Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Klaus'la Birlikte Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

14.02.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Değerli dostum Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Klaus’a ve beraberindeki heyete bir kez daha Türkiye’ye hoş geldiniz diyorum. Sizleri 2006 yılında Türkiye’de yine misafir etmiştik. Altı yıl sonra tekrar buradasınız, hoş geldiniz.

2009 yılında Çek Cumhuriyeti, AB Dönem Başkanlığını yaparken ben Prag’a bir ziyarette bulunmuştum ve orada gayet iyi ağırlanmıştık. Çek Cumhuriyeti’yle ilişkilerimiz her alanda gayet mükemmel şekilde devam ediyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, 1920’li yıllarda, Türkiye ile Çek’ler arasında sanayi konusunda çok büyük işbirliği vardı. O yıllarda da Avrupa’nın en önde, en erken sanayileşen toplumlarından birisiydi Çek’ler. Dolayısıyla o zamanki işbirliğimiz de hâlâ hatırlanır.

Bugün de ticaretimiz 2,5 milyar dolar civarında. İş adamlarımız, karşılıklı ortaklıklar kuruyorlar. Bugün İş Forumu toplantısı yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanı da güçlü bir iş adamı heyetiyle Türkiye’ye geldi.

Bugün gerek baş başa gerekse heyetler arasında yaptığımız toplantıda ilişkimizi bütün boyutlarıyla konuştuk ve daha da ileriye taşımak için güzel fikirler hep ileri sürdük. Ama dediğim gibi mükemmel ilişkilerimiz var. AB ile ilgili konularda Çek Cumhuriyeti’nin ve Sayın Cumhurbaşkanı Klaus’un Türkiye’ye olan desteği hep bilinmektedir. Bundan dolayı kendisine bir daha teşekkür etmek isterim.

Sayın Cumhurbaşkanı AB’deki birçok meseleye kritik gözle de bakan bir kişi. Eminim sizler de biliyorsunuz. Bugünlerde de haklı çıktığını herkes görüyor. Dolayısıyla bütün bu konuları istişare etme imkanımız oldu. Tekrar kendisine hoş geldiniz diyorum. Ankara’dan sonra Adana ve Mersin’e gidecekler. Ve Türkiye ile ilgili birinci elden izlenimlerinin de önemli olacağına inanıyorum.

Soru: Türkiye’nin AB’ye üyeliğinde hazırlık derecesi nedir, görüşmeler ne seviyededir?  İki cumhurbaşkanına yöneltmek istediğim bir diğer soru ise, kamuoyunun AB’ye desteği şu anda ne durumdadır?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Sayın Cumhurbaşkanının da söylediği gibi, Türkiye’nin, AB ile ilişkileri aslında AB’nin Ortak Pazar olduğu dönemde başlamıştır. Ama Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik müzakereleri 2005 yılında başlamıştır. Ve o günden bugüne müzakereler maalesef arzu ettiğimiz seviyede ilerlememektedir. Çünkü müzakere süreci teknik bir konudur. Ama birçok siyasi mülahazalarla adeta bu müzakere süreci esir alınmıştır. Çek Cumhuriyeti’nin Dönem Başkanlığı olan 2009 yılında bir fasıl açılmıştır, Vergilendirme Fasılı. Ondan sonra da, bu anlamda neredeyse çok fazla bir ilerleme yoktur. Dediğim gibi sebebi de, Türkiye’den kaynaklı değil. Türkiye aslında hazırdır. Türkiye aslında müzakere sürecini başarıyla bitirmek için elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Ama ne yazık ki gerek bazı küçük iç politika sebepleri gerekse bir üyenin kendi siyasi davranışları yüzünden müzakere süreci neredeyse tıkanmıştır. Bunu da açıkça söylemek isterim. Bu üzücü bir durumdur. Çünkü Türkiye’nin AB ile üyeliği stratejik bir konudur. Maalesef stratejik konuları konjonktürel, günlük, bazı iç politika meselelerine kurban eden bir davranış vardır.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, siz yakından takip ediyorsunuz, özellikle hassasiyet gösterdiğinizi de her seferinde açıkladınız bize. MİT Kanunu’nda değişiklik öngören hükümetin yasa teklifi Meclis’e sunuldu, üzerine tartışmalar da başladı. Muhalefet de tartışıyor. Kişiye özel olduğuna ilişkin birtakım iddialar var ortada. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz, bu tartışmaları bu ortamı, görüşlerinizi alabilir miyiz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Kanunlar Meclis’te yapılıyor. Komisyonlarda tartışılacak, Genel Kurula gidecek, nihayetinde herkes görüşünü ifade edip sonunda nihai şekil verilecektir.

Soru: İki Cumhurbaşkanına yöneltmek istediğim bir sorum var, dışişleri, uluslararası politikayla alakalı. Bu bölgede Türkiye’nin yakın komşusu olan Suriye ile alakalı sorum. Bildiğiniz gibi, Birleşmiş Milletler’in önerisi kabul görmedi. Arap ülkelerinin bazı yeni teklifleri konusunda neler düşünüyorsunuz? Bu konuda çözüm yolları nelerdir ve Suriye’deki durum ne şekilde çözülebilir?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Maalesef bizim bölgemizde ve çevremizde çok önemli olaylar olmaktadır. Bunlardan birisi Suriye’dir. Suriye’de değişim kaçınılmazdır. Muhakkak ki, Akdeniz’in etrafında kapalı rejimlere, tek parti rejimlerine artık yer yoktur. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Esed ile biz bunu vaktiyle çok uzun uzun konuştuk ama, kendisi inisiyatif alıp sürece maalesef önderlik edemedi. Şimdi geri dönüşü olmayan bir yol var, Suriye’de. Onun için biz bölge ülkeleri, özellikle Arap Ligi’yle çok yakın işbirliği içerisinde, bölgenin kendi meselesini halletmesini; doğrusu onu daha çok tercih ediyoruz. Uzaktan, dışarıdan müdahaleleri daha sakıncalı görüyoruz.

Bu anlamda Cumhurbaşkanı Esed’e da hep şu çağrıyı yapıyoruz, bir kez daha yapıyorum: Kendi ülkesine, kendi halkına onlara yapabileceği en iyi iyilik, onları gerçekten çok seviyorsa, daha büyük bir kaosa fırsat vermeden çıkış yolunu tercih etmesi. Bu geçiş süreci içerisinde de hemen serbest seçimlerin yapılıp Suriye halkı daha fazla birbirine düşman olmadan, Suriye’ye daha fazla zarar vermeden yeni bir dönemin başlamasının yolunu açmaları.

Yazdır Paylaş Yukarı