Laiklik İlkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına girişinin 75. Yıl Dönümü

05.02.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Cumhurbaşkanımızın, laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına girişinin 75. yıldönümü dolayısıyla yayımlanmasını istedikleri mesajları aşağıda sunulmaktadır:

"Laiklik ilkesinin Anayasaya girmesinin 75 inci yıldönümünde milletimiz, Cumhuriyetimizin diğer niteliklerinin yanında bu ilke üzerinde de güçlü bir anlayış birliği içindedir.

Esasen devletin örgütlenme tarzıyla ve meşruluk temeliyle ilgili olan laiklik ilkesi 1982 Anayasasında da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.  

Anayasanın 2 nci maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin "demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti" olduğu hükme bağlanırken bu maddenin gerekçesinde laikliğin "her ferdin istediği inanca, mezhebe sahip olabilmesi, ibadetini yapabilmesi ve dinî inançlarından dolayı diğer vatandaşlardan farklı bir muameleye tâbi kılınmaması" anlamına geldiği belirtilmektedir.

Anayasanın 24 üncü maddesinde herkesin vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğu ve ibadet, dinî âyin ve törenlerin serbest olduğu belirtilerek inanç ve ibadet hürriyeti düzenlenmektedir. Ayrıca kimsenin ibadet, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağı ve suçlanamayacağı öngörülmektedir.

Anayasa din hürriyetinin inanç ve ibadet hürriyeti olmak üzere iki boyutunu düzenlerken, 15 inci maddesinde de savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde bile kimsenin din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını ve bunlardan dolayı suçlanamayacağını belirterek inanç hürriyetini özel olarak teminat altına almaktadır. Dinî inancı olmayanlar için de durum aynıdır.

Laikliğin ikinci yönünü din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması oluşturmaktadır. Anayasanın 24 üncü maddesinde, kimsenin, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini din kurallarına dayandırma amacıyla, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemeyeceği ve kötüye kullanamayacağı belirtilmektedir.

Laiklik ilkesi gereğince devletin bütün dinler karşısında tarafsız olması, bütün din mensuplarına ve dinî inancı olmayanlara eşit davranması zorunludur. Bu zorunluluk Anayasanın 10 uncu maddesinde düzenlenen herkesin din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu hükme bağlayan eşitlik ilkesinin de gereğidir. Kanun önünde eşitlik, bireyin bütün değerlerinin ve her türlü kimlik tercihinin de saygı görmesi ve korunması demektir.

Aslolan herkesin ve toplumun her kesiminin haklarını korumak olduğundan, laiklik toplumsal barış açısından önemli bir işlev görmekte ve herkesin eşit bireyler olarak toplumsal hayata katılmalarına imkân sağlamaktadır. Bu sebeple, laiklik bir özgürlük ilkesi olduğu gibi toplumsal uzlaşma ve barış ilkesi olarak da görülmelidir.

Laiklik ilkesinin kabul edilmesinin 75 inci yıldönümünde, Cumhuriyetimizin niteliklerinin milletimizin birlikte yaşama iradesini güçlendirmeye devam ettiğinde hiç kimsenin şüphesi bulunmamaktadır."

 

Yazdır Paylaş Yukarı