Tunus Cumhurbaşkanı Munsif Merzuki ile Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

08.03.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Her şeyden önce tarihi, kültürel ve inanç bağlarıyla bağlı olduğumuz Tunus’u ziyaret ediyor olmaktan duyduğum büyük memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Ve geldiğimiz andan beri bize büyük bir misafirperverlik gösteren Sayın Cumhurbaşkanı Merzuki ve bütün Tunuslu yetkililere; Sayın Başbakan’a, Sayın Meclis Başkanı’na, Sayın Dışişleri Bakanı’na ve bütün yetkililere çok teşekkür ediyorum.

Arap dünyasındaki büyük uyanışın ilk kıvılcımını yakan ve ilk devrimi gerçekleştiren Tunus’a bu ziyaretimiz ayrı bir heyecan vermektedir. Bütün heyetimle birlikte bu heyecanı duyuyoruz. Sayın Bakanlar, Milletvekilleri, Türkiye’nin değerli gazetecileri, bilim adamlarının yer aldığı büyük bir heyetle geldik.

14 Ocak’tan sonra Tunus, bütün İslâm aleminin, bütün dünyanın dikkat ettiği, yakından takip ettiği bir ülke haline geldi. Özellikle 14 Ocak’taki devrimi, ülkenin birliğini, bütünlüğünü koruyacak şekilde gerçekleştirmek, ondan sonra da uluslararası camianın gözetiminde düzgün seçimleri yapıp Meclis’i kurmak, çoğulcu bir sistem içerisinde hukuku üstün kılan bir nizama geçişi temin etmek için çalışmalar başlamak ve Meclisinde, Cumhurbaşkanını, Başbakanını seçen, hükümetini kuran bir ülke konumuyla da Tunus, örnek olarak ortaya çıkmıştır. Ve çok büyük bir ümit vermiştir.

Bu vesileyle, daha özgür, daha onurlu bir hayat için, canlarını bu devrim uğruna veren herkesi de rahmetle anıyorum. Bütün ailelerine ve Tunus halkına da başsağlığı diliyorum.

Devrimden bu yana Türkiye, Tunus’a çok yakın ilgi göstermiştir ve çok yakın olmuştur, devrimi destekleyen ilk ülkelerden birisi olmuştur. Sayın Başbakan Erdoğan gelmiştir, Dışişleri Bakanımız gelmiştir. Ve Tunus Dışişleri Bakanı Sayın Abdessalem da ilk ziyaretini Türkiye’ye yapmıştır. Sayın Kalkınma Bakanı Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Dolayısıyla üst seviyede ziyaretler gerçekleşmeye başlamıştır. Ben de Cumhurbaşkanı olarak bildiğim kadarıyla, devrimden sonra ikili, resmi çerçevede Tunus’a ilk gelen Cumhurbaşkanı oldum.

Tunus’ta ilk defa gerçekleştirilen serbest seçimlerin ardından, Cumhurbaşkanı devir-teslim merasiminin yapıldığı törene de benim temsilcim olarak Sayın Başbakan Yardımcımız Beşir Atalay katılmıştır.

Tunus’taki bu büyük başarının neticelenmesi, halkın beklentilerinin her bakımdan karşılanması doğrultusunda, Tunus’un sağlam bir şekilde yoluna devam etmesi, hepimizin muhakkak ki arzusudur. İşte böyle bir kritik dönemde Türkiye’nin bütün imkanlarıyla, Tunus halkının ve Tunus Devleti’nin yanında olduğunu göstermek ve her alanda dayanışmamızı ortaya koymak için doğrusu bu ziyareti yapıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Merzuki ile bu konulardaki düşüncelerimizi çok geniş bir şekilde konuştuk. Siyasi alanda yapabileceklerimizi ve özellikle de ekonomik alandaki işbirliğimizi öne çıkartıp, Türkiye’nin de tecrübelerini buraya nasıl aktarabiliriz, özellikle Türk iş adamları, yatırımcıları Tunuslu iş adamlarıyla ortak neler yapabilirler ve kısa süre içerisinde nasıl ekonomik başarı örneklerini ortaya çıkartabiliriz; bunları geniş bir şekilde konuştuk. İkili ilişkilerimizi her alanda geliştirmeye karar verdik. Ve bu konuda hükümetlerimiz, ilgili bakanlarımız ve özel sektörümüz gerekli çalışmaları büyük bir titizlikle yapacaklar.

Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı’nın da biraz önce ifade ettiği gibi Filistin ve Suriye konularında da istişarelerde bulundum. Sayın Cumhurbaşkanı Merzuki, uzun yıllar geçmişte insan hakları konularındaki mücadelesiyle maruftur. Bütün Arap dünyasındaki insan hakları konularına çok önem veren bir insandır. Bunu yakinen biliyorum. Bugün, Suriye’de olup bitenler karşısında duyarsız kalması mümkün değil tabii. Bu bakımdan Suriye ile ilgili ilk uluslararası konferansın Tunus’ta düzenlenmesi ve bu toplantıya ev sahipliği yapmalarını da büyük bir takdirle karşılıyoruz.

