Nijerya Cumhurbaşkanı ile Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısında Yaptıkları Açıklama

02.02.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

“Değerli Basın Mensupları,

Nijerya Cumhurbaşkanı, Değerli Dostum Goodluck’ı ve heyetini Türkiye’de ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Bu, 11 yıl sonra Nijerya’dan Türkiye’ye yapılan ikinci cumhurbaşkanı ziyaretidir. Ben de geçen yıl Temmuz ayında Nijerya’ya ilk defa bir Türk Cumhurbaşkanı olarak bir ziyarette bulunmuştum ve büyük bir misafirperverlik görmüştük.

Nijerya’yla köklü, tarihi ilişkilerimiz vardır. 1960 yılında bağımsızlığına kavuştuğundan sonra, -ki geçen yıl 50. yıldönümünü kutladılar- o günden bu yana daimi büyükelçiliğimiz vardır. 1966 yılından sonra da Nijerya, çok partili sisteme geçmiştir ve o günden bu yana da demokratik ilkelerini geliştirmektedirler.

Sayın Cumhurbaşkanı, bu ziyaretine çok önem vermektedir, biz de çok önem vermekteyiz. Yanlarında 10 tane bakan, 4 eyaletin valisi, -Nijerya bir federal cumhuriyet olduğu için eyaletlerin valisi- 100’ün üzerinde de iş adamı ve birçok üst düzey devlet yetkilisi vardır. Dolayısıyla, böyle büyük bir heyetle Türkiye’yi ziyaret ettikleri için de ayrıca büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Nijerya’yla Türkiye arasındaki ilişkileri çok önemli görüyoruz. Çünkü Nijerya, Afrika’nın en önemli kilit ülkelerinden birisidir. Nüfusu 152 milyondur. Nüfus olarak da, coğrafya olarak da çok büyük bir ülkedir. Kaynakları çok zengin olan bir ülkedir. Kendisi, Petrol İhraç Eden Ülkeler (OPEC) üyesi olan bir ülkedir ve Afrika’daki birçok uyuşmazlıklarda, anlaşmazlıklarda hep barış gücü görevlerine katkı sağlayan önemli bir ülkedir. Dolayısıyla, bu ülkeyle Türkiye arasındaki ilişkiler, stratejik derecede çok önemlidir.

Bugün yaptığımız ikili ve heyetler arası toplantılarda, birçok alandaki ilişkilerimizi gözden geçirdik. Siyasi ve askeri ilişkilerimizi hep gözden geçirdik. Ekonomik alanda yapılabilecek çok şey olduğunu, karşılıklı tespit ettik. Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Nijerya’yı 2020 yılında dünyanın ilk 20 ülkesi arasına sokma gibi bir vizyonu vardır ve bu yönde çok büyük, köklü reformlar yapmaktadırlar; büyük özelleştirmeler, ekonomik reformlar, siyasi reformlar. Bütün bu çerçeve içerisinde Türkiye ve Nijerya arasında çok büyük ekonomik faaliyetlerin olabileceğine inanmaktayız. Zaten ticaretimiz, neredeyse 1 milyar dolara yaklaşmıştır, ama yatırımlar açısından Nijerya’da çok büyük imkânlar vardır. Altyapı yatırımları, sanayi yatırımları; bütün bu konuları hep gözden geçirdik.

Yine, enerji alanındaki işbirliğimize çok önem veriyoruz. Nijerya, petrol ihraç eden bir ülke olduğu için, petrol ve doğal gaz anlaşmaları konusunda yine görüşmeler yaptık. Zaten bu yönde bir ilişkimiz var. Savunma sanayii konusunda Türkiye’yle Nijerya’nın yapabileceği çok şey vardır, bütün bunları gözden geçirdik. Ayrıca, eğitim konusunda yine Türkiye ve Nijerya arasında devam eden güzel işbirliği vardır. Oradaki faaliyetlerimiz ve Türk üniversitelerinde verdiğimiz bursların yanı sıra, ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde binin üzerinde Nijeryalı öğrenci yüksek öğrenimini görmektedir. Bütün bunlar da, mevcut potansiyelin zaten yüksek olduğunu göstermektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı yarın İstanbul’da, Türkiye’nin seçkin iş adamlarıyla bir iş forumunda bir araya gelecektir. Kendisiyle gelen çok sayıda iş adamı vardır. Eminim ki, orada yapacağı çağrı da, Türk iş adamları nezdinde hep netice bulacaktır ve ekonomik ilişkilerimiz daha da ileri gidecektir.

