Kırgızistan'a Hareketlerinden Önce Esenboğa Havalimanı'nda Yaptıkları Açıklama

30.11.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Kardeş ülkelerimizden Kırgızistan Cumhuriyeti’nde 30 Ekim 2011 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerin ardından yarın yapılacak Cumhurbaşkanlığı devir-teslim törenine katılmak üzere biraz sonra Bişkek’e hareket edeceğim. Ziyaretimde bana Başbakan Yardımcısı ve Türkiye-Kırgızistan Karma Ekonomik Komisyonu Eşbaşkanı Sayın Bekir Bozdağ ve birçok milletvekili eşlik edecektir.

2009 yılı Mayıs ayında resmi ziyaret gerçekleştirdiğim dost ve kardeş Kırgızistan’a, bu kez tarihinde yeni bir sayfa açılırken gitmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Cumhurbaşkanı Değerli Kardeşim Sayın Almazbek Atambayev’in göreve başlamasına şahitlik edecek ve Kırgızistan ile sahip olduğumuz özel ilişkilere atfettiğimiz önemi en üst düzeyde vurgulayacağım.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin adil ve şeffaf bir şekilde başarıyla tamamlanmış olması, Kırgızistan’ın demokratik gelişiminde tarihi bir eşiğin aşılmış olduğuna işaret etmektedir.

Dolayısıyla, bundan sadece Kırgızlar değil, bizler de onların kardeşleri olarak gurur duymaktayız.      

Cumhurbaşkanlığının Anayasal usuller kapsamında, meşru ve barışçıl bir yolla el değiştirmesi, Kırgızistan’da geçen yıl başlayan, Anayasa reformu ve Parlamento seçimleri ile devam eden dönüşüm sürecinin son safhasına gelinmiş olduğunun müşahhas göstergesidir. Bu, hepimizin görmeyi arzu ettiği bir başarı tablosudur.

Ziyaretim çerçevesinde, elbette ki, Cumhurbaşkanı Sayın Atambayev ile görüşecek, ikili ilişkilerimizi ve Orta Asya’yla, bölgeyle ilgili diğer konuları da muhakkak ki ele alacağız.

Değerli Basın Mensupları

Türkiye, kuvvetli tarihi ve kültürel bağlarla sıkı sıkıya bağlı olduğu Kırgızistan ile uzun yıllardır örnek bir işbirliği sergilemektedir.

Değerli Kardeşim Sayın Atambayev’in Başbakan sıfatıyla Nisan ayında ülkemize yaptığı resmi ziyaretle, ikili ilişkilerimizin bulunduğu ileri aşama bir kez daha teyit edilmiştir. Yine bu ziyaret sırasında, Türkiye-Kırgızistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantısı da gerçekleştirilmiştir. Böylece stratejik nitelik kazandırdığımız işbirliğimiz, kurumsal bir yapı ve geleceğe dönük somut bir vizyon ile mücehhez kılınmıştır.

Türkiye, Kırgızistan’ın barış, istikrar ve kalkınma yönündeki sebatkar gayretlerini desteklemeyi şüphesiz ki, güçlü bir şekilde sürdürecektir. Kırgızistan’ın son yıllarda içinden geçtiği sürece yardımcı olmak maksadıyla uygulamaya koyduğumuz Eylem Planı çerçevesinde, bu dost ve kardeş ülkeye yönelik yardımlarımız kararlılıkla devam edecektir.

Bildiğiniz gibi, kardeş Kırgızistan’a mali, maddi bazı katkılarımız söz konusudur.

Kırgızistan ile ikili ilişkilerde olduğu kadar, bölgesel ve uluslararası alanda da güçlü bir işbirliği içindeyiz. Başta tabii ki,  Birleşmiş Milletler ve AGİT’in yanısıra, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi –ki bunun ismi Türk Konseyi oldu- İslam İşbirliği Teşkilatı, halen Dönem Başkanlığını sürdürmekte olduğumuz Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (CICA) ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) içerisinde de Kırgızistan’la yakın işbirliği ve istişare içindeyiz.

