İran'a Hareketlerinden Önce Esenboğa Havalimanı'nda Yaptıkları Açıklama

13.02.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları, 

İran Cumhurbaşkanı Sayın Mahmud Ahmedinejad’ın davetine icabetle, dokuz yıl aradan sonra Türkiye’den İran’a Cumhurbaşkanı düzeyindeki ilk resmi ziyareti gerçekleştirmek üzere az sonra Tahran’a hareket edeceğim. 

Esasen, 2009 yılı Mart ayında Tahran’da düzenlenen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirve toplantısına katılmıştım. Dolayısıyla, bu, benim Cumhurbaşkanı olarak İran’a ilk ikili resmi ziyaretim olacaktır.  

Bu ziyarette bana Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ile Devlet Bakanı ve Türkiye-İran Karma Ekonomik Komisyonu Eşbaşkanı Sayın Cevdet Yılmaz refakat edeceklerdir. Ayrıca TBMM’deki Türkiye-İran Dostluk Grubu, değerli milletvekilleri, sınır illerinin valileri, işadamlarımız, akademisyenlerimiz ve basın mensuplarımız heyetimizde yer almaktadır. 

Tahran’da bulunacağım süre zarfında Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile başbaşa ve heyetler halinde görüşmeler yapacağız. 

Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi, İslami Danışma Meclisi Başkanı Ali Laricani, İKÖPAB Genel Sekreteri Mahmud Erol Kılıç ve halen Dönem Başkanlığını yapmakta olduğumuz, Sekretaryası Tahran’da bulunan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın Genel Sekreteri Yahya Maroofi’yi kabul edeceğim. Bu vesileyle Tahran’da düzenlenecek Türkiye-İran İş Konseyi Toplantısı’na Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’la birlikte katılacağım.

Tahran’daki temaslarımın ardından, incelemelerde bulunmak üzere tarihi İsfahan ve Tebriz kentlerini ziyaret edeceğim.

Komşumuz İran’daki temaslarımda ikili ilişkilerimizin bulunduğu mevcut durumu tüm boyutlarıyla gözden geçirecek ve başta ekonomik ve ticari ilişkiler olmak üzere, işbirliğimizin her alanda daha da ileriye götürülmesi üzerinde duracağım. Ayrıca, bölgemizde son dönemde yaşanan gelişmeler de dahil olmak üzere, iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konular hakkında görüş alışverişinde bulunacağım.   

Değerli Basın Mensupları, 

İran’ın nükleer programından kaynaklanan soruna diplomatik kanallardan barışçıl çözüm bulunmasına yönelik olarak Türkiye’nin kolaylaştırıcı rol oynadığını biliyorsunuz.  Taraflardan talep geldiği sürece bu rolü sürdüreceğiz. Esasen P-5+1 ülkeleri ile İran arasında Aralık ayında Cenevre’de ve geçen ay İstanbul’da yapılan görüşmelerde bu anlayış teyit edilmiştir. Önümüzdeki süreçte İran’ın, nükleer programıyla ilgili olarak uluslararası toplumda var olan endişelerin giderilmesi için şeffaflık temelinde Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile tam bir işbirliği sergilemesini destekliyoruz.  

Ziyaretimin İran ile ikili ilişkilerimizin geliştirilmesine ve bölgemizde kritik gelişmelerin yaşandığı bir dönemde barış, huzur ve istikrar arayışlarına katkı sağlayacağına inanıyorum. 

Türk-İran ilişkilerinin ulaştığı seviye, şüphesiz hem bölgemizin hem de uluslararası camianın hayrınadır. 

Teşekkür ederim. Sorularınız varsa cevap vereyim.

SORU: Efendim Mısır’da yeni bir dönem başladı Mübarek’in istifasının ardından. Mısır’daki gelişmeler, bundan sonrası için neler bekliyorsunuz, Türkiye’ye bir rol düşecek mi?

Bir de efendim Cuma günü Balyoz davasında 163 sanık hakkında tutuklama kararı çıktı, ki arasında muvazzaf subaylar da vardı. Diğer davalardan farklı olarak özellikle ailelerinin tepkisi söz konusuydu. Başbakan Erdoğan Sayın Genelkurmay Başkanı’yla görüştü. Siz böyle bir görüşme yapacak mısınız? Siz bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Teşekkürler.

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Sorunuzun ikinci kısmına hemen cevap vereyim. Biliyorsunuz, yargı safhasında olan bir davayla ilgili bir şey söylememiz mümkün değildir.