Ayrıca, iki ülke Birleşmiş Milletler’de işbirliği yapmaktadır. Biz bundan önceki dönemde Güvenlik Konseyi’nde geçici üyeydik, görev dönemimiz bitti. Şimdi Nijerya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde görev yapmaktadır. D-8 Dönem Başkanlığını yürütmektedir. İslam Konferansı’nda beraberiz ve bunun dışında diğer platformlarda da yakın işbirliği içerisindeyiz. Dolayısıyla, bu ziyaret iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir ivme kazandıracaktır. Tarihi nitelikte bir ziyarettir.

Ben, Sayın Cumhurbaşkanı’na ve heyetine, Türkiye’ye tekrar hoşgeldiniz diyorum ve bu ziyaretinin başarıyla neticelenmesi için hepimiz, herkes, her türlü faaliyeti gösteriyor. Gördüğünüz gibi, biraz önce çok önemli anlaşmaları imzaladık. Bu anlaşmalar, zaten var olan ilişkilerimizin hukuki temelini daha da güçlendirmiştir. İş adamlarımızın önünü daha çok açmıştır ve karşılıklı işbirliğimizi çok daha güçlendirmiştir. Tekrar, kendilerine hoşgeldiniz diyorum.    

Soru: Sayın Cumhurbaşkanım, Mısır’daki süreci nasıl yorumluyorsunuz, bu kaosun dinmesi için nasıl bir yol izlenmeli, bir tavsiyeniz var mı?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Aslında son dönemlerde Müslüman ülkelerde gördüğümüz manzaraların bir sürpriz olmaması gerekir. Hatırlarsanız, bir süre önce Tahran’da, İslam Konferansı Toplantısı vesilesiyle, güçlü bir çağrı yapmıştım ve bütün İslam ülkelerinin kendi evlerinin içini düzene koymaları gerektiğini, siyasi reformlar, ekonomik reformlar; bu çerçeve içerisinde temel hak ve özgürlüklerle ilgili, şeffaflıkla ilgili, ekonomik şeffaflıkla ilgili, insan hakları standartlarıyla ilgili köklü reformlar yapılması gerektiğini ifade etmiş ve dolayısıyla, "Eğer bunlar kendi inisiyatiflerimizle yapılırsa, her şey daha düzenli olur" demiştim. Maalesef bazen liderler öncülük yapmayınca, halk öncülük yapıyor bu tip reformlara.

Bugünkü dünyayı önce iyi bilmek gerekir, iyi anlamak gerekir. Haberleşmenin alabildiğine serbest olduğu, teknolojinin haberleşmeye adeta hiçbir kısıtlamayı mümkün kılmadığı bir çağda yaşıyoruz. O bakımdan, çağı iyi görmek lâzım ve önceden gereklerini yapmak gerekiyor.

Arzumuz şudur tabii ki. Halkın arzusu ve halkın özlemleri doğrultusunda, bu geçiş döneminin kısa sürmesi çok önemli. Çünkü Mısır’ın güvenliği, istikrarı, güçlü olması, dost ve kardeş bir ülke olarak çok önemli. Ama şu da bir gerçek: Halkın arzuları, halkın talepleri, bunlar ne kadar çok dikkate alınır ve ne kadar süratli hareket edilirse, bu geçiş süreci ne kadar kısa olursa, her şey o kadar iyi olur kanaatindeyim. O açıdan, olup bitenleri tabii yakından takip ediyoruz.

Türkiye’nin İslam ülkelerindeki halklarla, milletlerle, tarihi, kültürel, dini ilişkileri var. Dolayısıyla, bu ülkelerin güçlü olması, halklarının mutlu olması, refahın yüksek olması, kardeşler olarak tabii ki en büyük arzumuzdur. Onun için, "Bu süreç ne kadar kısa süre içerisinde neticelenirse, o kadar iyi olur" diye düşünüyorum ve bütün bunlardan Mısır’ın daha güçlü çıkması gerekir, bu sürecin neticesinde. Mısır ve Mısır halkının, güçlü çıkması gerekir.