Sonuç olarak, Türk halkı, bu sene bağımsızlığının 20. yıldönümünü kutlayan Kırgızistan’ın demokrasi ve kalkınma mücadelesinde daima yanında olmuştur. Bu anlayışla, Bişkek’e gerçekleştireceğim ziyaretin, dayanışma mesajlarımızı Kırgız kardeşlerimize bir kez daha iletmemize vesile teşkil ederek, her alandaki müstesna ilişkilerimizi daha da pekiştireceği kanaatindeyim.

Teşekkür ederim.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, Türkiye bugün Suriye'ye yaptırım kararlarını açıklıyor. Türkiye'nin Suriye'ye almış olduğu yaptırım kararları, bölgedeki istikrara ve huzur ortamına nasıl bir etki edecek, teşekkür ederim.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Şu anda tabii büyük bir aslında istikrarsızlık var. Bu istikrarsızlığın gitmesi için, Suriye halkının tabii ki meşru taleplerinin karşılanması gerekiyor. Türkiye de Suriye halkının yanında olduğunu gösteriyor ve Türkiye'nin tavrı, bu meşru taleplerin bir an önce yerine getirilmesiyle, gerçekleşmesiyle ilgilidir Ayrıca bildiğiniz gibi, dışarıdan değil, bölgenin içerisinden, Arap Liginin aldığı kararlara Türkiye de katılıyor. Ama burada dikkati çekmek isterim ki, Türkiye yine bu konuda gayet dikkatli hareket ediyor. Su gibi, elektrik gibi, hayati ve insani konular, kesinlikle bu tedbirlerin içine girmemektedir. Bunun da bütün dünya tarafından, bütün Suriye halkı ve Suriyeliler tarafından bilinmesini isterim. Zaten bildiğim kadarıyla Sayın Bakan çok daha geniş bir şekilde sizlere bu konuyla ilgili bilgi vermiştir.

Soru: Efendim, kamuoyunda bilindiği şekliyle, Şike Yasası, onaylamanız için önünüzde. Bu arada Ak Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'ın da size bu konuda gönderdiği bir mektup var. Acaba sosyal paylaşım sitelerinden de bu konuda tepkiler alıyor musunuz, nasıl karar vereceksiniz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Açıkçası bu yasayla ilgili rahatsızlığım var. Çünkü 6 ay önce çıkmış olan bir yasanın, muhakkak ki daha düzgün şekilde çıkması gerekirdi. Ve bugün ilk uygulanırken değişikliğe uğruyor olması, yasanın dikkatli bir şekilde incelenmesini gerektiriyor. Onun için inceleniyor. Bildiğim kadarıyla Meclis'te bütün herhalde partilerin hepsinin desteğiyle çıkmış bir yasa. Dolayısıyla inceletiyorum.

Soru: Efendim, Avrupa Birliği bakanı Egemen Bağış, Kıbrıs konusunda Tayvan Modelini, Türkiye tarafından, ortaya attı. Böyle bir modele geçilebileceğini belirtti. Siz de geçtiğimiz günlerde, İngiltere ziyaretinizde Kıbrıs ile ilgili ciddi mesajlar vermiştiniz, efendim. Tayvan Modeli, Türkiye'nin arzu ettiği bir sonuç mudur nihai olarak, müzakere sürecindeki durumuyla birlikte değerlendirebilir misiniz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Teknik konulara girmeyeyim, onu Dışişleri Bakanımız, Egemen Bey, onlar, Sayın  Hükümet tabii değerlendirir. Ama benim dikkat çektiğim husus şu: Kıbrıs'ta bu durum ilelebet bu şekilde gitmez. Bu durumun çözümü için en iyi fırsatlar, şu önümüzdeki aylardır. Çünkü Kıbrıs Rum Yönetimi Avrupa Birliği'nin dönem başkanlığını, 2012 yılının ikinci Yarısında alacaktır. Dönem başkanlığını yaptıktan sonra, onların herhangi bir şekilde uzlaşma ihtiyacı söz konusu olmaz. Dolayısıyla herhangi bir çözüm ihtimali de söz konusu olmaz. Onun için bu konuda yardımcı olmak isteyen varsa, Kıbrıs probleminin çözülmesini, Ada'nın tekrar birleşmesini, Avrupa Birliği içindeki, NATO içindeki Kıbrıs kavgalarının tamamen bitmesini isteyenler varsa, onların bütün güçlerini seferber edeceği dönem bu dönemdir.