Ben bir kez daha bütün Tunus halkını tebrik ediyorum, başarılar diliyorum. Türk halkının sevgi ve muhabbetlerini bu vesileyle bütün Tunus halkına da duyurmak istiyorum.

SORU: Sorum her iki cumhurbaşkanına yöneliktir. Ve benim sorum Suriye’deki durumlara dahildir. Bilindiği üzere, her iki ülke, gerek Türkiye gerek Tunus Suriye meselesine ilişkin olarak öncü bir rol takındılar, uluslararası girişimlerde bulundular. Ancak yapmış olduğunuz görüşmelerde Suriye’ye ilişkin ve Suriye’deki durumun çözümlenmesine ilişkin olarak ne gibi bir çözüme vardınız ve ne gibi bir görüş teatisinde bulundunuz.  

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Önce şunu ifade etmek isterim: Hiçbir rejim, zulümle, baskıyla, diktatörlükle baki olamaz ve devam edemez. Hele bugünkü çağda, hele hele de Akdeniz’in kıyısında bu mümkün değil. Her şeyin bir zamanı vardı, bu nihayet, işte gerçekleşti. Dolayısıyla Suriye’deki bu rejimin, bu baskıcı rejimin devam etmesi mümkün değil. Halkın meşru taleplerine karşı orduyu kullanmak, silah kullanmak ve kan dökmek, artık ülke içi problem olmaktan çıkar, uluslararası dünyanın problemi haline gelir ve bugün böyle olmuştur. Türkiye, uzun süreler aslında Suriye’deki değişimin gerçekleşmesi için uğraşmıştır. Fakat, bunun maalesef yönetimin inisiyatifiyle mümkün olmayacağını da gördükten sonra, halkın yanında olduğunu açık bir şekilde ilan etmiştir. Ve bundan sonra da özellikle Arap Ligiyle büyük bir dayanışma içerisinde Suriye’deki değişimin gerçekleşmesi için uğraşmaktadır.

SORU: Ekselansları Cumhurbaşkanı, her şeyden önce Türkiye’nin Suriye’ye ilişkin düzenleyeceği konferans ne zaman düzenlenecek ve bu Konferansa Fransa da davet edilecek mi, edilmeyecek mi? Özellikle de Ermeni diasporasına ilişkin olarak sorun manasında bulunduğu bilinmektedir. Ayriyeten Türkiye, Suriye’ye ilişkin, bir Arap veyahut yabancı askeri bir müdahaleye ilişkin olarak nasıl bir denklem kurdu?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Şimdi uluslararası ilk toplantı Tunus’ta yapıldı malum. Ve burada karar alındı. İkinci toplantı Türkiye’de olacak. Hemen tabii ki vakit geçmeden yapılması, o toplantının faydalı olmasını temin etmez. Vakit israfı olur. Dolayısıyla bu süre içerisinde olgunlaşıyor bazı olaylar. Gelişmeler, görüşmeler, yeni durumlar ortaya çıkıyor. Kısa süre içerisinde ama, önümüzdeki bir iki hafta içerisinde yapılacak bu toplantı. Tabii ki bu toplantıya kimler davet edilecek, nasıl olacak; bunlar o zaman bir istişare içerisinde yapılacak.  Buraya kimler geldiyse, oraya da muhakkak ki onlar gelecek. Bizim düşüncemiz şu: Uluslararası camiada bir ayrılığın, iki bloğun ortaya çıkmasına fırsat vermeyecek şekilde, uluslararası camianın bütün ilgili, önde gelen herkesin bu toplantıya katılması yönünde. Nitekim biz daha önceki toplantıya katılmayan Çin ve Rusya’nın da katılması yönünde çok gayret sarf ettik. Ümit ederim ki, İstanbul’daki toplantıya herkes katılır ve gelir. Fransa ile olan bizim ikili ilişkilerimiz ayrı, bu ise uluslararası başka bir konu.

Suriye ile ilgili de şunu söylemek isterim: Demin Cumhurbaşkanı ile de konuştuk. Suriye’deki olayların, değişimin nasıl olacağı, tabii ki önümüzde belli olacak ama, bölgenin dışındaki güçlerin, bölgeye müdahalesini doğru bulmuyoruz, onu ifade etmek isterim. Bunlar çünkü istismara çok açıktır. Ve bunlarla ilgili çok şüpheler söz konusu olabilir. O bakımdan bölgenin kendisinin bu işi halletmesini daha doğru buluyoruz.

Teşekkür ederiz.

 

Yazdır Paylaş Yukarı