor. Her ülkede bu tip şahıslar çıkabiliyor, siyasetçiler olabiliyor. Çoğulculuğun geçerli olduğu ülkelerde, farklı, çok farklı, çok ekstrem düşünceleri olan siyasetçiler de olabiliyor.  Onun için Hollandalıların da üzülmemelerini isterim. Eminim ki çoğu üzülüyordur şimdi.

Soru: Kıbrıs ile ilgili olacak sorum. Rum dönem başkanlığına kadar bir çözüm olmazsa eğer Türkiye’nin B planına geçeceği ve Kıbrıs Türk Devleti olarak KKTC’nin isminin değiştirilebileceği yönünde bazı bilgiler geliyor. Siz de sık sık Sayın Derviş Eroğlu ile görüşüyorsunuz, bu konuda Türkiye’nin bir B planı var mıdır?

Sayın Cumhurbaşkanımız:  Kıbrıs ile BM nezdinde görüşmeler devam ediyor, biliyorsunuz. Rum dönem başkanlığına yapılacak bir şey yok. Otomatik olarak rotasyon usulüyle yapılan bir şey. Şimdi sıra Rumlarda, altı ay süre içerisinde onlar yönetecekler. Dolayısıyla BM nezdindeki esas görüşmeler çok önemli. Ümit ederiz ki orada bir neticeye varılır. Şüphesiz ki ilelebet bu görüşmelerin de  böyle gidecek hali yoktur.

Soru: Efendim, Afganistan’da dün saldırılar meydana geldi. Türk askerlerinin  de Taliban ile savaştığı veya Taliban’a karşılık verdiği şeklinde bilgiler var. Bunlar doğru mudur, bunlarla ilgili size gelen bilgiler nedir efendim?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Dün Afganistan’daki olaylar çok kaygı vericiydi. Çok organize ve şehrin içerisinde çok yerde birden saldırılar oldu ama Türk karargahına herhangi bir saldırı olmadı. Yani yine Türklerin ayrıcalığı herkes tarafından biliniyor.

Yazdır Paylaş Yukarı