Sorunuzun birinci kısmına gelince, bütün İslam dünyasında, özellikle de Ortadoğu bölgesinde, çok olağanüstü bir değişim süreci yaşanmaktadır. Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar, çok derin bir değişimle karşı karşıyayız. Bu değişimi liderler yapamadığı için, halk öncülük etmektedir. Türkiye olarak, Mısır’a çok önem veriyoruz. Mısır, İslam dünyasında, bölgenin en önemli ülkelerinden birisidir. Bütün bu süreçten, Mısır devletinin güçlü, Mısır halkının mutlu çıkmasını arzu ederiz. Mısır halkının mutluluğu ve refahı, bizler için gerçekten çok önemlidir. Çünkü onları kardeşlerimiz olarak, dostlarımız olarak görüyoruz. Mutluluk ve refahın temel ihtiyaçları da gayet açıktır; temel hak ve özgürlüklerin garanti altına alındığı, demokratik hukuk standartlarının yerleşmesi, ekonomik şeffaflığın gerçekleşmesi. Ümit ediyoruz ki, Mısır’ın geleceği şu anda, Mısır Silahlı Kuvvetleri’ne tevdi edilmiştir, onların elindedir. Mısır Silahlı Kuvvetleri de bu süreci bir kardeş mücadelesine, kardeşkanı akmasına fırsat vermeyecek şekilde götürmüştür. Bundan sonra da en kısa süre içerisinde sivil bir yönetime devretmek için üstüne düşen çabaları hızlı bir şekilde göstereceğini tahmin ediyoruz. Bunun için de, geçen yaptığımız hükümet açıklamasında da ifade edildiği gibi, bir anayasal cumhuriyetin Mısır’da gerçekleşmesi, seçimlerin gayet şeffaf, hür, adil bir şekilde yapılması, hâkim yönetiminde ve iç ve dış gözlemcilerin serbestçe gözlemleyebileceği bir şekilde seçimlerin yapılması, inanıyorum ki Mısır halkını mutlu edecektir. Mısır halkının bu süreçten daha onurlu bir şekilde çıkması, Mısır devletinin çok güçlü bir şekilde çıkması ve hak ettikleri uluslararası platformdaki yerine kavuşması, bütün Türk milletinin ve hepimizin arzusudur.

SORU: Sayın Cumhurbaşkanım, İran-Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştiğini görüyoruz ama acaba kurumsallaştığından bahsedebilir miyiz? Örneğin, ticaret, serbest ticaret anlaşması, tercihli ticaret sözleşmesi veya ekonomik alanda, enerji alanındaki projeler filan; bunlar hep konuşuluyor ama bir türlü hayata geçirilemiyor. Bu konuda, ziyaretinizde, Tahran’da bir gelişme bekliyor musunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Tabii ki bütün bunları konuşacağız. Sizin de söylediğiniz gibi, ticaretimizi daha da geliştirmek için büyük bir potansiyel vardır. İran’ın en çok ticaret yapan ülkeler şöyle gözden geçirildiğinde, Türkiye çok, biraz aşağılarda gelmektedir. Hâlbuki iki komşunun potansiyeli de çok büyüktür. Bunun için, ticaretin serbestleştirilmesiyle ilgili birçok tedbirler söz konusudur. Gerek ikili bazda, gerek İslam Konferansı, gerekse Ekonomik İşbirliği Teşkilatı çerçevesi içerisinde birçok aslında kararlar alınmıştır. Bunların uygulamaya geçirilmesine çok önem veriyoruz. İşte bütün bunları tabii ki görüşeceğiz.  

SORU: Efendim, yüksek yargının yapısını değiştiren yasayı kısa süre önce onayladığınızı öğrendik. Bu onaydan önce, cuma günü, yüksek yargı başkanlarıyla bir araya gelmiştiniz. Endişelerini paylaşmadığınız sonucuna ulaşabilir miyiz acaba?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Şöyle, bugün sadece onu değil, birkaç diğer önemli yasa da vardı. Onların da yayımlanması için Başbakanlığa sevk ettim onları da. Başta, Ticaret Yasası, 1600’e yakın maddesi var. 1957 yılından bu yana ilk defa Türk ticari hayatını, ekonomik hayatını köklü değişikliğe uğratıyor. İkincisi de, söylediğiniz yasa. Tabii ki ben, gelen yasayı ve yasayla ilgili bana iletilen kaygıları ve çeşitli fikirleri, görüşleri hukuk büromda danışmanlarıma incelettim. Neticede, hukuk bürom ve danışmanlarımın bana verdikleri bilgi ve öneri çerçevesi içerisinde, yayımlanmasında herhangi bir sakınca, bir problem olmadığını gördüm, ama daha da önemlisi şu açıkçası; benim bu yasayı onaylamamda. Biliyorsunuz ki, yüksek yargılarımızın önünde inanılmaz bir yük vardır. Hatta Avrupa yüksek mahkemelerinin bütün dosyalarını toplasanız, bizim yüksek yargının dosyalarının yarısı bile etmiyor. Böyle büyük bir yükle karşı karşıyalar ve bundan sonra da adaletin tecellisi çok gecikmektedir. Çok, yani inanılmaz bir gerçekle karşı karşıyayız, o da zamanaşımı. Bu sene 20-25 bin dosya, zamanaşımına uğrayacaktır. Eğer bu şekilde devam ederse, bana verilen tabii bilgilere göre, 4-5 sene içerisinde, Yargıtay’daki ceza dosyalarından 200 bini zamanaşımına uğrayacaktır. Zamanaşımı ne demektir; herkesin yaptığının yanına kâr kalması demektir. Şimdi böyle bir dehşet bir durumla karşı karşıya olduğumuz bilgileri önüme kondu.