Soru: Dersim ile ilgili siz daha önce bir değerlendirme yaptınız ama, gelinen noktada Başbakan Erdoğan'ın bir özrü var. Ve bu özrün yeterli olmadığı görüşünü dile getirenler de var. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da "Cumhurbaşkanı özür dilemeli" dedi. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu çağrıya sizin yanıtınız nasıl olur?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Çok soru sordular Youtube'da bu konuda. Bununla ilgili ben bir açıklama yaptım, yarın duyarsınız.

Soru: CHP milletvekili Atilla Kart'ın Cumhurbaşkanı'nın görev süresiyle ilgili, YSK'ya bir başvurusu oldu, sürenin belirlenmesine ilişkin. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Bunlar benim alanımın dışında.

Soru: Seyit Rıza'nın torununun ve CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün sizinle görüşme talepleri vardı. Sizden de istekleri var. Bu sürece dahil olacak mısınız?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Şimdi "Bu sürece olacak mısınız?" derseniz, ben bu süreçlere falan dahil olmam. Yani polemiklerin bir parçası olmamaya dikkat ediyorum, biliyorsunuz. Ama bu tartışmalar hiç söz konusu değilken, benden randevu istemişlerdi. Ben de, -siz de takip ediyorsunuz işte- "Olağanüstü sıkışık bir dönem yaşıyoruz, uygun bir zamanda görüşüm" demiştim. Ama bu polemiklerin hiçbiri ortada değildi, bu tartışmalar da yoktu. Nihayetinde bir milletvekili veya bir yöremizden önemli insanlar benden randevu isterlerse, bunlarla değerlendirme yapıp görüşüyoruz.

Soru: Bildiğiniz üzere Sayın Başbakan bir operasyon geçirdi. Sizin de Sayın Başbakanın rahatsızlığını daha önceden bildiğiniz ve tedavi olması yönünde telkinlerde bulunduğunuz yönünde gazetelerde bir haber yer aldı. Bilmiyorum takip ettiniz mi?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Şöyle söyleyeyim; yani hepimiz nihayetinde insanız, hepimiz rahatsız oluyoruz. Ben de biliyorsunuz ameliyat oldum, ben de hastanede yattım. Zaman zaman öyle oluyor ki, bir-iki gün evden çıkmadığım oluyor. Sayın Başbakan, daha yoğun koşturuyor. Tabii ki olabilir. "Hepimiz sağlığımıza dikkat edelim" diye birbirimize hep öğüt veririz, doğrusu bütün arkadaşlar, herkes. Bu, sadece siyasiler olarak değil, devlet kademesinde çok yoğun çalışanlar, bir araya geldiğimizde konuşuruz bunu. Ben şunu söyleyeyim: Sayın Başbakan'ın doğrusu sağlığı gayet iyi. Çok başarılı bir ameliyat geçirdi, kendisi de açıklama zaten yaptılar. Ama en küçük ameliyat sonrası bile insanın birkaç gün dinlenmesi gerekir. Ben doğrusu ona aynen riayet etmesini söyledim. "Aman işler bekliyor diye hemen koşturma, birkaç gün geç olsun" dedim tabii.

Soru: Görme fırsatınız oldu mu efendim?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Ben gördüm tabii, görüştüm. Gayet iyi doğrusu. Zaten büyük bir mesele de değildi yani. Ufak bir olaydı.

Yazdır Paylaş Yukarı