Soru: Sayın Cumhurbaşkanı, size şu soruyu yöneltmek istiyorum. Türk hapishanelerinde şu an bulunmakta olan Nijeryalı vatandaşlarla ilgili acaba neler yapılacak, bu konuda bilgi alabilir miyiz efendim?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Doğrusu, tabii büyük ülkeler olunca, Türkiye’nin de büyük nüfusu var, başka ülkelerde bizim de bazen mahkûmlarımız oluyor. Eğer Türkiye’de de varsa, -bunları bilmiyorum doğrusu, kesin olarak bilmiyorum- Türk vatandaşlarına ne uygulanıyorsa, aynı uygulamanın muhakkak önce yapılması gerekir. Herhangi bir şekilde bir ayrımcılık söz konusu olmaması gerekir. Eğer böyle bir şikâyet varsa, muhakkak bunları hemen inceletiriz. Ayrıca, Dışişleri Bakanları arasında yapılan anlaşmalar var, görüşmeler var. Adalet Bakanlıkları arasında karşılıklı anlaşmalarımız neyi gerektiriyorsa, onlar yapılır.

Soru: Efendim, Sayın Başbakan’la başkanlık sistemi konusundaki farklı görüşleriniz, MHP lideri Sayın Bahçeli tarafından “rol paylaşımı” şeklinde imalı bir açıklamayla ortaya kondu. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Öte yandan, sizin bu konudaki görüşlerinizde bir değişiklik var mı? Teşekkür ediyorum efendim.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Yani Türkiye’de bazı konuların serbestçe tartışılabilmesi, serbestçe konuşulabilmesinden herkesin memnun olması lâzım; önemli olan şey bu. Önemli olan şey, bu önemli konuların bilinerek konuşulması, tartışılması. Bunlar memnun olunacak şeylerdir. Halkın, her şeyin ne olduğunu iyice bilmesi ve neticede eğer böyle bir karar alma, herhangi bir konuda önemli bir karar alma noktasına gelinirse, halkın, herkesin bilerek karar alması. Dolayısıyla, ben bunlardan herhangi bir şekilde negatif bir anlam çıkartmayı doğru bulmam doğrusu.

Soru: Efendim, DDK’nın Muhsin Yazıcıoğlu’na yönelik bir raporu var. Bu rapor, çok tartışmalara yol açtı. Aynı zamanda, Ulaştırma Bakanlığı başta olmak üzere, çok sert tepkiler de geldi. Bu tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Okursanız raporları, görürsünüz. Okursanız, yayınlanan şeyleri, orada her şeyi görürsünüz.

Soru: Efendim, Ortadoğu’da bu gelişmeler yaşanırken, Türkiye’de bazı değerlendirmeler yapıldı. "Ortadoğu ülkeleri Türkiye’yi model alabilirler, model olsun Türkiye" denildi. Siz, Türkiye’nin Ortadoğu ülkelerine bir model teşkil edebileceğini düşünebiliyor musunuz? Teşekkür ederim efendim.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Böyle iddialı şeyler doğru değildir. Ama muhakkak ki bir coğrafyada, bir bölgede herkes birbirini takip eder, güzel olan şeylerden herkes faydalanır, herkes birbirinin güzel şeylerini alabilir. Yani bunlar gayet normaldir. Demin söylediğim çerçeve içerisinde, Türkiye’de köklü reformlar yapılıyor, son yıllarda takip ediyorsanız. Daha da yapılması gerekenler var. Biz kendi noksanlıklarımızın farkındayız ve dolayısıyla kendi inisiyatifimizle bütün bu reformları güçlü bir şekilde Türkiye’de hep yürütüyoruz. Bundan tabii ki büyük bir gurur duyuyorum açıkçası ve Türkiye’deki demokratik standartların yükselmesi, hukuk ilkelerinin çok netlik kazanması, Türkiye’nin daha şeffaf bir ortam haline gelmesi; neticede Türk ekonomisinin de güçlü hale gelmesinin en önemli sebeplerinden birisidir. Dolayısıyla, Türkiye’de eğer güzel şeyler oluyor ve bunları bölgemizdeki kardeşlerimiz takip ediyorlarsa -ki muhakkak ki takip ediyorlar- bundan memnun oluruz. Ama böyle bir, herhangi birine model olmak, örnek olmak gibi iddialı şeyler, bunlar pek doğru değil açıkçası.”

Yazdır Paylaş Yukarı