Buna ilave olarak bir de tahliyeleri düşünün, tahliye edilenleri. İşte geçenlerde gördük, yer yerinden oynadı. Hatta en son İzmir’de yazık, bir kızcağızın başı testereyle kesildiği için ve zanlısı 6 sene sonra daha yargılama bitmediği için, tahliye edilmek zorunda kalındı. Şimdi bütün bunlardan dolayı yüksek mahkemeleri de suçlamamak gerekiyor. Çünkü önlerinde büyük bir dosya sayısı var. Bu durum karşısında, doğrusu, adaletin hızlanmasına daha çok önem verdim. Muhakkak ki, bana iletilenlerden makul karşılanabilecek serzenişler de söz konusudur. Ama şu söylediğim manzara, Türkiye için inanılmaz bir manzaradır. O bakımdan, bu yasanın yayınlanması için onay verdim. Ayrıca da bu da yetmez, burada açıkça söylüyorum, istinaf mahkemelerinin de süratli bir şekilde çıkartılması lâzım. Bunu da yakından takip edeceğim. Ancak bu şekilde, Türkiye bugünkü iç yaralayıcı durumdan kurtulabilir.  

SORU: Efendim, dün Twitter’da bir filmi izlediğinizi paylaştınız, ardından bazı tartışmalar yaşandı, filmin korsan olduğuna dair haberler gazetelerde yer aldı. Konuyla ilgili bir değerlendirmeniz olacak mı?

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Herhalde filmle ilgili söylüyorsun, gördüğüm kadarıyla. Tabii ki bana bazen değerli, seçme filmler, kitaplar gönderiliyor. Bunlar geliyor, ama bunların hepsi danışmanlarım tarafından bana veriliyor. Dolayısıyla, herhangi bir şekilde yasal olmayan bir film zaten bana verilmez. Bununla ilgili açıklamalar da yapıldı, biliyorsunuz, nasıl geldiğiyle ilgili. Ama bu konuda kamuoyunun, doğrusu, hassasiyetini de takdirle karşıladım. Yani kültür ve sanat faaliyetlerinin kök bulması için, bu kuralların tabii ki yerleşmesi Türkiye’de çok doğrudur. Ben de zaman zaman konuşmalarımda söylerim. Evet, buyurun.

SORU: Efendim, Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan gelişmelerle ilgili de bir değerlendirmeniz olmamıştı. Geçen haftadan beri, eylemlerden beri yaşanan tartışmalar var. Hatta büyükelçi değişikliğine kadar gitti. İki ülke arasındaki ilişkilerin gerildiği yorumları yapılıyor, siz katılıyor musunuz? Büyükelçi değişikliğine nasıl bakıyorsunuz? Teşekkürler.

SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ: Bunlar, bunlarda bir anormallik fazla görmüyorum. Çünkü her şeyden önce Türkiye, yavru vatan olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sağlamlaşması kökleşmesi, demokrasisinin kökleşmesi, ekonomisinin kendi kendine yeterli hale gelmesi ve kendisini ispatlaması için, büyük tabii fedakârlıklarda bulunmaya devam edecektir ve her bakımdan; siyasi, ekonomik bakımdan da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin daima yanındadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kimlerin yöneteceğine de Kıbrıs halkı karar verecektir. Bu ilişkilerin en sağlıklı bir şekilde tabii ki götürülmesi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geleceğinin çok güçlü olması için, Türkiye de elinden gelen gayretleri göstermektedir. Bütün bunları, bunun bir parçası olarak görmekte yarar vardır. Evet, peki, teşekkür ederim.

Yazdır Paylaş Yukarı